28 Ağustos 2017 Pazartesi

Özel Gereksinimli Bireyler için Özbakım Becerilerinin Evde Desteklenmesi



Özbakım; çoğu özel eğitim merkezinde çalışılması ihmal edilen, bazı hevesli öğretmenlerin de yoğunluktan sadece ailelere yönlendirme vererek çalışmak için çabaladığı bir alan. (İtiraf ediyorum, eskiden ben de bu hevesli öğretmen tayfasındandım. Çalışmaya vakit ve ortam bulamadığımdan aileleri yönlendiriyordum.) Özel eğitimin ana hedefi olan bağımsızlaşma için en önemli alanlardan biri olmasına rağmen çoğu aile de çocuklarının 10 yaşında tuvalet eğitimi olmamasına kafa yormazken neden eldeli toplama işlemi yapamıyor diye düşünmekteler. Bu talep sebebiyle de çoğu eğitimci bu alanı ihmal etmekte.
Öğretmenler, uzmanlar ihmal edebilirler ancak anne ve babalar bu alanı ihmal etmemelidirler.  İşin aslı; kimse ihmal etmemeli! Çocuğunuzun bağımsız yaşaması hem sizin hayat kalitenizi arttıracağı gibi hem de çocuğunuza özgüven vererek daha keyifli bir yaşam sürmesine yardımcı olur.
Burada özbakım becerilerinin tanımı ile başlayalım. Özbakım becerileri; bireylerin yaşlarına göre uygulamaları ve bağımsız olarak yapmaları beklenen, kişisel bakım ve temizliği içine alan beceriler bütünüdür.
Tanımdan da anlaşılacağı gibi özbakım becerileri gelişimsel görevlere ek olarak zihnimiz ve vücudumuz geliştikçe yapabilme becerisine sahip olduğumuz ve bağımsız yaşamımıza ve sağlıklı olmamıza yardımcı olan becerilerdir.
Örnek verelim: Diş fırçalama, tırnak kesme, çatal ve kaşık kullanarak yemek yeme, fermuar kapatma, yemek sonrası temizlik becerilerini yerine getirme, ped değiştirme, tıraş olma gibi.

Peki özbakım becerilerinin önemi nedir?
·         Özbakım becerileri gelişimsel bir görevdir. Gelişimsel görevler yaşlar ilerledikçe yaşadığımız gelişim dönemlerinin gereği olarak sahip olmamız gereken özellik ve becerilerdir. Dört yaşındaki bir çocuk artık tuvalete bağımsız olarak gitme becerisini edinmiş olmalıdır. On sekiz yaşındaki bir genç bağımsız tıraş olma becerisini başarıyla yerine getirmelidir. Yirmi dört yaşında bir genç yetişkin bankamatikten bağımsız para çekme ya da fatura yatırma becerisini yerine getirmelidir. Bu nedenle yaşının gereği becerileri yerine getiren birey ruhsal denge, psikolojik doyum açısından tamamlanmış ve güvende hisseden bir birey olacaktır.
·         Özbakım becerileri, bu bakımı dışarıdan bireye veren kişiler açısından oldukça yorucu ve ruhsal açıdan zorlayıcı becerilerdir. Özellikle anneler bu bakımı sağladıkları için kendi bireysel hayatlarını ihmal etmekte ve bu nedenle yetersizlik, doyumsuzluk duygudurumları ile yaşamaktadırlar. Bakım veren kişilerin sağlığı için de özbakım becerilerini bireylerin edinmeleri oldukça önemlidir.
·            Bakım veren kişinin psikolojik durumuna biraz yakından bakacak olursak bazı ebeveynlerde kendini çocuğu üzerinden tanımlama, hayatının anlamını çocuğu üzerinden belirtme görülmektedir. Bu durum çocuğun bağımsızlaşması, kendi yaşamını yaşaması açısından oldukça zararlı bir durumdur. Anne/baba çocuğunun bağımsızlaşabileceği durumları ihmal ederek çocuğunu farkında olarak/olmayarak kendine bağımlı hale getirmektedir. Ailede bunu tespit eden öğretmenler, ailenin psikolojik yardım almaları konusunda acilen adımlar atmalıdır.
·         Özbakım becerileri kapsamında yer alan temizlik alışkanlıkları sebebiyle özbakım becerilerinin edinilip edinilmemesi bireylerin toplumsal olarak kabullenmelerini etkilemektedir. Bu etki sosyal yalıtım, dışlanma, toplumdan ayrı hissetme gibi olumsuz durumlara kadar varabileceği gibi daha farklı psikolojik durumlara dahi sebebiyet vermektedir. Özbakım becerilerini yaşına uygun şekilde öğrenen bireyler bu konuda herhangi bir sorun yaşamamakta ve sosyal olarak kabul görmektedirler.
·         Özbakım becerileri bireylerin sağlık durumlarını da etkileyen önemli bir unsurdur. Kişisel temizlik ve bakım bireyin sağlık koşullarını da etkilediğinden grip, nezle gibi bulaşıcı mevsim hastalıkları; AIDS, HIV gibi daha ileri düzeyde sorunlar yaratan bulaşıcı hastalıklar bireye daha kolay bir şekilde bulaşmaktadır. Bu nedenle sağlıklı olma halinin devamı için özbakım becerilerinin edinilmiş olması büyük bir önem taşımaktadır.

