15 Eylül 2022 Perşembe

Renk kavramları öğretimi

Merhaba. Mezun olmadan önce, kavram öğretimi dersi almamın yararlarını bilmiyordum. Alana çıkıp kavram öğretiminin ne kadar kritik ve kapsamlı olduğunu fark edince, bu alanda fazladan çalışmalar ve araştırmalar yapma gereği duydum. Aynı zamanda gördüm ki hem benim on yıl önceki halim gibi yeni mezun özel eğitim öğretmenleri hem de alanda deneyimli çocuk gelişimci, okul öncesi öğretmeni arkadaşlar kavram öğretimi konusunda gerekli uyarlama ve basamaklandırma konusunda desteğe ihtiyaç duyuyor. On yılın sonunda kavram öğretiminde belirli bir deneyime sahipken, senelerdir yazdığım sevgili bloğumda gördüm ki renk kavramları ile ilgili bir yazı yok. Hemen kolları sıvadım.

Renk kavramları çalışmadan önce çeşitli önkoşul beceriler vardır. Bu önkoşul becerilerin ediniminin ardından renk kavramları çalışılmaya başlanır. Bu önkoşul beceriler:

  • Nesne-nesne eşleme
  • Nesne ayırt etme
  • Nesne-resim eşleme
  • Resim-resim eşleme
  • Resim ayırt etme
  • Renk eşleme
  • Öğrenme becerileri (Sıra alma, bekleme, yönerge takibi gibi.)
Bu önkoşul beceriler, çalışacağımız birey tarafından bağımsız şekilde sergileniyorsa renk kavramlarının öğretimine başlayabiliriz.

Her kavramda olduğu gibi bu kavramların da çalışılması için çeşitli beceri analizleri vardır. Hali hazırda alanda kabul gören ve uygulanan basamaklandırma yöntemini aşağıda materyal örnekleri ile paylaşıyorum.
  1. Renkleri farklı iki aynı nesne arasından istenen renkte olanı, 3/4 oranında doğru şekilde gösterir.


  2. Renkleri farklı iki aynı nesne resmi arasından istenen renkte olanı, 3/4 oranında doğru şekilde gösterir.


  3. Renkleri farklı iki aynı nesne ya da nesne resmi gösterildiğinde, gösterilen nesne ya da nesne resminin hangi renk olduğunu, 3/4 oranında doğru şekilde söyler.


  4. Tamamen farklı iki nesne arasından istenen renkte olanı, 3/4 oranında doğru şekilde gösterir.


  5. Tamamen farklı nesne resmi arasından istenen renkte olanı, 3/4 oranında doğru şekilde gösterir.


  6. Tamamen farklı nesne ya da nesne resmi gösterildiğinde, gösterilen nesne ya da nesne resminin hangi renk olduğunu, 3/4 oranında doğru şekilde söyler.


  7. Çevresindeki nesnelerin içinden istenen rengi 3/4 oranında gösterir.


  8. Çevresindeki resimlerin içinden istenen rengi 3/4 oranında gösterir.


  9. Çevresindeki nesne ya da resimlerin içinden herhangi biri gösterilip rengi sorulduğunda hangi renk olduğunu 3/4 oranında doğru olarak söyler.

Renk kavramlarının her birinin öğretiminden sonra diğer renkler ile karışık şekilde çalışarak kalıcılık ve genelleme oturumları planlanabilir. Örneğin ben şöyle yapıyorum: Önce kırmızı kavramını çalışıyorum, ardından mavi. Daha sonra mavi ve kırmızıyı karışık şekilde deneme alıyorum. Ardından sarı kavramını veriyorum. Daha sonra kırmızı, mavi ve sarıyı karışık çalışıyorum. Bu böyle diğer renkler de eklendikçe devam ediyor. Oturum ve deneme sayısını, çocuğunuzun zihinsel performansına göre belirleyebilirsiniz.

Umarım fikir veren bir yazı olmuştur. Soru, fikir ve görüşleriniz için iletişim bilgilerim yukarıda. Görüşmek üzere.

15 Ağustos 2022 Pazartesi

Özel Eğitim Sürecinde Profesyonellerle İletişim

Merhaba. Danışmanlığını yaptığım ailelerden sıklıkla birlikte çalıştıkları öğretmenlerle, terapistlerle ya da başka branşlardan profesyonellerle iletişim kurarken zorlandıkları bilgisini alıyorum. Danışma sürecimiz sıklıkla, çocuklarının hayatlarındaki profesyoneller ile işbirliği için rehberliği içerir hale geliyor. Öncelikle birlikte, profesyoneller ile sağlıklı iletişimin neden önemli olduğunu konuşalım.

