30 Temmuz 2017 Pazar

Gelişim Yetersizliği Olan Çocuklarda Fiziksel Aktivite ve Spor



Aylar önce Konya’da yapılan Gelişim Yetersizliği Sempozyumu’nda aldığım bilgileri sunduğum, sonlara yaklaşan yazım Doç. Dr. Mehmet Yanardağ Hoca’nın Fiziksel Eğitim ve Spor ile ilgili olan seminerini referans alacak. Mehmet Hoca’yı ilk dinleyişimdi ve özellikle beden eğitimi öğretmeni olmayan kurumlarda sınıf öğretmenlerinin, özel eğitim öğretmenlerinin sorumluluğu altına alınan ve aslında ihmal edilen bir alanda aldığım ilk seminer oldu. Bu nedenle yeri önemli ve ayrı oldu bütün bir sempozyum boyunca.
Mehmet Hoca sunumun başında birçok yanlış bildiğimiz ve yanlış kullandığımız kavramı yeniden açıkladı. Fiziksel aktivite, fiziksel eğitim, uyarlanmış spor, fiziksel uygunluk gibi kavramlar üzerinde durdu. Örneğin uyarlanmış fiziksel eğitim; öğrencinin belirlenen ihtiyaçlarına göre fiziksel uygunluk, temel hareket becerileri, bireysel ve grup oyunları ve bireysel ve grup sporlarından oluşan bir bireyselleştirilmiş program. Maalesef kurumlarda uyarlanmış bireysel bir fiziksel eğitimden bahsetmek çok güç. Burada bildiğim birkaç kurum aklıma geliyor. Sayıları az olduğu için ve staj yaptığım bütün okullarda böyle bir bireyselleştirme görmediğim için bu kadar net konuşuyorum.
İkinci kavram uyarlanmış fiziksel aktivite. Bu kavram ise yaşam boyu sürmesi gereken alışkanlıkları kapsıyor diyebiliriz. Boş zamanlarını fiziksel uygunluk amacıyla değerlendirme, spora katılım gibi konular söz konusu.
Uyarlanmış spor ise bireyin gereksinimlerine göre söz konusu spor branşında yapılan çeşitli değişikliklerle bu sporun yapılması. Örneğin tekerlekli sandalye kullanan bireyler için basketbolun kurallarında çeşitli uyarlamalar yaparak bu spor branşını bu bireyler için daha rahat yapılabilir hale getirmek bu kavramla ilgili.
Son olarak birçok kavramın içinde geçen “fiziksel uygunluk”. Son dönemin moda ifadesi “fitness”ın Türkçe versiyonu demek daha doğru olabilir. Mehmet Hoca bu kavramı “günlük aktiviteler içinde ve aktivitelerde beklenmedik olarak ortaya çıkan durumlarda etkinlikleri etkili, güvenli ve aşırı yorgunluk olmadan yapabilme durumu” olarak açıkladı. Maalesef birçok özel gereksinimli çocuğumuz okul servisinden sınıfa yürüyene dek nefes nefese kalma, sınıftaki çeşitli etkinliklerde aşırı terleme gibi fiziksel uygunluktan çok uzak olduklarını gösteren ipuçları gösterebiliyorlar. Burada ailelerin ve öğretmenlerin bunu fark ederek fiziksel uygunluğun sağlanması için düzenli spor, egzersiz yapmaları ve çocuklarını da bu konuda yetiştirmeleri gerekmekte.
Fiziksel aktivite ve sağlık ilişkisine bakıldığında fiziksel aktivitenin etkilendiği alanlar yüzdelerine göre şöyle: %53’ü yaşam biçiminden, %21’i çevreden, %16’sı genetik faktörlerden ve %10’u da sağlık bakımından etkilenmekte. Yani yaşam biçimi fiziksel aktivite için oldukça önemli bir unsur. Ailelerimizin ihmal ettiği, fiziksel engelli bireylerin fizyoterapi nedeniyle çok üzerinde durmadığı bir konu: düzenli spor. Aileler kendi hayatlarına düzenli spor yani fiziksel aktivite ekledikleri zaman çocukları da bunu böyle bilerek büyürler ve bu bir alışkanlık, yaşam şekli olur. Bu da en güzel senaryo aslında.
Burada özel gereksinimli bireylerin düzenli ve yaşam biçimi haline gelmiş sporu edinmede çeşitli risk durumları olabilir. Bunları şu şekilde sıralamak mümkün:
  • Özel gereksinimli bireyler spor yapma konusunda kendilerini motive edip destekleyemeyebilirler. Bu bedensel farkındalık, yaşam biçimini şekillendirme gibi becerilerin sınırlı olması ile ilgili olabilir. Burada motive edici stratejilerin aileler ve öğretmenler tarafından kullanılması önemlidir. Ailelerin hareketli olmaması özel gereksinimli çocuklar için büyük bir engel. Araştırmalara göre babaların aktif olup olmama durumu çocukların aktif olmalarını önemli ölçüde etkiliyor.
  • Özel gereksinimli bireylerin yaşları da fiziksel aktiviteyi yaşam biçimine dönüştürme konusunda etkili. Genç yetişkinlikten yetişkinliğe geçişte özel gereksinimli bireylerin pasifleştiği çeşitli çalışmalarla ortaya konmuş. Burada alınan eğitim süresinin azalması, iş imkanlarının olmaması ve sporu yaşam biçimi haline getirmemiş olmak etkili.
  • Günümüzde çoğu çocuğun sorun yaşamasına sebep olan bilgisayar, tablet gibi unsurlar özel gereksinimli çocuklar için de risk oluşturuyor. Pasif ekran etkinlikleri sporu yaşam biçimi haline getirmeyi olumsuz yönde etkiliyor.
  • Özel gereksinimli bireylerin yaşadıkları fiziki çevrenin koşulları da genellikle düzenli sporu olumsuz yönde etkiliyor.
  • Son olarak nitelikli uzman sayısının da az olması sebebiyle özel gereksinimli bireylerin spora yönelimi sınırlı kalıyor. Düşünsenize, kaç yıldır bu camiadayım ve sadece bir tane beden eğitimi öğretmeni ile bire bir çalışma imkanı buldum. Ben buna hep çok şaşırmışımdır!

