24 Nisan 2017 Pazartesi

Erken Okuryazarlığı Destekleme Çalışmaları



Merhabalar. Geçtiğimiz yazılarımda bahsettiğim gibi 31 Mart-2 Nisan 2017 tarihleri arasında Konya’da düzenlenen Gelişim Yetersizliği Sempozyumu süresince edindiğim bilgileri sizlerle paylaşıyorum. Üçüncü yazımla karşınızdayım.

Katıldığım üçüncü seminer, kendisinden Kaynaştırma ve Ölçme ve Değerlendirme derslerini aldığım Prof. Dr. Tevhide Kargın Hoca’mın “Erken Okuryazarlığı Destekleme Çalışmaları” konulu semineriydi. Daha önce bu konu ile ilgili bir yazı zaten yazmıştım. Burada öncelikle o yazıyı okumak daha doğru olabilir. Erken okuryazarlığın ne olduğu, bu becerinin temelinde yer alan becerilerin neler olduğu ile ilgi daha önceki yazımda bir özet sunmuştum. Bu yazımda Tevhide Hoca’mın aktardığı konulardan şunları sunmayı planlıyorum: Erken okuryazarlık becerileri ediniminin önemi. Erken okuryazarlık becerilerinin etkilediği unsurlar. Erken okuryazarlık gelişiminde yaşanan sorunlar. Ev ortamında bu becerilerin desteklenmesi.

Erken Okuryazarlık Becerilerinin Önemi

Erken okuryazarlık becerilerini okula hazırlık becerilerinin içinde de sayabiliriz. Böylece erken okuryazarlık becerilerini zamanında edinen bireyler okula hazır hale gelmiş olurlar. Bu çocuklar hem akademik hem de sosyal anlamda daha başarılı bireyler olurlar.

Erken okuryazarlık becerilerini edinmiş bireyler sonraki dönemde daha kolay şekilde okumayı öğrenirler ve daha rahat okurlar. Dolayısıyla kitap okuma alışkanlığı gibi önemli bir alışkanlığı zorlanmadan edinirler ve iyi bir okuyucu olurlar. Burada iyi okuyucundan kastımız hızlı ve çok okuması değil; okuduğunu anlaması, okuyacağı kitabı bilinçle seçmesi, okumaktan zevk alması söz konusu.

Bir diğer yandan erken okuryazarlık becerilerini edinerek okula başlayan bireyler, okulda edinme ihtimalleri olan problem davranışları daha az gösterirler. Daha az problem davranışa sahip olmak demek daha kaliteli öğrenme ve daha kaliteli yaşam demektir.

Erken okuryazarlık becerilerinin zamanında çalışılması risk grubundaki çocukların erkenden tespit edilmesini sağlar. Erken tespit erken müdahaleye yardımcı olacağından eğitime başlangıç yaşında gecikme olmayacaktır ve daha hızlı bir ilerleme söz konusu olacaktır.

Erken okuryazarlık becerileri olmayan bireylerde okula karşı olumsuz tutum sergileme, olumsuz benlik algısı görülme ihtimali artar.

Bu becerilerin ailede ve çeşitli ortamlarda desteklenmesi dil gelişimini de olumlu yönde etkiler. Dil gelişimi birçok gelişim alanını da etkilediğinden gelişime de olumlu katkısından söz edebiliriz.

Erken Okuryazarlık Becerilerinin Etkilediği Unsurlar

İsterseniz öncelikle erken okuryazarlık becerilerini bir hatırlayalım: Yazı farkındalığı, harf bilgisi, sesbilgisel farkındalık, sözcük bilgisi, sözel dinlediğini anlama. Erken okuryazarlığın bu unsurları, okuduğunu anlamanın unsurları ile önemli bir ilişki içindedir. Ülkemizde her yaştaki bireyin oldukça zorlandığı bir konu okuduğunu anlam. Unsurlar arası ilişkiyi şöyle sıralayabiliriz:
  • Yazı farkındalığı becerilerinin gelişimi okumaya karşı olumlu tutum sağlamaktadır.
  • Harf bilgisi ve sesbilgisel farkındalık çözümleme becerisinin edinimine yardımcı olur. Çözümleme becerisi kelimenin sesletimini, hecelere ve seslere ayrılmasını içeren bir beceridir.
  • Sözcük bilgisi ve sözel dinlediğini anlama becerileri ise okuduğunu anlama ile bağlantılıdır. Hem dinlediğini hem de okuduğunu anlayan bir birey için ne kadar çok sözcük bildiği önemlidir.


Erken Okuryazarlık Gelişiminde Yaşanan Sorunlar

Erken okuryazarlık becerileri daha önceki yazımda da vurguladığım gibi henüz yeni tanınan ve üzerinde çok sık durulmayan bir beceri alanı. Ancak önemini yukarıda da vurguladığım gibi gelişime, okul yaşamına ve dolayısıyla bütün yaşama olumlu etkileri olan bir beceri dizisi.

Türkiye’de yapılan uygulamaların, erken okuryazarlığın araştırılması için yapılan çalışmalardan az olduğu görülmekte. Müfredatta bu beceriler temel olarak veriliyor ancak erken okuryazarlığın tüm unsurları bulunmuyor. Öğretmen yetiştirmede ise hedef olarak bu beceriler net verilmiyor, diğer hedeflerin yanında üstü kapalı olarak veriliyor. Maalesef ülkemizde erken okuryazarlık becerilerinin sadece sözcük bilgisi kısmında çocuklarımız çok iyiyken diğer alanların tamamında oldukça gerideler. Bu aslında demek oluyor ki yetişkinlerimizde durum daha da vahim bir halde.

Ev ortamı erken okuryazarlığın desteklenmesi için en önemli ortam. Okul öncesi eğitiminden de önce aile bu becerileri örtük olarak çalışabilir ancak çoğu aile bu konudan maalesef habersiz. Aileler çocuklarının gelişimlerini takip etmiyorlar, etkili bir iletişim ortamı kurmaya çabalamıyorlar ve dolayısıyla ev ortamında doğal öğretim fırsatları hep kaçırılıyor. Bütün bunlara ek olarak etkili oyun becerilerinin de kullanılmadığı görülüyor yapılan çalışmalarda.

Okul ortamında ise hem değerlendirme aşamasında hem de uygulama aşamasında sınırlılıklar var. Bu becerilerin çalışılması için araçlar oldukça yetersiz ve bu konuda hem öğretmenlerin hem de okul idarelerinin yeterinde bilgisi yok. Genelde de eğitim kurumlarında erken okuryazarlık becerilerinin alt becerileri okuma becerileri olarak algılanarak bireylere vaktinden önce çeşitli bilgiler sunuluyor.
Görüldüğü gibi birçok sorunumuz var. Ancak şunu unutmamak gerek: Siz bu yazıları okuyarak, sonrasında Prof. Dr. Tevhide Kargın’ın, Doç. Dr. Cevriye Ergül’ün çalışmalarını okuyarak bu konuda bilinçlenebilir ve bu olumsuzluklar zincirinden çıkabilirsiniz.

Ev Ortamında Erken Okuryazarlık Becerilerin Desteklenmesi

0-3 yaş döneminde neler yapılabilir?
  • Bol bol konuşup sohbet edebilirsiniz.
  • Bebeğinizin çıkardığı sesleri kendinizce anlamlı hale getirerek sohbeti devamlı hale getirebilirsiniz.
  • Bebeğinizin çıkardığı sesleri duyduğunuzu ve bu seslerin sizin için değerli olduğunu bebeğinize hissettirebilirsiniz.
  • Şarkı söyleyerek çeşitli hareketlerle bu seslerin bir de hareket bazında anlamı olduğu mesajını verebilirsiniz.
  • Tanıdık nesneleri işaret ederek adlarını hissettirebilirsiniz.
  • Çocuğunuzun kurduğu cümleleri ya da kullandığı kelimeleri genişleterek dil gelişimine destek olabilirsiniz. (Klişe örneği verelim. Çocuğunuz “Elma.” dediğinde, “Aa evet kırmızı bir elma. Hadi yiyelim.” diyerek dil girdisi sağlayabilirsiniz.)
  • Konuşması için çocuğunuzu cesaretlendirebilir, destekleyebilirsiniz.
  • Sık sık beraber kitap okuyarak erken okuryazarlık becerilerini destekleyebilirsiniz. (Nasıl kitap okunabileceği ile ilgili bir yazı da yazmak gerek sanırım.) Beraber kitap okumaktan keyif aldığınızı hissettirerek ve sahiden keyif alarak, değişen ses tonları ile ve kitabı her ikinizin de görebileceği şekilde tutarak okuyabilirsiniz.

