rehabilitasyon merkezi kararı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
rehabilitasyon merkezi kararı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Nisan 2022 Cumartesi

Kayıt Tutma Sürecinde Defter Kullanımı

Merhaba! Son dönemde Instagram'da, çocuklarımın fotoğraflarını paylaşmamam yönünde aldığım karar sebebiyle, ders defterleri ve ürünlerinin paylaşımını yaparak fikir vermeye çalışıyorum. Çocuklarımın fotoğraflarını, yüzlerini sansürleyerek dahi paylaşmamam yönündeki kararımın sebebini, ilgili makale yayınlandığı zaman, kaynak göstererek sizlerle paylaşacağım. Onun biraz zamanı var. Bugün konumuz defter tutma süreci.

Paylaştığım defter fotoğraflarından sonra, özellikle alan dışından birçok uzmandan soru ve öneri aldım. Beni besleyen ve birçok kişiye ilham olmamı sağlayan keyifli bir süreç oldu. Gelen mesajların çoğunluğu bu konuda bir yazı, eğitim olması yönündeydi. Özel eğitimde kayıt tutma süreci hakkında daha fazla konuşmamız gerektiğini fark ettim. Bu nedenle "Defter kullanımında ben neler yapıyorum?" sorusunun yanıtını sizlerle paylaşmak istedim. Umarım verimli ve fikir verici bir yazı olur. Hadi başlayalım.

Kayıt tutmak neden önemli? Bu kayıtlar benim ne işime yarayacak?

Zaten Milli Eğitim Bakanlığı tarafından biz öğretmenlere, devlete atanmış olalım olmayalım defter tutma, kayıt tutma zorunluluğu getirilmiş durumdadır. Bu kayıt tutma süreci bireyin RAM'da aldığı değerlendirmeler ve halihazırda uygulanan BEP için kritik önemde.

Benim burada bahsetmek istediğim, zorunda olduğumuz PKT, BÖP ya da diğer kayıtlar dışında, ders sırasında kayıt tuttuğumuz bir defterimizin olması ve bu defterin aile ile paylaşılması. Neden önemli?

  • Aile ile iletişim kurmamızı, seansın her anında bireyin nasıl tepki verdiğinin kaydedilmesi ve ailenin bunu takip edebilmesi için defter tutmak önemli.
  • Bireyin bir beceride ne kadar ilerlediğini, ilerlemesinin sonraki basamak için yeterli olup olmadığını gözlemlemek için kayıt tutmak önemli.
  • Edinilmiş bir becerinin kalıcılık, genelleme ya da akıcılık gibi aşamalarını programlamak, uygulamak ve kontrol altında tutmak için önemli.
  • Özellikle rehabilitasyon merkezinde çalışan uzmanlar, her hafta 40'a yakın seansa girerek birçok çocuk ile temas halinde oluyorlar. Herhangi bir not olmadığında, bir hafta sonra alınan bireylerin programları, önceki derste neler yapıldığı unutulabiliyor. Bu unutmanın önüne geçmek için kayıt tutmak önemli. Ben buna şöyle diyorum; "Bir hafta sonraki Nihan Hoca'ya yardımcı olmak için aldığım not.". Biraz romantik gelebilir ama seansın kalitesini olumlu yönde etkiliyor.
  • Hesap verebilir, sayısal olarak istatistiksel veriler ile analiz edilebilir bir süreç yaşanmasını sağladığı için önemli. "Çocuğum ilerlemiyor." ya da "Bu seans ne öğrendi?" sorularını deftere bakarak, bilimsel ve net veriler ile yanıtlamış oluyoruz. 
  • Örneğin uzun süre çalışılan becerilerin fark edilmesine, ara verilmesine, ödevlerin hangi beceride yoğunlaşması gerektiğine karar vermede çok kullanışlı.
  • Biz, rehabilitasyon merkezlerinde çalışan uzmanlar, sıklıkla, uygulamalarımızın sağlıklı olmadığı yaftasına maruz kalıyoruz. Devlete bağlı olmamıza karşın tamamen özelmişiz gibi "para" konuları çok konuşuluyor ve gündem bu oluyor. Bu, eğitimin tamamen dışında olan konulardan farklı bir odağımız olduğunu, tuttuğumuz defterler sayesinde ailelere ve bireyin hayatındaki diğer uzmanlara gösterdiğimizi düşünüyorum. "Bak bu defter ve bunlar da çocuğum ile benim emeklerimiz." demek, notların profesyonelliği, kendinden emin uygulamalar ile dolu bir defter hem kurumunuzun hem de sizin daha iyi algılanmasına ve karşılanmasına yardımcı oluyor. Amacım reklam için defter kullanın, demek değil. Biz de bu işi biliyoruz ve uyguluyoruz, diyebilmek için öneriyorum. Bu nedenle de defter kullanmak, tutmak çok önemli.
  • Şeffaf bir süreç için de defter tutmak önemli. Şeffaf olmak kendine güvenle birlikte gelen bir alışkanlık. Hesap verebilir olmanın önkoşullarından biri de şeffaf olmak. Bu nedenle seansta neler oldu, neler planlandı, şeffafça paylaşmak her açıdan daha sağlıklı.
  • Her şeyi mükemmel biliyor olamayız. Yaptığımız uygulamalarda bir eksik, hata ya da ihmal varsa başka bir uzman ya da aile defter yoluyla görerek bizimle bu bilgiyi paylaşabilir ve daha kaliteli bir sürecin yaşanması sağlanabilir. Tam tersi iyi bir uygulama olduğunda da onurlandırılabiliriz. (Geçtiğimiz teftişte, denetmenler tarafından defterlerimizden biri incelendiğinde bol bol iltifat aldık. Bir de üzerine aile ile yazışmalarımız okununca çok güldük. "Nefesinden cips yediğini anladım. Benden kaçmaz." yazdığım nota, defterin sahibi olan çocuğumuzun babasının verdiği cevap "Derse gelmeden önce çorba içmişti." olmuş. Bu yazışma iki sene önce olmuş. Hem anı tazelemiş hem birlikte gülmüş olduk.)

