26 Şubat 2018 Pazartesi

Üstün Yetenekliler Yazı Dizisi - 6



Herkese merhaba. Üstün yetenekliler dosyamıza bu hafta devam ediyorum. Bu hafta konum, üstün yetenekli çocuklarımızın aileleri. Aileler üstün yetenekli ya da özel gereksinimli olsun olmasın her farklı durumda çeşitli zorluklarla ve sorunlarla karşılaşabilmekteler. Bu sorunlara doğru ve bilimsel çözümler söz konusu. Madde madde yaşanan güçlükler, olası sorunlar ve çözüm önerileri ile bu hafta aileleri konuşacağız:
  • Üstün yetenekli çocukların ailelerinin yaşadığı en büyük sorun, çocuklarının uyumsuz gelişmesinden kaynaklanmakta. Örneğin misafirliğe gittiniz ve çocuğunuzun arkadaşları çizgi film izlerken ve bu izleme süreci beş dakika sürerken sizin çocuğunuz misafirlik bitene kadar ahtapotlarla ilgili bir belgesel izleyebilir. Diğer çocuklar daha sınırlı dikkat süresine sahipken kendi çocuğunuzun sizinle saatlerce ilgilenmemesi sorun oluşturabilir. Bu durum, üstün yeteneğin doğasından gelen bir durumken uyum sağlamakta zorlanabilirsiniz.
    • Burada çocuğunuzun gelişim sürecinde neler yaşayacağını öğrenerek, gelecek dönemde yaşayacağınız ve şu anda yaşıyor olduğunuz stresinizi azaltabilirsiniz. Olagelecek olan doğal süreçleri önceden bilerek sorunlarınızın sorun olmadığını fark edebilirsiniz.
  • Çocukları üstün yetenek tanısı alındıktan sonra aileler, reddetme ve üstün yeteneği abartma davranışları gösterirler. Reddeden aileler çocukları normalleşmeye iter. Abartan aileler ise çocuklarının düşük benlik saygısı kazanmasına sebep olabilirler. Bu da üstün yetenekli bireyde sosyal-duygusal sorunlara sebep olabilir.
    • Çocuğunuzun gelişim sürecinde neler yaşayacağını öğrenerek, gelecek dönemde yaşayacağınız ve şu anda yaşıyor olduğunuz yanlış duygularınızı kontrol edebilirsiniz. Doğru bilgi doğru duyguya da yardım eder, bunu unutmayın. Çocuğunuzun özelliklerini ve gerçekleri bilirseniz daha makul bir tavır takınmanız kolaylaşacaktır.
  • Yapılan araştırmalar, üstün yetenekli birey ile ailenin zeka bölümleri arasında fark ne kadar fazlaysa olası sorunların da o kadar fazla olacağını göstermiştir. Kendisinden daha zeki olduğu için çeşitli konularda ona "ahkam kesen" bir çocuğu olan baba, sorularına tatmin edici cevapları veremeyen annesi olan bir birey... Bunlar zor durumlar oluşturabilir. Çocuğunuzun zihin hızına yetişmek, ondan çok şey bildiğinizi ve otoritenizi göstermek için hatalara düşebilirsiniz. Ya da üstün yetenekli birey zihin hızının yol açtığı açlık sebebiyle yoksunluk yaşayabilir.
    • Ancak üstün yetenek durumunu kabul ederek işe başlarsanız bu farklılığı da tolere edebilirsiniz. Siz, "bilgi vermek değil bilgiye yönlendirmek" düsturunu benimserseniz  daha anlamlı ve doyurucu bir sürece başlamış olursunuz. Üstün yetenekli birey de kendine uygun bir eğitim aldığı sürece bu tür sorunlarla karşılaşmayacaktır.
  • Anne ve baba için, çocuklarının arasında denge kurmak da bazen ek bir yük oluşturabilmekte. Henüz uyum sağlayamadıkları üstün yetenek durumuna bir de kardeş, abla/abi durumu eklendiğinde sorunlar artabilir.
    • Öncelikle unutulmaması gereken bu sürecin doğal olduğu ve her ailenin yaşadığı.
    • Sonrasında da "ek yük"ten nasıl kurtulacağınız konusunda bir psikologdan yardım almanız daha doğru olacaktır.
  • Aileler sıklıkla özgür bırakmak ve sıkı bir disiplin uygulamak arasında kalmaktadır. Bu bocalama çocuk tarafından fark edildiğinde daha farklı bir süreç meydana gelmektedir.
    • Ailelerin dengeli bir disiplin kurmaları gerekmektedir. Net ve her aile için tek çözüm budur.
  • Üstün yetenekli bireyin akran ilişkileri, yine, aile için sorun oluşturabilmektedir. Arkadaşı olmayan, içine kapanık, sohbetten kaçınan bir profil söz konusu olduğunda ailelerin takındığı tavır çok önemlidir.
    • Aileler üstün yetenek ile ilgili bilgi aldıktan sonra çocuklarının ruhsal dengesini nasıl koruyacakları konusunda da bilgilenmelidirler.
    • Aileler çevrelerini de bu konuda bilgilendirmelidirler.
  • Aileler sıklıkla çocuklarını normalleştirmeye çalışırlar. Üstün yetenekli birey bunu fark ettiğinde o da normalleşme çabasına bürünür, kasıtlı olarak başarısızlıklar yaşar ya da geride kalır. Oysaki çocuklarımızın değerli yeteneklerini köreltmeye kimsenin hakkı yoktur.
    • Burada çocuğun hayatında yer alan uzmanlar devreye girmeli ve bu durumun doğru ilerletilirse nasıl daha iyi sonuçları olacağı anlatılmalıdır.
  • Aileler için birçok yerde birçok öneri söz konusu. İnternet sitelerinde çeşitli uzman olan ve olmayan kişilerin önerileri uzun listeler oluşturuyor. Bilgi kirliliği de çoğu zaman ailelerin bocalamasına sebep olabiliyor.
    • İlk düstur: Önce uzman görüşü. Burada "uzman" kelimesinden kastım hem üstün yetenek konusunda uzman hem de çocuğunuzu tanıyan bir uzman. Düzenli olarak devam ettiğiniz ve çocuğunuzun karakter özelliklerine de hakim bir uzmanın görüşü sizin için en değerli görüş olmalı.
    • Burada mühim olan, çocuğumuza "Mutlu musun?" sorusunu sormak ve bu sorunun cevabını önemsemek.
Umarım sizler için yeni fikirler veren, yeni bilgilere yönlendiren bir yazı olmuştur. Şimdiden görüş, öneri, katkılarınız için teşekkür ediyorum.
Sevgiler.

19 Şubat 2018 Pazartesi

Bilmemiz Gereken Kavramlar Yazı Dizisi - 4



Herkese güzel bir haftadan merhabalar. Bu hafta yine, özel eğitim sürecinde sıkça duyulan ve kullanılan kavramları açıkladığım yazılarımdan birine yer vermek istedim.
Çocuklarımın performans kayıtlarını tuttuğum ve ailelerde bulunmasını istediğim defterlerde sıklıkla "Başlangıç Değerlendirme", "Öğretim Oturumu", "Öğretim Sonu Değerlendirmesi" gibi kavramlar kullanırım. Bu kavramları "BD", "ÖO", "ÖS" olarak kısaltarak yazarım. Her defterimde bu işleyiş söz konusudur. Defterlerin başına da hangi kısaltma neyi temsil ediyor diye eklesem de daha ayrıntılı şekilde konuşmak ve yazmak çoğu zaman mümkün olmaz. İşte şimdi ben de bu kavramları açıklayarak hem blog okuyucularına hem de velilerime açıklama yapmış olacağım. Kârlı bir yazı olacak benim için.
...
Her öğretmen sınıfa girdiğinde çocuğunun sınıfa ısınmasını sağladıktan sonra derse başlar ve önceki derste öğrenilenlerin ne kadarının bugüne geldiğini ölçümler. Bunu, öğretmenler kullandıkları öğretim yöntemlerine göre not alır ve uygularlar. Her dersin başında yapılan bu yoklama oturumlarına "Başlangıç Değerlendirmesi" denir.
Burada hedefimiz; çocuğumuzun daha önce çalışılan beceriyi öğrenip öğrenmediğini, hatırlayıp hatırlamadığını ortaya koymaktır.
Burada yönergeyi sunuyoruz ve herhangi bir dönüt vermeden çocuğumuzun tepkisini not alıyoruz. Örneğin: "Haydi ellerini yıka." dedik ve gözlemlemeye başladık. Kıyafetinin kollarını yukarı çekti, musluğu açtı, ellerini ıslattı, sabun aldı, sabunu tam durulamadan musluğu kapattı ve ellerini kuruladı. Burada ellerini durulama içeren basamağa eksi koyuyoruz ve herhangi bir müdahalede bulunmuyoruz.
Örneğin BD) + + - - 2/4 ise ölçüt karşılanmadığı için basamak/beceri tekrar çalışılır. Ölçütümüz genellikle %75'tir. Bu yüzde karşılanmadığında ölçüt karşılanmamış olur ve beceri öğrenilmemiştir. Bu nedenle yeniden çalışılmalıdır.
Fakat BD) + + - + 3/4 şeklinde bir ölçüt alınmışsa ölçüt karşılanmış demektir ve bir üst basamağa geçilebilir ya da becerinin kalıcılığını alma basamağına geçilebilir. Burada; bir deneme neden bu kadar önemli, diye sorabilirsiniz. Her yoklama oturumunda en az dört deneme alınır ki çocuğumuzun beceriyi bilip bilmediği net şekilde ortaya konsun ve şans faktörü ortadan kaldırılsın. (Tek ve çok fırsat konusuna girmiyorum.)

Başlangıç değerlendirmesinden çıkan sonuca göre de derste hedeflenen beceri belirlenmiş olur. Örneğin mor kavramının altıncı basamağında ölçütü karşılayan bir çocuk ile o ders mor kavramının yedinci basamağı çalışılmalıdır. Ancak ölçüt karşılanmadıysa altıncı basamak yeniden öğretilmelidir. İşte bu öğretimlerin yapıldığı oturumlar, denemeler ise "öğretim oturumu" olarak nitelendirilir.
Öğretim oturumunda, öğretmen, çocuğuna uygun olarak seçtiği öğretim yöntemi ile öğretimini yapar ve öğrenmenin oluşmasını hedefler. Öğretim oturumlarında temel hedef ölçüm yapmak değil öğretmektir.
Defterimde de genelde öğretim oturumlarının karşısında şöyle yazar ÖO) (Sİ) (Sİ) + (Sİ)  1/4 . Burada birinci, ikinci ve son deneme sözel ipucu ile yapılmışken, üçüncü deneme bağımsız olarak yapılmıştır. Bu dört deneme sonrası çocuğumuzda öğrenme olduğunu söylemek pek mümkün değil, çünkü ölçütü karşılamadı.
Öğretim oturumlarında yazanlar, çocuğumuzun öğrenme hızını ve öğrenme şeklini de gösterir. Örneğin bir beceriyi önce fiziksel yardımla yaparken bir deneme sonra sözel ipucuna geçebilen bir çocuk hızlı öğreniyor demektir. Bir beceriyi model olma ile yapabilirken bir anda fiziksel yardıma geçen bir çocukta da o öğretim yöntemi işe yaramıyor demektir. Bu gibi çıkarımlar bu notlarla alınabilmektedir.

Öğretiminizi yaptınız ve dersi sonlandırmak üzeresiniz. İşte, son kez alınan ve dersteki öğrenme durumunu ölçen yoklama oturumuna da "Öğretim Sonu Değerlendirmesi" diyoruz.
Öğretim sonu değerlendirmesinin temel hedefi; yapılan öğretim oturumunun ne kadar başarılı olup olmadığını görmek ve çocuğun öğretim sonrası performansını kaydetmektir.
Bu oturumda da herhangi bir dönüt vermeden çocuğumuzun tepkilerini not alıyoruz ve dersi sonlandırıyoruz. Örneğin on kelimeli cümlede kim sorusuna okuduğunu anlayarak cevap verme becerisini çalıştık ve öğretim oturumunu bitirdik. En az dört deneme alarak bu becerinin ne kadar öğrenildiğini belirleyerek dersi öyle sonlandırıyoruz.
Örneğin ÖS) + - - - 1/4 ölçütü veriyorsa çocuğumuz beceriyi öğrenmedi demektir. Hemen bu beceri ile ilgili bir ödev vermek doğru tercih olabilir. Ya da ÖS) - + + + 3/4 ölçütü verildiyse ölçüt karşılanmıştır ve çocuğumuz öğretim oturumunda çalışılan beceriyi öğrenmiştir. İşte o zaman değmeyin keyfimize!

