28 Mayıs 2018 Pazartesi

Otistik Çocuklar İçin Davranışsal Eğitim Programı



Merhabalar. Geçtiğimiz haftalarda erken yoğun davranışsal eğitim ile ilgili giriş yaptıktan sonra, erken yoğun davranışsal eğitim programı olarak ülkemizde oluşturulan ve uygulanan bir eğitim programını tanıtmak istiyorum sizlere. Bu yazıya kaynaklık eden seminer, 7 Mayıs 2018 tarihinde, Ankara Üniversitesi Engelliler Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından organize edilen, konuşmacısı Prof. Dr. Gönül Kırcaali-İftar ve konusu OÇİDEP olan seminer. 

Eğer EYDE ile ilgili yazımı okumadıysanız, o yazıyı okuduktan sonra bu yazımı okumanızı tavsiye ederim.

OÇİDEP yani Otistik Çocuklar İçin Davranışsal Eğitim Programı, Anadolu Üniversitesi Engelliler Araştırma Enstitüsü'nde geliştirilen bir program. Bu programın temelini ise Lovaas'ın oluşturduğu Erken ve Yoğun Davranışsal Eğitim (EYDE) oluşturmakta.


OÇİDEP'in kapsamında taklit, eşleme ve sınıflama, oyun, alıcı dil, adına tepki verme, ifade edici dil, ortak dikkat, tuvalet becerileri, soyunma-giyinme becerileri, beslenme becerileri, blok dizaynı, adı söylenen nesneyi ve eylemi belirleme, işitilen sesin kaynağını belirleme, el becerileri ve kavramlar vardır. Sıklıkla çizim becerilerine geçilen bireylerde, devam edilen süreçte Küçük Adımlar Erken Eğitim Programı uygulanmakta. (Aslında Küçük Adımlar Erken Eğitim Programı, bir bütün olarak otizmli bireylerle uygulanmaz. Bunu ihmal etmemelisiniz.)

OÇİDEP, bireysel eğitim seanslarını içine alan bir program. Haftada en az yirmi saat uygulanması gerekiyor, çünkü OÇİDEP EYDE temelli bir program. 45 dakika ders, 15 dakika teneffüs olarak planlanıp uygulanmakta ve ders esnasında da kısa aralıklarla ders ve ara verilmesi gerekmekte. 45 dakikanın 45'inde de ders yapmak hedef ve istendik durum değil. OÇİDEP uygulanırken Yanlışsız Öğretim Yöntemleri Uygulanmakta. Buna ek olarak sosyal pekiştireç ile birlikte ilk dönemlerde mutlaka birincil pekiştireç kullanılmakta. Bunun sebebi, otizmli bireylerde ilk zamanlar sosyal pekiştirecin gerekli etkiyi ve farkındalığı yaratamıyor olması. OÇİDEP'e ek olarak PECS, akran etkileşimi ve kaynaştırma desteği de sağlanabilmekte.

Öyle bir program düşünün ki hem erken eğitimi, hem yoğun eğitimi, hem de davranışçı prensiplerin tümünü içersin. Buna ek olarak da akran ve aile etkileşimine açık olsun. Ben OÇİDEP konusunda hep oldukça hevesli ve mutlu oldum. Uyguladığım her öğrencim ile de keyifle çalıştım.

Peki OÇİDEP'i okulunuzda ya da çocuğunuzla uygulamak istediğinizde ne yapmalısınız? Okulunuzda uygulamak istiyorsanız belirli bir sınıfı OÇİDEP sınıfı olarak belirleyebilir ve aileni talep ettiği zaman kadar program yapıp bunu uygulayabilirsiniz. Çocuğunuza uygulamak istiyorsanız özel eğitimcinize danışarak adım atabilir ve bu adımdan sonra evde uygulama yapabilecek bir yardımcı öğretmen bulabilirsiniz. Evde uygulamalar yapılırken özel eğitim öğretmeniniz de bunu her hafta düzenli olarak kontrol eder. Bence harika bir şey bu. Biz, okulumuzda, şimdi bu sistemi oturtmaya çalışıyoruz.

Umarım sizler için yararlı ve bilgi verici bir yazı olmuştur. Ben hazırlanırken oldukça eğlendim. Haftaya görüşmek üzere.


21 Mayıs 2018 Pazartesi

Erken Yoğun Davranışsal Eğitim ve Önemi



Güzel bir haftadan merhabalar. Bu hafta erken tanı ve erken müdahalenin sonrasında uygulamamız gereken erken ve yoğun davranışsal eğitim hakkında konuşacağız. Bu yazıya kaynaklık eden seminer, 7 Mayıs 2018 tarihinde, Ankara Üniversitesi Engelliler Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından organize edilen, konuşmacısı Prof. Dr. Gönül Kırcaali-İftar ve konusu OÇİDEP olan seminer. Hadi başlayalım.

Erken yoğun davranışsal eğitim programları nedir diye soracak olursanız en geç iki yaşında başlanan ve haftada en az yirmi saatlik bir eğitimi kapsayan eğitim sürecidir. İki yaşından sonra başladığınızda erken eğitim almış olur musunuz, bunu sorgulamanız gerekmektedir. Çünkü alt ve üst sınır erken, yoğun davranışsal eğitim için kritik bir öneme sahip değil. Neden mi? 11 yaşındaki otizmli bir birey henüz hiçbir eğitim almamışsa, onunla yine bu müdahaleyi uyguluyoruz da ondan.
Ülkemizde otizm tanısı maalesef iki yaşından sonra konulmakta, bu tanı konma süreci de oldukça uzun sürmekte. Bu nedenle erkenden eğitime başlama ihtimalimiz düşüyor. Bu, yine de umudumuzu kaybetmemize izin vermemeli. Çünkü bireyler birbirlerinden farklıdırlar ve eğitime ne zaman başlanırsa başlansın kârdır, bunu unutmamalı.

Erken yoğun davranışsal eğitim için, haftada en az yirmi saatlik eğitim şart! Ülkemizde devlet tarafından karşılanan iki ya da üç saatlik dersler yoğun eğitim kapsamına girmiyor. Yoğun bir eğitim almak istiyorsanız, haftada en az yirmi saatlik bir eğitim programı çıkarmalısınız. Otuz saatin üzerine çıkarmak zor olsa da ideal olan kırk saat. Bu, günümüzde dahi çoğu ülkede maddi sebeplerle uygulanamıyor. Yirmi saatlik uygulamaların da gayet geçerli ve işlevsel olduğunu kanıtlayan çalışmalar var.

Adı üzerinde; davranışsal eğitim! Davranışçı yaklaşımın prensipleri benimseniyor süreçte. Yani bol bol pekiştireç, uyaran, silikleştirme gibi ifadeler duyuyorsunuz. Davranışçı deyince de aklınıza eminim Uygulamalı Davranış Analizi geliyor. Evet, zaten erken, yoğun davranışsal eğitim buna dayanıyor.

Erken, yoğun davranışsal eğitim yani EYDE, daha ekonomik olduğu için evlerde uygulanmakta. Merkezlerde uygulamak zahmetli ve pahalı bir süreç ve öğrenilen becerilerin evde genellemesini yapmak bazen uzun zaman alabiliyor. Bu iki sebeple evde müdahale daha etkili ve kalıcı, aynı zamanda ekonomik.

EYDE'de bire bir eğitim söz konusudur. Bire bir eğitimi verenler sıklıkla özel eğitim öğretmenleri olmamaktadır. Bunun yerine; özel eğitim bölümü öğrencileri, lise mezunları ya da sertifikalı bireyler bu uygulamayı yaparken; özel eğitim öğretmenleri ya da Uygulamalı Davranış Analizi Uygulayıcıları tarafından koordine edilirler. Bu koordinasyon sayesinde daha ekonomik bir süreç yaşanmış olur. Özel eğitimci daha çok bireye ulaşmış olur.

Bire bir eğitimin yoğunluklu olduğu süreçte akran etkileşimi de ihmal edilmiyor. İdeal olan düzende günde dört saat bire bir eğitim, geriye kalan dört saatte ise akran etkileşiminin sağlanabileceği ortamlar oluşturuluyor. Ülkemizde de aslında yarım gün kreşlerle bu düzen sağlanmış oluyor ancak yoğun bireysel eğitim maalesef mümkün olamıyor.

EYDE en az iki yıl uygulanmalı. Üç yıl süren uygulamalar mevcut olsa da bu sürenin üstüne çıkmamak daha doğru. İki yıl içerisinde bireylere edinmesi gereken çoğu beceri sıklıkla verilebilmekte. Çünkü haftada en az yirmi saatlik bir eğitimden söz ediyorum.

EYDE'nin ilk kullanıldığı dönemlerde, davranışçı ekolün etkisi ile ceza yöntemlerinin kullanımı söz konusuydu. Ceza kullanımı artık günümüzde yok. Birinci sebep; bireye verilen değerin artmış olması. İkinci sebep; günümüz Özel Eğitimcilerinin uyguladıkları Yanlışsız Öğretim Yöntemleri'nde kullanılan ipucu sistemlerinin bireyin hata yapma ihmalini neredeyse sıfıra indirmiş olması. Bu iki sebep dolayısıyla cezaya artık gerek kalmadı. Cezanın kullanılmadığı bir eğitim programı da ister istemez daha etik, işlevsel ve kabul edilebilir hale geliyor bence.

EYDE'nin beş temel prensibi söz konusu. İlki, bireylerin eğlendikleri etkinlikleri içine alan süreçler yaşandığı için "olumlu etkileşimler". İkincisi, bireyin bildiği ve tanıdığı eşyalarla çalışarak ve bireye özgü pekiştireçler seçilerek sağlanan "güdülenme". (Güdülenme sadece pekiştireçle sağlanan bir durum değildir. Güdülenmenin olması için bir yandan bireyin bu süreçte mutlu olması hedeflenmelidir.) Üçüncü öge, başarı. Bireyin başarılı olma duygusunu olumlu pekiştirme ve yanlışsız öğretim yöntemlerindeki ipuçları ile sağlamak gerekmektedir. Dördüncü; özel eğitim sürecinin olmazsa olmazı "anne-baba katılımı". Son öge ise doğru yapılması gereken "planlama". Örneğin; ilk dönemlerde dil ve konuşma becerilerine ağırlık verilmesini planlamak doğru planlama.

Peki erken ve yoğun davranışsal eğitimin önemi nedir diye soracak olursanız maddeler halinde sıralayalım:

  • Erken eğitimle, herkesin dilinde olan "kritik dönem"i kaçırmamış oluyorsunuz. Çocuğunuzun öğrenmeye en açık olduğu dönemlerde ona destek olarak aslında en doğru şeyi yapıyorsunuz.
  • Yoğun eğitim ile, yine "kritik dönem"den bahsedecek olursak, bu dönemin en işlevsel ve verimli şekilde geçmesini sağlıyorsunuz.
  • Davranışçı ekolün prensiplerini uygulandığı için gelişim hızlı ve gözle görebiliyor oluyor. Tutulan kayıtlar, çizelgeler ve tablolar ile bireyin gelişimi an be an takip ediliyor. Bu takip ile birlikte bireye anında müdahale edilebiliyor ve süreç sekteye uğramıyor.
  • Birçok ülke maalesef bu sistemi kullanamıyor. Bunun sebebi tamamen maddi kaynaklar. Bire bir eğitim vermek ve her bir bireye ayrı bir ortam oluşturmak oldukça maliyetli ancak sarf edilen para ve çabanın sonucu bireylerin bağımsızlaşması olduğu için bazı ülkeler bunu göze alabiliyorlar. Burada önemli olan hangi bireye uygulanabileceği kararı. Bu kararı vermek için hiçbir önkoşul yok. Her bir bireye uygulanabilen ve her bir bireye, bireyin özelliklerine göre etkide bulunan bir sistem bu.
  • Birçok bilimsel çalışma ile bilimsel dayanaklı hale gelmiş ve birçok çalışmada kullanılmış olması da bizim için önemli bir durum. Birkaç yazı önce bilimsel dayanak ve bilimsellik üzerinde durmuştum, hatırlarsınız. Bu müdahalenin bilimsel dayanaklı olması, içimiz rahat kullanmamız için en güzel işaret.
  • Özellikle otizmli bireylerle uygulanan, uygulandığında da her bir bireye olumlu etkide bulunan ve uygulanan bireylerin %43'ünün bağımsız yaşam becerilerine ulaştığı görülen bir sistem bu. Bu çok önemli bir oran.
Umarım sizlere fikir veren ve hep birlikte öğrenmemizi sağlayan bir yazı olmuştur. Soru, görüş ve önerilerinizi bekliyor olacağım. Haftaya görüşmek üzere.