Benim defter tasarımım nasıl?
  • Hemdem Özel Eğitim'i kurduğumuzdan bu yana her çocuğun defteri vardı. Ancak sistematik, hepimizin aynı şekilde kullandığı bir defterden ziyade; her uzmanın kendi üslubu ile hazırladığı ve tuttuğu defterleri vardı. 2019-Eylül ayından bu yana her birey için ayrı ayrı, kurumumuzdaki her uzmanın not aldığı bir defter kullanmaya başladık. Daha derli toplu oldu. Aynı zamanda uzmanlar arası işbirliğini oldukça pratik ve hızlı hale getirdi.
  • Defterin ilk sayfasına defter kapağı yapıştırıyorum. Bireyin adı, defterin başlangıç tarihi ve kurumun iletişim bilgileri oluyor. İletişim bilgileri kasıtlı olarak ilk sayfada. Öncelikle defter kaybolursa hemen bizi bulsun diye. Bir diğer sebebi de başka bir okula giden bireyin öğretmenleri hemen bize ulaşabilsin, devamlılık sağlansın diye.


  • İkinci sayfasında hem defteri tanıtan bir yazı hem de defterde kullandığımız kısaltmaları açıklayan bir yazı oluyor. Bu kısaltmalar, derste uzun uzun yazamayacağımız notları içeriyor. Bizim işimizi kolaylaştırıyor ve aileler ile aynı dili konuşmamızı sağlıyor. Örneğin aileye ben "Başlangıç değerlendirmesinde ölçütü karşılamadı, bu nedenle aynı basamaktan öğretime devam ettik." dediğimde, defterden BD) + - + - 2/4 yazısını okuduğunda, görüyor ki ölçüt karşılanmamış ve evde buna göre destek olmaya devam ediyor.


  • Üçüncü ve devam eden sayfalarda bireyin BEP'i oluyor. BEP'in bütün sayfalarını yapıştırıyorum deftere. Zaten BEP'i birlikte hazırladığım, bireyin hayatındaki her uzman tarafından görülmüş oluyor böylelikle.
  • BEP'ten sonra o ay için geçerli olacak olan "Aylık Amaç Tablosu" geliyor. BEP'te, o ay için çalışılması planlanan hedefleri oraya yazıyor ve her ders ilerleme olup olmadığını +/D şeklinde işaretliyoruz. (Not: 2018 Eylül'ünden bu yana okulda "-" işaretini kullanmıyoruz. "D" bizim için "desteklenecek" demek. Bireyin başarı göstermediği denemelere "D" koyduğumuzda hepimizin motivasyonunun olumlu etkilediğini fark ettik. Bu nedenle "D" işaretliyoruz.)


