Yaren Hoca'm ile tek fotoğrafımızın geçtiğimiz yıl, yorgun bir cumartesi akşamında kahve içerken çekilmiş olması ve diğer her fotoğrafın her yerinde çocukların olması çok değerli bir ayrıntı.
Merhaba. Bu hafta uzun zamandır yapmadığım röportajlarımdan birini yaptım ve sizlerle paylaşmak için çok heyecanlıyım.
Son bir buçuk yıldır Hemdem Özel Eğitim'de, çocuklarımıza birlikte emek verdiğimiz değerli fizyoterapist arkadaşım Yaren Ayhan, sorularıma yanıt verirken sizlere de birçok bilgi verdi.
Geçtiğimiz günlerde Hemdem Özel Eğitim'in müdürlüğünü kendisine devrettiğim için çiçeği burnunda bir müdür olan Yaren Hoca'm, okulda çalışmaya başladığından bu yana birçok güzelliğe vesile oldu. Onun çalışmaları sonucunda kimi çocuklarımızın ilk adımlarını, kimi çocuklarımızın dik duruşunu kimi çocuklarımızın da sağlıklı hale geldiğini gördük. Sorular ve yanıtları ile sizleri baş başa bırakıyorum. Haftaya görüşmek üzere.
Merhaba Yaren Hoca'm, röportaj teklifimi kabul ettiğin için teşekkür ederim. Uzun zamandır özel eğitim sürecinde sık sık duyduğumuz ve uygulamaları artık çok genele yayılan fizyoterapinin ne olduğu ile ilgili hâlâ soru işaretleri olan uzmanlar, uzman adayları ya da ebeveynler görüyorum. Bize kısaca anlatır mısın, fizyoterapi nedir?
Fizyoterapi; kas islelet sistemleri problemleri, nörolojik hastalıklar, kronik ağrı gibi birçok akut ve kronik problemlere bütünsel olarak yaklaşan kişinin sağlık durumunun, yaşam kalitesinin iyileştirilmesinden sorumlu sağlık alanıdır.
Yaptığın tanımda bir "sağlık alanı" vurgusu görüyorum hocam. Özel eğitim sürecinde eğitim ne kadar gerekliyse sağlık alanında yapılacak desteklemeler de bir o kadar önemli. Peki özel gereksinimli çocuklara dönecek olursak, fizyoterapi özel gereksinimli bireylere nasıl uyarlamalar ile uygulanır?
Özel gereksinimli bireyler için; iyi bir değerlendirme sonrasında, kendisine özel hazırlanmış bir tedavi programı oluşturulur. Yapılan çalışmalar ile öğrenme becerileri, davranış gelişimi ve yaşam kalitesini arttırmak hedeflenirken; bireylerin motor gelişim, güç ve genel fiziksel işlevleri geliştirilmeye çalışılır.
Birçok aileden, sık sık duyduğumuz bir soru sormak istiyorum, bir aile çocuğunun fizyoterapiye ihtiyacı olduğunu düşünüyorsa nelere dikkat etmelidir?
Ailelerin çoğu çocuğunun normal gelişim sürecinden geride olduğunu gözlemliyor, bazen gözlemleyemeyen aileler de oluyor. Mutlaka doktorlarının önerilerini dikkate almalılar. Bir terslik olduğunu düşünen bütün aileler, çocuklarının pediatri alanında çalışan, uzmanlaşmış fizyoterapistler tarafından iyi bir değerlendirilmesini sağlamalı ve değerlendirme sonrasında gerekli çalışmalara hemen başlamalıdırlar. Ne kadar erken tanı, o kadar iyi ilerleme!
Sen çok hareketli, mesleğini ve işini seven, bunun yanında çocukları da seven bir profesyonelsin. Çalışmalarında en çok zorlandığın ve mutlu olduğun alanlar/durumlar nelerdir?
En çok zorlandığım durum, ağır bedensel engeli olan bireylerde, sadece eklem hareketi çalışmak zorunda kalmak ve başka bir şey yapamamak. Elimden bir şey gelmediğini düşündüğüm bu tarz anlarım çok oldu. Ama aslında bunu yapmak bile çok kıymetli. Çünkü o eklemlerin donmaması için, mutlaka hareket ettirmek gerekiyor.
En mutlu olduğum anlar aslında o kadar çok ki, ama beni en derinden etkileyeni anlatacak olacaksam daha önce hiç adım atmamış çocuğumun yürümeye başladığı andı.
O anlar hepimizin motivasyonunu ve inancını arttıran anlar. Umarım sık sık yaşarsın hocam. Yaptığın çalışmalarla ilgili ailelere rehberlik ederken ne gibi yöntem ve teknikler kullanıyorsun?
Ders sırasında mutlaka nasıl çalıştığımı gösteren videolar çekiyorum. Özellikle evde de bu şekilde çalışmalarını ve bana video göndermelerini istiyorum. Ders bitiminde mutlaka dersin içeriğini anlatıyor, nasıl uygulamalar yaptığımı birebir gösteriyorum. Ailelerden bu şekilde çalışmasını istiyorum. Her ders sonrası eve mutlaka ödev veriyorum haftaya çocuğumda oluşan ilerleme ya da gerilemeden evde ne yapıldı, ne yapılmadı hemen anlıyorum zaten .