7 Mayıs 2018 Pazartesi

Cri du Chat Sendromu Nedir?



Güzel bir mayıs sabahından merhabalar. Koşuşturmacalarla, telaşla, endişeyle, heyecanla, umutla geçiyor günler. Bu günlerin telaşında ise unutuyoruz bazen yeni bilgiler edinmeyi. Bu blogu takip eden, yazılarımı okuyup sonrasında benimle fikirlerini paylaşan herkes ise bu telaşa ara vermiş ve yeni bilgilere açık insanlar. Bunu bilerek bu yazıyı kaleme almak pek keyifli.
Geçtiğimiz cumartesi günü 5 Mayıs Cri du Chat Sendromu Farkındalık Günü idi. Bu güne dikkat çekmek amacıyla bu sendroma sahip bir bireyin annesi bana ulaştı ve paylaşımlar yapmamı rica etti. Tabi bu paylaşımlar kısa yoldan minik minik bilgiler vermek amaçlıydı. Asıl bilgileri bu yazıda vereceğimi söylediğimde birçok kişi bu yazıyı beklediğini söyledi. İnanın, farkındalık yaratmak adına daha keyifli bir adım olamazdı.
Hadi başlayalım!

Cri du Chat nedir?

Fransızca olan bu tamlama aslında tam olarak "kedi çığlığı" anlamına geliyor. Ancak çoğunlukla "kedi ağlaması" olarak çevirisi kullanılıyor. Bunun sebebi, bu sendroma sahip bireylerin bebeklik dönemlerindeki ağlamalarının kedi sesine benzetilmesi. Belki şu video fikir verebilir:


Çeşitli makalelerden yaptığım araştırmalarda gördüm ki bu sendroma sahip bireylerin beşinci kromozomda oluşan bir anomali söz konusu. Bu anomali sonucunda bireylerde zihinsel engel ve çeşitli fiziksel farklılıklar söz konusu olmakta. Her elli bin doğumdan biri bu sendrom ile olmaktadır.

Cri du chat sendromun olan bireylerin özellikleri nelerdir?
  • Sıklıkla ağır düzey zihinsel engel eşlik etmektedir.
  • Hiperaktivite, distraktibilite ve sterotipi.
  • Gecikmiş
  • Anormal yerleşimli kulaklar.
  • Motor gerilik.
  • Geç konuşma.
  • Cilt lekeleri.
  • İletişim yetersizliği.
  • Perde el-ayak parmakları.
  • Larinks anormal geliştiği için kedi ağlaması sesi iki yaşa kadar olmaktadır.
  • Sıklıkla mikrosefali.
  • Gevşek kas tonusu.
  • Arkadaş canlısı sosyal özellikler göstermektedirler.
  • Avuç içinde tek ve düz çizgi.
  • Sıklıkla ciddi düzeyde organ yetmezlikleri söz konusudur. Bu özelliklerle doğarlar.
  • Hayat süreleri normaldir.
  • Skolyoz.
Cri du caht sendromu olan bireylerin gelişimleri nasıldır?

Genel olarak bu özellikleri gösteren bireyler normal gelişim sırasını takip ederler ancak geriden gelirler. Özel eğitim ve varsa tıbbi sorunların tedavisi ile süreç kaliteli hale gelir ve bireyin gelişimi hızlanır.
Cri du chat sendromu; Down sendromu gibi, otizm gibi bir farklılıktır. Tedavi değil, eğitim gerektirmektedir. En önemli nokta burası!

Peki, cri du chat sendromu olan bireylerin ailelerini ya da bireylerini yolda görsem ne yapmalıyım?