Evde özbakım becerilerinin çalışılması
Hedeflenen davranışın çocuğunuzun gelişim dönemine uygun olup olmadığı ile ilgili öğretmeninizden ya da varsa çocuk gelişimcinizden yardım alın.
·         Hedef davranışı öğretmeninize önermeden önce şu soruları kendinize sorun:
o   Bu davranış çocuğumun şu an ihtiyacı olan bir davranış mı?
o   Bu beceri çocuğumun bağımsızlaşmasına ne kadar katkıda bulunacak?
o   Bu beceri yerine başka bir beceri çalışmak zaman yönetimi açısından daha mı uygun?
o   Bu beceri çocuğumda olmasını istediğim ancak çocuğumun hazır olmadığı bir beceri mi?

Öğretmeninizin sizi yönlendirdiği özbakım becerisini çalışmak üzere kolları sıvadığınızda ilk yapmanız gereken beceri analizi. Beceri analizi bir beceriyi en ince ayrıntısına kadar basamaklandırma işlemidir. (Bununla ilgili ayrıntılı bir yazı haftaya geliyor.)

·         Beceri analizinden sonra nasıl çalışacağınız konusunda öğretmeninizden gerekli yardımı talep edin. Ancak öğretmenlerimizin iş yükü ve çalışma şartları sebebiyle bu konuda yardımcı olamazlarsa iki noktada karar vermeniz gerekli. Çalışırken son basamaktan mı başlamalı ilk basamaktan mı?
o   Son basamaktan başlarsanız (Biz buna geriye doğru zincirleme diyoruz.) diyelim ki dokuz basamaklı bir analiz yaptınız, ilk sekiz basamağı beraber yaptıktan sonra son basamağı çocuğunuz ile çalışıyorsunuz. Dokuzuncu basamak edinilince sekizinci basamağa ardından yedi, altı… Bu şekilde ilk basamağa geldiğinizde bütün bir beceriyi tek başına yapabilen bir çocuğunuz oluyor.
o   İlk basamaktan başlarsanız (Biz buna ileriye doğru zincirleme diyoruz.) yine yukarıdaki dokuz basamaklı beceri örneğinden devam edelim; ilk basamağı öğretip ikinci basamağa geçiyorsunuz. Üç, dört, beş… Son basamağa geldiğinizde bütün basamakları tek başına yapabilir durumda oluyor çocuğunuz.

·         Beceriyi çalışmayı planlamak bu şekilde. Peki çalışırken yardımları nasıl vermelisiniz? Ben size yardımı azaltarak çalışmayı tavsiye edeceğim. Musluk açma becerisinin “Musluğu tutar.” basamağında olduğumuzu varsayalım ve onun üzerinden gidelim.
o   Musluğu tutması için öncelikle çocuğunuza bunu istediğinizi söylemeniz ve beklemeniz gerekiyor. Çocuğunuzun tepkisine göre bu basamağı çalışıp çalışmayacağınıza karar vermelisiniz.
o   Çocuğunuz basamağı başarılı şekilde yaptıysa diğer basamağa geçebilirsiniz.
o   Ancak çocuğunuz tepki vermediyse öncelikle fiziksel yardım kullanmalısınız. Musluğu nasıl tutacağını da anlatarak, elinden tutarak musluğu tutmasını sağlayabilirsiniz.
o   Zamanla, musluğu tutmasını istediğinizde elini götürüp bekleyebilir, musluğa elini koyup durabilir ya da başka bir davranış gösterebilir. Burada kısmi fiziksel yardımı kullanabilirsiniz. Yani elini musluğa uzatmayan çocuğunuzun elini hafifçe musluğa doğru yönlendirebilir ya da musluğu sıkmayan parmaklarına hafifçe dokunabilirsiniz.
o   Diyelim ki artık hem fiziksel hem de kısmi fiziksel yardım ile bağımsız yapıyor. Artık isterseniz önce yönergeyi verip “Musluğu tut.” sonra ona model olabilir ya da sözel ipucu ile “Buradan tutmanı istiyorum.” Diyebilirsiniz.
o   Burada hedefimiz yardımı azaltarak tamamen bağımsız olarak beceriyi yapmasını sağlamak.
o   Dikkat edilmesi gereken hangi yardıma ihtiyacı olduğunu belirlemek ve yardımı azaltma ya da arttırma zamanlarını iyi saptamak.