Özel gereksinimli bireylerde bir de hareket anormallikleri söz konusudur. Bunlara dikkat edilmeli ve erken yaşlarda fark edilerek müdahale edilmelidir:
  • Azalmış kaba motor beceriler, 
  • Düşük yürüyüş enduransı, 
  • Yetersiz kas kuvveti,
  • Azalmış aerobik kapasite, 
  • Yetersiz denge, 
  • Kas tonusunda yetersizlik, 
  • Kas kuvvetini açığa çıkarma ve bunu sürdürmede güçlük, 
  • Denge-koşma-atlama-sıçrama gibi becerilerde güçlük, 
  • Akranlarından daha geride bir motor performans sergileme, 
  • Eklemlerde aşırı hareket genişliği ve 
  • Duruş bozukluğu.

Yukarıdaki anormallikler dışında her çocuk eğitime başlarken fiziksel değerlendirmeden geçirilmelidir. Bu değerlendirmeler alanında uzman kişilerce yapılmalı ve bu değerlendirme sonucunda bireysel eğitim programına fiziksel uygunluk için de amaçlar eklenmelidir. Burada biz uzmanlara ve ailelere önemli iş düşmektedir. Okul seçerken beden eğitimi öğretmeni olan, bu konuda sizi çeşitli yerlere yönlendirebilecek kurumlar seçmeniz oldukça önemli.
Fiziksel eğitim ve spor konusunda Mehmet Hoca’nın aktardıkları bu kadarla sınırlı değil. Ancak daha derli toplu bir yazı olması için fiziksel eğitim konusunda hocamızın önerilerini ikinci yazı olarak ayırdım. İlerleyen dönemde bu yazıyı yayınlayacağım. Sevgiyle kalın görüşmek üzere.

