12 Aralık 2017 Salı

Bilmemiz Gereken Kavramlar Yazı Dizisi - 3



Merhabalar. Seminerler, dersler, yeni öğrenciler, ilerlemeler, okul görüşmeleri, toplantılar derken vakit nasıl geçiyor anlayamıyorum. Farkında değilim ama bu keyifli bloğu kuralı üç yılı geride bırakıyorum. Keyifle geçen aylar ve günlerden oluşuyor bu zaman dilimi. Daha keyiflilerine hazırlanıyoruz.
Bu hafta yukarıda bahsettiğim toplantı seminer gibi etkinliklerde sıkça karşılaştığım kavram karmaşalarından birine değinmek istiyorum. Çoğu aile kendi çocuklarının tanılarını dahi net bilemeyebiliyor ve yanlış adımlar atabiliyor. Bu hafta bu tanımlar, tanılar üzerinde duracağım.
...
Öncelikle şunu vurgulamalıyım. Tıbbi tanı ve eğitsel tanı arasındaki farka sık sık değiniyoruz. Tıbbi tanı eğitsel tanıya fikir verebilir ancak bir öğretmen sadece tıbbi tanı ile derslerini şekillendiremez. Down Sendromu tanılı bir bebeğin "eğitilebilir/öğretilebilir" gibi gruplandırmasının dışında; yapılan ayrıntılı değerlendirmeler ile kendi ihtiyaç ve önceliklerini belirlemek gerekmektedir. Bu değerlendirme sonrasında eğitim süreci planlanabilir. Bu nedenle doktorların ne söylediğini evet önemseyelim, yol göstericimiz olarak alalım ancak öğretmenlerimizin yaptığı değerlendirmelerin ise önemini unutmayalım.
...
Zihinsel engel: "Doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrasında çeşitli nedenlere bağlı olarak gelişimsel dönemde ortaya çıkan, uyumlu davranışlarda görülen yetersizliğe ilaveten dikkat, algılama, bellek ve muhakeme gibi genel zeka fonksiyonları açısından normalin altında olma durumudur." (Bu; Zihinsel Engelliler Vakfı'ndan aldığım bir tanım.)
Burada şuna vurgu yapmalıyım otizm ile zihinsel engel birbirinden farklı durumlardır. Her otizmli zihinsel engelli değildir, her zihinsel engelli de otizmli değildir.
Zihinsel engelli bireyler için dersin işlenişini, ortamı ve materyalleri bireyselleştirdiğimizde, çocuğumuzun potansiyeline göre "her şey"i öğretebiliriz. Bu cümlede asil hedefim çocukların bir şey öğrenemiyor olduğu algısını yıkmak; her şeyi öğrenirler vaadi vermek değil. Gerekli uyarlamalar yapıldığı takdirde çocuklarımızın hepsi eğitimden yararlanabilirler.

Görme engeli: "Görme engellinin (kör ve az gören) yaygın kabul gören iki farklı tanımı vardır. Bunlardan biri yasal, diğeri eğitsel tanımdır. Yasal tanım tıp alanında çalışanlarca ve sosyal güvenlik kurumlarınca benimsenirken, eğitsel tanım görme engelliler için öğretim düzenlemelerinin planlanması sırasında kullanılır." Bu da rehabilitasyon.com'dan alınan bir tanım. Buna zaten gayet aşinayız. Burada dikkat çekmemiz gereken total kayıp olup olmama durumu. Her birey biraz ışık, biraz gölge fark eder. Bunu unutmamalı.

İşitme engeli: Bireyin işitme duyarlılığının onun gelişim, uyum özellikle de iletişimdeki görevlerini yeterince yerine getirememe halidir. Bir bireyin işitme eşik düzeyinin, herhangi bir frekansta odyogram üzerindeki sıfır eşiğinden belirli derecede sapması bir işitme kaybı gösterir.
Daha ayrıntıya gerek var mı? (Ben böyle sorup sorup geçiyorum ama bilgi almak istediğiniz konularda bana yazabilirsiniz, daha ayrıntılı yazılar yazabilirim.)

Fiziksel engel: "Yaralanma ya da fiziksel veya zihinsel bir rahatsızlık nedeniyle bazı hareketleri, duyuları veya işlevleri kısıtlanan (kişi). Engeller doğuştan gelebilir veya sonradan geçirilen hastalıklar veya kazalar sonucu ortaya çıkabilir." bu da Vikipedia tanımı.
Genellikle de 3 Aralık'ta fiziksel engelliler üzerinden farkındalık yaratılmaya çalışılır ancak her engel dışarıdan da görülmeyebilir. Tabi fiziksel engel için de bir bilinç oluşturmalıyız ancak tek alana odaklanmak bence oldukça ihmal edici bir tutum.

