22 Şubat 2017 Çarşamba

Özel Gereksinimli Bireylerde Erken Okuryazarlık



Herkese merhabalar, bu hafta erken okuryazarlık becerileri ile ilgili küçük bir bilgi vereceğim. Ardından da özel gereksinimli bireylerin eğitiminde bu becerilerin önemini ve nasıl çalışılacağını özetleyeceğim. Umarım faydalı bir tarama yapmışımdır sizin için. Hadi başlayalım.
Erken okuryazarlık; bireylerin erken dönemde formal okuma-yazma eğitimine başlamadan önce, okuma-yazmaya ilişkin kazanmaları beklenen önkoşul bilgi, beceri ve tutumların tümüdür. Yani erken okuryazarlık okuma-yazma eğitimine başlamadan önce yapılan bir hazırlıktır ve okuma-yazmanın temelidir. Erken okuryazarlık becerilerini öğrenmiş, edinmiş bireyler kitap okumayı daha çok seven, akademik olarak daha başarılı, okuduğunu daha rahat anlayan ve okumanın hayatındaki yerinin farkında olan bireyler olarak karşımıza çıkar. Erken okuryazarlığın faydalarını say say bitmez desem yeri.
Okuma becerisi ile ilgili son dönemde oldukça fazla çalışma var. Bu çalışmalar ise ilginç bir konuyu işaret ediyor. Okuma; bireylerin belirli bir olgunlaşma sonrası okumaya hazır hale geldiği ortaya konuluyor. Yani bir birey gelişimsel olarak hazır olduğunda gerekli desteği alması halinde okumayı öğrenebiliyor. Gelişimsel olarak hazır olmaması ya da gerekli desteği almaması (Mesela okuma gitmemesi.) sonucunda okumayı öğrenemeyebiliyor. Gelişimsel olarak hazır olma durumunda ise okul öncesi dönemde alınan eğitimin etkisi oldukça önemli yer tutuyor. Okul öncesi dönemde bir birey okuma-yazma için ne kadar iyi hazırlanırsa okuma-yazma öğretilmeye başlandığında daha rahat ve kalıcı öğreniyor. Erken okuryazarlık becerileri işte bu yüzden oldukça önemli.
Peki erken okuryazarlık becerileri nelerdir? Buyrun: Sözcük bilgisi, yazı farkındalığı, harf bilgisi, sesbilgisel farkındalık ve dinlediğini anlama olarak ana başlıklara ayrılabilir.
Sözcük bilgisi, bir bireyin farklı kaç sözcük bildiği, kaç sözcüğü anladığı ve bu sözcüklerin ne kadarını günlük hayatında kullandığı konularını içeren bir beceridir. Alıcı dil becerilerini ve ifade edici dil becerilerini beraber gerektiren bir beceri olarak karşımıza çıkar.
Yazı farkındalığı; konuşulan sözcüklerin yazılarla ifade edilebildiği bilgisini, yazının bir anlamı olduğu farkındalığını, yazıların soldan sağa ve yukarıdan aşağıya doğru okunması gerektiği bilgisini içerir.
Harf bilgisi ise sesbilgisel farkındalığın gelişmesi için oldukça önemlidir. Okul öncesi dönemde harfleri tanıyan çocuklar ilkokula başladıklarında daha başarılı olmaktadırlar. Yani okula başlamadan önce hiç kitap göstermeyin, harfleri ve harflerin nasıl sesletildiğini (nasıl çıkarıldığını) öğretmeyin gibi artık çok geride kalmış yanlış düşünceleri unutmak gerekiyor. (Size bu bilgiyi dikte eden bir uzmanla ya çalışmayın ya da bu konuda birazdan önereceğim kaynakları önerin. Eğer ki sizden gelen öğretme çabasına uzman yine olumsuz yanıt veriyorsa, lütfen, öğrenmeye açık olmayan bir uzmanla çalışmayın. Bu sektörümüzde kanayan bir yaradır ve bu yara bilinçli velilerle kapanacaktır.) Ancak bu demek değildir ki hemen ana sınıfına başlar başlamaz çocuğunuza harfleri tanıtmaya başlayın! Bu, çocuğunuzun gelişimine ve hazır olma durumuna göre değişir. Bunun kararını bir uzmana bırakmak daha doğru olacaktır.
Sesbilgisel farkındalık ise farklı sesleri ayırt edebilme olarak özetlenebilir. Örneğin “elma” kelimesinin başındaki sesin “e” ve sonundaki sesin “a” olduğunu ayırt edebilen bir çocuğun aşağı yukarı sesbilgisel farkındalığı vardır diyebiliriz. Ses-harf ilişkisini anlamak, seslerin kelimeler içerisindeki yerinin farkında olmak, hangi sesin nasıl sesletildiğini fark etmek bu becerinin kapsamında yer alabilir. Sesbilgisel farkındalık okuma-yazma becerisini en çok etkileyen beceri olarak karşımıza çıkar.
Dinlediğini anlama ise okumanın temel amacı olduğu için ayrı bir öneme sahiptir. Çocuğun dil becerisi ile yakından ilişkilidir. Alıcı dili ne kadar kuvvetliyse okuduğunu/dinlediğini anlaması da o kadar iyi olacaktır. Erken okuryazarlıkta, henüz okuyamayan bir çocuk için dinlediğini anlama, dilediği öykü/fıkra vs. ile ilgili sorulara cevap verebilme, bunu anlatabilme gibi beceriler önemli bir yer tutar.
Hadi şimdi gelin bu becerilerin nasıl çalışılacağına bir göz atalım. Ben burada sadece evde oyunlar esnasında nasıl desteklersiniz, öğretmeninizin verdiği ödevleri nasıl çeşitlendirebilirsiniz ile ilgili fikirler sunacağım. Bunları çeşitlendirmek, çocuğunuza özgü bir hale getirmek ve daha keyifli uygulayabilmek sizin elinizde.
Sözcük bilgisi için: Bir kutuya evden rastgele malzemeler atıp ardından gözü kapalı olan bir aile ferdine bu nesnenin özelliklerini anlatarak nesnenin adını bilmesini sağlayabilirsiniz. Kutudaki bütün nesneler bitene kadar sırayla oyuna katılan herkes bunu yapabilir. Ya da kitap okuma saatinizde bilmediğiniz bir kelimeyi işaretleyip ardından internet ortamından ya da evde hâlâ varsa ansiklopedilerden bunun anlamına bakabilir ve sonrasında da ilerleyen günlerde görüp konuşma fırsatı elde etmek için göz önünde bir yere yazabilirsiniz. Burada diğer erken okuryazarlık becerilerini destekleme ihtimaliniz de artar.
Daha ağır zihinsel engele sahip çocuklar için ise bu becerileri çalışmak belki ilerleyen yaşlara denk gelebilir. Burada çocuğunuzun bireysel özelliklerine dikkat etmeniz gerekmektedir. On beş yaşında ve artık cinsel kimliğinin farkında olan genç bir erkekle evdeki topu, bebeği çalışmak yerine kıyafetler, ev gereçleri, özbakım malzemeleri çalışılabilir.