Umarım sizler için etkili ve kullanışlı bir yazı olmuştur. Görüşlerinizi bekliyorum. Şimdiden kolaylıklar, sevgiler.

17 Temmuz 2017 Pazartesi

Hemdem Okul Açıldı


Merhabalar. Bu haftaki yazımda, sunduğum yoğun bilgilere biraz ara verip sizlere değerli ortağımla beraber açtığımız Özel Hemdem Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi'nden bahsedeceğim. Bu bahsediş bir reklam değil, okulumuzun daha da iyi olması için sizlerden fikirler istemek, hepsi bu.
Okulumuz dört katlı, bahçeli bir binada olduğu için yoğun şekilde kaba motor çalışma imkanımız var. Fizyoterapi salonumuzun yanında merdivenler ve ileride tasarlayıp bahçemize konduracağımız kaba motor beceri parkuru için şimdiden heyecanlanıyorum. İnce kas beceriler için ise farklı bir planım var. İnce kas becerileri kuracağımız ilginç atölyelerle çalışmak hedefindeyim. Atölye dedimse; başvuracak olan çocuklarımızın özelliklerine göre oluşturacağımız grupların oluşturacakları grup seansları. Ancak bu seansların aylık hedefleri olacak. Yani o ay bir grup kitap ayracı atölyesi yaparken başka bir grup (hadi dil ve konuşma becerilerine de girelim) oyunculuk atölyesinde çalışacak. Bu süreçte bize yardımcı olacak oyuncu arkadaşlarımız, kamera atölyesi için yardımcı olacak kameraman arkadaşlarımız ve daha buraya sığdıramayacağım kadar çok belirlediğimiz konuda bize rehberlik edecek uzman arkadaşlarımız var. Bu atölyeler sayesinde birçok beceri alanını gruplara taşıyabileceğiz.
Bu atölyeleri artık gün olan aylarda ailelerle beraber etkinliklere dönüştürmek gibi de bir planımız var. Mesela o ay film yapımcılığı atölyesinde çekilen filmi izlemek üzere, çocuklarımız kendi tasarladıkları biletleri satıp ardından kendi patlattıkları mısırları ikram ettikleri konuklarını ağırlayacaklar. Düşündükçe heyecanlanıyorum.
Bunun gibi farklı fikirlere hep açığız.

Bunlara ek olarak okulumuza alan mezunu olmayan özel eğitimcileri kabul etmeme kararı aldık. Ancak bu demek değil ki sertifika alıp özel eğitimden bihaber sertifikalı öğretmenleri özel eğitimden bihaber bırakacağız, asla. Her pazartesi farklı konularda düzenlenecek seminerlerle hem alan mezunu olan olmayan hem de başka alanlardan olan öğretmen arkadaşlarla, öğretmen adaylarıyla ve ailelerle bilgilerimizi paylaşacağız. Oldukça keyifli olacağından eminim. Şimdiden konular oluşuyor, sunumlar hazırlanıyor ve ben mutluluktan uçuyorum.

Okulumuzun etrafında bulunan binalardaki komşularımızla aktif bir iletişim içinde olmaya çalışacağız. Çay ziyaretleri, çaya davetler derken birçok sosyal ve toplumsal beceriyi çalışmayı planlıyoruz. Bu konuda biraz kısır kaldı fikirler. Her türlü keyifli fikre açığız.