  1. Acıyarak bakma!
  2. Her çocuk ağlar ve çocukların gülmek kadar ağlama hakları da vardır. Bu nedenle, farklı görünen ve ağlayan bebekleri bakarak taciz etme! Ailelerinin kalbini kırma!
  3. Farklılıkları kabul et! Kabul etsen de etmesen de çeşit çeşidiz ve böyle çok güzeliz!
  4. Yakınma ve hayıflanma cümleleri kurma! Güzel dileklerde bulun!
  5. Acıyarak bakma!
  6. Daha ayrıntılı bilgi almak istersen http://criduchatturkiye.com/giris/ adresini ziyaret edebilirsin.
En önemli konu birinci ve beşinci!

Umarım hepimiz için yararlı ve farklı bilgilere ulaşma isteği uyandıran bir yazı olmuştur. Haftaya görüşmek üzere.


Yaratıcılık ve Destekleme Yol Önerileri



Merhabalar. Keyifli bir hafta ve güpgüzel bir gün ile yine bilgisayarlarımızın, tabletlerimizin, telefonlarımızın başında çocuklarımız için didinip duruyoruz, değil mi? Biz uzmanlar çocuklarımıza ve ailelerimize yardım etmek, ailelerimiz ise çocuklarına daha fazla yarar sağlamak için uğraşı veriyor. Uğraşı vermemiz gerektiğini fark etmek de bir erdem, hepimizi tebrik ediyorum. Hadi başlayalım! (Özel bir rica gereği bu yazımda kaynakça sunuyorum, bilginize.)
Yaratıcılık; Torrance’a (1995) göre  “problemlerin veya bilgideki bollukların hissedilmesi, düşünce veya hipotezlerin oluşturulması, hipotezlerin sınanması, geliştirilmesi ve verilerin iletilmesidir.”. Benim, yaptığım taramalar sonucunda ulaştığım tanım ise şu: "Yaratıcılığın kısaca öngörülen ya da öngörülmesi mümkün olmayan konularla ilgili hipotezleri gözden geçirme, eleştirel bakabilme ve bir sonuca varabilme becerisidir.". Bu tanım bana ait, kullanın gitsin!
Peki, yaratıcılık nasıl desteklenmeli? Örnek olarak birkaç model sunmak istiyorum sizlere. Sonra da bizlere düzen görevleri sıralayacağım.
  1. Yaratıcılığın Dört C Modeli’nde yaratıcılığın desteklendiği dört adım vardır. Bunlardan ilk ikisi; sırasıyla yaratıcılığın ne olduğu bilgisinin sunulduğu mini-c, günlük yaşantıda oluşan problemlerin çözümüne yaratıcı öneriler sunmaya yönelik bilgilerin sunulduğu küçük-c’dir. Profesyonel seviyede bir yaratıcılığı destekleyen pro-c üçüncü basamaktır. Son olarak büyük-c basamağında ise bireyin sahip olduğu yaratıcılığı hem kültürel hem de evrensel olarak sunabilen ve değerlendirebilen kişiler olabilmeleri için bireylerin desteklenmesi söz konusudur (Daniel ve Peters, 2015). 
    • Mini-c’de üstün yetenekli bir çocuğa arkadaşının doğumgünü partisi için bir kart tasarlaması önerilebilir. Bu basamak için yaratıcılığı bu seviyede desteklemek hedeftir.
    • Küçük-c basamağında ise örneğin resim konusunda bir performans sergilemesini desteklemek, bir ürün ortaya koymasını sağlamak hedeftedir. Bu seviyede böyle bir yardım söz konusudur.
    • Pro-c’de ise bireylerden; daha önce kullanılmamış, tasarlanmamış ve herhangi bir şekilde ortaya konmamış bir konu ya da alanda yeni tasarımlar yapması, yeni fikirler üretmesi istenir. Bu seviyede özgün bir ürün ortaya koyması hedeftir. Örneğin küresel ısınmanın sonuçlarından korunmak için yeni bir alet tasarlaması istenebilir.
    • Büyük-c’de çocuk bir ya da birden çok konuda yeni ve bağlantılı fikirler ve ürünler elde etmesi konusunda rehberlik edilir ve desteklenir. Örneğin hem basketbol sporunun prensiplerini hem de halk edebiyatı prensiplerini birleştirerek yeni bir proje oluşturması istenebilir.
  2. SCAMPER yöntemi kullanılabilir. Bu yöntem bir akıl yürütme yöntemidir ve detaylandırma prensiplerine dayanır (Daniels ve Peters, 2015). Aşağıda SCAMPER yönteminin basamakları ve örnekleri birlikte sunulmuştur. Örneğimiz bir piyano bestesi üzerinden devam edecektir.
    • S (Substitute): Yer değiştirmek. Piyano için tasarlanan bestenin notalarının yeri değiştirilerek yeni ve özgün bir eser oluşturulabilir.
    • C (Combine): Birleştirmek. Bu beste farklı kültürden bir beste ile birleştirilebilir.
    • A (Adapt): Uyarlamak. Tasarlanmış olan bu piyano bestesi, daha önceden duyulan bir şarkı ile beraber seslendirilerek uyarlanabilir.
    • M (Minify, magnify, modify): Küçültmek, büyütmek, değiştirmek. Piyano bestesi içinden çeşitli notalar çıkarılarak küçültülüp öyle çalınabilir. Bu yeni bir eser oluşturmasını sağlar ve yaratıcılığı destekler. Seçilen notalar değiştirilerek farklı miktarlarda besteye eklenebilir. Böylelikle de büyütülmüş olunur.
    • P (Put to other uses): Diğer kullanımlar. Bu piyano bestesi kemanla beraber çalınabilecek şekilde değiştirilebilir.
    • E (Eleminate): Çıkarmak, yok etmek. Piyano bestesinin içinden bir bölüm çıkarılarak yeni bir beste elde edilebilir.
    • R (Reserve/rearrange): Tersine döndürmek veya yeniden düzenlemek. Beste tersten çalınarak yeni bir şekle dönüştürülebilir.