3 yaş sonrasında neler yapılabilir?
  • Sokakta, yolda, evde, televizyonda, mümkün olan her yerde ana sözcükleri ve sesleri göstererek harfleri ve sözcükleri anlamlandırmasını sağlayabilirsiniz. Böylece kelimelerin yazılışlarının bir anlamı olduğu algısını erkenden vermiş olursunuz.
  • Evde çeşitli yerlere harfler koyarak ve bu harfleri sesleterek harfleri tanımasını sağlayabilirsiniz.
  • Basit ses oyunları oynayarak sesbilgisel farkındalığını destekleyebilirsiniz. (Örneğin bacak bacak bacak, tabak tabak tabak, kabak kabak kabak gibi ritimli kelimeleri sırası ile söyleyebilirsiniz.)
  • Kitaplardan ve diğer basılı görsel yayından öğrendiği harfleri bulmasını isteyerek farklı bir oyun da oynayabilirsiniz.
  • Yine kitap okuyarak bu kitapta adı geçen nesneleri çevresinden bulmasını isteyebilir ve dinlediğini anlama çalışabilirsiniz.


Umarım sizler için anlamlı ve kullanışlı bir yazı olmuştur. Soru, öneri ve görüşlerinizi her zaman bekliyorum. Şimdiden kolaylıklar. Sevgiler.


17 Nisan 2017 Pazartesi

Okul Öncesi Dönemde Kaynaştırma: Önleyici Sınıf Yönetimi



Merhabalar. 31 Mart-2 Nisan 2017 tarihleri arasında Konya’da düzenlenen Gelişim Yetersizliği Sempozyumu süresince edindiğim bilgileri paylaşmaya devam ediyorum. İkinci yazımla karşınızdayım.

Bu konuda daha önce Otizm, Uygulamalı Davranış Analizi, Özel Eğitime Giriş derslerini aldığım değerli hocam Prof. Dr. Bülbin Sucuoğlu bir anlatımda bulundu. Bülbin Hocam son on yılda kaynaştırmaya nasıl yöneldiğini ve önleyici sınıf yönetiminin okul öncesi dönem başta olmak üzere kaynaştırmanın her basamağında ne kadar önemli olduğunu anlattı bize bütün bir sunum boyunca. Kendimce özetleyerek önleyici sınıf yönetimi ile ilgili, zihinlerinizde fikir oluşturmaya çalışacağım.

Nitelikli sınıf; nitelikli sınıf yönetimi ve nitelikli öğretmen ile olmaktadır. Nitelikli sınıfta hem kaynaştırma öğrencisinin hem de normal gelişim gösteren öğrencilerin problem davranışlarının sadece öğrencilerden kaynaklandığı fikri yoktur. Burada öğretmen sınıftaki her uyaranın buna sebep olduğunu bilerek başta kendi tutum ve davranışlarını olmak üzere, sınıfını ve sınıf düzenini önleyici şekilde planlamak durumundadır.

Sınıf yönetiminde her öğretmen bilimsel dayanaklı stratejiler uygulamak zorundadır. Keyfilikten uzak, bilimsel temelli ve etik uygulamalar her açıdan tercih edilmektedir. Böyle bir öğretmen hem fark yaratır hem de çevresi tarafından onaylanır.

Sınıf yönetiminde dört aşamalı bir müdahale söz konusudur:
  •  İlk aşamada bütün çocuklarla ve aileleri ile olumlu ilişkiler kurulmalıdır.
  • İkinci aşamada önleyici sınıf yönetimi uygulanmalıdır. Örneğin fiziksel ortamı düzenleme, uygun öğretim yöntemlerini kullanma, her çocuğun gelişim dönemine uygun materyal ve teknik kullanma vs.
  • Üçüncü aşamada ise bütün sınıfa sosyal beceriler ve etkileşim becerileri öğretilir. Burada önleyici sınıf yönetiminin en önemli avantajı karşımıza çıkar: Bütün bireyleri kapsamaktadır. Böylece etiketlemeden uzaklaşılır ve zaman tasarrufu sağlanır. Her sınıf üyesine hitap edeceğinden verimliliği oldukça fazla olacaktır.
  • Son aşamada ise ilk üç basamakta ilerleme kaydedemeyen öğrencilere bireysel, yoğun müdahale uygulanır. İlk üç basamakta kaynaştırmanın rolü oldukça büyüktür.


Sanıldığının aksine kaynaştırma sınıfında, kaynaştırma öğrencisinin sergilediği problem davranışlar diğer öğrencilerin sergilediği problem davranışlardan nitelik ve nicelik olarak büyük farklılıklar göstermemektedir. Cümle biraz uzun olmuş olabilir. Kısaltalım: “Kaynaştırma öğrencilerinin problem davranışları sınıftaki diğer öğrencilerin problem davranışlarından fazla değildir.” Kaynaştırmada önleyici sınıf yönetimi uygulamaları incelendiğinde, problem davranışların bütün sınıfta azaldığı gözlemlenmiştir. Yani hem kaynaştırma öğrencilerinde hem de normal gelişim gösteren öğrencilerde problem davranışlar azalmıştır.

Günümüz öğretmenlerinin (Buna ben de dahil.) sosyal becerilere yeterince önem vermediği araştırmalar tarafından ortaya konulan bir gerçek. Bu becerileri yeterince önemseyen bir öğretmen zaten sınıfında önleyici sınıf yönetimini kullanacaktır. Yani problemin oluşmasını beklemeden, oluşmadan önce önünü “kesecektir”.

Etkili bir okul öncesi kaynaştırma süreci yaşayan bir birey, ilkokul döneminde daha kaliteli bir kaynaştırma yaşayacaktır. Bu nedenle okul öncesi dönemdeki kaynaştırmanın niteliği ve niceliği oldukça önemlidir. Okul öncesi programlarının daha esnek olması, okul öncesi dönem öğrencilerinin etiketlemeden uzak ve yüksek kabul duygusu olması ve özel gereksinimli bireyler için kritik bir dönem olması açısından okul öncesi dönemde kaynaştırma oldukça önemlidir. Velilerimizin bu bilgiyi hiç ihmal etmemeleri gerekmekte. Kaynaştırma bir haktır ve çeşitli kurumların ve bireylerin keyfiliğinden oldukça uzaktır. Bunu lütfen ihmal etmeyin.

Peki erken çocuklukta (yani okul öncesi dönemde) kaynaştırmanın olumlu sonuçları nelerdir?
  • Toplumsal uyumun daha erkenden ve daha kolay öğrenilmesini sağlar.
  • Aktif katılım uygulanırsa her birey kaliteli ve kalıcı öğrenir. (Aktif katılım nedir? Hepimizin yaşadığı gibi; kaynaştırma öğrencisinin sınıfta varlığı ve yokluğu anlaşılmayan bir konumda olması yerine “kaynaştırma öğrencisi” etiketi olmadan sınıfın bir birey olmasıdır. “Sınıfın bir üyesi” önemli burada.)
  • Her çocuğa eşit ve özelliklerine göre bireyselleştirilmiş bir eğitim verildiğinde olumlu sınıf yöntemi söz konusu olmakta ve kaynaştırmanın olumlu çıktıları artmaktadır.
  • Öğretmenler problem davranışların kaynaştırma öğrencisinden değil de kendi sınıf yönetimi becerilerinden kaynaklandığını fark ettiklerinde hem normal gelişim gösteren öğrenciler hem de kaynaştırma öğrencileri her açıdan olumlu etkilenmektedirler.


Sonuç olarak karşımıza şu bilgiler çıkıyor (Burada yine kendi yorumumu katıyorum.):
  • Önleyici sınıf yönetimi, eğitim sisteminin her aşamasında hem öğretmeni rahatlatan hem de verilen eğitimin kalitesini arttıran bir unsurdur. Sorunun oluşmasını beklemeden gereken önlemleri alarak en az “sorunlu” sürecin yaşanmasını sağlar.
  • Okul öncesi dönemde kaynaştırma önemlidir. Bu aşamadaki okul öncesi öğretmenlerinin kaynaştırmayla ilgili bilgilerinin arttırılması gerekmektedir.
  • Kaynaştırmada en önemli unsur kaynaştırma sınıfındaki öğretmendir. Bu öğretmenin tutumları ne kadar olumlu ise kaynaştırma o kadar kaliteli olmaktadır. Bu bilgiden yola çıkarak kaynaştırmaya giden çocuğunuzun sınıf öğretmeninin gereken bilgileri aldığından emin olmanız gerekmektedir. Öğretmenler ne kadar bilgililerse, kaynaştırmaya karşı tutumları da bir o kadar olumlu olmaktadır.
  • Hizmetiçi eğitimler, iş başında geri bildirimler önleyici sınıf yönetimini ve olumlu kaynaştırmayı destekleyici nitelikte olmalıdır.

Umarım sizler için anlamlı ve kullanışlı bir yazı olmuştur. Soru, öneri ve görüşlerinizi her zaman bekliyorum. Şimdiden kolaylıklar. Sevgiler.



10 Nisan 2017 Pazartesi

Plastisite nedir? Biz eğitimciler bu teoriden nasıl yararlanırız?



Merhabalar. Geçtiğimiz yazımda bahsettiğim, 31 Mart-2 Nisan 2017 tarihleri arasında Konya’da düzenlenen Gelişim Yetersizliği Sempozyumu süresince edindiğim bilgileri paylaşacağım ilk yazımla karşınızdayım.
...
Profesör Doktor Dilşad Türkdoğan tarafından verilen “Normal Gelişim ve Plastisite” konusundaki seminer katıldığım ilk seminerdi. Bu seminer sayesinde fark ettim ki özel eğitimin temelindeki kavramlardan biri de “plastisite”.

Peki, plastite nedir? Genel olarak şu şekilde özetleyebiliriz; sinir hücrelerinin (nöronların) yeniden şekillenmesi ve düzenlenmesi. Halk arasında bilinen nöronların asla yenilenmediği bilgisi bu bilgi ile efsane oluyor. Nöronlar yenilenebildiği gibi bu nöronların aralarındaki bağlar da yeniden düzenlenebiliyor. Beynin sağ ve sol lobları arasındaki bağlantıyı sağlayan yapı bile değişim gösteriyor. Bu bizim gibi özel gereksinimli bireylerle çalışan, onların ebeveynleri olan kişiler için oldukça umut verici bir bilgi. Nedenine gelelim.

Öncelikle şu bilgiyi cebimize koyalım: Bir beceri beynin sadece bir yeri tarafından kontrol edilir bilgisi yanlış. Bu yanlışlık senelerce doğru kabul edilmiş olsa da artık yanlış olduğu bilimsel olarak ortaya konmuş. Örneğin yazı yazma becerisi beynin farklı yerleri tarafından kontrol edilmekte. Diyelim ki birey yazı yazma yetisini yitirdi ya da bu beceriyi edinmesini istiyoruz. Plastisitenin önemi burada devreye giriyor. Beynin hasar gören bir yerini uyarmaktansa beynin “yazı yazma becerisi” ile ilgilenen diğer bir bölümünü uyarmak ve plastisite oluşturmak mümkün. Yani beynin hasar almayan yeri üzerine çalışarak “yazı yazma becerisini” yeniden kazanabilir ya da öğretebiliriz. Burada mühim olan doğru uyaranı vermek.

İşlev kaybı ya da işlev eksikliği olduğunda aynı işlevi yapa yapa hücreler bağlantıları geliştirerek işlevi onarırlar. Bu, gerek beynin hasarlı yerinde gerekse hasar görmeyen yerinde olabilir. Tekrar etmek gerekirse; burada doğru uyaranı tespit etmek oldukça önemli.

Burada 1984 yılında yapılan bir çalışmadan çıkan ve Merzenich Hoca’nın cümlesine atıfta bulunalım: Hani beceriyi çalışırsak, beynin neresini çalıştırırsak beynin o konudaki işlev o kadar ve beynin o bölgesi de o kadar gelişir. Burada öğrenme ilkelerinden “sebat” ve “tekrar” vurgusu dikkatimizi çekiyor.

Plastisiteyi yani beynin yeniden yapılanmasını etkileyen çeşitli faktörler var:
  • Çevreden alınan uyaranlar: Bir kişi durmadan mavi renge maruz kalırsa en kolay mavi rengini öğrenir. Bu uyaranların şiddeti ve zamanı mühimdir.
  • Normal gelişimden gelen bilgiler: Gelişim görevi evlenmek olan birey evlilik üzerinde düşünmeye başlar.
  • Tekrar: Sevdiğimiz bir şiiri defalarca okuduğumuz için artık ezberleriz.
  • Yaş: Yaş arttıkça plastisitenin hızı azalır. Yani 3 yaşındaki bir çocuk ve 60 yaşında bir yetişkin sağ ellerini kullanma yetilerini yitirdiklerinde 3 yaşındaki çocuk doğru uyaranlar sağlandığında sağ elini tekrar kullanmaya daha hızlı başlar.
  • Beynin herhangi bir yerinde bir hasar var ise bu hasarın şiddeti ve zamanı önemlidir.
  • Günlük kullanım: Örneğin okulda bisiklete binme çalışılırken evde bu becerinin hiç çalışılmıyor olması, bisiklete binme ile ilgili beyin bölümünün plastisite gerçekleştirmesi zorlaşacaktır.
  • Araştırma ve keşfetme: İlgilerimiz plastisite olan alanı etkiler. Örneğin otizmli bir çocuk böceklerle ilgilenirken üstün yetenekli bir çocuk uzay mekikleri ile ilgilenir ve bu konuda beyinleri gelişir.