Yaygın gelişimsel bozukluklar: "Yaygın gelişimsel bozukluklar (YGB), sosyalleşme ve iletişim gibi çoklu temel fonksiyonların gelişmesinde gecikmeler içeren beş bozukluğu içeren bir tanı grubudur." diyor Vikipedia.
Buradaki beş bozukluktan biri artık bu başlık altında değil. Rett Sendromu'nu artık ayrı bir alan olarak değerlendiriyoruz. Geriye kalan dört durum ise: A-tipik otizm, otizm spektrum bozukluğu, asperger sendromu, Çocukluğun dezintegratif bozukluğu. Bütün bu sendromlar kendine has özelliklere sahiptir ancak ortak nokta sosyal becerilerde güçlükler ve iletişim becerilerinde sınırlılıklar.
YGB denilince artık bunlar hep aklınıza gelmeli. Sizinle göz kontağı kurmayan, farklı hareketleri olan bireyleri otobüste, sokakta görünce geri çekilmek yerine sizinle etkileşim kurmasına fırsat vermek daha güzel bir seçenek hepimiz için.

Otizm: "Otizm, doğuştan olan, beynin ve sinir sisteminin farklı yapısından ya da işleyişinden kaynaklandığı kabul edilen nörobiyolojik bir bozukluktur. Başkalarıyla etkileşimde bulunmayı engelleyen ve kişinin kendi iç dünyasıyla baş başa kalmasına yol açan otizm, genellikle 3 yaştan önce ortaya çıkmakta ve bireylerin sosyal iletişim, etkileşim ve davranışlarını olumsuz olarak etkilemektedir." Otizm Vakfı bu şekilde tanımlıyor.
Otizm, Yaygın Gelişimsel Bozukluklar başlığı altında yer alan bir gelişim bozukluğu olarak karşımıza çıkıyor. YGB tanılı dediğimizde sadece otizmli olduğunu ifade etmiş olmuyoruz. YGB'nin altında birçok farklı tanı da var az önce bahsettiğim gibi.

Dil ve konuşma güçlüğü: "Bir kişi diğerlerini anlamakta, düşüncelerini paylaşmakta güçlük çekiyorsa bu dil bozukluğudur. Eğer bir kişi konuşma sesleri düzgün veya akıcı telaffuz edemiyorsa, konuşması akıcı değilse ya da sesiyle problemi varsa bu konuşma bozukluğudur." anatomica.com böyle tanımlıyor. Kekemelik, fısıldayarak konuşma, konuşmama, afazi gibi durumlar hep bu güçlüğün altına eklenebilir.

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite: En popüleri, kimselerin dilinden düşmüyor. Gelişim dönemine göre gayet normal hareket eden bir çocuk anne ve babasına göre bir anda "hiperaktif" olabiliyor. Peki ya gerçeği nedir? Okul öncesi ve okul dönemi çocuklarında görülen, etkinliğe dikkatini verememe ve beklenmedik istenmeyen davranışları sergileme durumları ile ortaya çıkan bozukluktur.
Her hareketli çocuk DEHB değildir. Bunu unutmayalım. Bu tanılama işlemini bırakalım doktorlar yapsın, bizler değil.

Öğrenme güçlüğü: "Öğrenme güçlüğü bireyin zekası normal ve normalin üzerinde olmasına rağmen sözlü ve yazılı dili kullanma ve anlamada, konuşma, okuma, yazma, heceleme, matematiksel hesaplamalar yapmada, sosyal algılama, kendini idare etme, iletişim kurma alanlarında kendini gösteren nörolojik kökenli gelişimsel bir bozukluktur." diye tanımlıyor didemokek.com.
Bence de güzel bir tanım. Bu konu ile ilgili çok konuştuk, artık sizi yormayayım.

Bunlara ek olarak zihinsel engele sebep olan birçok farklı sendrom da söz konusudur. Bunlardan en popüleri Down Sendromu. Popüler derken yaygın demek istemiyorum, bilinen demek istiyorum. Bu sendromlar zihinsel engele sebep oldukları için biz bu özelliklere sahip bireylerde direkt olarak zihinsel engelli bireylerle çalışıldığı gibi çalışıyoruz. Tıbbi tanı belli bir yerden sonra biz öğretmenler için eğitimi planlayıcı bir rol üstlenmekteden çıkıyor, az önce de bahsetmiştim zaten.

Umarım sizler için yararlı ve biraz olsun farkındalık sağlayan bir yazı olmuştur. Bundan böyle çevrenizde, bu terimler ile ilgili bir konuşma geçtiğinde daha anlaşılır olur umarım. Ya da bu yazıyı çevrenizdeki insanlarla paylaşarak bilinçlenmelerine de yardımcı olabilirsiniz, umarım. Sorularınızı, görüşlerinizi her zaman olduğu gibi bekliyorum. Görüşmek üzere. Sevgiler.

2 yorum:

  1. Merhabalar, dans eden kelimeler kitabını okudunuz mu acaba

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar, henüz okuma fırsatım olmadı. Ne için sormuştunuz?

      Sil