Peki çalışırken önemli püf noktalar nelerdir?
o   Paralel konuşma: Çalışılan beceri, yapılan hareketler ile ilgili bol bol konuşma yapılmalıdır. “Şu an ellerimizi yıkıyoruz. Parmak aralarımıza da sabunu sürüyoruz. Mis gibi kokuyor.” gibi.
o   Pekiştirme: İllaki bir yiyecek ya da büyük bir ödül gerekmiyor. Başını okşamak, tebrik etmek, bundan mutlu olduğunu belli etmek de bir pekiştirmedir. Daha önce büyük ödüllere ve rüşvete alışmamış bir çocuk bu küçük ödüllerle mutlu olacaktır. “Bugün tek başına tuvalete gittin ve harikasın. / Dişlerin güzel görünüyor. / Bugün masayı harika topladın.” gibi.
o   Öğretilen becerilerin fırsatlarını sunmayı ihmal etmeyin. Dışarı çıkma, akraba ziyareti gibi randevularınızı çocuğunuzun özbakım becerilerindeki hızına göre ayarlayın. Günlük rutininizde öğrenilen becerilere zaman ayırın.
o   Çocuğunuz öğrendiği beceriyi kullanmadığını fark ederse, zaten öğrenmiş olduğu bir beceriyi sizin ona bakım olarak verdiğinizi fark ederse bu beceriyi unutur ve diğer beceri öğrenmelerinde de başarı oranı azalır.

o   Beceri öğreniminde zorlandığında söylenmeyin ve diğer insanların (akraba, çok yakın dost bile olsa) yanında çocuğunuzu rencide edici şekilde bu konudan konuşmayın. Çocuğunuzun anlamayacağını, duymadığını düşünmeyin. Bunu prensip haline getirin.

Umarım sizler için bilgilendirici ve yeni bilgiler için merak uyandırıcı bir yazı olmuştur. Şimdiden herkese çifte bayramı yaşadığımız bu haftanın güzel geçmesini ve her iki bayramın da anlamına vararak geçirdiğiniz özel günleriniz olmasını diliyorum. Sevgiler.

21 Ağustos 2017 Pazartesi

Ergoterapi nedir? Duyu bütünleme nedir?