Dil becerileri olmayan çocuğunuzla ise gözlerini kapatmadan ve seçenek sunarak doğru nesneyi göstermesini sağlayabilirsiniz.
Yazı farkındalığı için: Oyunlar esnasında oyuncakların üzerinde yazan kelimeleri inceleyebilir ve hangi taraftan hangi tarafa doğru okuduğunuzu parmağınızla göstererek çocuğunuzun sizi taklit etmesini sağlayabilirsiniz. Ya da “kitap okuma oyunu” diye bir oyun uydurarak çocuğunuza model olabilir ve yukarıdan aşağıda doğru inerken soldan sağa doğru parmağını kaydırmasını sağlayabilirsiniz. Bu etkinlik hem ifade edici dil becerileri yeterli olmayan hem de daha ağır zihinsel engeli olan bireyler için de uygun olacaktır.
Harf bilgisi için: Öğretmeninizin verdiği harfe uygun olarak o hafta gündeminizde bir harf olur ve onunla ilgili birçok farklı etkinlik yapabilirsiniz. Örneğin “g” harfi. Çıkarması/sesletmesi zor ve oldukça fazla kelimede olan bir harftir. Bir hikaye tasarlayıp içine bol bol “g” harfi koyabilirsiniz. Sonra “g” harfi için bir şarkı besteler ve “g” harfinin olduğu kelimeleri incelersiniz. Böyle böyle çocuğunuzun ilgi ve becerisine göre çeşitlendirilebilir.
Sesbilgisel farkındalık için; Harf bilgisine ek olarak burada, yine aynı örnekten devam edecek olursak, “g” sesinin geçtiği kelimelerde “g” sesinin kelimenin neresinde olduğu, “g” sesini çıkarırken ağzımızın aldığı şekil gibi konulara değinebilirsiniz. Hayvan resimlerinin olduğu kartları incelerken yansıma sesleri vermesini sağlayabilir sonra da hangi hayvan “g” sesini kullanır bunu tespit edebilirsiniz. Yine ifade edici dil becerileri sınırlı olan bireyler için başta, ortada ve sonda konumlarını ifade eden kutular belirleyip “g” sesi sondaysa minik taşı sonda olmasını ifade eden kutuya atmasını isteyebilirsiniz.
Dinleme becerisi için: Yazısı olmayan, sadece resimlerden oluşan kitaplardan başlayarak çocuğunuzun performansına göre seçeceğiniz bir kitabı resimlerinden destek alarak dinlemesini sağlayabilirsiniz. Ya da henüz kitap ile tanıştırmanın erken olduğu bireylerde parmak kuklaları ile bir öykü anlatır ve bu öyküyü çocuğunuzun sizi dinleme süresine göre uzatabilirsiniz. Burada gömülü olarak sorulara cevap verme, kavramlar, özbakım vs. gibi birçok konuyu da çalışabilirsiniz.
Ben bu yazıda fikir olması açısından Türkiye’de yepyeni olan ancak çalışmaların giderek arttığı bir alanı sizlere tanıtmak istedim. Bu konuda yazmamı isteyen değerli meslek kardeşlerime buradan selamlar yolluyorum. Umarım hepimiz için kullanışlı ve anlamlı bir yazı olmuştur. Şimdiden herkese kolaylıklar. İyi çalışmalar.

