30 Ekim 2017 Pazartesi

Öğrenme Güçlüğü ve Bilişsel Strateji Uygulamaları



Herkese güzel bir ekim gününden merhabalar. Ekim ayı sona ererken karşımıza çıkan kasım ayının hep güzelliklerle hatırlanmasını temenni ediyorum, şimdiden güzel kasım aylarınız olsun.
Geçtiğimiz hafta Gazi Üniversitesi Özel Eğitim Bölümü Başkanı Prof. Dr. Emine Rüya Özmen Hoca'mızın öğrenme güçlüğü konulu bir seminerine katıldım. O kadar kalabalık vardı ki seminer öncesi gözlerim doldu; bu, bir seminere konuşmacı olarak gelen kişi için büyük onur. Bu kalabalık bence seminerden istediğini de aldı. Rüya Hoca'yı ilk kez dinledim ve inanılmaz keyif aldım. (Tabi merdivenlerde seminer dinlerken tutulan belim benimle yanı fikirde değil.) Bu seminerden sizlere üç haftalık bir seri yazısı hazırladım bile. Şimdiden iyi okumalar diliyorum sizlere. O seminere katılanlardan not alamayanlara, katılma fırsatı olmadığı için üzülenlere bence güzel bir doküman olacak. Hadi başlayalım.
...
Rüya Hoca seminere öğrenmenin tanımını yaparak başladı. Şimdi sizlere öğrenmenin tanımını yapıp, yorucu bir başlangıç yapmayacağım ben. Rüya Hoca'nın vurgusu bilişsel bakış açısına göre öğrenmeyeydi. Bu nokta; öğrenme sürecinde olan bitenlerdi. Bilişsel bakış açısına sahip uzmanlar öğrenmenin çıktısına değil de öğrenme sürecinde yaşananlara dikkat ediyorlar. Rüya Hoca, öğrenme güçlüğü tanılı bireylerle çalışırken bu bakış açısına sahip olmamızı önerdi.

Öğrenmenin olması için gereken birkaç önemli nokta var:

  • İstek: Herhangi bir konuda bilgi edinmeyi istemek öğrenmenin oluşmasını kolaylaştırıyor.
  • Üstbiliş: Daha önce zihin kuramı yazımda bahsettiğim beceriler; yani nasıl öğreneceğini bilme, öğrenmeye hazırlık yapabilme gibi beceriler. Bu becerilere sahip bireyler daha kolay, çabuk ve kalıcı öğreniyorlar.
  • Dikkat
  • Denetim odağı: Öğrenme sırasında kendini denetleme, kendini destekleme gibi becerileri kapsayan süreci vurguluyor.
  • Motivasyon: Olmazsa olmaz!
Yukarıdaki bu ögelerde herhangi bir sorun olduğunda çocuklarımız olumsuz öğrenme yaşantıları elde ediyorlar. Bu olumsuz öğrenme yaşantıları derse-okuma yazmaya-matematiğe karşı isteksizliğe sebep oluyor. Bu isteksizlik sonucu alıştırma eksiklikleri meydana geliyor. Alıştırmada eksikliklerin sonucunda ise akademik başarısızlık kaçınılmaz hale geliyor. Başarısız oldukça isteksizlik artıyor ve bu döngü kısır döngü halini alıp içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Peki bu oyunu kim bozacak? Tabi ki öğretmenler!

Rüya Hoca bu bilgilere vurgu yaptıktan sonra üst düzey becerilerin doğası ile ilgili bilgiler verdi. Ancak ben burada sizlere üst düzey becerilerin neler olduğunu açıklamalıyım: Okuduğunu anlama, problem çözme, özetleme, örüntü tamamlama gibi beceriler üst düzey becerilerdir. Peki bu becerilerin ortak özellikleri neler? Bilişsel bakış açısına göre bu becerilerin özellikleri şunlar:
  1. Bütüncüldürler: Bu becerileri diğer beceriler gibi bölerek çalışmak zordur. Örneğin problem çözme becerisinde bu beceriyi basamaklandırabilirsiniz ancak bölemezsiniz. Bir problemi çözmek için süreci bölebilirsiniz ancak bu davranışı bölemezsiniz. Bütüncül şekilde öğretimin yapılması gerekir.
  2. Sürece yoğunlaşma söz konusudur: Yukarıdaki maddede yazdığım gibi bu becerileri çalışırken sürece yoğunlaşarak onu yapılandırmak, şekillendirmek önemlidir.
  3. Beceriyi yetkin uygulayan kişilerin stratejilerinden yola çıkılarak çalışılmalıdır. Bu becerileri öğretirken, yetkin şekilde uygulayan kişiler model alınmalı, basamaklandırma bu modellere göre yapılmalı.
Üst düzey becerilerin öğreniminde sıklıkla bilişsel strateji öğretimi yapılmaktadır. Peki bu "bilişsel strateji" ifadesi ne demektir? Gagne'nin tanımı şöyle: Organizmanın kendi yöntemleri ile bilgiyi kodlaması,hatırlaması,geri çağırmasıdır. Bilişsel stratejilerin amacı öğrenilen becerilerin içselleştirilmesini ve otomatikleşmesini sağlamaktır. Yani bir çocuk okuduğunu anlama becerisinde uygun bilişsel stratejiyi seçmeyi ve uygulamayı öğrenirse içselleştirmiş olur ve bu beceriyi göstermek otomatikleşir. Temel hedefimiz de bu! (Dikkat dikkat! Beceriyi bağımsız yapıyor diye çocuğunuzun beceriyi içselleştirdiğini düşünmemelisiniz. Bağımsız yapıyor olmak sadece içselleştirme konusunda atılan bir adımdır.)

