23 Ocak 2016 Cumartesi

Bilişsel Becerilerin Temeli: Eşleme


Özel gereksinimli bireylerin okula başladıkları dönemde, öğrenmeye hazırlık becerilerinin ediniminin önemi üzerine bir yazı yayınlamıştım. Öğrenmeye hazırlık becerilerinin devamında öğrencimiz/çocuğumuz ile eşleme becerilerinin çalışılmaya başlanması, henüz eğitime başlamış bireyler için en önemli adımdır. Çünkü daha önce bilişsel becerilerini organize etmeyi bilmeyen ya da bu becerileri hiç kullanma ihtiyacı duymayan bireyler için bu radikal bir adımdır ve akademik becerilerin başlangıcıdır.
Eşleme becerilerini şu basamaklandırma ile çalışıyoruz:

  1. Nesne-nesne eşleme
  2. Nesne-resim/resim-nesne eşleme
  3. Resim-resim eşleme
  4. Renk eşleme
  5. Şekil eşleme
  6. Her bir kavram için, edinim basamağına başlamadan önce eşleme basamakları (Büyüklük eşleme, uzunluk eşleme gibi.)
Bu becerilerin çalışılması öğretim yöntemine göre farklılık göstermekle beraber uygulanan eğitim programına göre de değişmektedir. Örneğin OÇİDEP uyguluyorsanız iki seçenek ile değil tek seçenek ile başlarsınız öğretime ya da eş zamanlı ipucuyla öğretim yapıyorsanız öğretim sonu değerlendirmesi almazsınız gibi.
(Burada küçük bir not: OÇİDEP henüz iki günlük eğitimini almadan ve sertifikası olmadan uygulanmıyor. El kitapçıklarının uygulama için yeterli olduğu görüşünü bir kenara bırakırsak iki günlük kaliteli bir eğitimle bu programa hakim olmak keyifli bir deneyim olur.)
Asıl eklemem gereken konu ise bu beceriler çalışılırken bir yandan da alıcı dil becerilerinin ve öğrencinin algısının desteklenmesi. Bunun için ise şu küçük ayrıntıyı uygulamak yeterli:
Nesne-nesne eşleme becerisi bittiğinde, çocuğumuz artık nesne algısını edinmiş olacaktır. Aynı ve farklının ne olduğunu da edinmiştir. Bu nedenle nesne ayırt etme çalışarak kalıcı ve hızlı ilerleme sağlanabilir. Bu sırada da nesne-resim/resim nesne eşleme becerisini çalışmak verimli olacaktır. Ardından resim-resim eşleme çalışıp nesne ayırt eden öğrenciniz ile nesne resmi ayırt etme çalışabilirsiniz. Çünkü artık çocuğunuz üçüncü boyuttan ikinci boyutu algılamaya başlamış olacaktır. Renk eşlemeden sonra renk kavramları, şekil eşlemeden sonra da şekil kavramları çalışmak yerinde olacaktır.
Tabi bu bahsettiklerim kural değil. Her öğrenciye göre bireyselleştirebileceğiniz basamaklar.
Ben çeşitli yapılandırmalarla bu basamakları uyguladığımda verimli sonuçlar aldım, bu nedenle sizinle paylaşmak istedim.
İlerleyen yazılarda eşleme basamaklarının tek tek materyallerini paylaşacağım.
Sevgiler.

7 Ocak 2016 Perşembe

Otizmli Bireylerde Yeni Bir Kardeş

             
                  Otizmli bireylerin ebeveynleri olmak bir ayrıcalık oluşturuyor farkında olmasak da. Bu ayrıcalık hayattan aldığımız tadı derinden etkiliyor, anlamlı kılıyor. Özellikle ilk hamileliklerinde otizmli bir bebek sahibi olan aileler ileride ikinci bir çocuğa sahip olup olmama konusunda bu ayrıcalıklarını unutuyorlar. Bu ayrıcalık yaşanacak bütün sürece meydan okuma gücü veriyor özel ailelere. Bu ilk ve en önemli cümle.
                  İkinci bir çocuk konusunda geniş çaplı bir bakış açısı sunmak istediğim bu yazımda hem deneyimlerimden hem senelerdir okumakta olduğum kitaplardan hem de eski ders notlarımdan yararlandım. Umarım karar verme sürecinizde size yardımcı olan bir derleme oluşturabilirim.
                İkinci bir çocuğun kararını vermeden önce çocuğunuzun ve sizin özellikleri ne olursa olsun ikinci bir çocuğa hazır olup olmadığınızı belirlemeniz önem taşır. Annenin ve babanın psikolojik durumu, çocuğun gelişim süreci ve hızı bu konuya karar vermenizde size yardımcı olur. Yavaş yavaş bağımsızlaşan bir çocuğunuz varsa ikinci bir çocuk sizi de her iki çocuğunuzu da olumsuz etkilemeyecektir. Psikolojik olarak otizmli bir bireyle yaşamaya ayak uydurma konusunda bütün ebeveynler aynı düşünüyorsa yine aynı durum söz konusudur. Ancak halen otizmi reddeden bir ebeveyn söz konusuysa ileride ikinci çocuğa “seçilmiş çocuk” muamelesi yapma, özel gereksinimli çocuğu ihmal etme gibi istenmeyen durumlar oluşabilir. Öte yandan ikinci çocuğu bütün sorumlulukları alacak bir “kahraman” olarak görme eğilimi de olabilir. Bunun farkındalığı önem taşımaktadır.
                İkinci bir çocuğa her anlamda hazır olduğunu düşünen aileler için öğrenilmesi gereken bir diğer konu ise sayısal veriler. Otizmin sebebi net olarak ortaya konmadığı için yapılan araştırmalar kardeşlere de yönelmiştir. Bu çalışmalar genetik olup olmadığı konusunda ipucu sağlaması için yapılmaktadır. Çok çarpıcı sonuçlar elde edilmektedir. Otizmli bir çocuğunuz varsa ikinci hamilelikte çocuğunuzun öğrenme güçlüğü tanısı alma ihtimali %80, herhangi bir engele sahip olarak doğması ise %45. Bu sayılar kurduğum cümle kadar net değil. Her çalışmada farklı farklı sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Birçok farklı örnek de söz konusudur. İkinci kardeşin otizmli ya da üstün zekalı ya da normal gelişim gösteren birey olup olmayacağı ile ilgili net bir bilgi söz konusu değildir.
                Ailelerin düşünmesi gereken üçünü konusu ise iki başlık halinde karşımıza çıkıyor. Birinci başlık ikinci çocuğun normal gelişim gösteren bir birey olarak dünyaya geldiği varsayımını içeriyor.

  •   Çocuklar arası denge,
  •   her şeyin farkında olan çocuğun ruhsal sağlığını koruma,
  • otizmli çocuğun yeni kardeşe uyumu,
  • yeni doğan bebeği bir kahraman ve kurtarıcı melek olarak görmeme,
  • ikinci çocuğun da kendine has özellikleri olabileceğini ayırt etme,
  • her iki çocuğa da kesişen ve ayrışan zamanlarda vakit ayırabilme gibi konuları içeren bu başlık ailenin psikolojik destek ile atlatabileceği bir süreci içeriyor.
                İkinci başlık ise ikinci çocuğun da herhangi bir engel ile dünyaya geldiği varsayımı üzerinde duruyor. Bu varsayım gerçekleştiği takdirde,

  •  ailenin bunu karşılama süreci,
  • kabullenme durumu,
  •  ikinci çocuğun eğitim-tedavi süreci,
  • otizmli çocuğun yeni kardeşe uyumu,
  •  her iki çocuğun istek ve ihtiyaçlarına yeteri kadar zaman, vakit ve bütçe ayırabilme konuları karşımıza çıkıyor. Aile zaten ikinci çocuğa karar verdiğinde buna hazırlıklı olsa da yaşanan şokun atlatılması için psikolojik destek alınması yerinde olacaktır. İlk çocuklarından zaten deneyimli olan aile ikinci çocuklarında daha hızlı ve akılcı çözümler üretebilecektir, bu da ailenin süreci daha da kolay yaşamasını sağlayacaktır.
                Artık üç değil dört kişi olan bir ailenin sorumlulukları hem artarken hem de azalacaktır. Bütün bu süreç nasıl yaşanırsa yaşansın temel olan konu ikinci çocuğa herhangi bir rol yüklemeden kendi başına bir birey olduğunu ebeveynlerin ihmal etmemesidir. Süreç boyunca uzman yardımı alınması, sürekli devam eden terapilerin aksamadan sürmesi süreci daha kolay ve keyifli kılacaktır.
                Aile düşünerek ve sonuçlarını kabullenerek verdiği kararların sonucunda huzuru yakaladığı zaman onlara yardımcı olan uzmanlar da emeklerinin karşılığını alarak aileye tam verimli hizmet sunmaya devam edeceklerdir.

                Riskli gibi görülen ama sağlıklı bir süreçle üstesinden gelinebilecek bu süreçte umarım yazımla sizlere yardımcı olabildim. Yazımı hazırlarken Elif TEKİN-İFTAR editörülüğündeki Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Çocuklar ve Eğitimi kitabından, üniversite yıllarımdaki Prof. Dr. Bülbin SUCUOĞLU’ndan aldığım Otizm dersi notlarımdan, editörü Sezgin VURAN olan Sosyal Yeterliklerin Geliştirilmesi kitabından faydalandım. Ayrıntılı bilgi için bu kitaplara bakabilirsiniz. Sevgiler.