  • Aylık amaç tablosunun ardından her ders, derse alan uzman tarafından çalışılan her bir beceriyle ilgili notlar tutuluyor. Başlangıç değerlendirmesi nasıldı, öğretim oturumunda performansı iyi miydi, öğretim sonunda ilerleme olmuş muydu, derste problem davranışların sıklık/süre kaydı nasıldı, telaffuz ettiği kelimeler nelerdi gibi birçok notu o ders için alıyoruz. Burada önemli olan ödevler ve öğretmenin isminin ve unvanının olduğu kaşe. Çünkü biz yazısından çalışma arkadaşımızı tanısak da, özellikle ilk zamanlar, aileler hangi dersi hangi uzmanın yaptığını bilemeyeceğinden, mutlaka her notun sonuna kaşemizi ekliyoruz.


  • Bir de defterin en arka sayfasına, çalışılan becerilerin beceri analizlerini ekleyerek ailelere rotamızı göstermiş oluyoruz. Örneğin yönerge takibinin basamaklarını ekleyerek, hangi yönergenin sırada olduğunu, becerinin ne zaman biteceğini aileye göstermiş oluyoruz. Ayrıca çalışma düzenimizi aile gördüğü için evdeki uygulamalarını da ona göre şekillendirebiliyor.
  • Defterde tek kural, sadece öğretmenler tarafından not alınması. Başka okuldan bir öğretmenin, velinin notlarını genelde bir kağıt ile araya konulmuş olarak bekliyoruz. Düzenli devam etmek için bunun önemli olduğunu düşünüyorum.
Deftere not alırken nelere dikkat etmeliyim?
  • Bu gözler çok fazla defter gördü. İlk diyeceğim şey, zaten yetersizliği olan bireylerle çalıştığımız için bireyden yakınan, şikayet eden bir üslup ile not alınmaması. Profesyonel, ölçülebilir, gözlenebilir ifadeler ile dersin özetlenmesi daha doğru.
  • Bayramlarda, yılın ilk/son derslerinde ya da bizim için önemli bir günde, tarih attığım yere minik resimler yapmayı seviyorum. "Baharın ilk dersi!", "K.'nın 13. yaşının ilk dersi!" gibi notlar hoş oluyor. Hatta son dönemde evime yakın bir kırtasiyen sticker tasarlıyorum, doğrudan onları yapıştırınca daha düzenli oluyor. Fotoğraftaki ders, geçtiğimiz hafta bayram öncesi yaptığımız son dersin notu. Altta bir bayram şekeri var.


  • Gereksiz, ailenin stres seviyesini arttırıcı bilgiler yerine, umut içeren ve heves arttıran bilgiler paylaşmak daha iyi. Burada, var olan olumsuz durumu gizlemeyi önermiyorum. Var olan olumsuz durumun olağan ve kontrolünüzün altında olduğu algısı ve yine profesyonel bir dil ile yazmanın doğru olduğundan bahsediyorum.
  • Gelecek hafta o not size yol göstereceğinden "Bu beceri bitti.", "Bu beceriye bir kez daha bakacağım, performansından emin olamadım." gibi notlarla hem aileye hem kendinize hatırlatma oluşturabilirsiniz. Bu adım, sahiden kurtarıcı oluyor.
  • Ara ara üç ya da altı ay öncesine, bir yıl öncesine bakmak motivasyon arttırırken bir yandan da geniş açıdan bakmanızı sağlıyor. Bir yıl önce buradaymışız ve şimdi buradayız, demek harika.
Resimli örnekler ile anlatmaya çalıştım, umarım fikir vermiştir. Her okulda kullanılsa harika olacağına emin olduğum bir uygulama, umarım ilgili ellere ulaşır.
Görüşmek üzere.


11 Mart 2019 Pazartesi

Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi Seçerken Dikkat Etmemiz Gerekenler



Merhabalar. Geçen hafta yazdığım yazının ardından, yazdığımı sandığım yazımı aslında yazmadığımı fark ederek hemen kolları sıvadım ve bu yazıyı hazırladım.
Öncelikle belirtmem gerekir ki bu yazıyı hazırlarken kaynakça olarak kendi deneyimlerimi, yaptığım öğretmen ve aile görüşmelerini, yüksek lisans sürecim boyunca görüştüğüm akademisyenlerden aldığım bilgileri gösteriyorum.

Çocuğunun tanı aldığı ilk dönemlerde aileler neyi, nasıl düşüneceklerini, en doğrusunun ne olduğunu belirlemekte biraz zorlanabiliyorlar. Özellikle en önemli karar olan okul seçimi, en çok hata yapılan konu olarak karşımıza çıkıyor. Burada kötü/iyi okul karşılaştırması yapmak amacında değilim. Her okulun olumlu ve olumsuz yanları her birey için farklı olabilir. Her bireyin ihtiyacına cevap verebilecek okul niteliği farklıdır, bu nitelikleri doğru eşleştirmenin sağlanması amacıyla bu yazıyı yazıyorum.

  1. En önemli konu öğretmenler: Çocuğunuz ile sürecin en başından en sonuna dek ilgilenecek olan kişi öğretmeniniz, fizyoterapistiniz, ergoterapistiniz ya da dil ve konuşma terapistiniz olacaktır. Bu nedenle çocuğunuza en önemli katkıyı sağlayacak olan öğretmen en önemli konudur. Mutlaka kurumda çalışan öğretmenlerin mezuniyet derecelerini, alanlarını öğrenerek kaydınızı yaptırmanız gerekir.
    Önlisans ya da lise mezunu bir bireyin seanslara birebir girme hakkı yoktur bu nedenle dikkatli olunması gerekir. Özellikle küçük yaş dönemindeki bireyler için, sertifikalı özel eğitim öğretmeni yerine mutlaka alan mezunu bir özel eğitim öğretmeni ile çalışın. Maalesef özel eğitim sektörünün durumu sebebiyle; sertifikalı öğretmenlerle çalışmayan kurum neredeyse kalmadı ancak alan mezunu özel eğitim öğretmeni olan kurumları seçmekte fayda var.
    Öğretmenlerin mezuniyet yılından çok kurumdaki öğretmen sirkülasyonunu öğrenmeye çalışın. Sık sık öğretmen değişiyor mu bunu öğrenmek önemli. Genç bir öğretmen ya da yaşlı bir öğretmen ayrımı yapmak mantıklı bir adım değildir ancak durmadan değişen öğretmen kadrosunu tercih etmemek doğru bir adımdır.
    Buna ek olarak öğretmeninizle tanışmanız, ondan aldığınız enerjiyi değerlendirmeniz, öğretmenin üslubunun sizin için anlaşılır olup olmaması ve çocuğunuzun öğretmen ile ilk iletişiminin olumlu olması da önemlidir.
  2. Okulun fiziki durumu ve çocuğunuzun ihtiyacının eşleşmesi: Örneğin çocuğunuz büyük yaş grubunda olan ve fiziksel yetersizliğe sahip bir bireyse düz girişi olan, bütün özbakım becerilerini tek başına yapabilmesini sağlayan aparatları, cihazları bulunan bir okul tercih etmeniz çok önemli.
    Özellikle son dönemde sıkça üzerinde durulan güvenlik konusu da dikkat edilmesi gereken bir konu. Okulun kapılarının konumu, kapılarında güvenlik olup olmaması, kapıların emniyetli olup olmaması, pencerelerde önlem alınıp alınmamasına dikkat ederek kurumunuzu seçmeniz gerekir.
  3. Eğitimci bir kurum müdürü: Bu madde yüksek lisans sürecimde hocalarımın üzerinde oldukça sık durdukları bir konuydu, bu nedenle ekliyorum. Yöneticisi eğitimci olan kurumların daha çok eğitsel bakış açısına sahip oldukları, bu kapsamda adımları daha çok attıkları, birey odaklı çalışmalar yaptıkları düşüncesi hakim akademik çevrede. Ben de etrafıma bakınca aynı durumun söz konusu olduğunu söyleyebilirim. Bu nedenle eğitimci  ve her zaman ulaşabileceğiniz bir kurum müdürü olması oldukça önemli.
  4. Kapsamlı bir eğitim sunma kapasitesi: Günümüzde birçok eğitim programı sertifikası neredeyse peynir ekmek gibi dağıtılırken benim vurgulamak istediğim nokta çok program sunan okulları tercih etmemiz değil. Asıl nokta doğru öğretim yöntemlerini ve tekniklerini kullanabilen uzman kadronun kapsamlı eğitim sunması.