Bilişsel strateji öğretiminin ögeleri:
  1. Yüksek sesle düşünme: Burada öğretmen yüksek sesle düşünerek model olur. Burada çocuğunuz hem bir stratejinin nasıl uygulandığını görmüş olur hem de strateji uygulayıcısının içkonuşmasını duymuş olur. Benim en sık kullandığım öge sanırım bu. Öğretmen, bir stratejiyi kullanırken bu stratejiyi yüksek sesle adım adım anlattığında kendi bilişsel stratejisini görünür kılar. Öğretmen burada otomatikleşmeye model olmuş olur. Burada önemli olan nokta şu: Bu konuşma bir fonksiyon sunmuyorsa işlevsel değildir ve bilişsel strateji öğretiminin herhangi bir ögesi söz konusu değildir. (Burada dil ve konuşma becerilerini desteklerken uyguladığımız paralel konuşma tekniğinin zihinsel işlemleme sürecinize uygulandığını varsayabilirsiniz. 24 ile 5'i toplayacağım. 4 aklımda 5 elimde. 4,5,6,7,8,9. O halde sonuç 9. 9'u şimdi 4 ve 5'in altına yazmalıyım... gibi.)
  2. Etkileşimsel diyalog: Burada bilişsel stratejiyi çocuğumuz kullanır. Öğretmen ise bu süreçte çocuğumuzu destekler.
  3. Destekleyiciler/ işlemsel kolaylaşıtırıcılar: Yetişkin, ikinci maddedeki destekleme durumunu bu maddedekiler sayesinde yapar. Destekleyiciler öğretmen ve çocuk arasında köprü görevi görür. Çalışma kağıtlarından tutun da kullanılan tekniklere kadar hepsi destekleyicilerdir.
Bilişsel strateji öğretimin doğrudan öğretimle farkı nedir diye sorabilirsiniz. Çünkü bilişsel strateji öğretiminde de model olma, rehberli uygulamalar ve bağımsız uygulama söz konusudur. Doğrudan öğretimde içselleştirme söz konusu değildir. Bağımsız uygulama hedeftir. Bilişsel strateji öğretiminde ise hedef içselleştirmektir.

Bilişsel strateji öğretim süreci:
  1. Yetişkin üst biliş gerektiren becerilerde yüksek sesle konuşarak model olur.
  2. Çocuk ile yetişkin arasında etkileşimsel diyalog oluşur.
  3. Yetişkin destekleyiciler kullanarak süreçte sorumluluk alırlar.
  4. Çocuk ise öğretmenin sunduğu bu destekleyicilerle ve kendi içsel konuşmaları yoluyla beceriyi içselleştirmeye başlar.
  5. İçselleştirme, çocuğun bu diyalogu amaca yönelik bir diyalog gibi kullanmaya başladığında olmuş olur.
  6. Bu sürecin sonucunda ise içselleştirilen beceri otomatikleşir ve bilişsel strateji öğretimi hedefine ulaşmış olur.
Şimdi Rüya Hoca'nın sunduğu strateji örneklerine geçelim:
  • Okuduğunu anlama becerisinin okuma öncesi süreci için strateji örnekleri
    • Metin okumak için amaç oluşturmak
    • Okumadan önce metinde durumlarla ilgili tahminde bulunmak: Burada beyin fırtınası şeklinde ön bilgileri etkinleştirmek hedef
    • İçeriği görselleştirme, kavramları açıklama gibi ön bilgiyi etkinleştirici etkinlikler yapma
    • Rehberli okuma için sorular verme
    • Metin yapısı bilgisi oluşturma
    • Metni önceden gözden geçirme
    • Metin ipuçlarına bakma
  • Okuduğunu anlama becerisi okuma sırası için strateji örnekleri
    • Ana fikirleri ve yan fikirleri bulma
    • Sorulara cevap verme
    • Yeni sorular ve tahminler geliştirme
    • Okunanları şemaya yerleştirme
    • Zihinde canlandırma
    • Soru sorma ve cevaplama
  • Okuduğunu anlama becerisi okuma sonrası için stratejiler
    • Özetlemek
    • Önceki tahminlerle metinler arası ilişki kurmak
    • Metni okuduktan sonra metinle ilgili sorular sormak
  • Yazma öncesi stratejiler
    • Yazma amacını belirleme
    • Okuyucu kitlesi belirleme
    • Beyin fırtınası yapma
    • Fikirleri düzenleme
  • Yazma sırasındaki stratejiler
    • Planlamaları yazılı forma geçirme
    • Anahtar kelimeler, giriş-geçiş kelimeleri kullanma
    • Planlamalarla yazılanları karşılaştırma
    • Beyin fırtınası
  • Yazma sonrası stratejiler
    • Yazıları düzeltme
    • Yazılanları gözden geçirme
  • Matematik problemleri çözme becerisi çözüm öncesi stratejiler
    • Okuma
    • Kendi kelimeleriyle anlatm
    • Anahtar kelimeleri bulma
  • Matematik problem çözme becerisi çözüm sırasındaki stratejiler
    • Görselleştirme
    • Planlama yapma
    • Cevapları tahmin etme
    • Hesaplama yapma
  • Matematik problemi çözme becerisi çözüm sonrası stratejiler
    • İşlem basamaklarını kontrol etme
    • İşlemleri kontrol etme
Bu stratejiler ayrı ayrı yazıların konuları bence. Fırsat buldukça bir bir açıklamaya çalışacağım ancak bu stratejileri uygularken dikkat edilmesi gereken birkaç nokta var:
  1. Süreç öncesi-sırası-sonrası stratejileri arasında ihtiyaç duydukça geliş gidişler yapılabilir.
  2. Öncesi ve sırası stratejiler daha mühim çünkü sonrasını etkiliyor.
  3. Her bir stratejiyi sağlıklı ve tam uygulamak mühim. Stratejiyi yarım bırakmak, önceki strateji olmaksızın hareket etmek sürecin eksik kalmasını sağlar.
Uzun ama kullanışlı bir yazı oldu görüşündeyim. Diğer iki yazım ise POSSE ve POWER bilişsel strateji uygulama paketleri ile ilgili. Soru, görüş ve öneriler için nerelerden iletişim kuracağınızı artık çok iyi biliyorsunuz.
Herkese sevgiler. Görüşmek üzere.

24 Ekim 2017 Salı

Etkileşimli Kitap Okuma



Herkese güzel bir haftadan merhabalar. Huzur ve neşe ile geçireceğiniz bir hafta olması dileklerimle, tam bir sevgi pıtırcığı gibi bu haftaki yazıma başlıyorum.

Birkaç hafta önce bu konuda bir seminere (Seminer Bilge Çocuk'ta gerçekleşti ve Dr. Gökçe Karaman tarafından verildi.) katıldıktan sonra bu konuda bir yazım var zaten diyerek yeni bir yazı ekleme ihtiyacı duymamıştım. Ancak bu hafta gelen sorulara cevap vermek için elime blogumun etiketlerinin listesini alınca gördüm ki etkileşimli kitap okuma ile ilgili herhangi bir yazım yokmuş. Hemen makale ve kitap taramalarına başladım. Mis gibi makaleler ve kitaplar var bu konu ile ilgili.

Etkileşimli kitap okuma nedir?

Temelde kitap okuma etkinliğini anlamlı, hedefi olan ve kitabı okuyan ve dinleyenin olmadığı, herkesin okumanın parçası olduğu bir süreç, denilebilir. (Bu da size sunduğum her tanımda olduğu gibi kendi tanımım :) )
Etkileşimli kitap okuma bir yetişkin ve bir çocuk ile yaşanan kitap okuma sürecinde çeşitli yapılandırmaların kullanıldığı bir süreç. Bu süreçte yetişkin kitap okuyan, çocuk dinleyen iken etkileşimli kitap okumada ise yetişkin de çocuk da kitabı yaşayan taraf oluyorlar. Yetişkin aşamalı olarak kitabı okuma görevini ya da yaşama görevini kendinden çocuğa bırakır. Çocuk bu süreçte kitabı okumayı ya da dinlemeyi bir sorumluluk gibi değil de bir oyun gibi görür ve keyif alır. Erken dönemde yapılan etkileşimli kitap okuma çalışmaları ilerleyen dönemde kitap kültürü, alışkanlığı ve sevgisi edinimi için çok faydalıdır.

Etkileşimli kitap okumanın faydaları nelerdir?


  • Etkileşimli kitap okuma sürecinin psikolojik yararlarından başlayacak olursak çocuğunuzun bir birey olduğu duygusu, sözcüklerine ve düşüncelerine değer verildiği algısını sağlamak için yararlıdır. Yapılan yapılandırmalarla birlikte daha çok söz alan, kendi dil ve konuşma beceri düzeyine göre fikrini daha rahat ortaya koyma şansını elde eden her çocuk psikolojik olarak daha sağlıklı bir birey olarak büyüyecektir. Bu, ilerleyen dönemde kendi fikirlerine değer veren bir yetişkin olmasına da yardımcı olacaktır.
  • Dil ve konuşma becerilerine katkılarına baktığımız zaman hedeflediğimiz dil ve konuşma becerisinin niteliğine göre kitap okuma etkinliğini şekillendirerek her beceriyi çalışabilmekteyiz. Bu da dil ve konuşma becerilerinde istenilen her türlü ilerlemenin etkileşimli kitap okuma ile sağlanabileceğini göstermektedir. Yapılan birçok bilimsel çalışmada da ifade edici ve alıcı dil becerilerinin ilerlemesinde önemli bir rolü olduğu ortaya konulmuş, çok keyifli değil mi?
  • Dil ve konuşma becerilerinde yarattığı farkla dolayısıyla sosyal becerileri de olumlu yönde etkilediğini söyleyebiliriz. Sosyal becerilerdeki bu olumlu etki aynı zamanda psikolojik olarak yaşanan olumlu yaşantıların da sonucudur.
  • Gelişimi risk altında olan, zihinsel becerileri sınırda olan bebekler için uygulandığında olumlu sonuçlar alındığı risk durumunun çoğu durumda sonlandığı ve bebeklerin yaşıtlarına yetiştikleri de bilimsel olarak kanıtlanan durumlar arasında. Gelişimi destekleyen bir etkinlik olduğu da söylenebilir.


Etkileşimli kitap okumada ne gibi yapılandırmalar yapılır?

Bu yapılandırmaları iki gruba ayırdı Gökçe Hocamız. Ben de onun bize verdiği dökümanlardan sizlere bir özet sunacağım. Bu iki grup konuşmayı başlatma ve sürdürmeyi içermekte.

Konuşmayı başlatma yolları: tamamlama, hatırlatma, açık uçlu soru, 5N soruları ve ilişkilendirmedir.

Tamamlama; çocuğunuzdan kitapta geçen bir ifade ya da cümleyi tamamlamasını istemeye dayanır. "Ayşe bugün .... . Ne yapmış olabilir?" gibi.

Hatırlama; çocuğunuza kitaptaki karakter ve olaylarla ilgili sorular sormayı gerektirir. "Ayşe'nin eteği ne renkti?" gibi.

Açık uçlu sorular uygulanırken de çocuğunuzdan kitapta geçen bir olayı anlatmasını, durumları betimlemesini isteyebilirsiniz. "Sence neden Ayşe bunu giydi?" gibi.

5N soruları ise hepimizin bildiği ne, nerede, ne zaman, nasıl, neden sorularıdır. Soruları kullanarak kitapla ilgili etkileşiminize deva edebilirsiniz.

İlişkilendirme yolunda ise okuduğunuz öyküdeki olaylar ve durumları çocuğunuzun yaşantısıyla bağlantılandırma söz konusudur. "Ayşe'nin bu elbisesi senin de dün giydiğin yeşil elbiseye benziyor." gibi.

Konuşmayı sürdürme yolları: başlatma, değerlendirme, genişletme, tekrarlatmadır.

Başlatmada çocuğunuzdan öyküde bulunan bir resmi isimlendirmesi, anlatması istenebilir. "Bu ne?" gibi sorularla sürece başlayabilirsiniz.

Değerlendirmede çocuğunuzun verdiği cevabın doğru olup olmadığını değerlendirerek buna uygun dönüt verebilirsiniz. "Bu bir ördek değil. Bence bu bir kaz." gibi.

Genişletme ise dil ve konuşma becerileri çalışırken sık sık kullandığımız stratejilerden biridir. Çocuğunuzun verdiği cevabı birkaç kelime daha ekleyerek yenilemenizi gerektirir. Örneğin çocuğunuz "Aa araba!" dedi. Biraz klişe bir örnek olsa da "Kırmızı, güzel bir araba!" diyerek genişletebilirsiniz.

Tekrarlatmada çocuğunuzdan genişletme cümlenizi tekrar etmesini bekleyebilirsiniz. Çocuğunuz genişletilmiş cümleyi kullanarak çeşitli becerileri öğrenmiş olur.

Konuşmayı başlatma ve sürdürme yollarını uyguladığınızda göreceksiniz ki etkileşimli kitap okuma süreci kendiliğinden devam etmiş ve bitivermiş. Peki bu süreçte nelere dikkat edilmeli?


  1. Bir kitabı bir kez okuyup kaldırmak yerine birkaç kez çocuğunuzun okumasını, dinlemesini, bakmasını sağlayın. Bir kitabı etkileşimli kitap okuma prensiplerine göre en az üç kez okumanız daha sağlıklı.
  2. Kitabı okumadan önce, tek başınıza okuyup hedeflerinizi sayfa sayfa belirlemek daha doğru olacaktır. Her sayfaya notlar alarak süreci daha amaçlı hale getirebilirsiniz.
  3. Kitabı okuduktan sonra çocuğunuzun kitabı tek başına incelemesine müsaade edin. Böylece neresi daha çok ilgisini çekti, hangi sayfa onu daha çok eğlendirdi görebilirsiniz. Bu sayede de bir sonraki okumada o sayfalara dikkatinizi verebilirsiniz.
Dün yazı yayınladıktan sonra gelen soruların cevaplarını buraya ekleyerek tamamlıyorum yazımı:
  • Kitap temini için internet daha uygun oluyor. İnternetten aldığınızda daha uygun ve daha çabuk elinizde oluyor kitaplar.
  • Öneri kitap konusuna gelince. Çocuğunuzla beraber kitapçıya gittiğinizde hangi tür kitaplarla ilgilendiğini görebilirsiniz. Eğer çocuğunuz kitapçıya gitme konusunda uygun davranışlara sahip değilse ona hitap edebileceğini düşündüğünüz ve yaşına uygun kitapları kendiniz seçmelisiniz. Bir liste sunarak "dayatma"da bulunmak istemem.
  • Her çocuğun odasında bir kitaplık olmalı bence. Ben, bu seminere katıldıktan sonra okulumuzdaki bütün sınıflara dolaplar dışında bir de kitaplık ekletilmesi için elimden geleni yaptım. Sağ olsun babam bütün sınıflarımıza birer kitaplık yaptı ve şimdi her sınıfımızda bir kitaplık var. Çocuklarımız evde kitaba aşina olmalı ki bu etkinlikler amacına ulaşsın. Maddi olarak zorlayacaksa ikinci el satan sitelerde çok çok uygun kitaplıklar oluyor.
Umarım sizler için yararlı ve keyifli bir yazı olmuştur. Şimdiden iyi eğlenceler, okumalar ve çalışmalar diliyorum. Sevgiyle kalın, görüşmek üzere.

17 Ekim 2017 Salı

Makasla Kesme Becerisinin Özel Gereksinimli Bireyler için Yapılandırılması


Merhabalar, geçtiğimiz günlerde sizlerle paylaştığım kalem tutma becerisi için basamak ve etkinlikler ile ilgili yazımın ardından en çok sorula soru "Makasla kesme nasıl çalışacağız?" oldu. Okul öncesi dönemde, okula henüz başlayan bireylerde ve okul döneminin çoğu kısmında makasla kesme becerisi oldukça sık çalışılan bir beceri. Bu nedenle bu hafta sizlere makasla kesme becerisinin basamaklarını sunmak istiyorum.
Öncelikle makasla kesme becerisinin neden önemli olduğunu bir konuşalım. Öğretmenler neden birçok etkinliğin arasında bu etkinliği tercih ederler bir görelim:

  1. Hiç aklınıza gelmemiş olabilir ama makas bazen tehlikeli bir alet olabiliyor. Kendine dikkat etme, çevresine dikkat etme, sakınarak çalışma, elindeki işe güvenlik sebebiyle özen gösterme gibi konularda deneyim sağlayabilir.
  2. El-göz koordinasyonu, bu öğrenmenin temelini oluşturan bir beceridir, gelişiminde oldukça etkili bir etkinliktir.
  3. İki eli organize bir şekilde kullanma konusunda da oldukça etkili bir beceridir. İki eli birbirine yardımcı olacak şekilde kullanabilme çalışmak beynin her iki lobunu da çalıştıracağı için önemlidir. Her iki lobun organizasyonu ise daha ileri bir beceridir ve makasla kesme sayesinde çalışılması daha kolay ve eğlenceli olacaktır.
  4. Çeşitli öğrenme deneyimleri için makasla kesme oldukça eğlenceli bir etkinlik olabilir. Örneğin dil ve konuşma becerileri çalışırken ince kas becerileri ile beynin ilgili yerini uyarmak önemli. Yansıma ses taklidi çalışırken hayvanları kağıttan makasla çıkarıp öte yandan da yansıma seslerini vermek ne kadar yararlı bir dil ve konuşma etkinliği olur değil mi?
  5. Makasla kesme çalışırken el kaslarını istendik şekilde, hedefe uygun kullanma da edinilir. Yani kalem tutma için, sınırlı alan boyama için gereken amaçlı el hareketlerini makasla kesme çalışarak öğretebiliriz çocuklarımıza. El hareketlerinde istemdışı olan davranışlar başta CP olmak üzere fiziksel engelde oldukça sık gördüğümüz bir durum. Bu hareketlerin minimuma indirilmesinde de bu beceri etkili olmakta.
  6. El kaslarının istendik hareketleri dışında güçlenmesi için de makasla kesme becerisi önemlidir. Makasla kesme çalışılırken kullanılan başat el ve bu eldeki kaslar yazı yazma için kullanılan kaslardır. Bu kasların çalışılması ilerleyen dönemde kalem tutma ve yazı yazma için gerekli gücü kaslara verir.
  7. Etkinlik başlatma, sürdürme ve sonlandırma ve ayrıca başladığı etkinliği sonlandırma gibi becerilerde de önemli bir rol oynar. Makasla kesme becerisinin tamamını bir etkinlik olarak görmek gerekirse bu beceri uygulanırken yorulma, sıkılma, dikkat dağılması gibi durumlar yaşandığında dahi etkinliği devam ettirip sürdürme bile belli başlı bir beceridir. Bu becerileri çalışmak için de bu beceri kullanılabilir.

Yukarıda ucundan kıyısından sunduğum öneminin ardından makasla kesme becerisinin basamaklarına geçebiliriz. Bu basamakları sırasıyla çalışıp bitiren her birey misler gibi makasla kesme becerisi edinmiş olacaktır. Tabi bireysel farklılıklara göre basamakları yapılandırmanız gerektiğini ihmal etmeyin. Makasın şekli, verilen yardım, kesilen nesnenin görüntüsü gibi uyaranları yapılandırdığınızda daha farklı sonuçlar alabilirsiniz.
Buyurunuz iyi okumalar.

Makasla Kesme Beceri Basamakları

1-    Makasla rastgele keser.
A
3 cm genişliğinde bir kağıdı rastgele keser.
B
5 cm genişliğinde bir kağıdı rastgele keser.
C
10 cm genişliğinde bir kağıdı rastgele keser.
D
A5 boyutundaki bir kağıdı rastgele keser.
E
A4 boyutundaki bir kağıdı rastgele keser.
F
A4’ten daha büyük boyuttaki kağıdı rastgele keser.
2-    Düz bir çizgi üzerinden keser.
A
Düz bir çizgiyi 3 cm uzunluğunda keser.
B
Düz bir çizgiyi 5 cm uzunluğunda keser.
C
Düz bir çizgiyi 10 cm uzunluğunda keser.
D
Düz bir çizgiyi istenilen uzunlukta keser.
3-    Eğik bir çizgi üzerinden keser.
A
Eğik bir çizgiyi 3 cm uzunluğunda keser.
B
Eğik bir çizgiyi 5 cm uzunluğunda keser.
C
Eğik bir çizgiyi 10 cm uzunluğunda keser.
D
Eğik bir çizgiyi istenilen uzunlukta keser.
4-    Basit şekli kağıttan keserek çıkarır.
A
Basit hayvan figürleri, sınırları geniş basit resimleri, şekilleri kağıttan keserek çıkarır.
5-    Karmaşık bir şekli kağıttan keserek çıkarır.
A
Daha karmaşık şekilleri olan resimleri kağıttan keserek çıkarır.



