Aylar önce Konya’da yapılan Gelişim Yetersizliği
Sempozyumu’nda aldığım bilgileri sunduğum, sonlara yaklaşan yazım Doç. Dr.
Mehmet Yanardağ Hoca’nın Fiziksel Eğitim ve Spor ile ilgili olan seminerini
referans alacak. Mehmet Hoca’yı ilk dinleyişimdi ve özellikle beden eğitimi
öğretmeni olmayan kurumlarda sınıf öğretmenlerinin, özel eğitim öğretmenlerinin
sorumluluğu altına alınan ve aslında ihmal edilen bir alanda aldığım ilk
seminer oldu. Bu nedenle yeri önemli ve ayrı oldu bütün bir sempozyum boyunca.
Mehmet Hoca sunumun başında birçok yanlış bildiğimiz ve
yanlış kullandığımız kavramı yeniden açıkladı. Fiziksel aktivite, fiziksel
eğitim, uyarlanmış spor, fiziksel uygunluk gibi kavramlar üzerinde durdu.
Örneğin uyarlanmış fiziksel eğitim; öğrencinin belirlenen ihtiyaçlarına göre
fiziksel uygunluk, temel hareket becerileri, bireysel ve grup oyunları ve
bireysel ve grup sporlarından oluşan bir bireyselleştirilmiş program. Maalesef
kurumlarda uyarlanmış bireysel bir fiziksel eğitimden bahsetmek çok güç. Burada
bildiğim birkaç kurum aklıma geliyor. Sayıları az olduğu için ve staj yaptığım
bütün okullarda böyle bir bireyselleştirme görmediğim için bu kadar net
konuşuyorum.
İkinci kavram uyarlanmış fiziksel aktivite. Bu kavram ise
yaşam boyu sürmesi gereken alışkanlıkları kapsıyor diyebiliriz. Boş zamanlarını
fiziksel uygunluk amacıyla değerlendirme, spora katılım gibi konular söz
konusu.
Uyarlanmış spor ise bireyin gereksinimlerine göre söz konusu
spor branşında yapılan çeşitli değişikliklerle bu sporun yapılması. Örneğin
tekerlekli sandalye kullanan bireyler için basketbolun kurallarında çeşitli
uyarlamalar yaparak bu spor branşını bu bireyler için daha rahat yapılabilir
hale getirmek bu kavramla ilgili.
Son olarak birçok kavramın içinde geçen “fiziksel uygunluk”.
Son dönemin moda ifadesi “fitness”ın Türkçe versiyonu demek daha doğru
olabilir. Mehmet Hoca bu kavramı “günlük aktiviteler içinde ve aktivitelerde
beklenmedik olarak ortaya çıkan durumlarda etkinlikleri etkili, güvenli ve
aşırı yorgunluk olmadan yapabilme durumu” olarak açıkladı. Maalesef birçok özel
gereksinimli çocuğumuz okul servisinden sınıfa yürüyene dek nefes nefese kalma,
sınıftaki çeşitli etkinliklerde aşırı terleme gibi fiziksel uygunluktan çok
uzak olduklarını gösteren ipuçları gösterebiliyorlar. Burada ailelerin ve
öğretmenlerin bunu fark ederek fiziksel uygunluğun sağlanması için düzenli
spor, egzersiz yapmaları ve çocuklarını da bu konuda yetiştirmeleri gerekmekte.
Fiziksel aktivite ve sağlık ilişkisine bakıldığında fiziksel
aktivitenin etkilendiği alanlar yüzdelerine göre şöyle: %53’ü yaşam biçiminden,
%21’i çevreden, %16’sı genetik faktörlerden ve %10’u da sağlık bakımından
etkilenmekte. Yani yaşam biçimi fiziksel aktivite için oldukça önemli bir
unsur. Ailelerimizin ihmal ettiği, fiziksel engelli bireylerin fizyoterapi
nedeniyle çok üzerinde durmadığı bir konu: düzenli spor. Aileler kendi
hayatlarına düzenli spor yani fiziksel aktivite ekledikleri zaman çocukları da
bunu böyle bilerek büyürler ve bu bir alışkanlık, yaşam şekli olur. Bu da en
güzel senaryo aslında.
