2 Eylül 2019 Pazartesi

Rehabilitasyon Merkezleri İçin Dekorasyon Önerileri Yazı Dizisi -1

Merhabalar. Birkaç yıldır bir merkezin kurum müdürlüğünü yaptığımı artık biliyorsunuz. Bu kurumu daha sağlıklı, işlevsel ve çocuklar için eğlenceli kılmak adına elimden geleni yapıyorum. Bu süreçte Amerika'dan, Kanada'dan, İzlanda'dan ve daha birçok ülkeden özel eğitim öğretmenlerini takip ederek, onların okullarında yaptıkları çalışmaları ve dekorasyonları kendi okuluma adapte etmeye çalışıyorum. Bu yazımda da sizlere bu adaptasyon çalışmalarımdan bahsedeceğim. Biraz uzun bir yazı olduğu için dizin oluşturmam gerekiyor, bu yazı ise ilk yazım. Hadi başlayalım.


1- İlk önerim kullanılabilir, temiz ve birçok uyarıcı ile donatılmış tuvalet, lavabo ve banyonun olması. Maalesef çok kalabalık ve birçok farklı yetersizliği olan bireyin aynı anda bulunduğu kurumlara bunu önerdiğimde birçok değişiklik yapılması gerekecektir ancak butik ve belirli yetersizlikler konusunda uzmanlaşmış okullarda uygulamak daha kolay.
Bir seminerde Meral Hoca'mız (Meral Çilem Ökçün Akçamuş) bu uyarı levhalarının taşınabilir olması gerektiğini söylemişti. O seminer sonrası bütün uyarı levhalarımız portatif oldu. Çocuğumuzun seviyesine göre bu levhaları değiştiriyor ya da kaldırıyoruz. Bu da minik bir öneri olarak eklenebilir.
"Temiz" kelimesini özellikle kullandım. Çünkü temiz bir yere kendimizi ait hissetmemiz daha kolaydır, kendimizi orada daha rahat hissederiz. Bu nedenle temiz tuvalet, banyo, lavabo, mutfak bence çok çok önemlidir. Öğretmenler, öğrenciler, veliler; temiz bir ortamda oldukça, daha aktif ve sağlıklı olurlar. Bu bence önemli bir öneri.


2 - İlgi çekici perdeler! Burada şuna dikkat edilmeli; öğrenci profili. Daha büyük yaş grubu ile çalışılan bir okul ise daha sade, küçük yaş grubunun çok olduğu okul ise onların gelişim dönemlerine göre seçilmeli perdeler.
Her malzemeden etkinlik çıkarabilen bizler, en çok perdeleri kullanıyoruz farkında olmadan. Güneş geldi kapat, dışarıda çocuğumuzun korktuğu köpeğin geçme saati geldi kapat, güneş gitti aç, aa komşu geçiyor selam verelim aç... Böyle bahanelerle perdeler ön planda olabiliyor.
Bir de çocuğumuz sınıfa girdiği anda kocaman beyaz bir kumaş değil de içinde birçok uyaran olan perde görünce daha değerli oluyor. Sınıfa adaptasyon süresi kısalırken sevme derecesi artıyor.
Ben okuldaki her perdenin böyle eğlenceli olmasına bayılıyorum.


3- Okul duvarlarına, özellikle, öncelikli renk kavramlarının bulunduğu resimler eklemek de önemli bir konu. Kırmızı, çok sık çalıştığımız bir kavram, birçok güvenlik becerisinin öncelikli becerisi. Bu nedenle duvarlarda bol bol kırmızıyı kullanmayı tercih ettim ben. Ayrıca duvarlarımıza ara ara yeni resimler ekleyip çıkararak çocuklarımızın ihtiyacına göre okula şekil verebiliyoruz.
Benim öncelikli önerim; içinde kırmızı olan resimleri duvarlarımıza çizmeniz.


4- Üniversitede günaydın çemberi denen bir etkinlik öğretilmişti bize. Staj zamanımızda çocuklarımız ile yapmamız istenirdi. Günaydın, nasılsın, bugün hava nasıl, günlerden ne gibi birçok soruyu barındıran bir etkinlikti. Ben de bu etkinliği okula uyarlamak için girişe bu çalışmaları astım. Merhaba, hangi yıldayız, hangi aydayız, ayın kaçı, günlerden ne, hangi mevsimdeyiz, hava nasıl, sen nasılsın ve bugün ne giydin soruları ile çocuklarımızı karşılıyoruz.
Ders, çocuğumuz kapıdan girer girmez başlamış oluyor. Buradan ayrılıp sınıfa giderken öğretmenimiz, çocuğunun okula nasıl geldiğini fark edip dersi ona göre şekillendirebilme şansına sahip oluyor. Bence çok değerli bir köşe burası.