9 Ekim 2017 Pazartesi

Pekiştireç Tablosu ve Kaynaştırma Sınıfında Kullanımı


Herkese güzel bir haftadan merhabalar. Geçtiğimiz günlerde yaptığım bir okul görüşmesinden bahsederek başlamalıyım bugünkü yazıma. Okul ismi vermem ve tebrik etmem bence böyle durumlarda etik ihlali değil. Yenimahalle Orhangazi İlkokulu öğretmenleri ve rehberlik servisi kaynaştırma dostu, ilan edebiliriz herkese. Bilgili, deneyimli ve bilmediği konularda yeni bilgilere açık, değerli bir okul, tanıştığıma öyle mutlu oldum ki.
Kaynaştırma konusunda birçok güzel konudan söz ettik. Bu konulardan biri de kaynaştırma sınıflarında uygulamanın keyifli ve doğru olduğu "pekiştireç/ödül tabloları" oldu. Ben de bu yazımda sizlere kaynaştırma sınıfı olsun olmasın grup içeren bütün sınıflarda uygulayabileceğiniz bu yöntemi önereceğim. Buyurun başlayalım.
...
Pekiştireç nedir?

  • Temel olarak bir davranışın devamlılığını ve öğrenimini sağlamak için bireye verilen olumlu uyaran/ödül diyebiliriz.
  • Pekiştireçleri birincil ve ikinci olarak ayırıyoruz.
    • Birincil pekiştireç doğrudan çocuklarımıza yiyecek olarak verdiğimiz ödüllerdir.
    • İkincil pekiştireçler ise sosyal, sembol, etkinlik ve nesne pekiştireçleridir.
      • Sosyal pekiştireç; çocuğun yanağını okşamaktan tutun da "Aferin!" demeye kadar geniş bir yelpazeyi kapsar.
      • Sembol pekiştireç; deftere yıldız koymak, yakasına kurdele takmak gibi belirli bir durumu sembolize eden pekiştireçlerdir.
      • Etkinlik pekiştireci; güzel bir dersten sonra parka çıkma, oyun oynama gibi ödüllerdir.
      • Son olarak nesne pekiştireci ise (Bu KPSS hazırlık kitaplarında geçiyor.) verilen ödüllerdir; kalem, kitap vs gibi.


Pekiştireç tablosu ise pekiştireci sunarken kullanılan bir göstergedir. Birey, aldığı sembol pekiştireci bu tabloda görür ve pekiştireç amacını bu şekilde gerçekleştirmiş olur. Her doğru tepkide bir sembol pekiştireç tabloya yerleştirilir ve belirlenen kota dolunca ya da zaman geçince, daha önceden belirlenen bir ödül/pekiştireç verilir. Temel olarak pekiştireç tablosu dediğimiz "sistem" bu.

Pekiştireç tablosu bireysel derslerde ne işe yarar?

  • Öğrenciye birincil pekiştireçler vererek bu pekiştireçlere bağımlılığını farkında olmadan arttırmak yerine daha çok zihinsel süreç gerektiren bu sembolleri kullanmak örtük olarak birçok hedefi çalışmayı sağlar. Hedefe giderken küçük hedeflere ulaşması gerektiğini bilme, her doğru hareketinin bir sonraki doğruya götürdüğünü fark etme, sabretme ve bekleme gibi.
  • Ayrıca her çocuğumuz her ödülü yiyemiyor olabilir, diyet, düzenli beslenme gibi konular sebebiyle birincil pekiştireç aslında "artık" çok da tercih edilmiyor.
  • Belirlenen semboller ile farklı hedefler çalışılabilir. Rakam öğretiminden tutun da renk eşlemeye kadar.
  • Semboller çocuğunuzun sorumluluk duygusunu arttırır ve sürece odaklanmasına yardımcı olur.

Pekiştireç tablosu grup derslerinde ya da kaynaştırma sınıflarında ne işe yarar?
  • Rekabet duygusu üst seviyelerde olan çocuklar için kurallara uymak adına önemli bir motivasyon olur.
  • Henüz okula başlayan çocuklar için sınıf kurallarına uyma becerileri bu tablo sayesinde çalışılması en keyifli beceri haline gelir.
  • Kaynaştırma öğrencisinin de dahil olduğu bir süreç olduğu için kaynaştırma öğrencisinin sınıfa uyumu ve sınıfın onu kabulü daha çabuk olacaktır.
  • Öğretmen hem okulda hem de sınıfta eşitlik ve düzen durumunu daha çabuk organize edebilecektir.
  • Grup derslerinde her bir öğrencinin sağlık durumuna göre yiyecek pekiştireci belirlemek ve uygulamak zor olacağından pekiştirme sürecini kolaylaştıracaktır.

    Pekiştireç tablosu nasıl kullanılır?

    • Hazırlanışıyla ilgili birçok video var zaten. Şu linkte bir örneği var;  http://www.eba.gov.tr/video/izle/9094fae152d0cf4c840d693bb86f4cec6c553c76b8004 . Ancak benden bir öneri; eğer kaynaştırma sınıfında hazırlıyor iseniz sınıftaki öğrencilerinizle beraber bir etkinlik olarak hazırlamanız çok keyifli olacaktır.
    • Tabloyu hazırladıktan sonra sınıfta görülebilir ve rahat uzanabileceğiniz bir yere asın.
    • Tabloyu nasıl kullanacağınızı ve neden orada olduğunu öğrencilerinize anlatın.
    • Pekiştireci vermek için bir tarife belirleyin. Örnek vermek gerekirse:
      • Her sorduğum soruda doğru cevabı verenin isminin karşısında bir yıldız takacağım.
      • Sınıf kurallarına uyduğunu gördüğüm herkese bir gülücük vereceğim.
      • Gün içerisinde herkese birkaç fırsat vereceğim. İki kez doğru yapana bir güneş vereceğim.
    • Gün içerisinde bu tarifelere göre çocuklarınıza eşit fırsatlar verin ve günün sonunda ödül almalarını sağlayacak şekilde sembol almalarını sağlayın. Özellikle ilk günler kaynaştırma öğrencisinin ödül almasını hedeflemek onun sınıfa uyumunu kolaylaştıracaktır. Olumlu davranışları kaçırmadan pekiştirmek önemlidir.
    • Çeşitli durumlarda ödülsüz günler de geçebilir bence, hiç sakıncası yok. Bazen çocuklarımız kaybetmeyi ve bu kayıp sonrası çok çalışıp kazanmayı öğrenmeli.
    • Küçük bir ipucu: Kaynaştırma sınıflarında kaynaştırmaya hazır olmadan sürece dahil edilen özel gereksinimli bireyler söz konusu olabiliyor. Genellikle yerinden kalkma, arkadaşlarının eşyalarını alma, derse ilgisizlik gibi durumlar söz konusu olabiliyor. Pekiştireç tablosu ile bu davranışları keyifle söndürebilirsiniz. "Aaa Hulki ne güzel de yerine oturdu. O zaman hemen ona bir yıldız. Şu an Aslı yerinde oturmadığı için ona yıldız veremiyorum." dediğinizde kaynaştırma öğrencisi Hulki, yerinde oturmaya bir adım daha yaklaşacaktır. Hem de Aslı sınıf kuralını hatırlamış olacaktır.
    Yazıyı yazarken bilgileri organize etmede biraz zorlandığımı hissettim. Anlaşılmaz, yorucu bir karmaşık bir yazı gibi geldiyse lütfen beni bilgilendirin, gerekli düzenlemeleri yapayım.

    Teşekkür yazısı: Yazıda paylaştığım fotoğrafların kaynaklarını köşelerine iliştirdim. Bu güzel tabloları bizimle paylaştıkları için bir bir teşekkür ederim. İyi ki varsınız.

    Umarım hepimizin işine yarayacak bir yazı olmuştur. Görüş, öneri ve sorularınızı bekliyorum. Sevgiler.

    2 Ekim 2017 Pazartesi

    Dokunmatik (Touch Math) Matematik Yöntemi ve Öğretimi


    Merhabalar. 31 Mart-2 Nisan 2017 tarihleri arasında Konya’da düzenlenen Gelişim Yetersizliği Sempozyumu süresince edindiğim bilgileri paylaştığım yazılarımın sanırım sonuncusu ile karşınızdayım. Bu haftaki yazımı Yrd. Doç. Dr. Ahmet Yıkmış”ın “Gelişimsel Yetersizliği Olan Çocuklara Matematik Kavram ve Becerilerinin Dokunmatik Matematik Yöntemi ile Öğretimi” konulu sunumunu kaynak alarak hazırladım. Daha önce kavram öğretiminin temeli olan eşleme becerilerinden bahsetmiştim. Şimdi ise birkaç basamak öne giderek “Touch-Math” yani hocamızın çevirisi ile “Dokunmatik Matematik” yöntemi ile rakam, dört işlem ve problem çözme becerilerinin nasıl öğretileceği ile ilgili bilgiler sunacağım.
    Touch-Math, üniversitede aldığım matematik öğretimi dersinde son sınıftaki bir arkadaşın gelip bize tanıttığı bir yöntemdi. O dönemden beri sıklıkla kullanmasam da her zaman acil durumda yanına alınacaklar listemde yer aldı. Hadi bakalım başlayalım.
    ...
    Touch-Math; adı üzerinde dokunarak matematiği algılama ve hissetmeye dayalı bir yöntemdir. Rakamların üzerine rakamı ifade edecek kadar nokta vs koymaya dayanan bir yöntem olarak özetleyebiliriz de. Nokta belirlemeye dayanır. Zaten oldukça soyut olan sayı ve rakam kavramlarının somutlaştırılmasını hedefler. Birçok öğretim yöntemi denenmiş olmasına rağmen matematiğin bu becerilerini edinmeyen öğrencilerde uygulanıp oldukça etkili ve kalıcı sonuçlar alınmıştır. Biraz karmaşık gelebilir. Ancak birazdan örnekler verdiğimde daha ne olacağından eminim.
    Touch-Math yönteminin birçok olumlu sonucu var. Matematiğin ezberleme gerektiren noktalarını uygulamaya dökerek daha rahat öğretmemizi ve öğrenmemizi sağlar. Sıralı öğreme stratejisine dayandığı için basamaklandırması ve uygulaması oldukça basittir.  Sayının değerini temsil eden noktalar söz konusu olduğundan dokunsal, görsel uyaranlara da hitap etmektedir. Bu yöntemin eğlenceli olması sonucu matematik kaygısı azalır ve daha bağımsız olur öğrenciler. Özel gereksinimli çocuklarımızın sosyal kabulünü zorlaştıran parmakla sayma, abaküs gibi yöntemler yerine bu yöntem kullanıldığında bireylerin sosyal ve bireysel algıları da değişmektedir.
    Ne kadar çok yarar saydım, değil mi?

    Şimdi isterseniz öncelikle rakamların öğretimi ile başlayalım. Sıra ile gittiğimizi ve en son sıfırı öğrettiğimizi vurgulamak isterim. Aşağıdaki bütün örnekleri daha önce kullandığım bir öğrencime göre el alışkanlığı olmuş halde paylaşıyorum. Her çocuğa göre noktaların yerleri, büyüklüğü, şekli, görüntüsü vs. her şey  değişebilir, unutmayın. 
    Fotoğraf ile anlatmak daha kolay olacak benim için.



    Şimdi de toplama işleminin nasıl yapıldığına bakalım:

    Çıkarma işlemi:

    Çarpma işlemi:

    Ve son olarak bölme işlemi:

    Burada önemini vurgulamak istediğim başka bir konu daha var. Her aşamada noktaları kullanmak yerine en başından yavaş yavaş uyaranları çekmek daha doğru. Biz buna “uyaran silikleştirme” diyoruz. (Bunun için daha ayrıntılı bir yazı hazırlamam gerekiyor sanırım.) Bu uyaran silikleştirme konusunda daha ayrıntılı bilgiyi kurumunuzdaki özel eğitim öğretmeninden alabilirsiniz.

    Ayrıca öğretmeniniz böyle bir yöntem seçmeden evde kendiniz böyle bir yöntem denemeye başlarsanız, bu; hem öğretmeninize saygısızlık olur hem de çocuğunuzun kafası karışır. Unutmayın: Yöntem kararını çocuğunuzun hayatındaki herkes oturup tartışarak beraber vermeli.

    21 Ocak 2020'de, gelen bir soru üzerine yazıya ekleme yapıyorum.
    Deneyimlerim sonucunda bu yöntemin çeşitli olumsuz yönleri olduğunu düşünüyorum. Bu yöntemi kullanmış diğer uzman arkadaşlarım ile yaptığımız görüşmelerde de aynı soru işaretlerini duydum. Bu soru işaretlerini şu şekilde özetleyebilirim:

    • Parmakla saymaması için, kaynaştırma ortamında etiketlenme ve dışlanma yaşamaması için çocuklara bu yöntemi öğretiyoruz ancak hiçbir çocuk rakamların üzerine nokta koyarak matematiği öğrenmiyor, parmaklarıyla sayarak öğreniyor. Etiketlenme olmaması için attığımız adım, daha çok dışlanmaya ve farklılaşmaya sebep oluyor.
    • Bu yöntemi kullanmaya karar verdiğimiz çocukların, sınıf öğretmenleri ya da matematik öğretmenleri de bu yöntemi kullanıyor ve biliyor olmalılar. Bir merkez, sadece bir öğretmenin uyguladığı ve çocuğun diğer hiçbir ortamda görmediği bir yöntem, bence işlevsel değil.
    • Buna ek olarak; bu yöntemi başlattığımız çocuğumuzun hayatında, bu yöntemin sunduğu uyaranları silikleştirene dek var olacağımızın bir garantisi yok. Bu yöntemi bilen, özel eğitim sektöründe yüz kişi çıkar mı bilemiyorum. Bu nedenle, sekteye uğrama, erteleme ya da kopma durumları için bu yöntem yine uygun değil. "E öğretmen öğrensin!", kabul, güzel mantık. Ancak her öğretmen yeni bilgiye açık değil ve maalesef çoğu öğretmen on yıllık bilgiler ile mesleğine devam ediyor. Bu riski almak ne kadar doğru, siz karar verin.
    • Bu yöntem sıklıkla otizmli bireylerle kullanılıyor. Otizmli bireyler için uyaranı, ipucunu, pekiştireci çekmenin ne kadar ayrıntılı ve özen gerektiren bir süreç olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak bu bolca emek gerektiren süreç çoğu zaman ihmal ediliyor ve noktalar olmadan işlem yapamayan, ipucunu çekmekte gecikilince ipucu bağımlısı olan birçok çocuk ile karşı karşıya kalıyoruz. Bu da ayrıca önemli bir nokta.
      Gelen soruya cevaben eklemelerim burada bitiyor. Şimdi yeniden 2 Ekim 2017'de yazdığım yazıma devam edebiliriz.
    Umarım sizler için anlamlı ve kullanışlı bir yazı olmuştur. Soru, öneri ve görüşlerinizi her zaman bekliyorum. Şimdiden kolaylıklar. Sevgiler.