3.      Daniels ve Peters 2015 yılında dilimize çevrilen kitaplarında, yaratıcılığı desteklemek için şu programları önermişlerdir:
a.       Hedef Hayal Kurma (Destination Imagination): Anaokulundan üniversiteye dek kullanılabilecek bir programdır. Yaşlarına uygun olarak bireylere hayal kurmaları istenen konular verilir. Gruplandırarak da bu program uygulanabilir. Grup ya da bireyler hedeflenen hayalle ilgili düşünerek ürünler elde ederler.
b.      FIRST LEGO Ligi (FIRST Lego League): 9-14 yaş aralığındaki bireyler için oluşturulmuş bir ligdir. Bu ligde bireyler legolardan makineler, aletler, eşyalar tasarlayarak dünyanın her yerinden katılım sağlarlar. Bu ligin hedefi bilimsel temelli düşünceyi kültürel bazda dünyaya yaymaktır.
c.       Gelecek Problemleri Çözme (Future Problem Solving): Dr. E. Paul Torrance tarafından 1974 yılında kurulmuştur. Torrance yaratıcılığın öncüsü olarak kabul edilen bir bilim insanıdır, önceki sayfalarda üstün yetenekliliğe bakış açısında atıfta bulunulmuştur. Farklı ülkelerden bir araya gelen çocukların ülkelerindeki ve dünyadaki temel sorunları ortaya koyarak bu sorunlarla ilgili yaratıcı çözümler bulmalarını hedeflemektedir. Uygulanışı şu basamaklarla olmaktadır:
                              i.    Konu ile ilgili bütün sorunlar listelenir.
                             ii.      Altta yatan ana sorun ortaya konmaya çalışılır.
                            iii.      Kimin, neyi, ne zaman ve nasıl yapması gerektiği ile ilgili olası sorumluluklar listelenir.
                            iv.      Potansiyel sorunları çözmek için ilgili bir kriter listesi tasarlanır.
                             v.      Çözümler belirli bir hiyerarşik sıraya göre sıralanır.
                    vi.      Bu çözümlerden en etkili olanı seçilerek bu çözüm hakkında ikna edici ve bilgilendirici bir rapor hazırlanır.
d.      Genç Maker Programı (Young Makers Program): Make dergisinin öncülüğünde kurulan bir panayırdır ve bu panayırda katılımcılar sanat, bilim ve teknoloji gibi alanlarda yaratıcılıklarını ortaya koyacak ürünler sergilerler. Bu panayır boyunca çeşitli aktivitelerle bireylerin yaratıcılıkları desteklenerek deneyim sahibi olmaları sağlanır.
e.       Zihin Yolculuğu (Odyseey of the Mind): Anaokulundan üniversiteye dek uygulanabilir bir programdır. Problemler ulusal bir kuruluş tarafından belirlenir ve katılımcı gruplar bu problem listesinden birini seçerek bu probleme çözüm üretmeye çalışırlar.
f.       PBS KIDS GO! Yazarlar Yarışması: Ulusal Halk Yayın Sistemi (UHYS) tarafından Amerika’da organize edilen ve edebiyat alanında üstün yeteneği olan bireylerin desteklenmesini hedefleyen bir programdır. Bireyler UHYS tarafından belirlenen kriterlere uygun öyküler yazarak bu programa dahil olurlar. Yarışma sonucunda çeşitli ödüllerle üstün yetenekli olan ve olmayan bireylerin çabaları ödüllendirilir.
g.      Kökler ve Filizler (Roots and Shoots): Primatolog, çevreci ve yardımsever olan Jane Goodall tarafından kurulan esnek bir fikir sistemidir. Toplumsal sorunlara esnek kurallarla çözüm aramak hedeflenmektedir.