Herkese keyifli bir ağustos sabahından merhaba. Ağustos’un 15’i yaz 15’i kış derler, bugün kısmen kışa uyandık. Kurban bayramı öncesi bu serinlik hepimizi kendimize getirecek görüşündeyim. Bakalım bu hafta bizlere neler getirecek.
Bildiğiniz gibi her hafta okulumuzda seminerler düzenliyor, velilerimizin ve öğretmenlerimizin bilgilenmesini hedefliyoruz. Velileri bilgilendirmenin ve daha sağlıklı bir özel eğitimin temel şartının bu seminerler olduğunu düşünüyoruz. Ancak bu seminerlere beklediğimizden az talep olması bizi üzmüyor değil. Her seminere aileleri ve uzmanları beraber alırken ailelerin hiçbir ilgisinin olmaması bizi özel eğitim açısından kaygılandırmakta; bu, ayrı bir yazının konusu olsun.
Geçtiğimiz hafta okulumuzun Ergoterapisti Elif Nur Kaskır tarafından ergoterapinin ne olduğu, özel eğitimdeki yeri ile ilgili bir semine sunuldu. Ben de bu seminerde öğrendiklerimi sizlerle paylaşmak istedim.
Ergoterapi; çeşitli nedenlerle günlük yaşamını devam ettirmekte güçlük çeken bireylere bu becerileri daha rahat ve akıcı şekilde yapma konusunda terapi verme süreci. Bu benim tanımım. Hacettepe Üniversitesi’nin sitesinde ise şöyle bir açıklama var: “Ergoterapi anlamlı ve amaçlı aktivitelerle sağlığı ve refahı geliştiren kişi merkezli bir sağlık mesleğidir. Ergoterapinin temel amacı kişilerin günlük yaşam aktivitelerine katılımını sağlamaktır.”
Az önce araştırma yaparken bir cümle okudum, bütün ergoterapi sürecini özetliyor: Ergoterapi ile hayatı istediğiniz gibi yaşayın!
Bu tanımdan anlamamız gerekenleri şöyle maddelere ayırabilirim:
  • Ergoterapistler çocuklarla oyun oynayarak terapi sürecini devam ettirirler. Bu oyunlar anlamlıdır ve bir amaç için uygulanır. Amaçsız, vakit geçirmek için bir oyun söz konusu değildir.
  • Ergoterapi oyun terapisinden farklı bir alandır.
  • Örneğin bir kazada sol ayağınızın işlevinde bir kısıtlanma oldu. Ergoterapistler bu kısıtlı olma durumu ile daha bağımsız nasıl yaşarsınız, daha sağlıklı nasıl olursunuzun bilgisini ve terapisini sunarlar size.
  • Ergoterapi bir sağlık bilimdir. Yani ergoterapistler öğretmen değillerdir, bir sağlık personelidirler. Bu nedenle ergoterapistlerden sadece “öğretme” talep etmek doğru değildir. Ergoterapistler “terapi verme” ile görevlidirler.
  • Ergoterapi her yaş grubuna, her engel ve hastalık grubuna hitap edecek geniş bir yelpazeye sahiptir. Bu yelpaze “günlük yaşam” becerilerinin çalışılması gereken her bireyi kapsamaktadır.

Ergoterapinin kapsamı oldukça geniştir. Bu kapsamı şu şekilde özetleyebiliriz:
  • Geriatrik rehabilitasyon: İleri yaşlarda çeşitli işlev kayıpları ve bozuklukları olan bireylere yukarıda bahsedilen terapi süreci uygulanır.
  • Onkolojik rehabilitasyon: Onkolojik tedavi gören bireylerin yaşadıkları çeşitli işlev kayıpları ve bozuklukları için yukarıda bahsedilen terapi süreci uygulanır.
  • Mesleki rehabilitasyon: Herhangi bir meslek grubunda çalışırken çeşitli sebeplerle kısmi ya da tamamen iş göremez hale gelen bireylere, ihtiyaç duydukları alanlarda terapi süreci uygulanır.
  • Ruh sağlığı: Çeşitli tanılarla ruhsal destek alan bireylere özellikle iletişim ve sosyal destek konusunda terapi süreci devam ettirilir.
  • Pediatrik rehabilitasyon: Bizimle ve bizim çocuklarımızla en fazla ilgili olan kısım burası. Otizmli, zihinsel engelli, fiziksel engelli ya da herhangi bir engele sahip bireylere uygulanan terapi sürecidir. Bu alana duyu bütünleme de dahildir.