Özellikle gereksinimli bireyleri en iyi aileleri tanır. Ancak özel gereksinimin ne olduğu ve bağımsız yaşam becerilerinin nasıl desteklendiğiyle ilgili en iyi bilgi özel eğitim alanında çalışan uzmanlarda vardır. Bu iki bilginin birleşimiyle özel gereksinimli bireyin hayatında anlamlı bir fark oluşabilir. Bir de en iyi tanıyan taraf olan ebeveyn ile bireyin ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayacak olan uzman arasındaki iletişimin kaliteli olması bireyin yaşantısına olumlu şekilde yansıyacaktır. Aile uzmandan ne kadar sağlıklı, doğru ve bireyin hayatı için geçerli bilgi alırsa; özel eğitim sürecine ayrılan zaman o kadar anlamlı hale gelecektir. Uzmanın seans içerisinde neler yaptığı da dahil olmak üzere, seans sonunda yaptığı bilgilendirmenin en verimli ve sağlıklı şekilde geçmesi bireyin okul dışındaki yaşantısının da işlevsel hale gelmesini sağlayacaktır. Biz uzmanlar her zaman ailelere şu cümleyi kurarız “Haftanın 40 dakikasını benimle geçiriyor, geriye kalan bütün dakikaları sizinle.”. Bu cümleyi kıymetli buluyorum. Profesyonel destek aldıkları anların dışında da işlevsel ve kaliteli uyaranlara maruz kalan bireyler istiyorsak, aileleri doğru şekilde bilgilendirmeliyiz. Öte taraftan ebeveynler de uzmanlardan doğru şekilde bilgi almalı.

Peki, çocuğunuzun hayatındaki uzmanlarla doğru şekilde nasıl iletişim kurabilirsiniz? Burada isterseniz sorularla ilerleyelim.

Çocuğumu tanımayan ve değerlendirme talep ettiğim bir uzmanla iletişim kurarken nelere dikkat etmeliyim?

  • Bu görüşmelere gitmeden önce mutlaka çocuğunuzun önceki süreciyle ilgili bir dosya elinizde olsun. Bu dosyada halihazırdaki öğretmeninden alınan rapor, eski raporlar, ders notları ya da sizin tuttuğunuz günlükler yer alabilir.
  • Bu görüşmeye hangi amaçla gittiğinizi aklınızda tutarak görüşmeye devam edin. Konunun dağıldığını fark ettiğinizde kendinize amacınızı hatırlatın. Bu, zaten ulaşmak için maddi olarak çok fazla fedakârlık yaptığınız uzmandan daha kaliteli şekilde yararlanmanızı sağlayacaktır. Uzmandan alacağınız her yerinde ve anlamlı bilgi hayat kalitenizi değiştirecektir. Bu nedenle amacınızı kendinize sık sık hatırlatın.
  • ittiğiniz uzmanın uzmanlık alanlarını doğru şekilde öğrenin. Öncesinde özgeçmişini paylaşmayan, muğlak kısımları olan uzmanlarla görüşmeyi tercih etmemek yerinde olabilir.
  • Uygun şekilde uzmanlık alanlarını paylaşmış bir uzmanla görüştüğümüzde de uzmanlık alanına uygun sorular sorduğunuzdan emin olun. Örneğin özel eğitim öğretmenine ilaçlarla ilgili soru sormanıza gerek yoktur ya da psikiyatristin bize öğretim yöntemleriyle ilgili soru sormanız anlamsız olabilir.
  • Uzmanın sorduğu soruların bireyi tanımaya yönelik olduğunu aklınızda tutun. Bazı soruların bireyi tanıma dışında özel hayatınızla ilgili olduğunu düşündüğünüzde, bu sorulara yanıt vermeme hakkınız olduğunu unutmayın.
  • Değerlendirmeden sonra mutlaka bu uzmandan geri dönüş isteyin. Bu geri dönüş ister rapor ister bir not şeklinde olsun, portfolyonuzda bulunması için önemli olacaktır.
  • Eğer ilerleyen dönemde çocuğunuzla düzenli seanslar yapacak bir uzmanla yüz yüzeyseniz ilerleyen süreçle ilgili beklentilerinizi açık şekilde ifade edin. Bu beklentilerin karşılanıp karşılanmadığını görmek için hem uzmana hem kendinize zaman vermeyi ihmal etmeyin.
  • Henüz tanıştığınız bir uzmanın üslubuna alışmak zor olabilir. Önceki deneyimlerinizden gelen önyargılarınızı bir kenara koyarak henüz tanıdığınız uzmana en az altı ay alışma süresi verin. Çocuğunuzla amacına uygun seanslar tasarlayabilmesi iki-üç aya ihtiyacı alabilir. Bu nedenle ilk seanslarda çocuğunuzun, uzmanın ya da sizin alışmamış olmanızı normal karşılayın. Ancak burada çocuğunuzu ya da sizi tetikleyen bir uzmanla karşı karşıya olmadığınızdan da emin olun.
  • Çocuğunuzla ilgili konuşurken; konuşmaya çocuğunuzu dahil ederek ya da çocuğunuzun yanında konuşmayarak çocuğunuza ve kendinize, çocuğunuzun bir birey olduğu algısını verebilirsiniz.  Varlığının önemli olduğunu bir çocuk, böyle minik adımlarla fark edecektir.