Peki, ailelerin yaratıcılığı destekleme konusundaki sorumlulukları neledir?

Aileler yaratıcılık özelliğine sahip çocuklarının okulda edindiği becerileri destekleme konusunda öğretmenlerinin yönlendirmelerine açık ve bu yönlendirmeleri devam ettiren, destekleyici bir pozisyonda olmalıdırlar. Okulda edinilen becerilerin evde desteklenmesi oldukça önemlidir.
Yaratıcılığı desteklemek için ailelerin temel olarak sahip olması gereken özellikler:
  • Yetiştirdiği bireye güvenen,
  • Yine yetiştirdiği bireye bir birey olarak saygı duyan,
  • Destekleyici,
  • Beraber geçirilen zamandan zevk alan,
  • Bireyin yaratıcılığını ve kişisel alanını ihlal etmeden koruyucu davranışlar sergileyebilen,
  • Bireye model olan,
  • Bireyin düşünme tarzının farkında olarak buna göre tutumlarını belirleyen,
  • Yapılandırılmış bir esneklik sunabilen,
  • Emirler vermek yerine doğru ve çeşitli seçenekler sunabilen,
  • Tutarlı sınırlar koyabilen,
  • Çocuğunun güçlü yönlerine odaklanabilen (Daniels ve Peters, 2015).

Birlikte zaman geçirerek, yaratıcılığı destekleyici etkinlikleri beraber yaparak bireylerin yaratıcılığı desteklenebilir. Evin arka bahçesinde, balkonunda ya da herhangi doğa ile iç içe olunabilecek bir alanda yaratıcı düşünceler geliştirilebilir. Bireylerin doğaya ilgileri pekiştirildiğinde yaratıcılıkları da desteklenmiş olacaktır. Saha gezileri yaparak, doğayı araştırmak için seyahatler yaparak da üstün yetenekli bireyin yaratıcılığı desteklenmiş olur (Daniels ve Peters, 2015).
Daha erken dönemlerde oyun becerilerine dikkat edilmesi gerekmektedir. Oyun oynarken yaratıcılığını geliştirme fırsatı bulan bir birey oyununda meydana gelen olumsuz durumlarda bu fırsatı kaçırabilir. Oyunun yaratıcılığı desteklemesini etkileyen faktörler şunlardır:
  • Yetişkinin gözetimi altında kalma,
  • Oyun oynadığı için ödüllendirme,
  • Yetişkinin oyunu fazla kontrol etmesi,
  • Oyun esnasında bireye sunulan kısıtlı seçenekler sunulması,
  • Oyun esnasında bireyin değerlendirilmesi ve bu değerlendirme sonucundan (Olumlu ya da olumsuz sonuç olması herhangi bir fark oluşturmamaktadır.) haberdar edilmesi (Daniels ve Peters, 2015).


