28 Ocak 2018 Pazar

Özel Eğitim Sürecinde Karşılaştığımız Uzmanlar Ne Yaparlar?



Herkese merhabalar, sizler ara tatilin ikinci yarısındayken bizler çalışmaya, emek vermeye devam ediyoruz. Sürekli ve keyifli bir eğitim öğretim yılı içerisindeyiz. Bu nedenle bilgilenmeye ve bilgilendirmeye devam.
Bu hafta sizlere özel eğitim okullarında çalışmakta olan, özel gereksinimli çocuklarımıza çeşitli hizmetler vermekte olan uzmanları tanıtacağım. Hemdem Özel Eğitim yeni bir okul biliyorsunuz, kayıt ya da görüşme için gelen velilerimizde hissettiğim bazı bilgi eksikliği ve yanlışlığı konusunda düşünürken aklıma geldi bu yazı. Böyle bir yazı elimin altında bulunursa her gelen velimize de verebilirim diye düşündüm. Sizler de isterseniz bu yazıyı çıktısını alarak çevrenizdeki insanlarla paylaşabilirsiniz. Şimdiden iyi okumalar.
...
Burada bahsedeceğim uzmanlar hem devlet okullarında hem de özel okullarda karşılaşabileceğiniz uzmanlardan oluşmaktadır.

  1. Özel Eğitim Öğretmeni: Geçtiğimiz dönemde Zihinsel Engelliler, Görme Engelliler, İşitme Engelliler Öğretmenlikleri bir çatı altında toplandı ve Özel Eğitim Öğretmeni oldular. Bu mesleği icra eden kişilerin en az dört yıllık kendi alanlarından mezun olmuş kişiler olması önemli. Henüz Özel Eğitim Öğretmeni olarak mezun olan grup yok diye biliyorum (Belki de geçen sene mezun olmuş olabilirler.). Yine de bir öneri: Çocuğunuz otizmli ise üniversiteden İşitme Engelliler Öğretmenliği Bölümü'nden mezun olmuş bir öğretmen yerine Zihinsel Engelliler Öğretmenliği Bölümü'nden mezun birini seçme şansınız varsa ikinciyi seçin derim.  Ancak bireysel olarak kendini farklı alanlarda geliştirmiş ve işine emek veren hocalarımız darılmasın, velilerimiz zaten işin uzmanını doğru şekilde seçebileceklerdir.
    Bu kişiler size ve çocuğunuza her alanda eğitim vermek üzere eğitim alırlar. Dil ve konuşma, kavram öğretimi, matematik öğretimi, okuma yazma öğretimi, özbakım öğretimi gibi birçok alanda eğitim verme konusunda donanımlıdırlar. Hem sizi yönlendirmek hem de çocuğunuza bağımsız yaşam becerileri kazandırmak için bu okullarda çalışmaktalar. Maalesef bu öğretmenlerimizin dört senede edindiği becerileri birkaç ayda edindiğini düşünen sertifikalı arkadaşlarımız olsa da bu meslek, diğer her meslek gibi üniversitede öğrenilen bir meslek.
    Aşağıda bahsedeceğim her uzman, özel eğitim öğretmeni ile birlikte çalıştığında süreç daha kaliteli ve anlamlı hale gelir. Bu cümleyi unutmayalım. Ailelerimiz yaptıkları her değişikliği, attıkları her adımı öğretmenlerine bildirirlerse daha anlamlı ve keyifli bir süreç yaşanmış olur ve bağımsızlığa ulaşma süresi kısalır.
  2. Psikolog/Psikolojik Danışman: Üniversitelerin ilgili bölümlerinden mezun olarak bu ünvanı alan uzmanlar çocuklarımıza, ailelerimize ve okuldaki çalışma arkadaşlarına psikolojik destek ve yönlendirme hizmeti sunmak için bulunurlar. Buna ek olarak rehabilitasyon merkezlerinde sosyal yaşam becerileri, toplumsal uyum becerileri gibi becerileri de çocuklarımızla çalışırlar. Bir psikolog çocuğunuz ile matematik becerileri çalışıyorsa bir sorun var demektir. Okulunuzda psikolog/psikolojik danışmanın derslere (Kendi çalışma yükümlü olduğu becerilerin dışındaki derslere) girdiğini görüyorsanız yanlış yerdesiniz, bunu aklınızdan çıkarmayın.
    Psikolog ve psikolojik danışmanı birbirinden ayıran konu ise psikolojik danışmanlar eğitim fakültelerinden mezun olurlar ve öğretmenlik becerileriyle birlikte psikoloji eğitimi alırlar, psikologlar ise daha kapsamlı bir psikolojik eğitim alırlar ve üniversitelerin Edebiyat/Fen ve Edebiyat Fakülteleri'nden mezun olurlar. Bu meslek grubunda ise hangisini seçmeniz gerekir diye fikrimi sorarsanız; özel eğitim konusunda en çok çalışma yapmış ve okumuş olan derim.
  3. Fizyoterapist: Üniversitelerin ilgili bölümlerinden mezun olarak fiziksel engelli olsun olmasın çocuklarımızın kaba ve ince motor becerilerini desteklemek için okullarda bulunurlar. Okullarda "tedavi" yapılıyorsa bu tedavi yalnızca fizyoterapistler tarafından yapılmaktadır. Temel hedefleri fiziksel engeli olsun olmasın bireylere motor becerileri bağımsız kullanma, yürüme, dengede durma gibi becerileri kazandırmaktır. Otizmli bir çocuk da fizyoterapist tarafından değerlendirilmelidir.
  4. Dil ve Konuşma Terapisti: Günümüzde üniversitelerin lisans programlarında da yer almaya başlayan, eskiden çeşitli bölümlerden mezun olup sonra yüksek lisans yapılarak edinilen bir unvan,meslek. Eğer lisans mezunu bir terapist ile karşı karşıya değilseniz, uzmanınızın lisans eğitimini hangi alanda yaptığını öğrenerek tercihte bulunabilirsiniz. Dil ve Konuşma Terapistleri; dil ve konuşma güçlüğü yaşayan ya da yaşamayan bütün çocuklara dil ve konuşma becerilerini öğretmekle, rehabilite etmekle sorumlu kişidir. Kekemelik, konuşmama, apraksi, vs. gibi durumlara müdahale eden kişidir. Benim için bir özel eğitim okulunda olmazsa olmaz uzmanlar Dil ve Konuşma Terapistleri'dir ancak maalesef henüz her okulda olabilecek kadar çok sayıda uzman ülkemizde yoktur.
  5. Odyolog: Günümüzde üniversitelerin lisans programlarında da yer almaya başlayan, eskiden çeşitli bölümlerden mezun olup sonra yüksek lisans yapılarak edinilen bir unvan, meslek. Tıpkı Dil ve Konuşma Terapistliği gibi. Odyologlar işitme engelli çocuklarla dil ve konuşma becerilerini çalışabilen; onlara konuşma, dinleme ve duyma gibi becerileri öğreten ve rehabilite eden kişidir. Günümüzde çoğu Odyolog kendini Dil ve Konuşma Terapisti olarak tanıtarak kurumların hata hanesine yazılmaktadırlar. Gittiğiniz kurumlarda bu kavram karmaşasına bir son vermek için uzmanınıza hangi üniversiteden mezun olduğunu sormayı ihmal etmeyin.
  6. Çocuk Gelişimi Uzmanı: Üniversitelerin ilgili bölümlerinden mezun olmuş bu kişiler çocuklarımızın gelişimini takip etmek, değerlendirmek ve desteklemek üzere eğitim almışlardır. Öğretmen, bakıcı, doktor ya da yardımcı öğretmen değil çocuk gelişim uzmanıdırlar. Bu kişilerin her okulda bulunmasının asıl amacı çocuklarının gelişiminin takip edilebilmesidir. Her çocuğun hayatında bir çocuk gelişimci olmalıdır ki dışarıdan bir göz gelişimi takip edebilsin, görüşündeyim. Ancak günümüzde, okullarda öğretmen gibi derse girmek dışında başka hiçbir amaçla çalışmamaktadırlar. Çocuğunuzun bütün derslerine bir çocuk gelişimci giriyorsa bunu da sorgulamanız gerekir. Özel eğitim öğretmeniniz en az bir saatini almıyorsa bu konuyu öğretmenleriniz ve okul yönetimi ile görüşmelisiniz.
  7. Ergoterapist: Yeni yeni lisans mezunları veren, yurtdışında ise senelerdir değeri bilinerek her merkezde oldukça fazla sayıda bulundurulan bir alan. Ergoterapistler (Yani iş ve uğraşı terapistleri) çocuklarımıza bağımsız yaşam becerilerini öğretmek ve rehabilite etmek ile görevlidirler. Günümüzde yoğun olarak Duyu Bütünleme ile anılsalar da tek yaptıkları iş bu değildir.
    Kısaca; bir çocuğun bağımsız yaşam becerilerine ulaşması için ne edinmesi gerekiyorsa, edinilecek beceriye uygun olarak alet tasarlama, egzersizler önerme gibi birçok hizmet ile o beceriyi edinmesini hedefler. Bir uzman Ergoterapi için "para tuzağı" demişti. Ben de gülmüştüm. İngilizce dilinde yazılmış ve yurtdışında yapılmış çalışmaları okumadan bu yorumu yapmak bir uzmana hiç yakışmamıştı ve beni çok şaşırtmıştı. Şimdi ise okulumuzdaki değerli Ergoterapistimiz ile çalışıyor ve çocuklarımızdaki ilerlemeyi görebiliyorum, iyi ki varlar.
  8. Yardımcı Öğretmen: Yardımcı öğretmenler; liselerin çocuk gelişimi, özel eğitim gibi bölümlerinden ya da yine aynı konuda önlisanstan mezun olan kişilerdir. Sınıfın ve okulun genel işleyişini düzenlemek, öğretmene yardımcı olmak, çocukların bağımsız olarak okula giriş çıkışını desteklemek gibi görevleri vardır. Yardımcı öğretmenler derse giremez, sadece destek olurlar. Bir lise mezunu çocuğunuzun dersine giriyorsa o okulda da bir sorun var demektir, lütfen dikkat.
Genel olarak okullarda karşımıza çıkacak uzman ve yardımcıları bu şekilde. Umarım doğru okul seçimi, çocuklarımız için hangi uzmana ne sormalıyız gibi konularda biraz daha aydınlatıcı bir yazı olmuştur. (Eklememi istediğiniz uzman varsa mutlaka yazın, yazımızın yeni halinde o da olur.)
Herkesin kendi işini yaptığı, mesleğin erbabının ise işine etik kuralları da koluna takarak dört elle sarıldığı bir eğitim sistemimiz olur en en yakın zamanda.
Herkese sevgiler ve de iyi dinlenmeler.

22 Ocak 2018 Pazartesi

Özel Gereksinimli Bireyler ve Sanal Dünyadaki Bilgi Kirliliği



Herkese merhaba, güzel bir hafta geçirmeniz dilekleriyle başlıyorum bu haftaya ben. Sabah erken saatlerden beri üzerinde uğraşıp durduğum, kendimi daha iyi nasıl ifade ederim diye kıvrandığım bir yazı bu. Çünkü herhangi bir makale, kitap ya da kaynak olmaksızın kendi fikirlerimi sunduğum nadir yazımlarından, biraz gerginim.
Son dönemde sanal dünyada yaşanan bilgi kirliliği hepinizin malumu. Her konuda bilen de bilmeyen de "biliyormuş gibi" yaparak fikirlerini sunuyor. Bizler ise bu kişinin kim olduğunu bilmediğimizden çoğunlukla inanma eğilimi gösteriyoruz çünkü yönlendirici cümleler daha inandırıcı cümleler oluyor, farkında olmadan inanıyor ve uyguluyoruz.
Ben diğer konulardan çok; özel eğitim, otizm, ilaç kullanımı, eğitim kurumları, tedavi yöntemleri ve alternatif tıp gibi konularla ilgili yazacağım şimdi. Çünkü son dönemde sosyal paylaşım sitelerinde anneler, babalar, akrabalar, uzman eğitimciler, bu konuda bilgisi olmayan eğitimciler tarafından ilginç bir bilgi kirliliği sunuluyor bizlere. "Ben çocuğumun epilepsi nöbetleri için bunu kullandım, siz de mutlaka kullanın!/ Öğrencilerimle şu yöntem harika her çocuk uygulamalı./ Biz şu hocaya gittik herkes gitsin, bizimki konuştu." Bunlar her yerden karşımıza çıkıyor ve maalesef bir umut bekleyen velilerimiz bu tür yazılara inanma ihtiyacı duyuyor. Öncelikle değerli velilerimize önerim şu: Mucizevi bir şeyler beklemek yerine aldığınız eğitimin kalitesini arttırın. Bu eğitime inanın. Eğitimi evde de sürdürmek için adımlar atın. Asıl mucize eğitim. Eğer bu fikri benimsemekte zorlanıyorsanız mutlaka bir psikolog ya da psikolojik danışman ile görüşün, mutlaka.

Şimdi gelelim yazımın amacına; bir bilginin doğru olup olmadığına nasıl karar vermeliyiz?

  1. Bilimsel bir kaynak sunuyor mu?
  2. Yazıyı yazan kişinin özgeçmişine ulaşılabiliyor mu?
  3. Yazıyı yazan kişinin özgeçmişinde bu konuyla ilgili aldığı bir eğitim var mı?
  4. Bu bilgi daha birçok bilimsel kaynakta da yazıyor mu?
  5. İlk dört madde olumlu ise son olarak çocuğunuzun özel eğitim öğretmeninden ve doktorundan da fikir alarak bu bilginin kesinliğine ve çocuğunuz için gerekliliğine karar verebilirsiniz. Unutmayın; bir bilgi doğru olsa da çocuğunuz için uygulanması yanlış olabilir.
Peki ya bu beş soru da olumsuzsa ne yapacağız? Yazıyı yayınlayan kişiyi ve onu takip edenleri uyaracağız. Sonra da o kişinin yazdıklarına bir daha inanmayacağız, bilimsel bilgiyi temel almayan bir insanın söyledikleri ya da yazdıkları zaten bizi ve çocuklarımızı ilgilendirmiyor olacaktır.