İsterseniz artık yavaş yavaş özel eğitimde ergoterapinin ne işe yaradığını konuşalım. Yine madde madde sunmakta fayda var:
  • Ergoterapistler eğlenceli, motive edici aktivitelerle yani oyunlarla özel gereksinimli çocuklara ihtiyaç duydukları alanlarda terapi verirler. Bu alanlar neler olabilir? Yazı yazarken el kaslarını doğru kullanamayan bireye el kasları için terapi, göz kontağı kurmayan birer göz kontağı kurması için terapi, durmadan yerinde zıplayan bir çocuğa bu konuda terapi, okuma çalışmalarında durmadan satır atlayan bir öğrenciye bu konuda terapi gibi.
  • Duyu-algı-motor bütünleme olarak geçen “duyu bütünleme” ise bütün becerilerin temelini oluşturan görme, işitme, dokunma, tatma, duyma, denge ve pozisyon duyularının daha işlevsel ve sağlıklı olması için uygulanır. Ergoterapistler duyu bütünleme terapisi boyunca oyunlarla bu becerileri destekler.
  • Ergoterapistler daha ileri yaş bireylere yönelik, özel eğitim okullarında günlük yaşam aktivitelerinin daha kolay ve akıcı yapılması için çeşitli uyarlamalar yapar. Bu uyarlamalar aktivitede, çevrede ve kişide yapılır. Örnek verelim:
    • Örneğin kaşıkla yemek yiyemeyen bir bireye Ergoterapist farklı bir kaşık sunarak aktivitede uyarlama yapmış olur.
    • Bir başka örnek ise; merdiven çıkma ve inme becerisinde sorun yaşayan bir bireyin sorunu hangi çevrede yaşadığını tespit eden Ergoterapist, yaptığı görüşmeler sonrası evin merdivenlerinde bir değişiklik yapılmasını sağlayarak çevreyi uyarlamış olur.
    • Son örnek ise göz kontağı kurmayan otizmli bir bireye doğrudan müdahale ederek yani kişide uyarlamalar yaparak göz kontağı davranışının oluşmasını sağlayabilir.
  • Ergoterapi deyince sadece fiziksel beceriler akla gelmesin. Akademik becerilerde de ergoterapi kullanılabilir. Daha düzgün yazı yazma, parmakla sayı sayabilme, deney tüpleri ile deney yapabilme, okuduğunu özetleyebilme gibi birçok beceride ergoterapiye ihtiyaç vardır.
  • İnce-kaba motor becerilerde herhangi bir sınırlılığı olan bireylere de yardımcı olan ergoterapistler bu becerileri yine “oyunlar” yardımı ile çalışarak bireylerin bu becerilerde bağımsızlaşmasını hedefler.
  • Kognitif beceriler dediğimiz; dikkat, görsel algı, hafıza, el-göz koordinasyonu, problem çözme gibi beceriler de yine ergoterapinin alanına girmektedir. Bu becerilerin çalışılmasına ihtiyaç duyan bireyler ergoterapistler ile daha hızlı ilerleyerek bağımsızlığa ulaşabilirler.

Gördüğünüz gibi ergoterapi birçok bilimsel prensiple aynı anda çalışılması gereken, değerli ve kapsamlı bir sağlık bilimi. Genel bir tanıtımdan sonra sıkça sorulan sorulara bakalım. Böylelikle karmaşık gibi gelen, anlaşılmaz olan her şeyi açıklığa kavuşturmuş oluruz.

Ergoterapiste başvurduk. Süreç nasıl işler?
Ergoterapistiniz ile tanıştınız, olumlu bir görüşme sonrası değerlendirme almaya karar verdiniz. Ücretsiz değerlendirmelerden sonra ergoterapistiniz çocuğunuza, kendi uzmanlığına ve size göre hedefler belirler. Bu hedeflere uygun bir müdahale programı oluşturur. Müdahale programına ek olarak evde sizin uygulamanızı gerektiren bir ev programı da oluşturur.
Müdahale programı bireyin yaşına göre oyunlardan ya da etkinliklerden oluşabileceği gibi sadece masaj ya da fiziksel müdahaleden de oluşabilir.
Hedeflenen beceriler edinildikten, hedeflere ulaşıldıktan sonra süreç sonlandırılır.

Oyun terapisinden farkı nedir?
Oyun terapisi psikolojik bir süreçtir. Ergoterapideki oyunlar ise tamamen yukarıda bahsedilen becerileri hedefler. Oyun terapisini, oyun terapistliği sertifikası olan psikologlar ve psikolojik danışmanlar uygulayabilirler. Oyun terapisinde hedef; çocukların var olan psikolojik durumlarını tespit ederek aileyi hedefe uygun yönlendirmektir. Ergoterapide ise psikolojik süreçler ihmal edilmez ancak herhangi bir  terapötik müdahale de söz konusu değildir.

Duyu bütünleme her çocuk için gerekli mi?
Duyu bütünlemeden yukarıda bahsetmiştim. Temel duyularda sorun olduğu bazen daha ileri becerilerde ortaya çıkabilir. Örneğin koşma becerisinde çeşitli sorunlar yaşayan otizmli bir bireyde dokunma duyusu ile ilgili bir sorun olduğu ergoterapistler tarafından tespit edilebilir. Bu gibi durumlar için en azından bir kez ergoterapistten bir değerlendirme almak doğru bir adım olabilir. İhtiyaç olup olmadığı belirlendiği zaman müdahale erkenden başlamış olur.
Kısaca; her çocuğun ihtiyacı olmayabilir. İhtiyacı olup olmadığını belirlemek de ergoterapistin işidir (Sizi ikna etmeye çalışan kurum sahiplerinin ya da kurum müdürlerinin değil!).