5- Bekleme odasına kitaplık koymak çok güzel oldu. Ufuk Hoca (Ufuk Timuçin) okulumuzu ziyarete geldiğinde kitaplıktaki kitapları işlevsiz görmüştü. Ben de birkaç değişiklik ile ailelerin ilgisini çekebileceğini düşündüğüm kitapları ekledim. Gelen ailelerimizin; bekleme odasında, bahçede, koridorlarda kitap okuduğunu görmek beni çok mutlu ediyor.
Aileler bir de öğrendikleri yeni bilgileri öğretmenlerine sorunca değmeyin keyfimize. Unutmayalım ki biz öğretmenlerin bilgiyi yayma görevi de var ve bu kitaplık bu görevi çok güzel yapıyor.


6- Ulaşılabilir ve temiz mutfak! Bu mutfak annemin mutfağı. İçinde yok yok. Okulumuza gelişi şerefine parti düzenlediğimiz fırın, çocuklarımızın lavaboya ulaşmasını sağlayan tabure, öğretmenlerimizin çeşit çeşit kahve ve kupaları, çay makinemiz, bitki çayı kutumuz, velimizin hediyesi kek kalıplarımız, baharatlığımız, şekerliğimiz derken koca bir mutfak oldu burası. Velilerimiz istediği zaman gidip çayını kahvesini alabiliyorken asıl amacımız çocuklarımızın burayı kullanması ve çeşitli kural ve becerileri denemesi. Örneğin ben mutfaktayken çocuğum geldiğinde "Buzdolabından çikolata alabilir miyim?" dediğinde nezaket kurallarına uymuş, izin vermediğimde ise mutfak kurallara uymuş olmakta; minicik bir sosyal beceri etkinliği.




7- Ayın Yıldızları Tablosu! Bu tabloda her ay, on çocuğumuzu belirliyoruz ve çocuklarımızın ilerlemelerini bütün okul ile paylaşıyoruz. Hem çocuklarımız hem aileleri hem de öğretmenleri onore olmuş oluyor. Burada bir de önem verdiğimiz becerileri ailelere göstermiş oluyoruz. Yani çocuğumuzun selam vermeyi öğrenmesi havuz problem çözmesinden daha değerli, bunu ailelere göstermeye çabalıyoruz.
8- Haftanın yazısı panosunda ise o hafta özel bir durum var ise genellikle onunla ilgili bir yazı kaleme alıyoruz ve ailelerimiz ile paylaşıyoruz. Sonrasında orada paylaştığımız yazıları dosyalayarak ailelerin ulaşmasını sağlıyoruz. Bilgilendirme ve bazen de aileleri özel konularda rencide etmeden bilgilendirme için bence çok keyifli bir çalışma.


9- Her sınıfta bir canlı çiçeğin olması hem öğrencileri hem öğretmenleri daha özenli kılıyor. Özellikle su çok seven çiçekleri tercih etmeliyiz ki her gelen çocuğumuz ufak ufak su döktüğünde, çiçeklerimiz çürümesin.
Fotoğraftaki su yoncası hayatımıza çok tatlı anılarla girmese de şimdi okulumuzun her yerinde ve hatta ailelerimizin evinde.
Çiçekleri çocuklardan gizlemek, zarar verirler kaygısıyla uzaklaştırmak bence çok doğru değil. Zarar versinler, üzüntümüzü görsünler, sonra bizimle birlikte onarsınlar, baksınlar, büyütsünler, açan çiçeklerini görsünler ve doğaya saygıyı öğrensinler. Bir öğretmen daha ne ister!


10- Ailelerimize dersleri hatırlatıcı küçük notlar verirsek, bu notları da buzdolaplarına yapıştırmalarını istersek; çocuklarımızın organizasyondan kaynaklanan problemlerini en aza indirmiş olabiliriz. Hem de kendini organize etme, plan yapma gibi becerileri çalışmış da oluruz evde. Biz okul açıldığında bunları tasarladık, çok da kullanışlı oldu.

Haftaya önerilerime devam edeceğim. Soru, görüş ve öneriler için nerelerden bana ulaşacağınızı artık çok iyi biliyorsunuz. Görüşmek üzere.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder