etkinlik uyarlama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
etkinlik uyarlama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Ekim 2017 Pazartesi

Dokunmatik (Touch Math) Matematik Yöntemi ve Öğretimi


Merhabalar. 31 Mart-2 Nisan 2017 tarihleri arasında Konya’da düzenlenen Gelişim Yetersizliği Sempozyumu süresince edindiğim bilgileri paylaştığım yazılarımın sanırım sonuncusu ile karşınızdayım. Bu haftaki yazımı Yrd. Doç. Dr. Ahmet Yıkmış”ın “Gelişimsel Yetersizliği Olan Çocuklara Matematik Kavram ve Becerilerinin Dokunmatik Matematik Yöntemi ile Öğretimi” konulu sunumunu kaynak alarak hazırladım. Daha önce kavram öğretiminin temeli olan eşleme becerilerinden bahsetmiştim. Şimdi ise birkaç basamak öne giderek “Touch-Math” yani hocamızın çevirisi ile “Dokunmatik Matematik” yöntemi ile rakam, dört işlem ve problem çözme becerilerinin nasıl öğretileceği ile ilgili bilgiler sunacağım.
Touch-Math, üniversitede aldığım matematik öğretimi dersinde son sınıftaki bir arkadaşın gelip bize tanıttığı bir yöntemdi. O dönemden beri sıklıkla kullanmasam da her zaman acil durumda yanına alınacaklar listemde yer aldı. Hadi bakalım başlayalım.
...
Touch-Math; adı üzerinde dokunarak matematiği algılama ve hissetmeye dayalı bir yöntemdir. Rakamların üzerine rakamı ifade edecek kadar nokta vs koymaya dayanan bir yöntem olarak özetleyebiliriz de. Nokta belirlemeye dayanır. Zaten oldukça soyut olan sayı ve rakam kavramlarının somutlaştırılmasını hedefler. Birçok öğretim yöntemi denenmiş olmasına rağmen matematiğin bu becerilerini edinmeyen öğrencilerde uygulanıp oldukça etkili ve kalıcı sonuçlar alınmıştır. Biraz karmaşık gelebilir. Ancak birazdan örnekler verdiğimde daha ne olacağından eminim.
Touch-Math yönteminin birçok olumlu sonucu var. Matematiğin ezberleme gerektiren noktalarını uygulamaya dökerek daha rahat öğretmemizi ve öğrenmemizi sağlar. Sıralı öğreme stratejisine dayandığı için basamaklandırması ve uygulaması oldukça basittir.  Sayının değerini temsil eden noktalar söz konusu olduğundan dokunsal, görsel uyaranlara da hitap etmektedir. Bu yöntemin eğlenceli olması sonucu matematik kaygısı azalır ve daha bağımsız olur öğrenciler. Özel gereksinimli çocuklarımızın sosyal kabulünü zorlaştıran parmakla sayma, abaküs gibi yöntemler yerine bu yöntem kullanıldığında bireylerin sosyal ve bireysel algıları da değişmektedir.
Ne kadar çok yarar saydım, değil mi?

Şimdi isterseniz öncelikle rakamların öğretimi ile başlayalım. Sıra ile gittiğimizi ve en son sıfırı öğrettiğimizi vurgulamak isterim. Aşağıdaki bütün örnekleri daha önce kullandığım bir öğrencime göre el alışkanlığı olmuş halde paylaşıyorum. Her çocuğa göre noktaların yerleri, büyüklüğü, şekli, görüntüsü vs. her şey  değişebilir, unutmayın. 
Fotoğraf ile anlatmak daha kolay olacak benim için.



Şimdi de toplama işleminin nasıl yapıldığına bakalım:

Çıkarma işlemi:

Çarpma işlemi:

Ve son olarak bölme işlemi:

Burada önemini vurgulamak istediğim başka bir konu daha var. Her aşamada noktaları kullanmak yerine en başından yavaş yavaş uyaranları çekmek daha doğru. Biz buna “uyaran silikleştirme” diyoruz. (Bunun için daha ayrıntılı bir yazı hazırlamam gerekiyor sanırım.) Bu uyaran silikleştirme konusunda daha ayrıntılı bilgiyi kurumunuzdaki özel eğitim öğretmeninden alabilirsiniz.

Ayrıca öğretmeniniz böyle bir yöntem seçmeden evde kendiniz böyle bir yöntem denemeye başlarsanız, bu; hem öğretmeninize saygısızlık olur hem de çocuğunuzun kafası karışır. Unutmayın: Yöntem kararını çocuğunuzun hayatındaki herkes oturup tartışarak beraber vermeli.

21 Ocak 2020'de, gelen bir soru üzerine yazıya ekleme yapıyorum.
Deneyimlerim sonucunda bu yöntemin çeşitli olumsuz yönleri olduğunu düşünüyorum. Bu yöntemi kullanmış diğer uzman arkadaşlarım ile yaptığımız görüşmelerde de aynı soru işaretlerini duydum. Bu soru işaretlerini şu şekilde özetleyebilirim:

  • Parmakla saymaması için, kaynaştırma ortamında etiketlenme ve dışlanma yaşamaması için çocuklara bu yöntemi öğretiyoruz ancak hiçbir çocuk rakamların üzerine nokta koyarak matematiği öğrenmiyor, parmaklarıyla sayarak öğreniyor. Etiketlenme olmaması için attığımız adım, daha çok dışlanmaya ve farklılaşmaya sebep oluyor.
  • Bu yöntemi kullanmaya karar verdiğimiz çocukların, sınıf öğretmenleri ya da matematik öğretmenleri de bu yöntemi kullanıyor ve biliyor olmalılar. Bir merkez, sadece bir öğretmenin uyguladığı ve çocuğun diğer hiçbir ortamda görmediği bir yöntem, bence işlevsel değil.
  • Buna ek olarak; bu yöntemi başlattığımız çocuğumuzun hayatında, bu yöntemin sunduğu uyaranları silikleştirene dek var olacağımızın bir garantisi yok. Bu yöntemi bilen, özel eğitim sektöründe yüz kişi çıkar mı bilemiyorum. Bu nedenle, sekteye uğrama, erteleme ya da kopma durumları için bu yöntem yine uygun değil. "E öğretmen öğrensin!", kabul, güzel mantık. Ancak her öğretmen yeni bilgiye açık değil ve maalesef çoğu öğretmen on yıllık bilgiler ile mesleğine devam ediyor. Bu riski almak ne kadar doğru, siz karar verin.
  • Bu yöntem sıklıkla otizmli bireylerle kullanılıyor. Otizmli bireyler için uyaranı, ipucunu, pekiştireci çekmenin ne kadar ayrıntılı ve özen gerektiren bir süreç olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak bu bolca emek gerektiren süreç çoğu zaman ihmal ediliyor ve noktalar olmadan işlem yapamayan, ipucunu çekmekte gecikilince ipucu bağımlısı olan birçok çocuk ile karşı karşıya kalıyoruz. Bu da ayrıca önemli bir nokta.
    Gelen soruya cevaben eklemelerim burada bitiyor. Şimdi yeniden 2 Ekim 2017'de yazdığım yazıma devam edebiliriz.
Umarım sizler için anlamlı ve kullanışlı bir yazı olmuştur. Soru, öneri ve görüşlerinizi her zaman bekliyorum. Şimdiden kolaylıklar. Sevgiler.