Duyu bütünleme terapisini kimler verebilir?
Duyu bütünlemeyi ergoterapistler ve bu konuda sertifikası olan fizyoterapistler ile dil ve konuşma terapistleri verebilmektedirler. Bunun dışında her kim uyguladığını iddia ediyorsa yetkisi dışında bir iş yapıyor demektir, dikkat etmekte fayda var.

Umarım sizlere yararı olan, fikirler veren bir yazı olmuştur.
Ben de henüz öğreniyorum ergoterapiyi ve görüyorum ki “özel eğitim piyasası”nda bu konu oldukça istismar ediliyor. Biz sertifikalı özel eğitimcilerin uzmanlığını sorgularken duyu bütünleme gibi ergoterapi gibi hassas konularda da yetki karmaşası yaşanmakta. Burada iş velilerimize düşüyor. Bilinçlenerek çocuğunuza kimlerin eğitim ve terapi verdiğini araştırmanız oldukça önemli. Öte yandan ikincil olarak görev biz öğretmenlere düşüyor. Doğru bilgilendirme ve yönlendirme için biz öğretmenlerin oldukça donanımlı olması gerek.


Bu haftaki yazım, ergoterapi, duyu bütünleme ile ilgili her türlü soru, öneri ve görüşlerinizi bekliyorum. İletişim adreslerim zaten buralarda bir yerlerde yazıyor. (nihanatlan@gmail.com, 0553 778 778 4, Hacıyolu Sokak 30 Numara derseniz Ankara’da herkes gösterir.) Şimdiden kolaylıklar diliyorum. Görüşmek üzere. Sevgiler.

14 Ağustos 2017 Pazartesi

Gelişimsel Yetersizliği Olan Bireylerde Fiziksel Aktivite Önerileri


Merhabalar. Geçtiğimiz haftalarda bu konudaki yazımızı ikiye bölmüş, fiziksel eğitim için önerileri sonra aktaracağımı söylemiştim. Yeni okul, okul düzenini kurma, iş yaşamına alışma derken bu yazıları hazırlamak bana nefes aldırıyor. (Üzerine bir de tez var, onu yazmıyorum bile!) Hemen başlayalım!
Fiziksel eğitimin önemini, özel gereksinimli bireylerde düzenli fiziksel aktivitenin önemini ve bu konudaki risk faktörlerini daha önceki yazımda anlatmıştım. Sonrasında da her çocuğun eğitim almadan önce fiziksel olarak da değerlendirilmesi gerektiğini ve bu değerlendirme sonrasında bireyselleştirilmiş eğitim programına bu becerilerle ilgili de amaçların eklenmesi gerektiğini vurgulamıştım.
Peki bu amaçlar eklenince neler yapabiliriz?
  • Fiziksel aktivitenin sıklığı her gün olarak belirlenmelidir. (Burada bir parantez açmak istiyorum. Kendim de düzenli spor yaptığım için bu konuda çeşitli araştırmalar yaptım. Gün aşırı sporun daha yararlı olduğu ile ilgili daha fazla araştırma gördüm. Ancak burada özel gereksinimli çocuk ve gençler söz konusu olduğu için hocamızın bu bilgiyi kasıtlı olarak bu şekilde verdiğini düşünüyorum.)
  • Fiziksel aktivite yapılırken nabız, terleme, nefes alış veriş hızı fark edilir seviyede artmalıdır. Bu artış spora devam edilen zamanlar boyunca fark edilir düzeyin de üzerine çıkmalıdır. Yani çocuğunuzun terlemediği, nefes alış verişinin hızlanmadığı bir aktiviteden söz etmiyoruz.
  • Günlük fiziksel aktivite süresi altmış dakika olmalıdır. Bunun üstüne çıkılmaması daha doğru olacaktır.
  • Fiziksel aktivitenin tipini çocuğunuzun yaşına ve cinsiyetine göre değiştirebilirsiniz. Yaşa göre daha eğlenceli ya da grup sporlarını içeren aktiviteler tercih edebilirsiniz.
  • Kas kuvvetini koruma ve arttırma hedefleri aktiviteler altmış dakikalık sporun içerisinde on beş dakika kadar yer almalıdır. Direnç eğitimi verilecek ise bireyin kendi vücut ağırlığı kullanılmalıdır. Vücut ağırlığının üzerine ek bir ağırlık tercih edilmemelidir.
  • Aktivite; ısınma, aktivite, soğuma ve esneklik bölümlerinden oluşmalıdır. Isınma 5-10 dakika, aktivite 20-40 dakika, soğuma 5-10 dakika, esneklik en az 10 dakika uygulanmalıdır.
  • Okulda uygulanan fiziksel eğitim programı için eve mutlaka bir program hazırlanmalı ve takibi yapılmalıdır. Okulda verilen beden eğitimi dersleri okulla sınırlı kalmamalıdır.
  • Çocuğunuzun fiziksel durumuna ve zihinsel performansına göre aktivitelerde uyarlamalar yapılmalıdır. Topu büyütme/küçültme, engelleri değiştirme, yönlendirici oklar koyma gibi.
  • Her okula bir beden eğitimi öğretmeni olma konusunda adımlar atılması da aslında yapılabilecek en kökten çözümlerden biridir.

Bu bilgilere ek olarak Doç. Dr. Mehmet Yanardağ hocamızın kitabından da bu bilgilerin ayrıntılı şekline ulaşabilir, okuldaki öğretmeninizden böyle bir hizmet ve yönlendirme talep edebilir, böylelikle çocuğunuzun daha sağlıklı ve mutlu bir birey olması yolunda bir adım atmış olabilirsiniz.
...
Bu arada 20 Ağustos 2017 Pazar günü, okulumuzda, ergoterapi tanıtım semineri verilecektir. Ücretsiz olan seminerimize velilerimiz, üniversite öğrencileri ve uzmanlar davetlidir. Ergoterapist Elif Nur Kaskır'ın sunumu ile ergoterapinin ne olduğu, kapsamı, özel gereksinimli bireylerde ne işe yaradığı gibi konularda bizi bilgilendirecek. Velilerimiz çocukları için neyin doğru olduğuna karar verebilmek, uzmanlarımız ise yönlendirme yapabilecek bilgi sahibi olmak için bu seminere katılmalı görüşündeyim. Etkinlik için Facebook'tan Özel Hemdem Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi'nin sayfasını (www.facebook.com/hemdemozelegitim) ziyaret edebilirsiniz.
...

Umarım sizler için kullanışlı ve anlaşılır bir yazı olmuştur. Görüşlerinizi bekliyorum. Sevgiler.

7 Ağustos 2017 Pazartesi

Üstün Yetenekliler Yazı Dizisi - 3



Üstün yetenekli bireylerle ilgili farkındalık oluşturmak için başlattığım yazı dizimin üçüncüsü karşınızda. İlk iki yazımda üstün yeteneğin ne olduğu ve fark edilebilir özelliklerinin neler olduğu ile ilgili konuşmuştuk. Bugün ise üstün yetenekliliğin tipleri ile ilgili bilgi vereceğim, elimden geldiğince.
Üstün yeteneğin çok etkenden etkilendiği ve bu etkenlerin zihnin çeşitli yerlerinde ortaya çıkarak çeşitli becerileri etkilediği vurgusunu hemen yapalım. Bu etkilenen yetenekler ve üstün olan beceriler her üstün yeteneklide farklılık gösterebilir. Burada yedi tipinden bahsedeceğimiz üstün yeteneğin. Her birine tanıdığınız bir örnek de sunmak isterim.
...
Birincisi genel zihinsel yetenek. Burada zeka puanının yüz yirminin üzerinde olan bireylerden bahsediyoruz, tipik özellik gösteren üstün yetenekliler. Bu bireyler bazen fark edilmeyebilir ya da akademik olarak başarılı olmayabilirler. Bu kişilere örnek olarak Steve Jobs gösterilebilir.

Özel akademik yetenek ise ikinci sıradaki üstün yetenek tipidir. Bu üstün yetenek herhangi bir akademik alanda başarı ile görülür. Diğer alanlarda standart bir başarı ve yetenek söz konusudur. Örneğin Coğrafya dersinde yaşıtlarından iki yaş önde performans sergilerken diğer derslerde normal ya da daha geride olabilir. Bu kişilere örnek ise Albert Einstein olarak gösterilebilir. Einstein matematik ve fizik konusunda bir deha iken diğer durumlarda normal gelişim gösteren bir bireyin performansını sergilemektedir.

Üçüncü üstün yetenek tipi ise yaratıcı ve üretken düşünce. Bağımsız alanları birleştirerek yeni fikirler ortaya koyarlar ve oldukça yaratıcıdırlar. Yeni fikirlere açık bir profil gösterirler. Bu kişilere örnek olarak Alphan Manas’ı gösterebiliriz. Alphan Manas ülkemizde “deniztaksi” gibi ilginç ve değerli fikirleri üretmiş olan bir üstün yetenek.