Burada özel gereksinimli bireylerin düzenli ve yaşam biçimi
haline gelmiş sporu edinmede çeşitli risk durumları olabilir. Bunları şu
şekilde sıralamak mümkün:
- Özel gereksinimli bireyler spor yapma konusunda kendilerini motive edip destekleyemeyebilirler. Bu bedensel farkındalık, yaşam biçimini şekillendirme gibi becerilerin sınırlı olması ile ilgili olabilir. Burada motive edici stratejilerin aileler ve öğretmenler tarafından kullanılması önemlidir. Ailelerin hareketli olmaması özel gereksinimli çocuklar için büyük bir engel. Araştırmalara göre babaların aktif olup olmama durumu çocukların aktif olmalarını önemli ölçüde etkiliyor.
- Özel gereksinimli bireylerin yaşları da fiziksel aktiviteyi yaşam biçimine dönüştürme konusunda etkili. Genç yetişkinlikten yetişkinliğe geçişte özel gereksinimli bireylerin pasifleştiği çeşitli çalışmalarla ortaya konmuş. Burada alınan eğitim süresinin azalması, iş imkanlarının olmaması ve sporu yaşam biçimi haline getirmemiş olmak etkili.
- Günümüzde çoğu çocuğun sorun yaşamasına sebep olan bilgisayar, tablet gibi unsurlar özel gereksinimli çocuklar için de risk oluşturuyor. Pasif ekran etkinlikleri sporu yaşam biçimi haline getirmeyi olumsuz yönde etkiliyor.
- Özel gereksinimli bireylerin yaşadıkları fiziki çevrenin koşulları da genellikle düzenli sporu olumsuz yönde etkiliyor.
- Son olarak nitelikli uzman sayısının da az olması sebebiyle özel gereksinimli bireylerin spora yönelimi sınırlı kalıyor. Düşünsenize, kaç yıldır bu camiadayım ve sadece bir tane beden eğitimi öğretmeni ile bire bir çalışma imkanı buldum. Ben buna hep çok şaşırmışımdır!
Özel gereksinimli bireylerde bir de hareket anormallikleri
söz konusudur. Bunlara dikkat edilmeli ve erken yaşlarda fark edilerek müdahale
edilmelidir:
- Azalmış kaba motor beceriler,
- Düşük yürüyüş enduransı,
- Yetersiz kas kuvveti,
- Azalmış aerobik kapasite,
- Yetersiz denge,
- Kas tonusunda yetersizlik,
- Kas kuvvetini açığa çıkarma ve bunu sürdürmede güçlük,
- Denge-koşma-atlama-sıçrama gibi becerilerde güçlük,
- Akranlarından daha geride bir motor performans sergileme,
- Eklemlerde aşırı hareket genişliği ve
- Duruş bozukluğu.
Yukarıdaki anormallikler dışında her çocuk eğitime başlarken
fiziksel değerlendirmeden geçirilmelidir. Bu değerlendirmeler alanında uzman
kişilerce yapılmalı ve bu değerlendirme sonucunda bireysel eğitim programına
fiziksel uygunluk için de amaçlar eklenmelidir. Burada biz uzmanlara ve
ailelere önemli iş düşmektedir. Okul seçerken beden eğitimi öğretmeni olan, bu
konuda sizi çeşitli yerlere yönlendirebilecek kurumlar seçmeniz oldukça önemli.
Fiziksel eğitim ve spor konusunda Mehmet Hoca’nın
aktardıkları bu kadarla sınırlı değil. Ancak daha derli toplu bir yazı olması
için fiziksel eğitim konusunda hocamızın önerilerini ikinci yazı olarak
ayırdım. İlerleyen dönemde bu yazıyı yayınlayacağım. Sevgiyle kalın görüşmek üzere.
Umarım sizler için etkili ve kullanışlı bir yazı olmuştur.
Görüşlerinizi bekliyorum. Şimdiden kolaylıklar, sevgiler.