Öğretmenlerin yaratıcılığı destekleme konusundaki sorumlulukları nelerdir?
  1. Fen eğitimi başta olmakta üzere diğer birçok beceri eğitiminde açık uçlu sorular ve yarım bırakılmış sorular kullanılabilir (Aktamış ve Ergin; 2006).
  2. Hayal gücünü aktif kullanan ve yaratıcılık becerileri edinmiş bireyler yetiştirmek istiyorsak onların özel yaşam ve yalnız zaman geçirme ihtiyaçlarına cevap verme tercih edilebilir (Daniels ve Peters, 2015). Sınıf ortamında öğretmenin bu ihtiyacı karşılayıcı önlemler alması gerekebilir.
  3. Öğretmenler neyin düşünüleceği değil nasıl düşünüleceği konusunda rehberlik edebilirler (Dağlıoğlu, 2010).
  4. Hayal gücünü geliştirici sorular sorulabilir. Merakları desteklenebilir. Örneğin;
    1. “İnsanlar yürümek yerine zıplama çubukları ile yürüseler ne olurdu?
    2. Böcekler konuşabilseler insanlara ne söylerlerdi?
    3. Eğer büyülü güçlerin olsa onlar neler olurdu ve onlarla ne yapardın?
    4. İnsanlar sadece iki santim uzunluğunda olsalardı dünya onlara nasıl görünürdü ve nasıl yaşarlardı?” gibi sorular yöneltilebilir (Daiels ve Peters, 2015).
  5. Yaratıcı düşünme tekniklerinin üstün yetenekli bireylere öğretimi ile yaratıcı düşünceleri desteklenebilir. Bu teknikler; beyin fırtınası, nitelik sıralama, sinektik ve rol yapmadır (Özden, 2003).

o   Beyin fırtınası: Bir konuda, bir grup öğrencinin fikirlerinin ortaya konulması yoluna dayanan bir etkinliktir. Burada hedef oldukça fazla sayıda yaratıcı fikirler sunulmasıdır.
o   Nitelik sıralama: Bir grup öğrenciden herhangi bir konu, nesne, durum ile ilgili nitelikleri, durumları sıralamaları istenen bir etkinliktir. Burada da sıralanan niteliğin sayısını arttırmak hedeftir.
o   Sinektik: İlişkilendirmedir. Birbiriyle bağlantılı ya da bağlantısız durumu, olayı ya da nesneyi birbiriyle ilişkilendirmeye çalışmak etkinlik süresince amaçlanmaktadır.
o   Rol yapma: Drama üstün yetenekli bireylerin yaratıcılıklarını destekleyen önemli etkinliklerden biridir (Daniels ve Peters, 2015). Vücutlarını, dil ve konuşma becerilerini kullanarak bir canlandıran bireylerin performanslarına dayanır. Yaratıcı drama etkinlikleri ile üstün yetenekli bireylerin yaratıcı düşünme becerileri ve yaratıcılık özellikleri desteklenebilir (Karataş ve Özcan, 2010).


Ülke eğitim stratejisinin yaratıcılığı destekleme konusundaki sorumlulukları nelerdir?

Yukarıda adı geçen programlara katılımları destekleyerek, eğitim programlarına yaratıcılığı destekleyici amaçlar, modüller ve eğitim anlayışı ekleyerek ülkedeki üstün yetenekli ve normal gelişen bütün bireylerin yaratıcılıkları desteklenebilir.
Yaratıcılığın dört P’si denen ögelerinin her zaman desteklenmesi ve arttırılması hedeflenebilir. Yaratıcılığın dört P’si şunlardır: Birey, süreçler, ürünler ve yaratıcılık için gereken toplumsal baskı. Bunların desteklenmesi ve arttırılması durumunda bütün bireylerin yaratıcılıkları desteklenebilir (Daniels ve Peters, 2015).

Umarım sizler için yararlı ve kullanışlı bir yazı olmuştur. Bu yazıyı hazırlarken fazlaca eğlendim ve yeni konu öğrendim. Bu konuda sorular yönelten herkesin sorularını cevaplamışımdır umarım. Sevgiler.