(Bettina Kümmerling-Meibauer’in Erken Okuryazarlık Kitabına,

Prof Dr. Fulya Temel’in Dil ve Erken Okuryazarlık kitabına,

Eğer akademik işlerden hoşlanıyorsanız şu kaynaklara;

Kargın, T., Ergül, C., Büyüköztürk, Ş., & Güldenoğlu, B. (2015). Anasınıfı çocuklarına yönelik Erken Okuryazarlık Testi (EROT) geliştirme çalışması. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Dergisi, 16(03), 237-268.

Gül, G. (2007). Okuryazarlık sürecinde aile katılımının rolü. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Dergisi, 8(1), 17-30.
bakmanızı öneririm.)









13 Şubat 2017 Pazartesi

Özel Eğitimde Aile Danışmanlığı


Herkese merhaba, umarım yine siz değerli ailelerimizin ve öğretmenlerimizin aklında yer alan sorular için anlamlı bir yazı ile karşınızdayımdır. Bu yazıda psikoloji biliminde yeni bir değer olarak görülen aile danışmanlığının özel eğitimdeki yerini tartışacağım sizlere. Neden gerekli olduğu, ne şekilde uygulanacağı gibi sorulara cevap vermeye çalışacağım.
Daha önce bu blogda bahsedip bahsetmediğimden emin değilim. Üniversitede yaptığım çift anadal sayesinde diğer bir mesleğim de Psikolojik Danışmanlık. Mezun olduğum günden bu yana bu mesleği özel olarak devam ettirdim, herhangi bir formal iş deneyimim olmadı. Ekim ayından bu yana hazır çalışmıyorken aile danışmanlığı ile ilgilendim ve Aile Danışmanlığı Sertifika Programlarını takip ederek bu unvanı edindim. Bu yazıyı hem bir özel eğitimci hem bir aile danışmanı olarak yazıyorum. Umarım sizler için faydası olur.
Aile danışmanlığının temel felsefesi; sağlıklı bireylerin (Sağlıktan kastımız hem benden hem ruh durumunun dengede olması.) sağlıklı ailelerde yetişebileceği. Tek tek fertlerle danışma seansları yapmak yerine ailelerle ilgilenmek hem daha kalıcı sonuçlar elde etmemize hem de daha fazla insana ulaşmamıza olanak sağlar.
İşte bu felsefeden yola çıkarak, Türkiye'de henüz değeri anlaşılsa da dünyada çok daha önce fark edilen bir alan olarak aile danışmanlığı psikolojide önemli bir yer tutuyor. Aile danışmanlığını; ailelerdeki bütün bireyleri içine alan, bireylerle ayrı ayrı ve aile sistemiyle bir bütün olarak ilgilenen, ailenin sağlıklı bir birliktelik olması için çeşitli teknikler kullanılan süreç olarak özetleyebiliriz.
Hepimizin hak vereceği gibi özel gereksinimli bir bireyin olduğu ailede çatışmalar daha fazla olacaktır. Bu cümlem kritik bir cümle. Çünkü her ailede bu çatışmalar olmak zorunda değil. Ailelerin olumsuz durumlara verdikleri tepkiler oldukça farklılık göstermekte. Örneğin beş tane aile ele alalım ve hepsinin de çocukları Down Sendromlu olarak dünyaya gelmiş olsun. Bir aile bu durumu inkar ederek çocuklarının özel gereksinimlerini karşılamayı ihmal edebilir. Diğer aile aşırı duygusal tepkiler göstererek bu durumun olumlu yanlarını görmek yerine olumsuz yanlarına odaklanarak yanlış adımlar atabilir. Bir diğer aile gerekli bilgileri alarak olumsuz gördükleri bu durumu olumluya çevirmeye çabalayabilir. Başka bir aile ise bu konuda ruhsal destek alarak ne yapmaları gerektiği konusunda fikir sahibi olmak isteyebilir. Hatta bir diğer aile ise çocuğunu reddederek başka bir aileye verebilir. Bu örnekler her ne kadar sarsıcı da olsa yaşadığımız ve gördüğümüz örnekler. Özel gereksinimli bireyin aileye dahil edilmesi (Sadece özel gereksinimli çocuklar değil yeni doğan her çocuk için bu geçerli.) çatışmalı bir süreç gerektirir. Bu çatışma kelimesi her ne kadar olumsuz gelse de ailenin sağlık durumuna göre olumlu da olabilir.
İşte bu süreçte ve buna benzer süreçlerde aile danışmanlığı özel eğitimin bir parçası haline geliyor. Aile danışmanlığı özel gereksinimli bireylerin ailelerine ne sunar?

  • Henüz tanı alındığında bu yeni duruma ailenin uyumuna yardımcı olur,
  • Özel gereksinimli bireyin ailede oluşturabileceği yeni çatışmalara çözüm konusunda aileye yardımcı olur,
  • Eşlerin çocuklardan bağımsız olarak yaşadıkları sorunlara yardımcı olur,
  • Aile fertlerinin, birer birer özel gereksinimli birey konusundaki sorumluluklarına çözüm getirmeleri konusunda yardımcı olur, 
  • Ailenin, aile dışından gelen olumsuzluklara nasıl tepki vereceği konusunda yardımcı olur,
  • Ailenin sağlıklı bir aile olması için gerekli teknik ve yöntemleri kullanarak aileye ve aile fertlerine yardımcı olur,
  • Ailenin ruhsal süreçlerini kontrol ederek onların her türlü yaşam döneminde yaşayacakları zorlukları anlamlandırmaları konusunda yardımcı olur gibi...
Buraya daha birçok madde eklenebilir. Bu kadarını yeterli gördüğüm için burada kesiyorum.
Aile danışmanlığı da diğer psikolojik danışmanlık seanslarında olduğu gibi kendi yöntem ve tekniklerini içinde barındırır. Bir aile danışmanlığı yardımı almaya karar verdiğinizde bu yöntem ve tekniklere danışmanınızla beraber karar verebilirsiniz. Bu yöntem ve teknikleri tek tek burada sıralamanın doğru olmadığını düşünüyorum. Her aile için ve her fert için uygun olan bir yöntem ya da teknik vardır.
Aile danışmanlığının belirli bir süresi yoktur. Bu, ailenin ve danışmanın performansına göre değişmektedir. Bu demek değildir ki uzun süren danışma kalitesiz, kısa süren kalitelidir. Bu yargıya kapılmamak çok önemli çünkü her aile ve her birey kendine özgüdür. Tanışma, sorunu belirleme, amaçları belirleme ve bu çözüme yönelik seansların ardından sonlandırma olmak üzere aile danışmanlığı sürecini özetleyebilir. Bu basamaklarla uygulanan aile danışmanlığı seansları bütün bir aileye uygulandığı gibi ihtiyaç duyulduğunda bireylerle ayrı ayrı da yapılabilmektedir.
Aile danışmanlığı biz özel gereksinimli birey aileleri için ayrıca bir önem daha taşımaktadır. Çocuğu henüz tanı almış, aldığı tanı ile ilgili bir fikri olmayan ailelere bu tanı hakkında bilgi verme ve sürece uyumu sağlama konusunda aile danışmanlığı oldukça önemlidir. Aileler kendilerini yalnız hissetmez, bu zorlu fakat keyifli süreçte yanlarında bir uzman olması sebebiyle daha güvende ve sağlıklı olurlar. Burada dikkat etmemiz gereken aile danışmanımız ile özel eğitimcimizin fikir alışverişi yapar halde olmasıdır. Özel eğitimcinizi haberdar etmeden aile danışmanlığına, aile danışmanınızı haberdar etmeden özel eğitime başlamayınız, diye önerebilirim. Birbirinden haberdar olan uzmanlar size daha verimli bir süreç yaşatacaktır.
Burada asıl önemli konu aile danışmanı olan kişilerin kariyerlerinin bilgisinin size sunulması. Lütfen gerekli bilgileri almadan ve gerekli araştırmaları yapmadan herhangi bir aile danışmanı ile çalışmaya başlamayın. Bunun önemi son günlerde oldukça sık duyulan "sahte psikolog" gibi haberlerin yaygınlaşmasında görülmektedir. Uygulayıcı olma konusunda hiçbir belgesi ve bilgisi olmayan birçok kişi, çeşitli özel eğitim kurumlarında aileleri istismar etmekte ve oldukça olumsuz durumlara sebep olmaktadır. Bu tıpkı bir odyologun biraz fazla deneyimi olduğu için kendini özel eğitimci sanarak çocuklara davranışsal müdahale uygulamasına benzer. Lütfen uzmanından yardım aldığınızdan emin olun.
Ülkemizde yeni bir alan olan aile danışmanlığı özel eğitim camiasında daha da yenidir. Bu bilimsel bilgilerden yararlanmak bütün ailelerin hakkıdır. Yukarıda bahsettiğim bütün yararlar sizlerin yaşam kalitesini arttıracaktır. Biz özel eğitimcilerin görevi ise ihtiyaç duyan ailelerin bu hizmetten yararlanmasını sağlamaktır.
Umarım aile danışmanlığı ile ilgili sizleri aydınlatabilmişimdir. Bu konu ile ilgili soru ve görüşlerinize her zaman açık olduğumu artık hatırlatmama gerek yok sanırım. Hepimize kolaylıklar diliyorum.
Sevgiler.

2 Şubat 2017 Perşembe

Özel Gereksinimli Bireylerde Dikkat Süresi


 Merhabalar, çok uzun zaman oldu görüşmeyeli ve ben yine her zaman olduğu gibi ilk önce bu değerli blogu ihmal ettim. Ancak yavaş yavaş yeniden düzenim kuruluyor ve ben sizden gelen önerilerle yazılarıma şekil vermeye başlıyorum. Birçok öneri geldi bu süreçte, fikir veren herkese teşekkür ediyorum.
Birçok aileden duyduğum yakınma cümlesi "Benimle ilgilenmiyor!", "Bir oynadığıyla bir daha hiç oynamıyor." gibi cümleler. Dikkat dediğimiz beceri yaşa göre olgunlaşan ve gelişen bir beceri. Bizim gibi özel gereksinimli bireylere sahip ailelerde ise bu durum biraz daha farklı olabilir. Özel gereksinimli bireyler bu becerileri (Örneğin altıncı ayda iki dakika dikkatini sürdürme.) çocuğumuz kendiliğinden öğrenemeyebilir ve bizim desteğimiz gerekebilir. Bu nedenle tabloya var olan ve hedef diye iki ayrı sütun yerleştirdim. Var olan sütun da kimi zaman hedef olabilir. Bu tabloya dayanarak çocuğunuza/öğrencinize çeşitli dayatmalarda bulunmak yerine çeşitli stratejilerle dikkat süresini arttırmak daha doğru olacaktır.
Aşağıdaki tabloda yer alan rakamlar bağımsız dikkat, yönlendirilmiş dikkat, yetişkinin kontrolünde ve desteğinde dikkat olarak ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Bu sayılar ışığında zihinsel performansına göre öğrencinizden/çocuğunuzdan kaç dakika bir etkinliğe devam etmesini ya da bir nesneyle ilgilenmesini istemeniz gerektiğini, hedefinizin kaç dakika olması gerektiğini belirleyebilirsiniz.
Örneğin 3 yaşındaki bir çocuktan aynı etkinliğe 10 dakika katılmasını beklemek doğru olmayacaktır. Bu demek değil ki 3 yaşında ve dikkati 10 dakika süren bir çocukta 10. dakikada etkinliği bitireceksiniz. Burada dikkat süresini ölçüp yaşına uygunluğuna göre dikkat geliştirme etkinliklerine başlayabilirsiniz.

YAŞ ARALIĞI
DİKKAT SÜRESİ
VAR OLAN
HEDEF
2-7 ay
Etrafındaki nesnelere ilgisi 2 dakikadan 5 dakikaya çıkarılabilir. Burada bir etkinlik tamamlamaktan bahsetmek doğru olmaz.
2 dakika
5 dakika
18 aylık
30 saniye boyunca aktiviteye dikkat sağlayabilir. 2 dakikaya çıkarılabilir.
30 saniye
2 dakika
2 yaş
60 saniye dikkat süresi vardır. 3 dakikaya kadar etkinliklerdeki dikkati arttırılabilir.
60 saniye
3 dakika
2,5 yaş
Dikkat süresi 2 dakikadır. 10 dakikaya kadar çıkarılabilir.
2 dakika
10 dakika
3 yaş
3-8 dakika arasında dikkat süresi vardır. Bu aralıkta arttırılabilir.
3 dakika
8 dakika
3,5 yaş
15 dakika dikkat süresi olabilir. Bu süreye kadar arttırılabilir.
8 dakika
15 dakika
4 yaş
7-8 dakika dikkat süresini tek başına sürdürebilir. Bu süre destekle 15 dakikaya çıkarılabilir.
8 dakika
15 dakika
4,5 yaş
Ebeveynin seçtiği etkinliklerde 3 dakika sürdürebilir. Bağımsız etkinliklerde süre 20 dakikayı bulur.
3 dakika (yönlendirilmiş etkinlik)
20 dakika
5 yaş
Tek başına dikkat süresi 15 dakikayı bulur. 25 dakikaya kadar dikkati desteklenirse artabilir.
15 dakika
25 dakika
6 yaş
Dikkat süresi artık 30 dakikaya çıkartılabilir.
20 dakika
30 dakika

Umarım faydası olmuştur hem ev uygulamalarına hem de okuldaki uygulamalarımıza. Şimdiden hepimize kolaylıklar diliyorum. Sevgiler.