Her keyifli fikirden bahsettim ancak en önemli konudan bahsetmedim: Eğitim. Aslında yukarıdaki her şey eğitime dair şeyler, biliyorsunuz. Ancak eğitimin temeli olan öğretmenlerimizin seçimi, onların kurumumuzda çalışırken yaşadıkları mesleki tatmin bizim için çok önemli. Birçok öğretmenimiz yüksek lisans yapmakta ve bütün meslek elemanları özel eğitim konusunda oldukça deneyimli. Bu deneyim ve bilimsel bilgiye ek olarak vicdanlı, etik ilkeleri olan bireyler olduklarını da eklersek kadromuzu tamamen tasvir etmiş olurum. Her biri ile çalışacak olmaktan mutluluk duyuyorum.
...
Değerli okuyucu, gelelim senden isteğime. Hadi Hemdem sana uzak olabilir ama yakınında eminim ki bir özel eğitim merkezi vardır. Bir okulu ziyaret edip özel gereksinimli bir çocuk ile iletişim kurman paha biçilemez. Bunu hatırlatmak istedim sana. Hadi yarın randevu alıp bir ziyaret et, dünyaya bakışının ne kadar değişeceğini göreceksin.
Ve sen değerli anne, baba, özel eğitime ucundan kıyısından dokunmuş öğretmen! Sen zaten dünyası rengarenk olmuş şanslı kişilerdensin. Yolun düşerse okulumuza bekleriz. Düşmezse de düşür sen yolunu, hemdem olalım.
Sevgiler.

10 Temmuz 2017 Pazartesi

Üstün Yetenekliler Yazı Dizisi - 2



İlk yazımızda üstün yeteneğin ne olduğu ile ilgili çok genel bir bilgi sunuştum. Bu yazımda ise sizlere üstün yetenekli bireylerin ayırt edici özelliklerini sıralamak istiyorum sizlere.
Üstün yetenekli bireyler maalesef oldukça ihmal edilen, üzerinde durulmayan, onlara eğitim vermek için yetiştirilmesi gereken öğretmenlerin olduğu sadece altı üniversitesi olan, bu öğretmenlerin iş bulamadığı, ailelerin haklarını savunamadığı bir alan. Bir de üstün yeteneğin fark edilmemesi durumu var ki bu daha da vahim bir tablo. Eğer belirtileri, farklı özelliklerini bilirsek çevremizdeki üstün yetenekli adaylarını belirleyebilir ve onların gerekli değerlendirmeleri alarak fark edilmelerini, hak ettiklerini eğitimi almalarını sağlayabiliriz.
Üstün yetenekli bireylerin genel olarak ayırt edici özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:
Üstün yeteneğin doğar doğmaz belirtileri söz konusu. Daha bilinçli bakış, doğar doğmaz gülümseme, çevreye ilgili olma bu belirtilerden.
Üstün yetenekli bireyler her yaşta aşırı meraklıdırlar. Bu merak bebeklikten itibaren fark edilecek bir özellik olarak kendisini gösterir. Ancak bu merak desteklenmez ve her merak ettiğinde bu köreltilirse ilerleyen dönemde sönebilir ve üstün yetenekli birey normal gelişim gösteren bir birey haline gelebilir.
Üstün yetenekli çocuklarda dil becerileri erken gelişmektedir ve her yaşta yaşıtlarından dil becerileri konusunda önde olmaktadırlar. Bir yaşında cümleler kuran, iki yaşında bir yetişkinle dinozorlar hakkında derin tartışmalara girebilen bir dil gelişiminden bahsediyoruz.
Soyut kavramlara normal gelişim gösteren bireyler dört yaş civarında merak duyarlar ve bu merak sonrası soyut kavramlarını ayrıt etmeye başlarlar. Ancak üstün yeteneklilerde bu iki-iki buçuk yaş gibi daha erken zamanlarda ortaya çıkar. Erken yaşlarda soyut kavramlara ilgi duyma önemli bir ipucu.
Soyut kavramları erkenden edinen üstün yetenekli bireylerin çoğunluğu erkenden ve herhangi bir destek almadan okurlar. Bu erken okuma sonrası erken yazma denemeleri de başlayabilir ve kendiliğinden okur-yazar olma durumu söz konusu olabilir.
Üstün yetenekli bireylerin konsantrasyon süreleri ve yoğunlukları fazladır. Diğer çocuklara ya da bireylere göre daha uzun süre bir konu ile ilgili dikkatleri dağılmadan ilgilenebilirler. Normal gelişim gösteren bir çocuk bir araba maketiyle on dakika ilgilenebilirken üstün yetenekli birey bununla saatlerce ilgilenebilir.
Özellikle okul öncesi dönemde üstün yetenekli bireylerin ilgileri oldukça ilginç konulara kayabilir ve değişkenlik gösterebilir. Bir ay boyunca örümceklerle ilgilenen bir çocuk bir ayın sonunda bu konuyu geçerek motorlu taşıtlarla ilgilenebilir. Bu ilgi aşırı yoğun ve bütün hayatını kapsayacak şekilde olur.
Üstün yetenekli bireyler yaşıtlarına göre daha çabuk ve basit şekilde öğrenirler. Bu öğrendiklerini unutmaz ve hayatlarında başarıyla uygularlar. Normal gelişim gösteren bir çocuk ayakkabı bağlamayı okulda öğrenince evde uygulamakta zorlanabilir ancak bu üstün yetenekli bireyler için söz konusu değildir.
Üstün yetenekli çocuklar genelde bireysel çalışma eğilimindedir. Karmaşık cümleleri sebebiyle normal gelişim gösteren bireyler onlarla çalışmak istemeyebilir ya da üstün yetenekli çocuk için onların etkinlikleri fazla kolay gelebilir. Bireysel çalışma eğilimi bu iki sebeple daha fazladır.
Üstün yetenekli bireyler çevreye, doğaya, insanlara ve dünyaya karşı aşırı duyarlıdırlar. Küresel ısınma, dünyadaki savaşlar, çevre kirliliği gibi konular onları derinden üzer ve bu konularda çare ararlar. Sahiden de geçerli ve kullanışlı çareleri vardır ancak çoğu dikkate alınmadığından bu çareler gün yüzüne çıkamaz. Bu duyarlılık üstün yetenekli bireyin yaşamını bazen olumsuz yönde etkileyebilir.
Üstün yetenekli bireyler hem kendilerini hem çevresindeki insanları tarafsız olarak kritik eder ve eleştirir. Bu eleştiriler tarafsız ve yapıcı eleştirilerdir ancak her zaman bu şekilde anlaşılmayabilir. Bu da üstün yeteneklilerin hem kendileriyle hem de çevreyle yaşadığı sorunlara sebep olabilir.
Bütün bu belirtilerden tamamı ya da birkaçı öğrencinizde ya da çocuğunuzda varsa ve üstün yetenekten şüpheleniyorsanız yapmanız gereken ilk iş bir çocuk gelişimciden ya da psikologdan değerlendirme talep etmek. Çocuğunuzun yaşına göre zeka testleri uygulanacaktır ancak altı yaş öncesi zeka testlerine sıcak bakılmamaktadır. Altı yaşında WISC-R uygulanınca çıkan sonuca göre üstün yetenekli olup olmadığına karar verilebilir.
Yukarıda bahsettiğim bütün özellikler her bireyde olacak diye bir zorunluluk yok. Birkaçı varsa üstün yetenek adayı olma durumu olabileceğini vurgulamak istiyorum sadece. Bu maddeler her bireyde ayrı yoğunlukta ve farklı şekilde ortaya çıkabilir. Bunları ihmal etmemeliyiz.
Zaten çok önceden benim yazılarımı okumuş ve çocuklarını bir çocuk gelişimcinin takibine almış olan ailelerimiz ve öğretmenlerimiz bu uyarıyı dikkate almasalar da olur. Her çocuğun hayatında bir çocuk gelişimci, bir psikolog ve bir spor eğitmeni olması gerektiği artık hepimizce kabul görüyor, ne dersiniz?

Yazı dizimizin ikinci yazısının burada sonuna geldik. Umarım sizler için kullanışlı ve yararlı bir yazı olmuştur. Şimdiden kolaylıklar diliyorum. Sevgiler.