19 Aralık 2016 Pazartesi

Doğal Öğretim



Merhabalar, bu soğuk kış akşamında ancak yetiştirebildiğim bir yazı ile tekrar karşınızdayım. Ankara'da özel eğitim camiasının etkinliklerini takip eden öğrenci velilerimiz ve öğretmenlerimiz bilirler, bugün İbrahim Diken hocamızın Ankara Üniversitesi'nde bir çalıştayı vardı. Öncelikle bu çalıştaydan edindiğim izlenimleri paylaşayım isterseniz, sonra çalıştaydan öğrendiğim konuyu kısaca anlatıp fikir vereyim.
Çalıştayda Ankara Üniversitesi hocaları ve onların o ders saatindeki öğrencileri dışında dışarıdan katılım neredeyse yoktu. Varsa da ben tanımıyor olabilirim ancak genel gözlemim bu yöndeydi. Özellikle öğrenci velilerinin katılımının oldukça sınırlı olduğunu görmek beni kaygılandırdı. Sosyal paylaşım sitelerinden, kulaktan dolma bilgiler daha çok ilgi çekiyor diye düşündüm. Bu sayfaları takip ediyorum ve oldukça aktif olduklarını görüyorum. Böylesi önemli çalıştaylarda olmamaları ne kadar acı, değil mi? Halbuki bu çalıştay büyük çoğunlukla onların yaşam standartlarını yükseltmek ile ilgiliydi. Çalıştay oldukça akıcı ve verimliydi. Keşke herkes faydalanabilseydi.
Gelelim öğrendiklerimize.
Sizinle bütün seminerde aldığım notları paylaşmayı düşünmüştüm. Sonra kısaca özetlemenin daha doğru olacağını düşündüm.
Öncelikle doğal öğretim nedir, bunu konuşalım. Doğal öğretim; yapılandırılmış etkinliklerden uzak, çocuğun liderliğinde ve yetişkinin katılımıyla, karşıklıklı etkileşimi barındıran, hedeflerin yetişkin tarafından bu etkinliklere gömüldüğü öğretim yöntemlerinin tamamıdır. Birçok doğal öğretim yöntemi vardır. Bunları bu yazıda uzun uzun yazmak yerine genel hatlarıyla "doğal öğretim"den bahsedeceğim.
İbrahim Hoca seminer boyunca doğal öğretimin yetişkin tarafından bütün bir gün uygulanmasının önemi üzerinde durdu. Hak verirsiniz ki çocuk ile bir gün içinde en fazla vakit geçiren kim ise onun etkisi çocuk üzerinde daha fazla oluyor. Bu nedenle; beraber geçirilen uzun zamanların kalitesini de yetişkinin davranışları belirliyor. Yetişkin okuldan aldığı ödevleri doğal öğretim ile evde uyguladığında öğrenilen becerilerin kalıcılığı ve genellenmesi alınmış oluyor. Okulda yapılandırılmış ortamda verilen bilginin evde de aynı şekilde çalışılması genelde hiçbir işe yaramıyor. Çocuklarımız okulda öğrendiklerini günlük hayatlarında uyguladıklarında daha iyi öğreniyorlar.
Temel prensip de aslında bu.

Doğal öğretim yönteminde çeşitli stratejiler kullanıyoruz. Burada hedef; çocuğumuzun günlük rutinleri içinde farkında olmadan yeni şeyler öğrenmesi. Örneğin okulda sarı kavramı çalışılırken öğretmeniniz size bunu evde tekrar etmenizi önerdiğinde yapacağınız en güzel şey bunu günlük rutinlere gömmektir. Kıyafetleri beraber katlarken sarı tişörtün sarı olduğunun vurgusunu yapmak, yemekteki mısır tanelerinin sarı olduğunu vurgulamak gibi. Eksik bırakma, beklenmedik şaşırtıcı durumlar yaratma, sınırlı oranda verme gibi birçok stratejiden söz edebiliriz doğal öğretimde. Bu stratejilerle ilgili ayrıntılı bilgiyi ise yine İbrahim Diken hocamızın "Erken Çocukluk Döneminde Doğal Ortamlarda Öğretim" ve "Okul Öncesi Çocuklar İçin Doğal Ortamlarda Öğretim Teknikleri" adlı kitaplarından edinebilirsiniz.
Bu yazıyı okuduktan sonra yapmanız gereken ilk iş öğretmeninizden ödevlerinizi eğer çocuğunuzun gelişimine uygunsa doğal öğretimi kullanabileceğiniz şekilde vermesini talep etmek. Öğretmeninizden doğal öğretim ile ilgili de bilgi alabilirsiniz. Çocuğunuzun uygun olup olmadığını, sizin buna hazır olup olmadığınızı öğretmeniniz/özel eğitimciniz zaten söyleyecektir.
Size fikir verecek ve farklı bir konuda düşünmenizi sağlayacak, farkındalık yaratacak bir konu olduğunu düşünüyorum.
Umarım bu yazım da farkındalık yaratıp size farklı bir fikir vermiştir. Soru, görüş ve önerilerinizi bekliyorum. Şimdiden kolaylıklar, sevgiler.

5 Aralık 2016 Pazartesi

Konumuzu Siz Belirleyin



Merhabalar,
Uzun zamandır çeşitli güzel sebeplerle yazılarıma ara vermiştim. Bundan böyle düzenli olmak adına çabalarımı kuvvetlendireceğim ancak öncelikle bir ricam var. Yaklaşık bir buçuk aydır çalışmış olduğum kurumdan istifa ettiğimden evdeyim, yüksek lisansa eğildim tamamen. Bu nedenle çocuklarımdan uzak olmak yazılara konu bulmamı zorlaştırdı. Süreç boyunca çalıştığım kurumdaki öğretmen arkadaşlarımın, velilerimin ve çocuklarımın ihtiyaçlarına göre konu belirlemiştim. Bu sıralar yoğun olarak üzerinde çalıştığım konu olan kaynaştırma ile ilgili birçok yazı yazılabilecek bir konu. Birkaç yazı şimdiden aklımda. Ancak sizden ricam şu; yazımın altına yorum olarak merak ettiğiniz, bilgilenmek istediğiniz, kendinizi eksik gördüğünüz konuları yazarsanız hem araştırırken ben öğrenirim hem de derleme yazılarımla siz öğrenirsiniz.
Gelelim güzel haberlere. Yakın bir arkadaşımla çılgın bir adım attık ve kendi okulumuzu açmaya karar verdik. Yaklaşık birkaç haftadır bu konu üzerinde oldukça çok emek harcıyoruz. Bu süreçte de gerek alandan gerekse alan dışından birçok öneri almak için bekliyoruz. Önerilerinizi, fikirlerinizi, ideale yakın olması için çabaladığımız okulumuzun bu amaca yaklaşması için aklınıza gelen çılgınlıkları bana yazarsanız çok sevinirim. Yakın zamanda ruhsatımızı aldığımız zaman ayrıntıları vermek isterim ancak şimdilik kurumun Ankara'da ve deneysel bir kurum olacağını bilmeniz yeterli. Umarım aldığımız bu risk bizi mutlu eder.
Bütün bunlar dışında eğer bu dönem bütün zorunlu dersleri bitiremezsem yüksek lisanstan atılacağımı öğrendim. Bu nedenle sık sık ders çalışıyorum ve oldukça zorlanıyorum. Belirli bir yaştan sonra artan sorumluluklarla beraber öğrenci olmak çok zor. Yine de buna değer. Neden atılacak olduğuma gelince: Eskiden çalıştığım kurum yüksek lisans yaparak çalışmama uygun bir kurum değildi. Yarı zamanlı çalışmak ise beni maddi olarak çok sarsacaktı. Bu sarsıntıyı daha da sert yaşamak için işten çıktım ben de. En azından bu ocak sonuna dek yüksek lisansım devam etsin diye savaşacağım. Bize verilen sürenin kısıtlanmış olması buna sebep olan bir diğer etken. Dördüncü dönemi geride bırakıyorum. Bu nedenle bir an önce teze başlamalıyım.
Daha fazla kişisel konulara dalmadan yazımın başındaki ricamı hatırlatarak son vereyim yazıma: Yazılarımızın konusu ben yeniden öğretmen olana dek sizden. Önerilerinizi bekliyorum.
Sevgiler.