Sosyal paylaşım sitelerindeki anne ve babaları nasıl takip etmeliyiz?
  1. Bu anne ve babalar kendi çocukları ile deneyimlerini paylaşıyorlar. Her çocuk kendi özelinde büyüdüğü ve geliştiği için kendi çocuğunuz ile kıyaslamamalısınız.
  2. Bu anne ve babaların önerileri sadece "öneri"dir. Bu önerileri özel eğitim öğretmeninizin ve doktorunuzun bilgisi olmadan yaşamınızda uygulamamalısınız.
  3. Bu anne ve babalar, özel eğitim konusunda bilgi almış olsalar dahi, anne ve baba oldukları için bazı bilgilere tarafsız bakamayabilirler. Bu bireylere fikir almak için sorular soruyorsanız bunu ihmal etmemelisiniz. (Zaten deneyim paylaşılan bir sayfadan sadece deneyimleri ile ilgili bilgi almak daha doğru olacaktır.)
  4. Unutmamalısınız ki bu sayfalar sadece deneyim paylaşmak ve son dönemde maalesef bazıları da para kazanmak içindir. Bu nedenle yeniden ve yeniden söylüyorum; kendi özel eğitim öğretmeninizin ve doktorunuzun bilgisi olmadan, hayatınızda herhangi bir değişiklik yapmayın.
Sosyal paylaşım sitelerindeki grupların takipçisiyim. Daha doğru nasıl kullanabilirim?
  1. Bu gruplarda bol bol dua, bol bol destek ve bağış talep edilmekte. Evet duaya, desteğe ve bağışa ihtiyacımız var ancak her şeyin başında bir özel eğitim gerçeği var. Tevekkül etmeden önce elimizden geleni yapmalıyız ki dua edebilelim. Maalesef çoğu aile sadece bu sayfalardan gelen olumlu mesajlarla çocuğunun iyileşeceğine inanıyor, böyle yapmadığını sansa da. Özel eğitim öğretmenine sorması gereken soruyu buralarda soruyor ve o kadar farklı cevaplar alıyor ki! Önce öğretmeninizin ne dediğini iyi anlamalı ve uygulamalısınız, ardından bu tarz gruplarda dua isteyenlere "Amin.", destek isteyenlere "Seninleyim." diyebilirsiniz.
  2. Bu gruplarda aileler birbirleriyle ilaç kullanımı, hocaya gitmek için adres vs. oldukça çok paylaşımda bulunuyor. İlaç kullanımı konusunda hiçbir anne ve baba (Doktor bile olsalar.) bir sosyal paylaşım sitesinden size öneride bulunamaz. Bu öneriler oldukça zararlı ve tehlikelidir. Lütfen dikkate almayın. Hacıya, hocaya gitmek için ise kişisel görüştür ancak bir önceki maddede dediğim gibi; eğitim olmadan bir mucize beklemek çok yanlıştır ve bütün inanç sistemleri ile ters düşmektedir.
  3. Bu gruplarda önerilen eğitim kurumları tabi ki ailelerin görüşlerini yansıttığı için oldukça önemlidir ancak unutulmamalıdır ki reklam amaçlı yapılan ve gerçeği yansıtmayan paylaşımlar da söz konusudur. Gerekli araştırmaları yapmadan, çok sık yorumlarını beğendiğiniz bir kullanıcı diye, önerisini tamamen gerçek kabul etmemelisiniz. Dikkatli olmanız hem sizin hem de çocuğunuzun geleceği için oldukça önemli.
  4. Bu gruplarda aynı maddi duruma sahip insanlar yok. Çocuklarına sizlerden daha çok imkanlar sunabilen aileleri görerek demoralize olma ihtimaliniz yüksek. Ancak bu tür durumlarda unutmayın; evde iyi bir eğitim vermek para gerektiren bir durum değildir. (Oyuncakları bile evdeki atık malzemelerden yapabilirsiniz. Bu konuda Instagram sayfaları var, materyal yapmak için keyifli önerileri var. Ben de bazen paylaşıyorum. Güzel fikirler çıkabiliyor, hem de masrafsız.) Özel eğitim öğretmeninizin her dediğini evde kaliteli şekilde uygularsanız maddi durumunuzu zorlayan bir süreç yaşamak yerine daha keyifli ve sizin de emeğiniz olan bir yaşam sürmüş olursunuz.
Sanal dünyayı nasıl kullanmalıyım?
  1. Evet, sosyal medya, sanal ortam yalnız olmadığınız hissini vererek sizin ihtiyaçlarınızı karşılıyor ki bu çok güzel. Ancak bu ortamlardaki önerileri koşulsuz kabul etmeyin ve hayatınızdaki uzmanlara danışın.
  2. Sosyal ortamlardan sizinle aynı durumlardan geçen ya da geçecek olan ailelere olumlu duygular yaşatacak paylaşımlarda bulunun. Acıma, üzüntü, çaresizlik gibi duygular kimsenin hoşuna gitmiyor.
  3. Yapılan paylaşımlara "Ah yazık pek güzel." gibi yorumlar yapmayın. Güzel bir şey ya güzeldir ya değildir. İnsanlar moral için bu paylaşımları yaparken ağlayan yüzler görünce ters duygular yaşayabiliyor. Siz bunu yapmamaya dikkat edin.
  4. Mümkün oldukça sanal ortamda gerçekleşen buluşmaları gerçek ortamlara taşıyın ve bu toplantılara çocuklarınızla katılın. Alın size sosyal beceri öğretimi, hem de ücretsiz.
  5. Bilimsel bilginin ve etik değerlerin önemini her fırsatta vurgulayın ve bilinçli ebeveynlerin çoğalması için bir katkı da siz yapın.
Aslında upuzun, düşündükçe dallanıp budaklanan bir konu bu. Ben bu şekilde özetledim. Özellikle bahsetmemi istediğiniz konular olduğunda bana iletirseniz, seve seve yazıma eklerim.
Umarım sizler için anlamlı ve etkili bir yazı olmuştur. Şimdiden kolaylıklar diliyorum. Sevgiler.

15 Ocak 2018 Pazartesi

Özel Gereksinimli Bireylerde Bekleme Becerisi Çalışma Basamakları



Herkese güzel bir haftadan merhaba. Bu hafta sizlere tatil öncesi olmasına rağmen geçtiğimiz haftalarda oldukça fazla soru gelen bir konuyu yazmak istedim. Bekleme becerisini nasıl çalıştığımı, bu becerinin basamaklarını anlatacağım sizlere. Yine not düşmek isterim ki bunlar her çocuğuk için farklılaştırılabilecek ve yapılandırılabilecek basamaklardır. Ben; salya ve sallanma problem davranışları olan bir çocuğum ile çalıştığım basamakları sizlerle paylaşacağım.
Biz özel eğitimciler bu bekleme davranışına neden bu kadar önem veririz önce onu açıklayayım:

  • Bekleme, öğrenmeye hazırlık becerilerinin temelidir. Öğrenmeye hazırlık becerileri çalışılmadan önce bu beceri çalışıldığında öğrenci dikkat süresini arttırmak için ilk adımı atmış olur.
  • Öğrenme için belirli bir süre belirli bir etkinlik ya da nesneye dikkat etmemiz gerekir. Bu dikkatin belirli bir uyarana kanalize edilmesini öğretmek için, işe beklemeyi öğretmek ile başlamak en doğrusudur.
  • Beklemenin edinimi birçok problem davranışın sönmesi için de olumlu bir destek sağlar. Burnunu karıştıran, yerinde oturmayan ya da sallanan bir çocuk için "Bekle." yönergesini alır almaz bu davranışı söndürmesi oldukça önemli bir aşama olabilir.
  • Bekleme sosyal becerileri de olumlu yönde etkileyen bir beceridir. Bu beceri ile birlikte sosyal ortamlarda daha uyumlu bir bireyle karşılaşmış oluruz. Bu ise bizim en temel hedefimiz.
Basamaklarına geçip hemen yazıma son veriyorum:
  1. Bağımsız şekilde (Elleri kolları masa da olmasa da olacak şekilde.), masada otururken "Bekle!" yönergesini aldığında, 5 saniye boyunca, bu yönergeye dört denemenin üçünde uyar.
  2. Bağımsız şekilde (Elleri kolları masa da olmasa da olacak şekilde.), masada otururken "Bekle!" yönergesini aldığında, 10 saniye boyunca bu yönergeye dört denemenin üçünde uyar.
  3. Bağımsız şekilde (Elleri kolları masa da olmasa da olacak şekilde.), masada otururken "Bekle!" yönergesini aldığında, 20 saniye boyunca bu yönergeye dört denemenin üçünde uyar.
  4. Bağımsız şekilde (Elleri kolları masa da olmasa da olacak şekilde.), masada otururken "Bekle!" yönergesini aldığında, 30 saniye boyunca bu yönergeye dört denemenin üçünde uyar.
  5. Bağımsız şekilde (Elleri kolları masa da olmasa da olacak şekilde.), masada otururken "Bekle!" yönergesini aldığında, 1 dakika boyunca boyunca bu yönergeye dört denemenin üçünde uyar.
  6. Bağımsız şekilde (Elleri kolları masa da olmasa da olacak şekilde.), masada otururken "Bekle!" yönergesini aldığında, 2 dakika boyunca bu yönergeye dört denemenin üçünde uyar.
  7. Bağımsız şekilde (Elleri kolları masa da olmasa da olacak şekilde.), masada otururken "Bekle!" yönergesini aldığında, 5 dakika boyunca bu yönergeye dört denemenin üçünde uyar.
  8. Sadece elleri masada olacak şekilde, masada otururken "Bekle!" yönergesini aldığında, 5 saniye boyunca, bu yönergeye dört denemenin üçünde uyar.
  9. Sadece elleri masada olacak şekilde, masada otururken "Bekle!" yönergesini aldığında, 10 saniye boyunca bu yönergeye dört denemenin üçünde uyar
  10. Sadece elleri masada olacak şekilde, masada otururken "Bekle!" yönergesini aldığında, 20 saniye boyunca bu yönergeye dört denemenin üçünde uyar.
  11. Sadece elleri masada olacak şekilde, masada otururken "Bekle!" yönergesini aldığında, 30 saniye boyunca bu yönergeye dört denemenin üçünde uyar.
  12. Sadece elleri masada olacak şekilde masada otururken "Bekle!" yönergesini aldığında, 1 dakika boyunca boyunca bu yönergeye dört denemenin üçünde uyar.
  13. Sadece elleri masada olacak şekilde, masada oturu"Bekle!" yönergesini aldığında, 2 dakika boyunca bu yönergeye dört denemenin üçünde uyar.
  14. Sadece elleri masada olacak şekilde, masada otururken "Bekle!" yönergesini aldığında, 5 dakika boyunca bu yönergeye dört denemenin üçünde uyar.
  15. Elleri masada ve ağzı kapalı olacak şekilde, masada otururken "Bekle!" yönergesini aldığında, 5 saniye boyunca, bu yönergeye dört denemenin üçünde uyar.
  16. Elleri masada ve ağzı kapalı olacak şekilde, masada otururken "Bekle!" yönergesini aldığında, 10 saniye boyunca bu yönergeye dört denemenin üçünde uyar
  17. Elleri masada ve ağzı kapalı olacak şekilde, masada otururken "Bekle!" yönergesini aldığında, 20 saniye boyunca bu yönergeye dört denemenin üçünde uyar.
  18. Elleri masada ve ağzı kapalı olacak şekilde, masada otururken "Bekle!" yönergesini aldığında, 30 saniye boyunca bu yönergeye dört denemenin üçünde uyar.
  19. Elleri masada ve ağzı kapalı olacak şekilde, masada otururken "Bekle!" yönergesini aldığında, 1 dakika boyunca boyunca bu yönergeye dört denemenin üçünde uyar.
  20. Elleri masada ve ağzı kapalı olacak şekilde, masada otururken "Bekle!" yönergesini aldığında, 2 dakika boyunca bu yönergeye dört denemenin üçünde uyar.
  21. Elleri masada ve ağzı kapalı olacak şekilde, masada otururken "Bekle!" yönergesini aldığında, 5 dakika boyunca bu yönergeye dört denemenin üçünde uyar.
Çalışılma sürecini, basamaklar arası geçişi ilgilenen herkese e-posta yoluyla ayrıntılı cevap verebilirim. Zaten bir başka yazıda da bu becerileri nasıl çalışabiliriz, etik kurallar nelerdir gibi konuları aktarmak istiyorum.
Umarım sizler için işlevsel ve keyifli bir yazı olmuştur. Sevgiler.