Sayfanın başındaki fotoğrafta ise ders sonrası kırmızı kalemle önemli ölçütlerin dikkat çekildiği bir ders defteri var. Benim kullandığım bir ders defterim.
  • Burada çocuğum, etkinlik tamamlama becerisinde 4/7 ölçüt ile "-" aldı ve bu beceri yeniden çalışılacak.
  • Etkileşimli kitap okuma etkinliğinde ise buraya yazmasam da 10 kelimeli cümle içeren kitapları dinlemesi hedefim ve "+" alınmış bile.
  • Nesnelerin resimlerini ayırt etme becerisinde ise beşinci grup nesneleri iki seçenek arasından ayırt etmesini istedim başlangıçta, ancak çocuğum; öğretim oturumu yapmaya gerek kalmadan, iki basamak birden ilerledi ve ben de öğretim oturumu almadım.
  • Kırmızı kavramında da sekizinci basamaktan dokuzuncu basamağa geçtiğini seçebiliyorsunuzdur.
  • Üç heceli kelime taklidinde ise ölçüt vermediği için öğretimimi yapıp ardından öğretim sonu değerlendirmemi aldım.
  • Ayrıca ders boyunca işlevsel kullandığı kelime, ses ve cümleleri de not alarak dil ve konuşmanın ifade edici kısmında ne durumda görmüş oldum. Benim bir derslik sayfam bundan ibaret.
  • Bu defter sayfası başka bir öğretmen çocuğumu derse aldığında ya da aileye fotoğrafını çekip yolladığımda, dersin her dakikasında ne olduğunu herkesin bilmesini sağlıyor. Şeffaf ve daha bilimsel bir süreç yaşamama en büyük yardımcı bu sistem. (Biz Hemdem Özel Eğitim'de bütün öğretmenler bu sistemi kullanıyoruz, mis gibi oluyor.)


Umarım sizler için ilgi çeken ve özel eğitimle ilgili yeni fikirler ve soru işaretleri sunan bir yazı olmuştur. Şimdiden kolaylıklar diliyorum, sevgiler.

12 Şubat 2018 Pazartesi

Özel Gereksinimli Bireylerde Ev Kuralları


Güzel bir haftadan herkese merhabalar. Sık sık üzerinde durduğum, çocuklarımın anne ve babalarıyla ders sonrası yaptığımız konuşmalarda dönüp dolaşıp geldiğimiz konuya değinmek istedim bu hafta. Ev kuralları, yaşamımızı düzenlememizi sağlarken, çocuklarımızın hayata hazırlanmaları konusunda da değerli tecrübeler sunarlar. Evde herkesin sorumluluklarının sınırlarının belirlenmesi, rollerin dağıtılması, dengelerin kurulması açısından da oldukça değerlidir. Çoğu çocuğumun anne ya da babasına sorduğumda evde herhangi bir kuralları olmadığını, genellikle çocukları ne derse onun olduğunu duyuyorum. Evet, çocuklarınız özel gereksinimli olabilir ancak her istediğini yapmak sizi daha iyi anne ya da baba yapmaz. Aksine en büyük zararı verir. Bu konu ile ilgili milyonlarca yazı var internette ama ben sadece ev kurallarına değinmek istiyorum.

Ev kurallarının neden gerekli olduğuna kısaca değindim. Peki, evde ev kurallarını nasıl hazırlamalı? Bunları madde madde anlatayım sizlere:

  • Çocuğunuzun eğer sosyal ve fiziksel becerileri uygunsa, birlikte kırtasiyeye gidip bir büyük karton ve birkaç renkli kağıt alın. Yapıştırıcı ve makas, evinizde yoksa bu vesile ile onları da almış olun.
  • Herkesin evde olduğu bir akşam, evin merkezi bir yerine hep birlikte geçin ve "Artık evimizde kural koyup bu kuralları uygulamanın vakti geldi." gibi klas bir giriş yaparak kurallardaki amacınızı belirtin. Sohbet ortamı oluşturarak herkesin bu kuralları istiyor olmasını sağlayın. İstemeyen olur ise de ona sosyal bir baskı kurulmasına engel olun ancak kuralların zorunluluğundan bahsedin.
  • Kuralları 4 ya da 5 taneden fazla olmayacak şekilde ailecek belirleyin. Bir kişi sazı eline alıp bütün kuralları belirlememeli.
  • Çocuğunuzun el becerilerine göre bu kuralları kağıtlara yazıp büyük kartona yapıştırın. Tabloyu beraber yapmanız çok değerli.
  • Kural tablosunu evde, herkesin her an görebileceği bir yere, birlikte asın.
  • Kurallar;
    • basit, sade ve anlaşılır bir dille yazılmalı.
    • Bir kural birden fazla davranışı kapsayabilmeli. Mesela "Ellerin kirlenince, ellerini yıka." kuralı hem sizin hatırlattığını anları hem de yemek sonralarını kapsıyor. Eğer "Yemekten sonra ellerini yıka." yazsaydınız bu diğer anları kapsamayabilirdi.
    • Olumsuz ifadeler içermemeli. Örneğin "Yere çöp atma!" yerine "Çöpü çöp kovasına at." gibi.
    • Uzun ifadeler olmamalı.
    • Herkesin üzerinde uzlaştığı kurallar olmalı.
    • Kurallara anne ve baba dahil herkes uymalı.
  • Kurallara örnek olması açısından sizlere şunları önerebilirim: Kitap okuma zamanında kitap oku. / Herkes sabah 9'da kalkmış olmalı. / İsteklerini güzel ifade et. / Kibar ol. / Kirlenen kıyafetlerimizi kirli sepetine atalım. / Anne ve babamız başka biriyle konuşurken sözünün bitmesini bekleyelim. gibi.
Kural tablonuzu hazırladınız ve şimdi kuralları nasıl çalışacağınızı bilmiyorsunuz. O halde yapmanız gereken tek şey fırsat buldukça kurallara atıfta bulunarak konuşmak. "Bugün 9'da kalktım çünkü kurallara uymak doğrudur." gibi. Ya da "Bak Hüdaverdi, ödev saatimiz yaklaşıyor. Sen çantanı getir ben de babanın ve benim okuyacağımız kitapları getireyim." gibi.

Bu ev kuralları ile birlikte pekiştireç tablosu da kullanabilirsiniz. Bu konuda da "şurada" bir yazım var. Her ikisini birlikte okur ve uygularsanız daha kısa yolda çözüm elde edersiniz.

Unutmayın; ev kuralları, birçok problem davranışı oluşmadan engeller, evin düzenli olmasını sağlar ve çocuğunuzun öğrenme hızını arttırır. Gereksiz anne ve baba sorumluluklarından da kurtulmanız için bir fırsattır. Örneğin artık 10 yaşına gelmiş bir çocuğun fiziksel ve zihinsel becerileri de hazırken ellerini kendinin yıkamaması gereksiz bir "anne ve baba sorumluluğu"dur. Kurallarla bunların da üstesinden gelebilirsiniz. 

Haydi bu hafta kuralı olmayan ev kalmasın, herkes kural tablosunu oluşturup evinin en güzel yerine assın ve Instagram'dan #evimizinkuralları etiketi ile paylaşsın. Bekliyorum fotoğrafları.
Şimdiden kolaylıklar ve sevgiler.

5 Şubat 2018 Pazartesi

Özel Gereksinimli Bireylerde Okula Dönüş



Herkese merhaba. Ara tatili hepimiz bitirdik ve yeniden "okullu olduk". Şimdi önümüzde yine hıphızlı geçecek birkaç ayımız var ve bu ayların en verimli şekilde geçmesi için ne yapmalıyız onları öğrenmemiz gerek.
Geçtiğimiz günlerde de demiştim, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde tatil yapılmasa da (Bazı kurumlar yapabiliyorlar ve bence orada çalışan bireyler için en doğrusunu yapıyorlar.) tatilden dönüş konusunda ebeveynlere destek vermemiz gerekebiliyor. Bu desteği tatilden önce çocuklarınızın anne ve babaları ile bir toplantı yaparak ya da tatil bitmeden önce yapacağınız görüşmelerle de verebilirsiniz. Benim önerilerim tatilden önce minik bir seminer ve tatilin bitimine birkaç hafta kala da küçük bir hatırlatma mektubu. Bu ikisi harika olacaktır.
Ara tatil iki haftalık küçük bir tatil olsa da dengeler bozulabiliyor, kahvaltı saatleri ilerleyebiliyor, uyku vakitleri esneyebiliyor. Birazdan vereceğim öneriler ikinci hafta için daha uygun olacaktır.
Yaz tatili ise üç ayı kapsadığı için son ayda yapmanızı önereceğim.
...
Tatil için neleri önerdiğimi, daha verimli ve güzel bir tatil için neler yapmanız gerektiğini "Tatil İçin Öneriler" yazımdan biliyorsunuz. Peki ya bu tatilin bitişi nasıl olacak? Tatil bitmeden tatilin sonrasına hazırlık yapılması gerek. Tatil bitmeden önce yapılması gerekenler bence (hem bir özel eğitim öğretmeni hem bir psikolojik danışman olarak hazırlıyorum bu yazımı) şunlar:
  • Tatilin bitimine en az iki hafta kala okula gidiş saatinizde uyanma alışkanlığınızı yeniden sağlamak adına o saatte kalkmaya dikkat edin. Okul zamanı 7'de, okul yokken 11'de kalkıyorsanız her gün yarım saat daha erken kalkarak çocuğunuzun erken kalkmaya alışmasını sağlayabilirsiniz. Gün içerisinde ise okul bitiş saatinden sonra uyuması için rehberlik edebilirsiniz.
  • Kahvaltı saatinizi de bu saatlere uygun olacak şekilde planlamanız yerinde olacaktır. Sabah kahvaltı yapmadan çocuğunuz zaten okula gitmemeli, çocuğunuzun kahvaltıyı yapabilecek durumda olacağı şekilde saatlerinizi planlar ve okul saatine göre şekil verirseniz okul açıldığında daha rahat edersiniz.
  • Uyku saatini es geçeceğimi düşünmeyin. Uyku saatleri her ailede sorun olan ve dikkat etmemiz, özenle takip etmemiz gereken bir konu. Çoğu otizmli birey uyku ile ilgili sorunlar yaşamaktalar. Bu konuda düzenli devam ettiğiniz doktorlarınızdan fikirler ve yönlendirme almanız önemli. Bunlara ek olarak uyku saatinizi de yavaş yavaş okul dönemindeki uyuma saatlerine çekmeniz gerekli. Düzenli ve verimli uyku, günün daha keyifli ve verimli geçmesini sağlıyor. (Uyku ile ilgili bir yazım var aslında ama yalnız uyumak ile ilgili. Uyku ile ilgili de bir yazı yazmak üzere notlarımı alıyorum.)
  • Okulun açılma süresini çocuğunuzun algılaması için bir takvim oluşturabilirsiniz. Ülkemizde genel olarak okul "katlanılması gereken bir yer" olarak görüldüğünden çocuğunuza bu durumun böyle olmadığını gösterebilirsiniz. (Tabi önce kendi algınızı değiştirmelisiniz.) Her akşam uyumadan önce "Öğretmenine kavuşmana sadece 32 gün kaldı. Çok heyecanlı. Ben de senin gibi öğretmenini çok özledim, sahiden çok iyi bir insan." ya da "Güzel okulunu görmek için 13 gün var. Okul zamanı ne kadar da güzel oluyor değil mi?" gibi sorularla ve konuşmalarla çocuğunuzun hem okulu hem öğretmenini sevmesini sağlayabilirsiniz. Öte yandan tatilde sık sık okulla ilgili konuşmak doğru da olmayacağından bu geri sayımı çocuğunuzun değişiklikleri kabul süresine göre ayarlayabilirsiniz. En az iki hafta kala başlamanız benim önerim.
  • Okul alışverişi! Bu kısım önemli. Çocuğunuzla beraber alışverişi yapmanız güzel bir uygulama olabilir ancak burada önemli olan çocuğunuzun her istediğini değil de istekleriyle kesişen ihtiyaçlarını almasını anlatmanız. "Aaa benim çocuğum ne derse o! Her istediğini borca girer alırım." demeyin. Çocuklarımız hayatlarında her şeye sahip olamayabilirler, bu bilinci bu şekilde vermek önemli. Her istediğini elde ettiği okul alışverişi, okul kurallarına uyumunu bile zora sokabilir. (Hiç okula başlamamış çocuklarımız için olan bu yazı bu konuda fikir verebilir.)
  • Ve tabi her konuda imdadımıza yetişen kitaplar. Okulu konu alan, okulu sevme temalı kitapları okulun açılmasına en az iki hafta kala kitap okuma zamanlarınıza yerleştirmeniz çok değerli. Eğer çocuğunuzun bilişsel becerileri, etkileşimli kitap okumaya uygunsa bu etkinlikler sizin en büyük kurtarıcınız olacaktır.
  • Yemeklerde, ailecek geçirilen anlarda okul, öğretmen, okul arkadaşı gibi kavramları sık sık ve sevgi dolu kullanmanız da çocuğunuz için olumlu bir hazırlık olacaktır. Yapay bir sohbetten bahsetmiyorum. Konuşmanın uygun yerinde bu konuları samimiyetle konuşmanız daha değerli mesajlar verecektir.
  • Rehabilitasyon merkezlerindeki öğretmenlerimiz ise bu süreçte aileye rehberlik ederek ve derslerinde bu konuya yer vererek okulun açılmasına hazırlık yapabilirler. Hatta bu süreçte okulların açılmasına bir ay kala okula hazırlık için neler yapılmalı konusunda bir seminer düzenleyerek ailelere bilgi sunabilirler. Çok da güzel olur. Bu seminerin notlarını da ailelere vermek ve unutulmamasını sağlamak da keyifli bir adım olacaktır.
Bütün bunları yaptınız. Okul açıldı. İlk günler ve haftalarda neler yapmalısınız?
  • Uyku, uyanma ve kahvaltı saatlerine haftasonlarında da sadık kalın.
  • Okul ve okula dair her şey ile ilgili olumlu konuşmalara sık sık devam edin.
  • Okulda yaşanan sorunları; evde, çocuklarınızın duyacağı şekilde, okul ve öğretmenin değerini çocuğunuzun gözünde alçaltıcı konuşmalarla dile getirmemeye dikkat edin. Çocuğunuzun alıcı dil becerilerinin yeterli olmadığını düşünerek bunu yapmanız büyük bir hata olacaktır. Çocuklarımız mimiklerimizi, ses tonumuzu her zaman duygusal olarak algılarlar. Lütfen bu konuyu ihmal etmeyin. Okul ve öğretmen ile ilgili sorunlarınızı doğrudan muhatapları ile ya da sadece eşinizin olduğu ortamlarda konuşun.
  • Eğer çocuğunuza okulda eşlik etmeniz gerekmiyorsa okul saatlerinde ani ziyaretler yapmak yerine haberdar ederek okula gitmeyi tercih edin. Bir anda okul bağlamından "ev bağlamına" geçmek zor olabilir. "Yarın seni almaya geleceğiz." gibi cümleler onu hazırlar.
  • Çocuğunuza okulda eşlik etmeniz gerekiyorsa ders saatlerinde zorunlu olmadıkça çocuğunuzun yanında bulunmamaya dikkat edin. Bunun sebebi hazırbulunuşluk. Çocuğunuzun beyni okula adapta olmuşken eve ve aileye dair bir uyaran dikkat dağıtıcı olabilir.
  • Tatil öncesi, çocuğunuz ile birlikte okuduğunuz ve okulu konu alan kitaplara göz atmaya devam edin.
  • Okuldan gelen sorumlulukları, ev yaşamınıza olumlu şekilde adapte edin. Öğretmeninizin istediği ödevleri siz zevk alarak kabul ederseniz çocuğunuz da sizi model alacaktır. Ödevleri sevgi dolu bir şekilde yapmak çocuğunuzun ilerleyen dönemde alacağı sorumlulukları daha makul karşılamasını sağlar. (Bu arada ödevleri siz yapmıyorsunuz sadece hatırlatıyorsunuz. Cümlem yanlış anlaşılmasın. Bu konuda şurada da ayrıntılı bir yazım var.)
  • Öğretmeniniz ile iş birliği yapmayı ihmal etmeyin. Gittiğiniz her okuldaki öğretmenin birbiriyle iletişim kurması sizin sorumluluğunuz değerli velilerimiz. Bu iletişimi sağlamak için dönemin en başından adımlar atın. Gittiğiniz spor salonundaki öğretmen bile diğer öğretmenleriniz ile bağlantı halinde olmalı. Bunu ihmal etmeyin. Böylece birbirini destekleyen öğretmenler çocuğunuzun okula alışmasını da kolaylaştıracaktır.
  • Rehabilitasyon merkezinde çalışan öğretmenler ise diğer öğretmenlerle kurulan bağlantı ile beraber çocuğunun okula uyumuna destek olmaya devam edebilir.
Benim bu konudaki önerilerim bunlar. Umarım sizler için de kullanışlı bir yazı olmuştur. Soru, görüş ve önerilerinizi bekliyorum her zaman olduğu gibi. İlginiz ve takdirleriniz benim için çok değerli. Burada sessiz ama kocaman bir aile olduk, iyi ki varsınız. Haftaya görüşmek üzere.