 

Çocuğumu tanıyan ve onunla her hafta seans uygulayan uzmanlarla seans sonunda iletişim kurarken nelere dikkat etmeliyim?

  • Seansı izleyemiyorsanız uzmanın seansı ayrıntılı bir şekilde anlatmasına müsaade edin. Seans sonunda mutlaka uzmanınıza görüşün.
  • Seansı izleyebildiyseniz aldığınız notları uzmanınıza seans sonunda hemen sorun. Seansı izlerken not tutmayı ihmal etmeyin. Bunu işgüzarlık olarak gören diğer velileri ve uzmanları dikkate almamak güzel bir tercih olabilir. Tercih ettiğim materyal, sizin çocuğunuza verirken zorlandığınız yönergeleri verme şekli, hangi oyunu nasıl oynadığı gibi notları alabilirsiniz.
  • Seansın sonunda mutlaka sonraki haftayı şekillendirecek ödevlerinizi talep edin. Eğer uzman ödevlendirme yoluyla çalışmayı tercih etmiyorsa bu konuda önceden bilgi alıp almadığınızdan emin olun.
  • Seansın sonunda ödevlendirilirken ödevleri sahiden anladığınızdan ve günlük yaşantınızda rahatlıkla uygulayabileceğinizden emin olun. Özel eğitim sürecinde çalışma kağıtlarıyla ödev vermenin dışında günlük yaşantıya gömülen ödevler de verilmektedir. Örneğin ağladığında görmezden gelmek, diş fırçalamak, mastürbasyon rutini oluşturmak, bayram sırasında akrabalarla selamlaşmak bizim ödevlerimiz olabilir. Bu ödevlerin neden verildiği, amacının ne olduğu ve size düşen sorumlulukların neler olduğuyla ilgili, uzmanınızı doğru şekilde anladığınızdan emin olun.
  • Seans sonunda yapılan görüşmelerde öğretmenlerin dinlenme süresinin olduğunu ihmal etmeyin. Her seansın sonunda her uzman size 10 dakika ayırmakla yükümlü (Yönetmelikler ile 40 dakika seans, 10 dakika aile bilgilendirmesi ve 10 dakika dinlenme süreleri belirlenmiştir.). Ancak bu 10 dakikanın dışına çıktığınızda öğretmenin sonraki seanslarının kalitesini etkileyecek şekilde yorulmasına sebep olacağınızı unutmayın. Bu nedenle bilgilendirmelerinizi 10 dakikadan uzun olmayacak şekilde ayarlayabilirsiniz.
  • Seans sonunda önceki hafta olan ödeviniz ile ilgili uzmanınıza bilgi verebilirsiniz. Hatta bu bilgiyi seans öncesinde, çocuğunuz seansa girerken uzmana bir-iki küçük cümleyle geçtiğimiz haftayı özetleyerek verebilirsiniz. Örneğin “Bu hafta ödevlerini başarıyla tamamladı. Ancak dün gece sağlıklı şekilde uymadığı için biraz huzursuz hissediyor.” gibi seansı yönlendirecek ve uzmana fikir verecek minik cümleler verebilirsiniz. Bu cümleleri verirken uzmanınızın ve çocuğunuzun motivasyonunu düşürücü cümleler olmamasına dikkat etmenizde fayda var.
  • Çocuğunuzla ilgili konuşurken; konuşmaya çocuğunuzu dahil ederek ya da çocuğunuzun yanında konuşmayarak çocuğunuza ve kendinize, çocuğunuzun bir birey olduğu algısını verebilirsiniz.  Varlığının önemli olduğunu bir çocuk, böyle minik adımlarla fark edecektir.

 

Çocuğumun rutin olarak takibini yapan uzmanlarla, bu kontroller sonrasında iletişim kurarken nelere dikkat etmeliyim?

  • Bu uzman ile hangi tarihlerde görüşeceğinizi önceki seansın sonunda mutlaka belirleyin. O tarih gelene kadar sık sık notlar alın ve uzmanın talep ettiği bilgileri toplamaya çalışın.
  • Görüşmenizde topladığınız bu bilgilerin yazılı olduğu defterle, uzmanınızla bilgi alışverişinde bulunabilirsiniz. Bu notlar uzmanınızın da sizin de işinizi çok kolaylaştıracaktır.
  • Uzmanla yaptığınız görüşmenin amacını aklınızda tutun. Uzmanın hayatınızda olduğu süre uzadıkça samimiyetinin artması sebebiyle seans dışı konularla ilgili konuşulduğunu fark ettiğinizde, orada hangi amaçla bulunduğunuzu hatırlamak daha iyi olacaktır.
  • Rutin olarak takip yapan uzmanların genel çerçeveden bakmaları daha kolaydır. Yine de “İyileşecek mi?” gibi özel gereksinimli bir hastalık olarak algıladığınız fikrini veren ve çok genel olan soruları sormak yerine; “Bilişsel becerilerdeki öğrenme hızının arttığını gözlemliyorum. Bu konuda sizin fikriniz nedir?” gibi daha genel sorularla uzmanından fikir alabilirsiniz.
  • Rutin takiplerinden sonra mutlaka bir dönüt talep etmelisiniz.
  • Çocuğunuzla ilgili konuşurken; konuşmaya çocuğunuzu dahil ederek ya da çocuğunuzun yanında konuşmayarak çocuğunuza ve kendinize, çocuğunuzun bir birey olduğu algısını verebilirsiniz.  Varlığının önemli olduğunu bir çocuk, böyle minik adımlarla fark edecektir.

 

Bir WhatsApp grubumuz var. Çocuğumun özel eğitim sürecindeki bütün uzmanlar bu grupta. Bu gruptaki uzmanlarla iletişim kurarken nelere dikkat etmeliyim?

  • WhatsApp grupları özel hayatın ihlali konusunda çok dikkat edilmesi gereken gruplardır. Ebeveynlerin ve uzmanların mesai saatlerinin dışında bu grupları kullanması, özel hayatın ihlaline sebep olmaktadır. Bu nedenle mesai saatleri dışında grupları kullanmamanız yerinde olacaktır.
  • Gruba yazarken yapıcı, ilgili ve olumlu cümlelerle iletişim kurulması, kalabalık gruplar için daha sağlıklıdır. Örneğin “Bugün derste fazla ağladı, neden?” diye sormak yerine “Derse gelmeden önce istediği çikolatayı alamadığı için derste de ağladığını gözlemledim. Belki ben ağlamasının sebebini yanlış yorumlamış olabilirim. Derste uzun süre ağlamasıyla ilgili sizin gözlemleriniz neler?” daha yapıcı bir soru olacaktır.
  • Belki de yazının en başında söylemem gereken noktayı şimdi ekliyorum: Lütfen uzmanlara sen diye hitap etmeyin. Hayatınızdaki profesyonellere sen diye hitap etmeniz, dilimizde sen ve siz ayrımı çok keskin olduğu için, ilerleyen dönemde profesyonelliğin korunması açısından olumsuz durumlara sebep olabilir. Bu nedenle çocuğunuzun hayatındaki profesyonellere “siz” diye hitap etmeye kendinizi alıştırın ve uzmanların da size “siz” diye hitap etmesini talep edin. “Siz” kelimesi araya bir mesafe koyacağından, bu mesafe sürecin profesyonel kalmasını sağlayacaktır.
  • Gruplara çocuğunuzla ilgili fikir vermek için video atarken bu videoların bir-iki dakikayı geçmeyecek şekilde olmasına dikkat edin.
  • Gruplarda cevapların gelmemesi durumunda uzmanlara makul zamanlar vermeye dikkat edin. Günlerce cevap gelmeyen mesajlarda tabii ki cevap talep edebiliriz ancak bir-iki saat gecikmeyle cevap verilen mesajlar makul görülebilir.
  • Biz uzmanların da gece 11 de atılan mesajlara dönmemesi gerektiğini düşünüyorum. Profesyonelliğin, özel hayatın mahremiyetinin ve dinlenmeye saygının bu şekilde korunacağını düşünüyorum.

Sizlerin de sormak, eklemek istedikleri varsa iletişim bilgilerim sayfanın en yukarısında mevcut. İletişim bilgilerinden yararlanmak istemezseniz yorumlara da yanıt vermeye çabalıyorum.

Umarım sizler için işlevsel ve anlamlı bir yazı olmuştur haftaya görüşmek üzere.


30 Nisan 2022 Cumartesi

Kayıt Tutma Sürecinde Defter Kullanımı

Merhaba! Son dönemde Instagram'da, çocuklarımın fotoğraflarını paylaşmamam yönünde aldığım karar sebebiyle, ders defterleri ve ürünlerinin paylaşımını yaparak fikir vermeye çalışıyorum. Çocuklarımın fotoğraflarını, yüzlerini sansürleyerek dahi paylaşmamam yönündeki kararımın sebebini, ilgili makale yayınlandığı zaman, kaynak göstererek sizlerle paylaşacağım. Onun biraz zamanı var. Bugün konumuz defter tutma süreci.

Paylaştığım defter fotoğraflarından sonra, özellikle alan dışından birçok uzmandan soru ve öneri aldım. Beni besleyen ve birçok kişiye ilham olmamı sağlayan keyifli bir süreç oldu. Gelen mesajların çoğunluğu bu konuda bir yazı, eğitim olması yönündeydi. Özel eğitimde kayıt tutma süreci hakkında daha fazla konuşmamız gerektiğini fark ettim. Bu nedenle "Defter kullanımında ben neler yapıyorum?" sorusunun yanıtını sizlerle paylaşmak istedim. Umarım verimli ve fikir verici bir yazı olur. Hadi başlayalım.

Kayıt tutmak neden önemli? Bu kayıtlar benim ne işime yarayacak?

Zaten Milli Eğitim Bakanlığı tarafından biz öğretmenlere, devlete atanmış olalım olmayalım defter tutma, kayıt tutma zorunluluğu getirilmiş durumdadır. Bu kayıt tutma süreci bireyin RAM'da aldığı değerlendirmeler ve halihazırda uygulanan BEP için kritik önemde.

Benim burada bahsetmek istediğim, zorunda olduğumuz PKT, BÖP ya da diğer kayıtlar dışında, ders sırasında kayıt tuttuğumuz bir defterimizin olması ve bu defterin aile ile paylaşılması. Neden önemli?

  • Aile ile iletişim kurmamızı, seansın her anında bireyin nasıl tepki verdiğinin kaydedilmesi ve ailenin bunu takip edebilmesi için defter tutmak önemli.
  • Bireyin bir beceride ne kadar ilerlediğini, ilerlemesinin sonraki basamak için yeterli olup olmadığını gözlemlemek için kayıt tutmak önemli.
  • Edinilmiş bir becerinin kalıcılık, genelleme ya da akıcılık gibi aşamalarını programlamak, uygulamak ve kontrol altında tutmak için önemli.
  • Özellikle rehabilitasyon merkezinde çalışan uzmanlar, her hafta 40'a yakın seansa girerek birçok çocuk ile temas halinde oluyorlar. Herhangi bir not olmadığında, bir hafta sonra alınan bireylerin programları, önceki derste neler yapıldığı unutulabiliyor. Bu unutmanın önüne geçmek için kayıt tutmak önemli. Ben buna şöyle diyorum; "Bir hafta sonraki Nihan Hoca'ya yardımcı olmak için aldığım not.". Biraz romantik gelebilir ama seansın kalitesini olumlu yönde etkiliyor.
  • Hesap verebilir, sayısal olarak istatistiksel veriler ile analiz edilebilir bir süreç yaşanmasını sağladığı için önemli. "Çocuğum ilerlemiyor." ya da "Bu seans ne öğrendi?" sorularını deftere bakarak, bilimsel ve net veriler ile yanıtlamış oluyoruz. 
  • Örneğin uzun süre çalışılan becerilerin fark edilmesine, ara verilmesine, ödevlerin hangi beceride yoğunlaşması gerektiğine karar vermede çok kullanışlı.
  • Biz, rehabilitasyon merkezlerinde çalışan uzmanlar, sıklıkla, uygulamalarımızın sağlıklı olmadığı yaftasına maruz kalıyoruz. Devlete bağlı olmamıza karşın tamamen özelmişiz gibi "para" konuları çok konuşuluyor ve gündem bu oluyor. Bu, eğitimin tamamen dışında olan konulardan farklı bir odağımız olduğunu, tuttuğumuz defterler sayesinde ailelere ve bireyin hayatındaki diğer uzmanlara gösterdiğimizi düşünüyorum. "Bak bu defter ve bunlar da çocuğum ile benim emeklerimiz." demek, notların profesyonelliği, kendinden emin uygulamalar ile dolu bir defter hem kurumunuzun hem de sizin daha iyi algılanmasına ve karşılanmasına yardımcı oluyor. Amacım reklam için defter kullanın, demek değil. Biz de bu işi biliyoruz ve uyguluyoruz, diyebilmek için öneriyorum. Bu nedenle de defter kullanmak, tutmak çok önemli.
  • Şeffaf bir süreç için de defter tutmak önemli. Şeffaf olmak kendine güvenle birlikte gelen bir alışkanlık. Hesap verebilir olmanın önkoşullarından biri de şeffaf olmak. Bu nedenle seansta neler oldu, neler planlandı, şeffafça paylaşmak her açıdan daha sağlıklı.
  • Her şeyi mükemmel biliyor olamayız. Yaptığımız uygulamalarda bir eksik, hata ya da ihmal varsa başka bir uzman ya da aile defter yoluyla görerek bizimle bu bilgiyi paylaşabilir ve daha kaliteli bir sürecin yaşanması sağlanabilir. Tam tersi iyi bir uygulama olduğunda da onurlandırılabiliriz. (Geçtiğimiz teftişte, denetmenler tarafından defterlerimizden biri incelendiğinde bol bol iltifat aldık. Bir de üzerine aile ile yazışmalarımız okununca çok güldük. "Nefesinden cips yediğini anladım. Benden kaçmaz." yazdığım nota, defterin sahibi olan çocuğumuzun babasının verdiği cevap "Derse gelmeden önce çorba içmişti." olmuş. Bu yazışma iki sene önce olmuş. Hem anı tazelemiş hem birlikte gülmüş olduk.)

Benim defter tasarımım nasıl?
  • Hemdem Özel Eğitim'i kurduğumuzdan bu yana her çocuğun defteri vardı. Ancak sistematik, hepimizin aynı şekilde kullandığı bir defterden ziyade; her uzmanın kendi üslubu ile hazırladığı ve tuttuğu defterleri vardı. 2019-Eylül ayından bu yana her birey için ayrı ayrı, kurumumuzdaki her uzmanın not aldığı bir defter kullanmaya başladık. Daha derli toplu oldu. Aynı zamanda uzmanlar arası işbirliğini oldukça pratik ve hızlı hale getirdi.
  • Defterin ilk sayfasına defter kapağı yapıştırıyorum. Bireyin adı, defterin başlangıç tarihi ve kurumun iletişim bilgileri oluyor. İletişim bilgileri kasıtlı olarak ilk sayfada. Öncelikle defter kaybolursa hemen bizi bulsun diye. Bir diğer sebebi de başka bir okula giden bireyin öğretmenleri hemen bize ulaşabilsin, devamlılık sağlansın diye.


  • İkinci sayfasında hem defteri tanıtan bir yazı hem de defterde kullandığımız kısaltmaları açıklayan bir yazı oluyor. Bu kısaltmalar, derste uzun uzun yazamayacağımız notları içeriyor. Bizim işimizi kolaylaştırıyor ve aileler ile aynı dili konuşmamızı sağlıyor. Örneğin aileye ben "Başlangıç değerlendirmesinde ölçütü karşılamadı, bu nedenle aynı basamaktan öğretime devam ettik." dediğimde, defterden BD) + - + - 2/4 yazısını okuduğunda, görüyor ki ölçüt karşılanmamış ve evde buna göre destek olmaya devam ediyor.


  • Üçüncü ve devam eden sayfalarda bireyin BEP'i oluyor. BEP'in bütün sayfalarını yapıştırıyorum deftere. Zaten BEP'i birlikte hazırladığım, bireyin hayatındaki her uzman tarafından görülmüş oluyor böylelikle.
  • BEP'ten sonra o ay için geçerli olacak olan "Aylık Amaç Tablosu" geliyor. BEP'te, o ay için çalışılması planlanan hedefleri oraya yazıyor ve her ders ilerleme olup olmadığını +/D şeklinde işaretliyoruz. (Not: 2018 Eylül'ünden bu yana okulda "-" işaretini kullanmıyoruz. "D" bizim için "desteklenecek" demek. Bireyin başarı göstermediği denemelere "D" koyduğumuzda hepimizin motivasyonunun olumlu etkilediğini fark ettik. Bu nedenle "D" işaretliyoruz.)


  • Aylık amaç tablosunun ardından her ders, derse alan uzman tarafından çalışılan her bir beceriyle ilgili notlar tutuluyor. Başlangıç değerlendirmesi nasıldı, öğretim oturumunda performansı iyi miydi, öğretim sonunda ilerleme olmuş muydu, derste problem davranışların sıklık/süre kaydı nasıldı, telaffuz ettiği kelimeler nelerdi gibi birçok notu o ders için alıyoruz. Burada önemli olan ödevler ve öğretmenin isminin ve unvanının olduğu kaşe. Çünkü biz yazısından çalışma arkadaşımızı tanısak da, özellikle ilk zamanlar, aileler hangi dersi hangi uzmanın yaptığını bilemeyeceğinden, mutlaka her notun sonuna kaşemizi ekliyoruz.


  • Bir de defterin en arka sayfasına, çalışılan becerilerin beceri analizlerini ekleyerek ailelere rotamızı göstermiş oluyoruz. Örneğin yönerge takibinin basamaklarını ekleyerek, hangi yönergenin sırada olduğunu, becerinin ne zaman biteceğini aileye göstermiş oluyoruz. Ayrıca çalışma düzenimizi aile gördüğü için evdeki uygulamalarını da ona göre şekillendirebiliyor.
  • Defterde tek kural, sadece öğretmenler tarafından not alınması. Başka okuldan bir öğretmenin, velinin notlarını genelde bir kağıt ile araya konulmuş olarak bekliyoruz. Düzenli devam etmek için bunun önemli olduğunu düşünüyorum.
Deftere not alırken nelere dikkat etmeliyim?
  • Bu gözler çok fazla defter gördü. İlk diyeceğim şey, zaten yetersizliği olan bireylerle çalıştığımız için bireyden yakınan, şikayet eden bir üslup ile not alınmaması. Profesyonel, ölçülebilir, gözlenebilir ifadeler ile dersin özetlenmesi daha doğru.
  • Bayramlarda, yılın ilk/son derslerinde ya da bizim için önemli bir günde, tarih attığım yere minik resimler yapmayı seviyorum. "Baharın ilk dersi!", "K.'nın 13. yaşının ilk dersi!" gibi notlar hoş oluyor. Hatta son dönemde evime yakın bir kırtasiyen sticker tasarlıyorum, doğrudan onları yapıştırınca daha düzenli oluyor. Fotoğraftaki ders, geçtiğimiz hafta bayram öncesi yaptığımız son dersin notu. Altta bir bayram şekeri var.


  • Gereksiz, ailenin stres seviyesini arttırıcı bilgiler yerine, umut içeren ve heves arttıran bilgiler paylaşmak daha iyi. Burada, var olan olumsuz durumu gizlemeyi önermiyorum. Var olan olumsuz durumun olağan ve kontrolünüzün altında olduğu algısı ve yine profesyonel bir dil ile yazmanın doğru olduğundan bahsediyorum.
  • Gelecek hafta o not size yol göstereceğinden "Bu beceri bitti.", "Bu beceriye bir kez daha bakacağım, performansından emin olamadım." gibi notlarla hem aileye hem kendinize hatırlatma oluşturabilirsiniz. Bu adım, sahiden kurtarıcı oluyor.
  • Ara ara üç ya da altı ay öncesine, bir yıl öncesine bakmak motivasyon arttırırken bir yandan da geniş açıdan bakmanızı sağlıyor. Bir yıl önce buradaymışız ve şimdi buradayız, demek harika.
Resimli örnekler ile anlatmaya çalıştım, umarım fikir vermiştir. Her okulda kullanılsa harika olacağına emin olduğum bir uygulama, umarım ilgili ellere ulaşır.
Görüşmek üzere.


18 Ocak 2022 Salı

Özel Gereksinimli Bireylerde Ergenlik Dönemi Yazı Dizisi -2

Ergenlik dönemi yazı dizimin ikinci yazısından merhaba. Şimdiden iyi okumalar.

Ergenlik konusu altında incelenmesi gereken bir diğer konu da istismardır. Özel gereksinimli bireylerin cinselliklerini fark etmelerinin ardından artan ilgileriyle birlikte istismara açık olabilmektedirler (Bilge ve Baykal, 2010; Gönener, 2010). İstismara açık olunmasının sebebleri şu şekilde listelenebilir:

  • Özel gereksinimli bireylerin hormonal olarak gelişimleri ve cinsel aktiviteleri, normal gelişim gösteren bireyler ile aynıdır. Bu da cinselliğe olan ilginin artmasına sebep olmaktadır. Bu ilgi artışı ile oluşan merak, özel gereksinimli bireyleri istismara açık hale getirmektedir (Cangöl, Karaca ve Aslan, 2013).
  • Dil ve konuşma becerilerindeki yetersizlikler hem istismardan korunma hem de sonrasında yardım isteme, haberdar etme gibi becerilerin sergilenmesini olumsuz yönde etkilemektedir  (Browne ve Mcmanus, 2010).
  • Cinselliğin fark edilmesi ile istismar sonrasında alınan uyaranların, davranışı pekiştirebileceği ve tekrarlama isteğine neden olabileceği sebebiyle; istismara açık olma durumunu artacağı düşünülmektedir (Bilge ve Baykal, 2010).
  • Uygun olmayan cinsel davranışlar da özel gereksinimli bireyleri istismara açık hale getirmektedir (Madi, 2016).
Özel gereksinimli ergenlerin istismardan korunması için, uzmanların ve ailelerin uygulayabilecekleri çalışmalar söz konusudur. Tutarlı, net ve öğrenmenin bütün aşamaları (edinim, akıcılık, kalıcılık ve genelleme) dahil edildiğinde, özel gereksinimli bireylerin yaşam kalitelerini arttıracak nitelikteki bu uygulamalar, şu şekilde listelenebilir:
  • Yaşamın ilk yıllarından itibaren mahremiyet eğitimi verilmeli ve aile mahremiyet kuralları çerçevesinde bireyin özbakımını karşılamalıdır.
  • Bireyin performansına uygun olarak cinsel gelişim becerileri desteklenmek üzere bireyselleştirilmiş eğitim programlarına eklenmelidir.
  • Güvenlik becerileri, bireylerin yaş ve performanslarına uygun olarak desteklenmek üzere bireyselleştirilmiş eğitim programlarına eklenmelidir.
  • Bireylere, gelişim görevlerine uygun olarak özbakım becerilerinin öğretilmesi öncelikli hale getirilmelidir. Özbakım becerilerini edinen birey daha az edilgen olarak birçok beceriyi kendi kendine yerine getireceğinden, korunması da daha kolay olacaktır.
  • Birey ile yaşamının ilk yıllarından itibaren güven ilişkisi kurulmalı ve bireyin yardım istemek için, bakım veren kişi ya da ebeveyni ile arasında soru işareti kalmaması sağlanmalıdır.
  • Toplumun cinsellik, mahremiyet, özgürlük ve her anlamda eşitlik gibi konularda eğitilmesi ve daha sağlıklı bakış açısına sahip olması sağlanmalıdır. Özel gereksinimli bireylere dini atıflarla acınarak “dokunulmaması” gerektiği değil; her bireyin biricik ve değerli, dokunulmaz olduğu algısı verilmelidir.
  • Bu çalışmalar okul, aile ve toplum katkısı ile anlamlı ve gerçekçi olabilecek, işlevsel çalışmalardır. Bu konuda toplumun her bir ferdi üzerine düşen insanlık ve vatandaşlık görevini yerine getirdiğinde; özel gereksinimli olsun olmasın her bireyin güvende yaşayacağı bir toplum inşa edilebilecektir.
Umarım fikir veren bir yazı olmuştur.

Görüşmek üzere.