12 Ocak 2018 Cuma

Üstün Yetenekliler Yazı Dizisi - 5



Merhabalar özel eğitim meraklıları. Sizlerden gelen sorular, görüşler ve önerilerle öyle keyifli bir süreç yaşıyorum ki sormayın gitsin. Hem camiada yepyeni bir soluk olan okulumuz hem de özel eğitim konusunda elimden geldiğince araştırıp bilgilenerek sizlere bu bilgileri sunmaya çalışan ben bu süreçte mutluluktan ne yapacağımızı şaşırıyoruz. İşini güzel ve severek yapan herkes gibi biz de hep huzurla evimize dönüyoruz, daha ne olsun.
...
Bu hafta üstün yetenekli bireylerin eğitiminde kullanılan modellere kısaca bakacağız. Bu modeller ile ilgili bilgi sahibi olmak sizin ne işinize yarayacak diye soruyor olabilirsiniz? Biz özel eğitimciler, üstün yetenekli bireylerin eğitimlerine de hakim olmalıyız; ancak hep ihmal ediyoruz. Bana sık sık üstün yetenekli birey aileleri başvuru yapıyor, öğrenmeliyim ki yardımcı olmalıyım. Siz de böyle düşünürseniz öğretmenliğiniz daha da keyifli bir hal alır. Öte yandan aileler için de; ailelerin çevrelerinde üstün yetenekli birey varsa ya da adayları varsa fark etme ve ona göre davranma imkanı sağlanmış olur bilgilenerek. Özellikle çeşitli sebeplerle yaşanan sosyal yalıtım, bizim bilinçlenmemiz ile son bulabilir.
Senelerce hatta yüzyıllarca üstün yetenekli çocuklar zaten öğreniyorlar diye ihmal edildiler. Bu konuda "Durun yahu, neden ihmal edelim?" diyen ilk ülkeler İngiltere, Fransa ve Almanya olmuş. Osmanlı'da ise Enderun dediğimiz okullarda bu çocukların üzerinde durulmuş. Şimdi ise Fen Liseleri, özel sınıflar, Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavları, TÜBİTAK bursları ve TEVİTÖL aracılığı ile bu çocuklara hizmet veriyoruz ülkemizde.
Peki, neden üstün yetenekli çocuklara farklılaştırılmış eğitim olmalı?

  1. Öğrenme hızları normal gelişim gösteren bireylere göre çok hızlı.
  2. Öğrenmeleri normal gelişim gösteren çocuklara göre daha derinleme.
  3. Üstün yetenekli bireylerin ilgileri normal gelişim gösteren çocukların ilgilerinden oldukça farklı ve yaşa uygun olmayan ilgiler olabilmektedir.
Üstün yetenekli bireylerin eğitimlerinde kullanılan modeller ise şöyle:
  • Hızlandırma: Daha hızlı değil, bireyin potansiyeline uygun hızda öğrenmesi hedeftir.
    1. Erken okula başlama
    2. Sınıf atlama
    3. Ders atlama
    4. Ders almadan sınava girme (Ülkemizde yok.)
    5. Üç ders yılını iki yıla sığdırma (Ülkemizde yok.)
    6. Yaz okuluna devam etme (Ülkemizde yok.)
    7. Lisedeyken üniversiteden ders alma (Ülkemizde yok.)
Hızlandırma üstün yetenekli bireylerin kendi zihinsel performanslarına göre eğitim almalarını sağlamaları açısından oldukça yararlı bir modeldir ancak psikolojik ve sosyal ihtiyaçları karşılamada güçlükler yaşanması söz konusu olabilmektedir.
  • Özel gruplama: Bireylerin en az kısıtlayıcı çevrede eğitim almalarına odaklanır.
    1. Özel okulda eğitim
    2. Özel sınıfta eğitim
    3. Bireysel eğitim
    4. Kaynak odada eğitim
    5. Kaynak merkezlerinde eğitim
    6. Normal sınıfta küme eğitimi
Özel gruplamada bireyler kendilerini daha az kısıtlayan bir çevrede eğitim alabilirler ancak burada da toplumsal uyumu zorlaştıran bir izolasyon söz konusu olabilmektedir.
  • Zenginleştirme: Üstün yetenekli bireylerin genel eğitim sınıfında yeteneğini destekleyici eğitimleri almasına dayanır.
    • Öğrenmeyi düzenleme
    • Yatay zenginleştirme: Uygulanan programa üstün yetenekli bireyler için ek konular eklenir.
    • Dikey zenginleştirme: Uygulanan programın işlenişi daha ileri bilişsel düzeydeki bireylere de hitap edebilir halde uygulanır.
    • Sınıf ortamını düzenleme
    • Esnek oturma düzeni
Zenginleştirme fırsat eşitliği ve kendi akranları ile beraber olma gibi durumlar sağladığından oldukça yararlıdır. Sınırlı olan tek yanı uzman personellerin yetişmesinde yaşanan zorluklardır.

Üstün yetenekli bireylerin eğitiminde bu modeller kullanılmaktadır. Bu modeller umarım hem öğretmen arkadaşlarımıza hem de çocuklarımızın ailelerine ilham olabilirler. Umarım yararlı ve kullanışlı bir yazı olmuştur.
Bir başka yazıda görüşmek üzere. Sevgiler.

2 Ocak 2018 Salı

Pekiştireç nedir? Pekiştireç tarifeleri nasıl kullanılır?



Herkese yılın ilk gününden merhabalar. (Yayınlamam üçüncü gününü buldu ancak yazıyı bozmak istemedim.) Dün misler gibi sofralarımızı kurduk, yeni yılı güzel karşıladık ki bütün bir yılımız güzel geçsin. Şimdi de güzel geçmesi için elimizden gelen her şeyi yaptığımız ve yapacağımız yeni yılımızın ilk günü. Yeni yılınız hayırlı uğurlu olsun, güle güle kullanın. Hep güzellikler sizlerle olsun.

Geçtiğimiz haftaki yazımda pekiştireçten bahsedince bu konuda herhangi bir yazı yazmadığımı fark ettim. Bu nedenle aldım bilgisayarı, kitaplarımı ve makalelerimi elime başladım özetlemeye.

Öğretmenlerimizin sık sık kullandığı "pekiştireç" kelimesi nedir, ne işe yarar, nasıl kullanılır ve nasıl rüşvete dönüştürülmeden hayatımızdan çıkarılır onu konuşacağız bugün. Daha önceki şu yazımda üzerinde biraz durmuştum ancak burada biraz daha ayrıntılı ele almak istiyorum. Duyuyoruz, biliyoruz ancak çoğumuz maalesef pekiştireç ile rüşveti karıştırıyoruz. Bütün bunlara umarım açıklık getirebiliriz beraber.

Pekiştireç; hepimizin de tahmin ettiği gibi bir davranışın devamlılığını sağlayan uyaran demek. Ancak burada mühim olan nokta şu: Hedeflenen davranışın bir daha uygulanmasını ve çocuğumuzun hayatına katmasını kolaylaştıracak uyaranlar vermek. Yani pekiştireci davranıştan önce değil de sonra veriyoruz. Örneğin derse çocuğumuzu aldıktan sonra "Hüdaverdi. Bugün seninle kırmızı kavramını çalışacağız. Sana sorduğum her sorunun doğru cevabında sana bu bonibonlardan vereceğim." ya da "Hüdaverdi. Bugün seninle el yıkama çalışacağız. Ellerini doğru şekilde yıkadıktan sonra 3 dakika boyunca çizgi film izlemene izin vereceğim." ya da "Hüdaverdi. Bugün seninle toplama işlemi yapma ve okuduğumuzu anlama çalışacağız. Eğer derste yeterinde yıldız toplayabilirsen sana dersin sonunda bu kalemleri hediye edeceğim." gibi uygulamalar ile pekiştireç kullanabiliriz.

