Merhabalar. 31 Mart-2 Nisan 2017 tarihleri arasında Konya’da düzenlenen Gelişim Yetersizliği Sempozyumu süresince edindiğim bilgileri paylaştığım yazılarımın sanırım sonuncusu ile karşınızdayım. Bu haftaki yazımı Yrd. Doç. Dr. Ahmet Yıkmış”ın “Gelişimsel Yetersizliği Olan Çocuklara Matematik Kavram ve Becerilerinin Dokunmatik Matematik Yöntemi ile Öğretimi” konulu sunumunu kaynak alarak hazırladım. Daha önce kavram öğretiminin temeli olan eşleme becerilerinden bahsetmiştim. Şimdi ise birkaç basamak öne giderek “Touch-Math” yani hocamızın çevirisi ile “Dokunmatik Matematik” yöntemi ile rakam, dört işlem ve problem çözme becerilerinin nasıl öğretileceği ile ilgili bilgiler sunacağım.
Touch-Math, üniversitede aldığım matematik öğretimi dersinde son sınıftaki bir arkadaşın gelip bize tanıttığı bir yöntemdi. O dönemden beri
sıklıkla kullanmasam da her zaman acil durumda yanına alınacaklar listemde yer
aldı. Hadi bakalım başlayalım.
...
Touch-Math; adı üzerinde dokunarak matematiği algılama ve
hissetmeye dayalı bir yöntemdir. Rakamların üzerine rakamı ifade edecek kadar
nokta vs koymaya dayanan bir yöntem olarak özetleyebiliriz de. Nokta belirlemeye
dayanır. Zaten oldukça soyut olan sayı ve rakam kavramlarının
somutlaştırılmasını hedefler. Birçok öğretim yöntemi denenmiş olmasına rağmen
matematiğin bu becerilerini edinmeyen öğrencilerde uygulanıp oldukça etkili ve
kalıcı sonuçlar alınmıştır. Biraz karmaşık gelebilir. Ancak birazdan örnekler
verdiğimde daha ne olacağından eminim.
Touch-Math yönteminin birçok olumlu sonucu var. Matematiğin
ezberleme gerektiren noktalarını uygulamaya dökerek daha rahat öğretmemizi ve
öğrenmemizi sağlar. Sıralı öğreme stratejisine dayandığı için basamaklandırması
ve uygulaması oldukça basittir. Sayının
değerini temsil eden noktalar söz konusu olduğundan dokunsal, görsel uyaranlara
da hitap etmektedir. Bu yöntemin eğlenceli olması sonucu matematik kaygısı
azalır ve daha bağımsız olur öğrenciler. Özel gereksinimli çocuklarımızın
sosyal kabulünü zorlaştıran parmakla sayma, abaküs gibi yöntemler yerine bu
yöntem kullanıldığında bireylerin sosyal ve bireysel algıları da
değişmektedir.
Ne kadar çok yarar saydım, değil mi?
Şimdi isterseniz öncelikle rakamların öğretimi ile
başlayalım. Sıra ile gittiğimizi ve en son sıfırı öğrettiğimizi vurgulamak
isterim. Aşağıdaki bütün örnekleri daha önce kullandığım bir öğrencime göre el alışkanlığı olmuş halde paylaşıyorum. Her çocuğa göre noktaların yerleri, büyüklüğü, şekli, görüntüsü vs. her şey değişebilir, unutmayın.
Fotoğraf ile anlatmak daha kolay olacak benim için.
Şimdi de toplama işleminin nasıl yapıldığına bakalım:
Çıkarma işlemi:
Çarpma işlemi:
Ve son olarak bölme işlemi:
Burada önemini vurgulamak istediğim başka bir konu daha var.
Her aşamada noktaları kullanmak yerine en başından yavaş yavaş uyaranları
çekmek daha doğru. Biz buna “uyaran silikleştirme” diyoruz. (Bunun için daha
ayrıntılı bir yazı hazırlamam gerekiyor sanırım.) Bu uyaran silikleştirme
konusunda daha ayrıntılı bilgiyi kurumunuzdaki özel eğitim öğretmeninden
alabilirsiniz.
Ayrıca öğretmeniniz böyle bir yöntem seçmeden evde kendiniz
böyle bir yöntem denemeye başlarsanız, bu; hem öğretmeninize saygısızlık olur hem
de çocuğunuzun kafası karışır. Unutmayın: Yöntem kararını çocuğunuzun
hayatındaki herkes oturup tartışarak beraber vermeli.
21 Ocak 2020'de, gelen bir soru üzerine yazıya ekleme yapıyorum.
Deneyimlerim sonucunda bu yöntemin çeşitli olumsuz yönleri olduğunu düşünüyorum. Bu yöntemi kullanmış diğer uzman arkadaşlarım ile yaptığımız görüşmelerde de aynı soru işaretlerini duydum. Bu soru işaretlerini şu şekilde özetleyebilirim:
21 Ocak 2020'de, gelen bir soru üzerine yazıya ekleme yapıyorum.
Deneyimlerim sonucunda bu yöntemin çeşitli olumsuz yönleri olduğunu düşünüyorum. Bu yöntemi kullanmış diğer uzman arkadaşlarım ile yaptığımız görüşmelerde de aynı soru işaretlerini duydum. Bu soru işaretlerini şu şekilde özetleyebilirim:
- Parmakla saymaması için, kaynaştırma ortamında etiketlenme ve dışlanma yaşamaması için çocuklara bu yöntemi öğretiyoruz ancak hiçbir çocuk rakamların üzerine nokta koyarak matematiği öğrenmiyor, parmaklarıyla sayarak öğreniyor. Etiketlenme olmaması için attığımız adım, daha çok dışlanmaya ve farklılaşmaya sebep oluyor.
- Bu yöntemi kullanmaya karar verdiğimiz çocukların, sınıf öğretmenleri ya da matematik öğretmenleri de bu yöntemi kullanıyor ve biliyor olmalılar. Bir merkez, sadece bir öğretmenin uyguladığı ve çocuğun diğer hiçbir ortamda görmediği bir yöntem, bence işlevsel değil.
- Buna ek olarak; bu yöntemi başlattığımız çocuğumuzun hayatında, bu yöntemin sunduğu uyaranları silikleştirene dek var olacağımızın bir garantisi yok. Bu yöntemi bilen, özel eğitim sektöründe yüz kişi çıkar mı bilemiyorum. Bu nedenle, sekteye uğrama, erteleme ya da kopma durumları için bu yöntem yine uygun değil. "E öğretmen öğrensin!", kabul, güzel mantık. Ancak her öğretmen yeni bilgiye açık değil ve maalesef çoğu öğretmen on yıllık bilgiler ile mesleğine devam ediyor. Bu riski almak ne kadar doğru, siz karar verin.
- Bu yöntem sıklıkla otizmli bireylerle kullanılıyor. Otizmli bireyler için uyaranı, ipucunu, pekiştireci çekmenin ne kadar ayrıntılı ve özen gerektiren bir süreç olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak bu bolca emek gerektiren süreç çoğu zaman ihmal ediliyor ve noktalar olmadan işlem yapamayan, ipucunu çekmekte gecikilince ipucu bağımlısı olan birçok çocuk ile karşı karşıya kalıyoruz. Bu da ayrıca önemli bir nokta.
Gelen soruya cevaben eklemelerim burada bitiyor. Şimdi yeniden 2 Ekim 2017'de yazdığım yazıma devam edebiliriz.
Umarım sizler için anlamlı ve kullanışlı bir yazı olmuştur.
Soru, öneri ve görüşlerinizi her zaman bekliyorum. Şimdiden kolaylıklar.
Sevgiler.