Liderlik yeteneği bir diğer tip. Bu tip üstün yetenekli bireylerin üstün oldukları konular; grubu yönlendirmek, problemleri basit bir şekilde aşmak, iletişimde kendine güvenmek, grup ruhu oluşturmak olarak sıralanabilir. Burada gördüğümüz, duyduğumuz ve bildiğimiz en güzel örnek ülkemizin değerli kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ten başkası değil. Tarih kitaplarında, değerli eseri Nutuk’ta ve daha birçok kaynakta bu konuda üstün bir yeteneğe sahip olduğu su götürmez bir gerçek.

Beşinci tip ise güzel sanatlarda üstün yetenek. Herhangi bir sanat dalında olabileceği gibi birçok sanat dalında da üstün yetenekli olabilir. Üstün olduğu sanatla kendine ifade etme, düşünme, orijinal ürünler ortaya koyma gibi becerileri vardır. Bu üstün yeteneğe ise en güzel örnek yine ülkemizden Fazııl Say olabilir. Fazıl Say’ın çocukluk döneminde ülkedeki eğitim stratejisi gereği üstün yetenekli bireylerin yurtdışında sanat eğitimi almaları sağlanmıştı ve o dönem birçok değerli sanatçı yetiştirmişti ülkemiz. İdil Biret de o dönem eğitim alan değerli üstün yeteneklerimizden biri.

Altıncı tip üstün yetenek psikomotor yetenek. Bu üstün yetenek tipinde vücudun tamamındaki ya da bir grubundaki kasları iyi kullanma, küçük kas davranışlarda da ilerde olma, ritmik olma, atletik olma özellikleri olabilir. Çoğunluğu normal gelişim gösteren bir bireyle aynı zeka puanına sahiptir ancak bu alanda üstün yetenekleri vardır. Buna ise en güzel örnek Michael Phelps gösterilebilir. Bir yüzücü için gerekli olandan da fazla özelliği olan, çok farklı fiziksel özellikleri olan bir sporcudur Michael Phelps. Bunlardan birkaçına örnek vermek gerekirse kollarının genişliği kendi boyunu geçen nadir insanlardan (Boyu 1.95 cm, kol boyu 2.07 cm), 48.5 numara ayakkabı giyiyor ve ayaklarını on beş derece daha fazla bükebiliyor ve bütün bunlara ek olarak fiziksel yorgunluktan çok hızlı düzelebiliyor ve bir günde birden çok yarışa katılabiliyor ya da birden çok antrenman yapabiliyor, ne ilginç değil mi?

Son olarak sunacağım tip ise çok yönlü yetenekli olma. Bu tipteki üstün yetenekliler yukarıda saydığım üstün yetenek tiplerinden birkaçına sahip olabiliyorlar. William James Sidis bu tip üstün yeteneğe çok güzel bir örnek. Gelmiş geçmiş en üstün yetenekli birey olarak görülüyor. Zeka puanı 250-300 arasında idi ve yabancı dil öğrenme, dört boyutlu objeler, hukuk gibi konularda üstün yeteneğe sahipti. CNN Türk’ün haberine göre “İlkokul çağına geldiğinde ise ilkokul birinci sınıfı bir gün, ikinci sınıfı birkaç gün, üçüncü sınıfı üç ay, dördüncü sınıfı bir hafta, beşinci sınıfı on beş hafta; altı ve yedinci sınıfları beş buçuk hafta süreyle bitiren William, 8 yaşına basmadan İngilizce, Latince, Yunanca, İbranice, Fransızca, Almanca ve Rusçayı konuşabiliyor, anatomi üzerine makaleler yazıyor ve günlük gazeteleri okuyordu.” Bize çok ilginç gelse de ülkesindeki dönemin eğitim stratejileri ve üstün yetenek farkındalığı sebebiyle o kadar da keyifli bir hayatı olmamış ve 1944 yılında vefat etmiş. İlginç bir yaşam öyküsü var, okumanızı öneririm.

Umarım sizler için yararlı ve kullanışlı bir yazı olmuştur. Hayatınızdaki bu özelliklere sahip bireyleri fark etmeniz, onları yönlendirmeniz için iyi bir kaynak olmuştur umarım bu dizim. Tabi daha bitmedi! Devamı var. Diğer yazılarda görüşmek üzere. Şimdiden kolaylıklar diliyorum. Sevgiler.