Peki önce verirsek ve ders boyunca pekiştireceğimizi çocuğumuzun gözü önünde tutup "E hadi bak bunu alacaksın." dersek ne olur? Onun adı rüşvet olur. Pekiştirecin hatırlatılmasına ihtiyaç duyan çocuklarımız olabilir. O zaman ne yapmalıyız? Pekiştireci elde etme süremiz fazla uzun demektir, pekiştireci kısa aralıklarla vermeliyiz. Çocuğumuz için pekiştireç güdüleyici bir pekiştireç değil demek ki, pekiştireci değiştirmeliyiz. Belki de çocuğumuz tamamen pekiştireci görmek için böyle hareket ediyor, farkında olmadan problem davranışı pekiştirmemeliyiz.

Pekiştireç türleri nelerdir?
Bu sorunun cevabını şu yazımda bulabilirsiniz, burada yeniden uzun uzun yazmanın yersiz olduğunu düşünüyorum.

Pekiştireç tarifeleri ne demek?
Pekiştireçler maalesef yanlış kullanıldığında çocuklarımızda o davranışı sergilemek için bağımlılık oluşturabilirler. Örneğin bir çocuk eli tutulmadan yazı yazamayabilir, pekiştireç almayacağını bildiği derse girmek istemeyebilir, annesi elinde çilekli süt ile girmezse okula derste problem davranışlar gösterebilir. Bu nedenle pekiştireçleri belirli bir plan ve program çerçevesinde çocuğumuzun hayatından çekmeliyiz.
Burada vurgulamak istediğim asıl nokta şu: İçsel pekiştireç her zaman hedeflediğimiz şey olmalıdır. Yani çocuklarımıza bir konuda pekiştireç verirken ona konuşmalarımızla örnek olmalı ve bunun aslında ne kadar keyif verici bir şey olduğunu göstermeliyiz. "Çok güzel şekilde soruları çözdüğün için bunu hak ettin. Bence kendine aferin demelisin. Bu soruyu böyle çözdüğün için çok başarılısın. Bence bu çok mutluluk verici bir şey." gibi cümlelerle bunu içselleştirmesini sağlamak önemli. Bilişsel stratejilere model olur gibi düşünün, içsel konuşmaları sesli hale getirin. İlerleyen dönemde göreceksiniz ki bir pekiştireç almasa da kendi kendine gülümseyen çocuklarınız olacak zor bir şeyi başardığında. Bir insanın kendi kendini ödüllendirebilmesinden daha değerli bir şey yok. Ne dersiniz?
Gelelim tarifelere. Pekiştireçleri biz dört farklı şekilde sunarız. Sabit sayılı, sabit oranlı, değişken sayılı, değişken oranlı. Çok karmaşık gelmesin. Hemen açıklıyorum.

  • Sabit sayılı pekiştirme: Hedef davranışı her gördüğümüzde pekiştirmek demek.
  • Sabit oranlı pekiştirme: Hedef davranış belirli bir oranda, her gösterildiğinde pekiştirmek demek.
  • Değişken sayılı pekiştirme: Hedef davranış görüldüğünde rastgele denemelerde pekiştirmektir.
  • Değişken oranlı pekiştirme: Hedef davranış görüldüğünde değişken oranlar söz konusu olacak şekilde pekiştirmektir.
Örnekle daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum. Hüdaverdi ile kırmızı kavramını çalışıyoruz. Bu kavramın basamakları arasında ilerlerken bir yandan da çocuğumuzla pekiştireci şekillendirmeyi hedefledik diyelim. İlk basamaktan çalışmaya başladık. Burada her doğru cevap sonrası Hüdaverdi'ye "Aferin." diyoruz. Hüdaverdi bu pekiştireç ile öğrenme hızını arttırdığında ve artık her aferin sonrası öğrenmenin oluştuğunu gözlemlediğimizde artık sabit oranlı pekiştirmeye geçebiliriz. Yani çocuğumuzun performansına göre dört doğru yanıt sonrası, üç doğru yanıt sonrası ya da on doğru yanıt sonrası pekiştirme uygularız. Bu şekilde de çocuğumuz öğrenme hızına devam edebiliyorsa artık değişken sayılı pekiştirmeye geçebiliriz. Doğru tepkinin üçüncüsünde, beşincisinde gibi değişik zamanlarda pekiştiririz.. Burada da başarı elde edilince artık değişken oranlı olacak şekilde, yani dört doğru denemede bir, on doğru denemede bir gibi pekiştirme tarifelerini uyguluyoruz. Bu tarifeler sonrasında görüyoruz ki Hüdaverdi artık pekiştireçler olmasa da kırmızı kavramını biliyor ve kendini içten ödüllendirebiliyor. Bu süreç boyunca pekiştireç verilirken sık sık pekiştireci alma şekli de övülmeli: "Ne kadar başarılı şekilde aferini hak ettin. Bu çok güzel. Senin adına çok mutluyum." gibi. Neden mi? Çünkü hedefin aslında pekiştireci kazanmasını değil doğru yapıyor olmanın mutluluğunu hissetmesini öğretmek.

Umarım sizlere yararlı ve yeni bilgiler sunan bir yazı olmuştur. Güzel bir hafta diliyorum. Sevgiler.