Herkese güzel bir haftadan merhabalar. Çok keyifli bir yazı ile sizlerleyim. Birkaç çocuğumuzun annesi ve babası çocuklarını nasıl mutlu edebilecekleri ile ilgili sorular sorunca, üzerine bir de 20 Mart Dünya Mutluluk Günü'ne bir hafta kalınca hemen bu konuyla ilgili yazı yazmak istedim.
Mutluluk; bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşmaktan duyulan kıvanç durumu, mut (l), ongunluk, kut, saadet, bahtiyarlık, saadetlilik olarak tanımlanmakta Türk Dil Kurumu'nca. Burada benim dikkatimi çeken nokta "özlemlerine eksiksiz ve sürekli ulaşmak" olgusu. Yani geçici bir süre yaşadığımız şey mutluluk değil, haz. Bu nedenle birini mutlu etmek istiyorsak kalıcı bir şeyler yapmamız gerek. Çıkarım bence doğru oldu.
Mutlu insan ise "mutluluğa erişmiş olan, ongun, mesut, saadetli, bahtiyar, berhudar" olarak tanımlanıyor yine Türk Dil Kurumu'nca. Yani özlenen şeye kalıcı olarak ulaşan insan mutlu insan, mutluluğa erişmiş insan. Mutlu insanın tanımı mutluluktan daha kolay sanki!
Peki bizim çocuklarımızın mutluluğu? Çoğu aile maalesef birincil ihtiyaçlardan vakit bulamadığı için bu soruyu sormuyor bile. Çoğu öğretmende de aynı durum söz konusu. Biz Hemdem Özel Eğitim'i açtığımızdan beri temel hedefimiz unutulan bu konu; mutluluk. Çocuklarımızın yaşam doyumu önemli. Zaten mutlu olduğunu sandığımız çocuklarımızın aslında sahiden mutlu olmasını sağlamak küçük ve basit adımlardan geçiyor. Ben ise çeşitli kaynaklardan bizim çocuklarımızı nasıl mutlu ederiz konusunun ipuçlarını topladım ve sizlerle paylaşmak istedim. Belki 20 Mart Dünya Mutluluk Günü'nde bu önerilerle okulunuzda, evinizde, mahallenizde hiç fark etmediğiniz özel çocuklarımızın mutsuzluk hallerini durdurabilirsiniz.
- İlk adım doğru okul, doğru sosyal aktivite. Çocuğunuzun güzel ve doğru bir eğitim aldığından ve sosyal etkinliklerde doğru yerlerde bulunduğundan emin olun. Bu emin olma durumu çocuğunuzun yaşam kalitesini ve doyumunu %60 oranında etkileyecektir. Mutlu okul, mutlu çocuk.
- Hepimiz biliyoruz ki ülkemizin sınırlarının dışında da olsan bir savaşın içindeyiz. Bu savaş evlerimizden, okullarımızdan duyulmasa da birçok üzücü haberle televizyonlarımızdan yüreklerimizi dağlıyor. Bu haberleri özel gereksinimli olsun olmasın, çocuklarımızın hiçbirine izletmemeliyiz. Milli duyguları edinmesi amacıyla çoğu çocuğa bu haberler izletilirken, henüz ölüm, şehit, savaş gibi kavramları bilmeyen çocuklarımıza büyük travmalar yaşatıyor olabiliriz. En kesin çözüm çocuklarımızın olduğu ortamda bu haberleri ve görüntüleri izlememek. Milli duyguları çocuklarımız kendi tercihlerine göre ilerleyen dönemde de edinebilirler.
- Büyük paketlerden, birçok oyuncaklardan oluşan hediyeler çocuklarımıza geçici bir "haz" sunar. Bunlar yerine deneyim elde etmelerini sağlayacak hediyeler vermek daha doğru. Bir lunapark bileti, günübirlik bir tur, bir sinema bileti, bir dergi aboneliği (Örneğin TÜBİTAK'ın Meraklı Minik dergisinin yıllık aboneliğinde kampanya varken kaçırmak olmaz.) gibi hediyeler daha anlamlı ve kalıcı olacaktır. Bu deneyimlerin fotoğraflarının, sadece sosyal medyada paylaşarak değil çıktılarını alıp bir albüm yaparak kalıcılığını sağlarsanız işte hedefi tam on ikiden vurmuş olursunuz.
- Kendi mutluluk anlarınızı çocuğunuzla paylaşın. Yeni bir araba alınca, iş yerinden sizi almaya eşiniz gelince, o gün gittiğiniz kuaförde saçınızın rengini beğenince, beklediğiniz kitap o gün çıkınca bunu çocuğunuzla paylaşın. Böylece çocuğunuza mutlu bir insan nasıl davranır bunu göstermiş olursunuz. Ayrıca mutsuz olduğunuz anları çocuğunuzun ayırt etmesini ve ona göre davranmasını da sağlamış olursunuz.
- Çocuklarınıza günlük selamlaşmaları sunmayı ihmal etmeyin. Ezbere "Merhaba! "Nasılsın?" "İyiyim!" "Sen nasılsın?" "Ben de iyiyim." demiyorum. Tamamen içten ve o güne özgü bir selamlaşmadan bahsediyorum. Günün nasıl geçtiği, gününün en güzel anı gibi konuları karşılıklı konuşarak ona verdiğiniz değeri hissettirebilirsiniz. İçten bir sarılma birçok şeyin üstesinden gelebiliyor.
- Etrafınızda, hayatınızda hiçbir özel gereksinimli çocuk yoksa; araştırarak çevrenizdeki en yakın özel eğitim merkezine gidebilir ve çocukları mutlu etmek istediğinizi söyleyebilirsiniz. Örneğin bizim okulumuza bu taleple bir yetişkin, bir genç gelse hemen ona kollarımızı açar ve onun da katılabileceği bir kutlama organize ederdim. Bu taleple gelen iyi yürekli insan, çocuklarımızın her birine ayrı ayrı sarılır ve onlarla sosyal etkileşimde bulunurdu. Bu ise bizim çocuklarımız için paha biçilemez. Siz de bu taleple gidebilirsiniz. Maddi hediyeler ve yardımlar biraz geride kalabilir; bu iş sosyal devletin işi.
- Çocuklarımız maalesef spor yapmıyor. Onlara düzenli spor yapma alışkanlığı kazandırarak mutlu birer birey olmalarına yardımcı olabilirsiniz. Bence bir ebeveynin çocuğuna verebileceği en değerli miras budur. Çocuklarımız spor yaptıkça daha sağlıklı olurlar. Ayrıca spor, mutluluk hormonlarının salgılanmasını da sağlar. Birçok olumlu etkisi olan sporun çocuklarımızın hayatında olması oldukça değerli ve önemli.
- Çocuklarımıza bir hedef belirlemek de önemli bir adım. Örneğin "Bu yaz Dikili'ye tatile gideceğiz." ya da "Bu ayın sonunda anneannenizi ziyarete gideceğiz." ya da "Haziran ayının sonunda Mavi kavramını öğrenmiş olabilirsin." gibi hedefler çocuklarımıza seviyelerine göre anlatıldığında keyifli bir mutluluk aracı olabilir. Hedefler belirlemek, bir amaç için hareket etmek çocuklarımıza birçok beceri kazandırdığı gibi onları mutlu da eder.
- Çocuklarımızı sık sık doğaya, yeşile ya da maviye ulaştırarak onların doğa ile bağlantıda kalmasını sağlayabiliriz. Bu bağlantı çocuklarımızın mutlu olmasına yardımcı olacaktır. Hele ki doğada bir hobi edinmesinin önünü açarsanız değmeyin mutluluğa! Şimdiden çocuklarınız için heveslendim.
- Çocuklarımıza duyguları öğretmek de onların mutlu olmalarına yardımcı olur. Mutlu, üzgün, gururlu, şaşkın gibi duyguları anlamlandırdığında; çocuklarımız kendi mutlulukları ya da başkalarının mutlulukları için de çabalamayı öğreneceklerdir.
- Düzenli oyun terapisi! Düzenli olarak oyun terapisine giden çocuklarımız, farkında olmadığımız alarm durumlarını orada çok net bir şekilde ortaya koyarlar. Bu şekilde de çocuklarımıza nasıl müdahale etmemiz gerektiği konusunda fikir edinebiliriz. Her çocuğun üç ayda bir, ayda bir takip edilmesi oldukça doğru bir karar olacaktır.
Aklınıza farklı öneriler, küçük fikirler geldiğinde mutlaka yorum olarak yazın. Kocaman bir aile oluyoruz ve bu aile birbirini mutlu etmeli.
Şimdiden ilgi, öneri, görüş, fikir paylaşımlarınız için teşekkürler. Mutluluk Günü'nüz şimdiden kutlu olsun. Sevgiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder