27 Ekim 2020 Salı

Özel Gereksinimli Bireylerde Beslenmenin Sosyal Boyutu

Merhaba, geçtiğimiz günlerde okuduğum bir kitabı sık sık Instagram hesabımdan paylaştım, takip edenler biliyorlardır. Bu kitapta çocukların beslenmeleri hakkında bilgilendirici bir bölüm de vardı. Bu bölümde bir cümle benim birçok konuyu düşünmemi sağladı. Bu cümle "beslenmenin sosyal boyutu" hakkındaydı.

Günlük yaşantımda kendi beslenme düzenim, beslenme şeklim ve alışkanlıklarım üzerine çok düşündüğüm, "sofra" kültürünü sosyalleşme için değerli bulduğum, salgınla birlikte kalabalık sofraların değerini daha iyi anladığım bir dönemden geçerken çocuklarımız için "sofra"nın önemini uzun uzadıya düşünmemiştim.

Düşününce birkaç önemli nokta buldum. Bu noktalarda herhangi bir atıf sunamayacağım, kendi düşüncelerim ve deneyimlerim ile vardığım fikirler. Eleştiriye her zaman açık ve her zaman olduğu gibi güncellenmeye de hazır.

...

Beslenme sürecinin çocuklar için sosyal boyutu denince ben şu noktaları düşündüm:

  • Öncelikle yemeğin bir ödül olması sorunu, özellikle ilerleyen dönemde kendi yemeğini kendi hazırlayabilecek her çocuk için çok tehlikeli.
    Okulumuzda bir öğrencimiz var. Yaşına göre oldukça kilolu ve maalesef artık "obez" sınıfında. Bu çocuğumun ailesi çocuğumu sık sık yemekle ödüllendiriyor. Bu ödüller yaş büyüdükçe, minik sakızlardan, çikolatalardan; hamburgerlere pizzalara dönüyor. Bir çocuğun alması gereken kalori ve besinlerin miktarı belliyken her gün bu şekilde ödüllendirilmek sağlık açısından da duygusal açıdan da çok tehlikeli.
    Sağlık açısından tehlikesi ortada. Duygusal açıdan ise durumu özetlemeye çalışayım. Her olumlu durumun büyüklüğünü algılama şeklimiz yaşımızla birlikte değişir ve hayatımızda olan olumlu olayların büyüklüğü de farklılaşır. Okulda bir sınavdan yüksek not aldığımızda bir gofret yeterli olur ama işimizde terfi ettiğimizde duygusal olarak bir gofret değil büyük bir ziyafet isteyebiliriz. Sadece olumlu durumlarda da değil olumsuz durumlarda da yemek yiyerek rahatlamaya gidebiliyoruz, ancak rahatlamak için daha sağlıklı seçenekler var.
    Unutmayalım, pekiştirmede nihai hedef içsel motivasyonu oluşturmak ve kendi kendini, içsel pekiştirmeyi sağlamaktır.
    (Burada yetersizliğinin şiddeti yoğun olan çocuklarımı ayrı tutuyorum.)
  • Günümüzde sık sık ayrı yemek yiyen çocuklar görüyorum. Sofraların ayrı olmasını geçtim yemek vakitleri de başka başka oluyor. Çocuk tek başına, gezerek yemek yerken ailenin diğer fertleri sofrada, hep birlikte ve aynı saatte yiyorlar.
    Bu, birçok davranışın model alınması, ev kurallarının oluşması, sosyal kurallara alışma ve deneme için büyük bir kayıp.
    Benim önerim, oturarak yemek yemeye başlayan her birey (Yaşı yeterince büyükse oturma davranışı bir önkoşul değil bana göre.) aile ile birlikte, aynı zamanda ve aynı yerde yemek yemelidir. Sofrada o kadar çok beceri, çocuğumuz ve biz farkında olmadan çalışılır ki! Sıra alma, bekleme, sosyal kurallara uygun yemek yeme, nezaket kuralları, ailenin kültürünü edinme, gelenek aktarımı...
    Sofra değerli, sahip çıkalım.
  • Bu madde için kısaca şöyle yazmak istedim: Yeme bozuklukları vardır! Lütfen bir beslenme uzmanından yardım alın. Çocuğunuz belirli besinler dışında yemiyorsa, belirli saatlerde belirli besinler onu rahatsız ediyorsa, çok yiyorsa, yediklerini midesinden ağzına getirebiliyorsa... Daha birçok farklı durum var.
    Yolunda gitmeyen bir durum varsa mutlaka bir beslenme uzmanından yardım alın. Bu kişiler, bizlere bu konuda yardımcı olmak için eğitim aldılar, sadece "zayıflatmak" ya da "şişmanlatmak" için değil.
    Örneğin bizim okulumuzun anlaşmalı bir diyetisyeni (Diyetisyen Yağmur Ölmez, iyi ki var.) var, zorlandığımız çocuklarımızı ve ailelerini ona yönlendiriyoruz. Mis gibi bir süreç oluyor. Bu madde için söyleyeceğim son cümle: Yardım almaktan korkmayın.
  • Evde bir yemek kültürünün olması, sağlıklı beslenmenin seçilmiş olması da kıymetli. Bu nedenle ebeveynlerin kendi yaşam şekillerini de düşünmeleri ve değerlendirmeleri gerekiyor.
    Zaten abur cuburu çok fazla tüketen bir yetişkin, çok fazla tüketen bir ebeveyn olacaktır ve çocuğuna miras bırakacağı yeme düzeni de bu şekilde olacaktır.
    Evet, televizyon karşısında abur cubur yiyerek herhangi bir şey izlemenin dinlendirici olduğunu düşünüyor olabilirsiniz ancak burada bu davranışın her gün yapılmamasının önemini vurgulamak istiyorum. Düzenli spor, vücuduna aldığın besinin sağlığını etkilemesi gibi bilgiler ebeveynlerden çocuklara miras kalıyor.
  • Başka bir konuya daha değinip maddelerimi bitireceğim; çocuklara erken yaşta yemeklerini bitirmeleri öğretiliyor ancak yemek yedikten sonra tabağını kaldırmayla, özbakımını ve temizliğini kendi yapmasıyla, kendi sorumluluğunu kendi almayla, kendi porsiyonunu kendi belirlemeyle ilgili hiçbir öğretim yapılmıyor. Ebeveynleri bu konuyu da düşünmeye davet ediyorum.
Ben ara ara bu sayfaya girer, düşündüğüm şeyleri eklemeye devam ederim. Sizden gelecek olan önerileri de ekleyeceğim mutlaka. İlerleyen dönemlerde de bir uzman görüşü alıp buraya da taşırım bu yazıya atıfta bulunarak.

Haftaya görüşmek üzere.