Plastisite özel eğitimde çoğu zaman deneyime bağlı kullanılır. Herhangi bir konuda bir öğrenciye beceri öğretmek istediğimizde beynin o bölümünü uyararak plastisite olmasını sağlarız. Burada önemli olan noktalar şunlar:
  1. Yeterli zamanın ayrılmış olması,
  2. Becerinin kullanıldığında edinilmesi ve kullanılmadığında kaybedilmesi,
  3. Yoğun olarak çalışılması,
  4. Azimle devam edilmesi yani kararlılık,
  5. Yukarıda da vurguladığımız gibi; yaş. Ne kadar erken dönemde uygulanırsa o kadar hızlı sonuç alınır.
  6. Yeterli teşvikin sağlanması,
  7. Yeterli tekrar,
  8. Aktarım yani yaşamın diğer alanlarında da kullanma, bizim kullandığımız ifade ile genelleme,
  9. Özgünlük.
Diğer yetersizlik gruplarından farklı olarak otizmde bazen yanlış bölgelere plastisite oluşturulabilir. Burada eğitimci ve bireyin hayatındaki diğer kişilerin gözlemleri oldukça önemlidir.

Plastisite konusunu günlük yaşantımıza aktarmak, çocuklarımıza uygulamak istersek şu prensipleri elde edebiliriz (Burada benim yorumum devreye giriyor):
  • Herhangi bir konuda kayıp ya da eksiklik varsa bu kaybı ya da eksikliği beynin bağlantılı bölümünü uyararak öğrenebilir ve öğretebiliriz.
  • Kalıcı ve sağlam bir öğrenmenin olmasını istiyorsak sık, yoğun ve kararlı tekrarlar yapmamız gerekir.
  • Kullandığımız beceri bizim becerimizdir, kullanmadığımız beceri ise bize ait değildir. Bireylere hiçbir zaman kullanmayacakları beceriler öğretmek yerine onlar için daha işlevsel olan beceriler öğretilmelidir.
  • Plastisitenin sınırı yoktur. Her beceri için bu prensipten yararlanarak azimle çalışılabilir.


Umarım sizler için anlamlı ve kullanışlı bir yazı olmuştur. Soru, öneri ve görüşlerinizi her zaman bekliyorum. Şimdiden kolaylıklar. Sevgiler.

3 Nisan 2017 Pazartesi

Özel gereksinimli bireylerde sınırlı alan boyama becerisinin edinimi



Herkese uzun bir aranın ardından merhabalar. Okulun telaşından düzenli yazı yayınlama alışkanlığım yok olalı çok oldu. Farkında olduğunuzu biliyor ve çok çok özür diliyorum.

Sizden gelen katkı ve yorumlar benim için oldukça değerli. Geçtiğimiz günlerde gerek e-posta yoluyla gerekse çeşitli sosyal paylaşım sitelerinde bana ulaşan öğretmen arkadaşlarım ve velilerimizin istekleri doğrultusunda bu yazımı sınırlı alan boyamaya ayırmak istedim.

Sınırlı alan boyama hem ince kas becerilerinin hem de okuma-yazma becerilerinin içinde bulunan önemli bir beceri. Öncelikle ince kas ile ilgili olan kısmına bir bakalım. İnce kas beceriler parmaklarla yaptığımız becerilere verilen genel bir isim. Bu beceriler çocuğumuzun yaşına ve ihtiyaçlarına göre çeşitli etkinliklerle sık sık (Hatta bilinçsizce, çoğu işin uzmanı olmayan kişi tarafından yapılan uygulamalarda, bir dersin tamamında sadece bu becerilerin çalışıldığı bile oluyor.) çalışılan bir alan. İnce kas becerilerin gelişimi dil becerilerini de yakından etkilediği için erken dönemde oyun hamurları, karalamalar, boyamalar, boncuk dizmeler, tak-çıkarlar gibi birçok etkinlikle çalışılarak yaşına uygun performans sergilemesi sağlanabiliyor. Bir çocuğun ince kas becerilerin yaşına uygun olması çocuğumuzun; özbakım becerilerinde, erken okur-yazarlık becerilerinde, dil ve konuşma becerilerinde de yaşıtlarıyla uyumlu olmasını sağlayabilir. (Burada dikkat! Sağlar, demiyorum. Sağlayabilir, diyorum. Her çocuk için ince kas becerileri iyi olduğundan dil ve konuşma becerileri de iyi olmalı gibi bir kural konulamaz. Çocuk gelişiminde genel olarak hiç kural konulamaz, o ayrı.)

Sınırlı alan boyamanın bir de okuma-yazma için önemine bakalım. Yazma için kalem tutmaya,kalem tutma için ise parmaklarımızı yetkin bir şekilde kullanmaya ihtiyaç duyarız. Parmakları yetkin şekilde kullanmak da, ince kas becerilerde bulunduğu yaş aralığına uygun ilerlemiş olmayı gerektirir. Okuma-yazma, adı üzerinde hem okumayı hem de yazmayı içine alan ve beraber devam eden bir alan olduğundan okuyan her bireyin yazarak bu beceriyi pekiştirmesi beklenir ancak her birey için bu böyle olmak zorunda değildir (Demiştim ya, gelişimde kural konulamaz!).

Her iki alanda da öneme sahip olan ince kas becerilerinin gelişim basamaklarına bakıldığında okul öncesi döneme gelmiş her bireyin gelişimine uygun olarak sınırlı alan boyaması beklenir. Sınırlı alan boyamada hem kalem tutma, hem sınırı ihlal etmeme hem de el-göz koordinasyonu bir aradadır. Üç beceriyi aynı anda gerektiren bir beceri için ise ben oldukça uzun bir beceri analizi yaptım ve şöyle bir basamaklar sırası çıktı karşıma. Çalışmak isteyen arkadaşlarımıza örnek olması açısından sizinle de paylaşmak istedim. Eski çalıştığım kurumda bütün kurumca uyguladığımız ve oldukça olumlu sonuçlar aldığımız bir analiz oldu bu. Burada kullanılan kaleme ve boyanan sınır alanına göre bir basamaklandırma söz konusu oldu. Buyurun:
  1. Pastel boyayla, boş bir kağıda, kağıttan taşmadan karalama yapar.
  2.  Kuru boyayla, boş bir kağıda, kağıttan taşmadan karalama yapar.
  3.  Pastel boya ile, A4 boyutunda görsel dokunsal olarak sınırlandırılmış daire şeklini taşırmadan boyar.,
  4. Pastel boya ile, A4 boyutunda daire şeklini taşırmadan boyar.
  5. Kuru boya ile, A4 boyutunda daire şeklini taşırmadan boyar.
  6. Pastel boya ile, A4’ün yarısı boyutunda görsel dokunsal olarak sınırlandırılmış daire şeklini taşırmadan boyar.
  7. Pastel boya ile, A4’ün yarısı boyutunda daire şeklini taşırmadan boyar.
  8. Kuru boya ile, A4’ün yarısı boyutunda daire şeklini taşırmadan boyar.
  9. Pastel boya ile, A4’ün ¼’ü boyutunda görsel dokunsal olarak sınırlandırılmış daire şeklini taşırmadan boyar.
  10. Pastel boya ile, A4’ün ¼’ü boyutunda daire şeklini taşırmadan boyar.
  11. Kuru boya ile, A4’ün 1/4 boyutunda daire şeklini taşırmadan boyar.
  12. Pastel boya ile, A4’ün 1/8’i boyutunda görsel dokunsal olarak sınırlandırılmış daire şeklini taşırmadan boyar.
  13. Pastel boya ile, A4’ün 1/8’i boyutunda daire şeklini taşırmadan boyar.
  14. Kuru boya ile, A4’ün 1/8’i boyutunda daire şeklini taşırmadan boyar.
  15. Pastel boya ile, A4 boyutunda görsel dokunsal olarak sınırlandırılmış kare şeklini taşırmadan boyar.
  16. Pastel boya ile, A4 boyutunda kare şeklini taşırmadan boyar.
  17. Kuru boya ile, A4 boyutunda kare şeklini taşırmadan boyar.
  18. Pastel boya ile, A4’ün yarısı boyutunda görsel dokunsal olarak sınırlandırılmış kare şeklini taşırmadan boyar.
  19. Pastel boya ile, A4’ün yarısı boyutunda kare şeklini taşırmadan boyar.
  20. Kuru boya ile, A4’ün yarısı boyutunda kare şeklini taşırmadan boyar.
  21. Pastel boya ile, A4’ün 1/4 boyutunda görsel dokunsal olarak sınırlandırılmış kare şeklini taşırmadan boyar.
  22. Pastel boya ile, A4’ün 1/4 boyutunda kare şeklini taşırmadan boyar.
  23.  Kuru boya ile, A4’ün 1/4 boyutunda kare şeklini taşırmadan boyar.
  24. Pastel boya ile, A4’ün 1/8’i boyutunda görsel dokunsal olarak sınırlandırılmış kare şeklini taşırmadan boyar.
  25. Pastel boya ile, A4’ün 1/8’i boyutunda kare şeklini taşırmadan boyar.
  26. Kuru boya ile, A4’ün 1/8’i boyutunda kare şeklini taşırmadan boyar.
  27. Pastel boya ile, A4 boyutunda görsel dokunsal olarak sınırlandırılmış üçgen şeklini taşırmadan boyar.
  28. Pastel boya ile, A4 boyutunda üçgen şeklini taşırmadan boyar.
  29. Kuru boya ile, A4 boyutunda üçgen şeklini taşırmadan boyar.
  30. Pastel boya ile, A4’ün yarısı boyutunda görsel dokunsal olarak sınırlandırılmış üçgen şeklini taşırmadan boyar.
  31. Pastel boya ile, A4’ün yarısı boyutunda üçgen şeklini taşırmadan boyar.
  32. Kuru boya ile, A4’ün yarısı boyutunda üçgen şeklini taşırmadan boyar.
  33. Pastel boya ile, A4’ün ¼’ü boyutunda görsel dokunsal olarak sınırlandırılmış üçgen şeklini taşırmadan boyar.
  34. Pastel boya ile, A4’ün ¼’ü boyutunda üçgen şeklini taşırmadan boyar.
  35. Kuru boya ile, A4’ün 1/4 boyutunda üçgen şeklini taşırmadan boyar.
  36. Pastel boya ile, A4’ün 1/8’i boyutunda görsel dokunsal olarak sınırlandırılmış üçgen şeklini taşırmadan boyar.
  37. Pastel boya ile, A4’ün 1/8’i boyutunda üçgen şeklini taşırmadan boyar.
  38. Kuru boya ile, A4’ün 1/8’i boyutunda üçgen şeklini taşırmadan boyar.
  39. Sade bir resmi taşırmadan boyar. (Burada sınırları daha oval ve net olan bir resmi kastediyorum.)
  40. Karmaşık bir resmi taşırmadan boyar.

Biraz uzun ve karmaşık bir sıraymış gibi görünse de öncelikle boyanan nesnenin ebatını küçültmeye sonrasında ise boyanan kalemin ebatını küçültmeye dayanan bir basamaklandırma. Eğer çocuğunuz daha farklı özelliklere sahipse (Örneğin çok daha rahat kuruboya tutabiliyor ise pastel boyayı hiç karıştırmadan devam edebilirsiniz. Ya da suluboya ve fırçadan dah çok zevk alan bir çocuğunuz varsa burada çeşitli materyallerin yerine bunu tercih edebilirsiniz.) basamakları değiştirebilirsiniz. Burada benim amacım mantığını vermek.

Bu basamakların her birinin başarıldığını gösteren bir resim sergisi de bu çalışmalardan sonra fena olmaz hani.

Şimdiden herkese iyi çalışmalar. Çok kapsamlı ve karmaşık bir konu olduğundan oldukça özet anlatmaya çalıştım. Soru işaretleri kaldıysa lütfen bana ulaşın ki ben de yazıya ona göre eklemelerde bulunabileyim. Şimdiden katkılarınız için teşekkürler. Şimdiden kolaylıklar. Sevgiler.

Not: Geçtiğimiz haftasonu Konya'da düzenlenen 3. Gelişim Yetersizliği Sempozyumu'na katıldım ve paylaşacak birçok yeni konu öğrendim. On hafta boyunca bu sempozyumdan edindiğim bilgileri sizinle paylaşmayı düşünüyorum.
İkinci not: Instagram adlı sosyal paylaşım sitesinde @nihanatlan adına bir hesap oluşturarak daha kısa kısa bilgiler paylaşmaya karar verdik. Oradan da takip ederek soru ve görüşlerinizi belirtebilirsiniz. Sevgiler.