    Çoğu aile çocuklarının sadece konuşmasına, yürümesine odaklanabilir. Bu da hatanın en büyüğünü yapmalarına sebep olur: Gelişimi bir bütün olarak desteklememe. Gelişimin bir bütün olarak desteklenmesi önemli bir noktadır çünkü herhangi bir alanın dahi geriden gelmesi bütün alanları olumsuz etkileyebilmektedir. Bu nedenle bir kuruma gittiğinizde alınan değerlendirmede size her bir beceri alanıyla ilgili dönüt verilmiyorsa dikkatli düşünmekte fayda var.
  5. Aile rehberliği: Kurumlarda psikologlar aile rehberliği yapmak ve bütün bir kurumun psikolojik durumlarını değerlendirmek, desteklemek için bulunurlar. Bu nedenle aile rehberliği veren, desteklerde bulunan psikologların çalıştığı kurumları tercih etmekte fayda var. Açık açık sormak en güzeli "Kurum psikoloğunuz aile rehberliği veriyor mu?" sorunun cevabı evet ise "Bu ay hangi konuyu işliyor?/Hangi konuda rehberlik veriyor?" işte bu sorular sahiden aile rehberliğinin olup olmadığını anlamak için ideal olacaktır.
    Rehberlik almak sizin hakkınız, unutmayın.
  6. Kurumun nüfusu: Maalesef ülkemizde kalabalık okul iyi okuldur algısı mevcut. Ancak kendi yaşadığım süreçler sonrasında gördüm ki ne kadar az o kadar öz. Mahallenizdeki diğer çocuklar o merkeze gidiyor diye kalabalık bir merkeze gidip çocuğunuzun daha az kaliteli bir eğitim almasına sebep olmak doğru bir adım değildir. Şu bir gerçektir ki okulun nüfusu arttıkça kalite düşer, bunun aksini iddia etmek imkansızdır. Şöyle düşünün haftada 10 çocuk gören öğretmen mi daha yeterlidir 50 çocuk gören mi?
    Okulda herkesin birbirini tanıdığı, öğretmenler arası iletişim kurabilecek kadar kalabalık olan, nüfusu az kurumları tercih etmek daha doğru bir adım olacaktır.
  7. Kurumda bulunan diğer yetersizliğe sahip bireylerin profili: Burada sözüm "Sizin çocuğunuzda öğrenme güçlüğü var, otizmli çocuk görmemeli çocuğunuz. Psikolojisi bozulur." diyenlere.
    Farklılıklara saygı küçük yaşlardan edinilen bir beceridir. Bu beceri için en güzel fırsat ise çocuklarımızın yan yana ders almalarıdır. Bu nedenle çocuğunuzun yetersizlik türü ile kurumun ağırlıklı yetersizlik türünün farklı olmasına bakmaksızın, kurum sizin isteklerinizi karşılayan bir kurumsa kayıt yaptırabilirsiniz.
    Burada okulun giderek belirli bir alanda uzmanlaşması ve çocuğunuz için yetersiz kalması durumunu ihmal etmemeli. Örneğin bir okul işitme yetersizliği konusunda uzman kadro ile donatılmıştır ve çocuğunuzun görme yetersizliği vardır, burada kriterlerinizi karşılasa da kayıt yaptırmamanız daha doğru olacaktır.
  8. Kurum şeffaflığı: Şeffaflıktan kastım gelir gider durumu, kurum içi dinamikler vs. değil. Şeffaflık öğretmenlerin özgeçmişlerinin paylaşılması, kurumda uygulanan programların paylaşılması, değerlendirme sonrası bilginin aileye uzun uzun ve ücretsiz verilmesi gibi noktalar. Bu noktalar sağlanmıyorsa, her adımda bir ücret ödemek durumunda bırakılıyorsanız diğer kriterleri yeniden gözden geçirmekte fayda var.
  9. Sosyal etkinlikler: Rehabilitasyon merkezleri genellikle dışarıya kapalı ve sıklıkla sadece sınıflarda ders yapılan kurumlar haline geldi. Bu nedenle sık sosyal etkinlik yapan, sık sık sınıf dışında dersler yapan kurumları tercih etmenizi öneririm. Kast ettiğim şey bir piknik organizasyonu da olabilir bahçede bir seanslık ders de...
  10. Kurum ile eviniz arasındaki mesafe/ulaşım: Ben prensip olarak şundan yanayım: Araba ile çocuğumun okula ulaşımı yarım saatten fazla sürüyorsa oradan aldığı eğitimin işlevsel olamayacağını düşünüyorum. Okula ulaşmak için yol yorgunluğu çekmek, eve ulaşmak için yol yorgunluğu çekmek çok da keyifli değil. Ders öncesi ve sonrası yorulan çocuk, derste kendini hem zihinsel hem fiziksel olarak yormak istemeyecektir. Bu nedenle evinize ne kadar yakın o kadar iyi. Ancak evinize yakın diye diğer kriterleri görmezden gelmemek de önemli.
  11. İlk görüşme: Şimdi minik ipuçları zamanı:
    • Randevu verilmesi önemli. Görüşme esnasında "Gelin bakalım bakarız." gibi bir üslup varsa gitmeyin bile diyebilirim. Bir saat verilmesi ve görüşülecek olan kişinin kim olduğunun net olması önemli.
    • İlk görüşmeyi sizinle kim yapıyor, önemli. Kurum müdürü ise bu olumlu bir durumdur; ancak o seanslık öğretmenin boş olması sebebiyle öğretmen sizinle görüşüyorsa bu sıkıntılı bir durumdur. Bu, şu demektir: Programımız yok, denk geldi, oldu. Bu nedenle kiminle randevulaşıyorsanız onunla görüşmelisiniz.
    • Görüşmede sıklıkla eğitsel konular görüşülüyor mu buna dikkat edin. Daha çok ilaç, diyet, takviye gibi konular konuşuluyorsa siz eğitimle ilgili konulara girin ve bilgi alın.
    • Görüşmeye gitmeden önce okulu internetten, biliyor olabilecek kişilerden araştırın ve sorular hazırlayın.
    • Aklınızdaki her soruyu not alarak gidin, bu soruların her birini ayrı ayrı sorun. Sizin için önemli olan soruların cevaplarını ayrıca not alın. Bunlar karar verme sürecinizde çok önemli.
    • Okulu gezin, tuvaletlerini kullanın, olumsuz bir durum ile karşılaşırsanız sorun  ve nedenini öğrenin. O anlık bir tuvalet kirliliği mi yoksa hep mi böyle bilin. Temiz bir okul çok önemlidir. Bu temizlik özenin ve ilginin göstergesidir.
    • Buna ek olarak sınıflarda ders yapıldığı belli oluyor mu görün.Panolar dolu mu, duvarlarda çocukların ürünleri var mı, "sınıf kokusu" var mı bakın.
    • Okulu gezerken seanslar sürüyorsa sınıflardan gelen seslere dikkat edin. Sinirli, asabi ya da fazla yorulmuş öğretmen sesleri duyarsanız durumu tekrar sorgulayın.
    • "Bedava", "ücretsiz" kelimelerine odaklanmayın. Bedava masaj çocuğunuza hiçbir şey katmayabilir ama "aile rehberliği" size çok şey katar bunu unutmayın.
    • İlk görüşmeye çocuğunuz olmadan gidin, okul içinize sinerse ikinci görüşmeye değerlendirme amaçlı çocuğunuz ile gidin. Değerlendirme sonucuna ve çocuğunuzun kurumdaki durumuna göre kararınızı verin.
Ben bir özel gereksinimli birey annesi olsam mutlaka bu kriterleri ayrı ayrı değerlendirir ve kuruma öyle kayıt yaptırırdım. Çünkü rehabilitasyon merkezleri erken yaşlarda eğitim alabildiğiniz tek kurum olma özelliğinde. İlerleyen dönemde kaynaştırma süreci başlasa dahi, çocuğunuzun destek eğitim aldığı kurum olmaya devam edecek bu kurumlar. İyi bir kurum bulduğunuzda ömürlük bir destek bulduğunuzu düşünebilirsiniz. Çocuğunuz mezun olsa dahi sizi destekleyen bir yerin olması sizce de harika olmaz mı?
Umarım sizler için yararlı bir yazı olmuştur. Fikir veren ve yeni bilgiye ulaşmayı heveslendiren bir yazı olması için elimden geleni yaptım.
Haftaya görüşmek üzere. Sevgilerimle.