(Burada gülüyoruz.) Sen ilham veren ve fizyoterapi aklının ucunda bile olmayan insanları heveslendiren bir kişiliğe de sahipsin. Bu açıdan bakacak olursak bu soruyu mutlaka sormalıyım. Özel gereksinimli bireyler ile fizyoterapi sürecini yürüten diğer profesyonellere önerilerin neler?
Yeni bir şey denemekten korkmamalarını istiyorum. Her çocuk için ayrı notlar tutmak çok kıymetli, video çekmek keza öyle. Çocukla nasıl ilerlediğini gösteren harika kaynaklar elinizde oluyor. Günümüz teknoloji çağı, bunu olabildiğince iyi kullanmak adına çocuklarla yapılan oyun çalışmalarını modifiye ederek hem onlar hem kendileri için eğlenceli bir ortam oluşturabilirler. En azından ayda bir makale taramak, sempozyumlara, kongrelere katılmak kendini geliştirmek adına çok kıymetli.
Aslında bu her alan için geçerli sanırım. Yeni bilgiye her daim ulaşma çabası verdiğimiz destek hizmetini daha kaliteli hale getiriyor. Sen kendi mesleki gelişimin için ne gibi eğitimler aldın? Bu eğitimleri seçme sebebin neydi?
Ben pek çok eğitim aldım hâlâ da almaktayım. Manuel terapi, kinezyo bantlama, kuru iğneleme, çocuk pilatesi ve çocuk yogası eğitimlerini aldım. Manuel terapi ve kuru iğneleme eğitimlerini son sınıfta aldım. 4.sınıfta almak isteme nedenim ortopedik alanda kendimi olabildiğince geliştirmekti. Kinezyo bantlamayı ise mesleğimi uygulamaya başladıktan sonra almayı tercih ettim. Çünkü çocuklarımın ihtiyacı vardı. Bu eğitimi pek çok seansımda kullanma fırsatım oldu.
Çocuk yogası eğitmeni olma sürecimse şu şekilde gelişti Çocuklarla çalışan bir fizyoterapist olarak, öğrencilerime mesleğimin dışında, hayal güçlerini destekleyecek, özgüvenlerini arttıracak, çevreye ve kendilerine olan saygıyı ve sevgiyi geliştirecek bir şeyler yapmak istiyordum. Çocuk yogası tam da aradığım şey oldu.
Buradan meslektaşlarıma tavsiyem açılan her kurs ve eğitime koşmamaları, gerçekten ihtiyaçları olan ve kullanacakları eğitimlere katılmaları.
Çok genel bir soru olacak ama görüşlerini merak ediyorum. Halihazırda Türkiye'de uygulanan fizyoterapi hizmetleri hakkında görüşleriniz nelerdir? Uluslararası uygulamalarla kıyaslayabilir misiniz?
Türkiye’de kendini geliştiren, gerçekten çok başarılı fizyoterapistler var. İşinin ehli olan mesleği seven, saygı duyan hak ettiği yerlere getirmek için çabalıyor fizyoterapistler. Ancak Türkiye’de fizyoterapistlik hak ettiği değeri görmüyor. Başta masör, BESYO mezunları, kırıkçı çıkıkçı, welness eğitmeni alan kişiler bile kendilerini fizyoterapist ilan edip bizim işimizi yapmak istiyorlar. Bunun için gerekli yasal tasarılar ya da odalar kurulmadığı sürece bu mesleğin sancılı süreci devam edecek gibi duruyor. Ve hâlâ fizyoterapistliğin ne olduğunu, ne ile ilgilendiğini bilmeyen maalesef çok fazla kişi var ülkemizde. Sürekli açılan okullar, kontenjanlar yüzünden çok fazla yeni mezun veriyoruz ve eğitimde gittikçe kalite düşüyor. Bunlar düzelmedikçe, önümüze engel olmaya devam edecek bir süreç bu.
Umarım, gelişen bilimsel bakış açısı ile Türkiye, en kısa zamanda bu sorunlarını halleder. Ben sorularıma yanıt verdiğin, bana zaman ayırdığın için çok teşekkür ederim hocam. Eklemek istediğin bir şey varsa bu bölümde ekleyebilirsin.
Ben burada fizyoterapist adaylarına seslenmek istiyorum. Sevdikleri alanı keşfetmeleri en önemlisi. Sevmedikleri hiç bir alanda sadece "iş olsun da çalışayım" modunda olmamaları önemli. Bu tarz bir yaklaşım öncelikle kendilerinin meslek aşkını ve motivasyonunu düşürür. İkinci olarak da size tedavi için gelen kişileri hayal kırıklığına uğratırsınız. Sevmediğiniz bir işte ne kadar başarılı olabilirsiniz ki? Bu alanı bulduktan sonra bu alanda olabildiğince kendinizi geliştirmeniz. Sonrasında her şey çorap söküğü gibi halloluyor. Sevdikçe kendinize yol açarsınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder