19 Haziran 2017 Pazartesi

Zihin Kuramı Geliştirmek için Etkinlik Önerileri



Herkese merhaba. Tatilde de öğrenmeye açık olan eğitimci ve velilerimize benden kocaman kocaman sevgiler ve saygılar. Geçen hafta sözleştiğimiz gibi bu hafta zihin kuramını desteklemek için neler yapabiliriz bunlara bakacağız hep beraber. Öncelikle önkoşul becerilere bir bakalım:
  • Sembolik oyun: Zihin kuramı için öncelikle oyun becerilerine bakılmalı. Oyun esnasında sembolleştirme yapıp yapmıyor olması önemli bir ipucudur.
  • Taklit becerileri: Yüz ifadesi taklit etme önemli bir olgu. Bununla ilgili daha önce bir yazı yazmıştım zaten. O yazıya buradan ulaşabilirsiniz.
  • Göz kontağı: Kişilerle göz kontağı kurma, konuşan kişiyi izleme yine zihin kuramı için önemli bir ipucu.
  • İlgi duyma: Kişilere, aktivitelere, konuşan kişilere ve nesnelere ilgi duyma onları izleme zihin kuramının olup olmamasıyla ilgili önemli ipuçları oluşturuyor.
Şimdi gelelim zihin kuramını desteklemek için ne gibi etkinlikler yapabileceğimize. Ben aklıma gelenleri sıraladım. Bunları çeşitlendirmek ve yenilerini önermek sizin elinizde. Aklınıza gelenleri yorum olarak yazarsanız hepimiz faydalanmış oluruz. Şimdiden önerileriniz için teşekkürler. Benim önerilerim ise şu şekilde:
  1. Yetişkin öğrencilerde video izlenirken durdurup “Ne olacak?”, “Ne hissediyor?” soruları kullanışlı olabilir. Bu etkinliği, geçen hafta seminerini paylaştığım değerli Oktay Hoca’mız önermişti.
  2. “Nasılsın?” sorusunu sık sık sorulmalı ve “iyiyim” cevabı ile yetinilmemeli. Bu sorunun günden güne farklılık gösterdiği ve kendi düşüncelerini yansıtması gerektiği algısı çocuğa verilmeli. Her dersten önce öğretmen çocuğuna “Nasılsın?” diye sorarsa ve sonrasında da kendisi “Bugün ben pek iyi değilim. Yağmur yağdığı için iyi hissetmiyorum. Ayrıca elim ağrıyor. Bu nedenle iyi değilim.” diyerek düşüncelerinin yüzünde ifade bulmasını sağlar ve model olmuş olur. Bu aileler için de geçerli. Her kahvaltı ve akşam yemeği sofrasında bu soru sorulsa ve durumların değişebileceği algısı verilse mükemmel olur.
  3. Tercihte bulunmasını sağlamak önemli bir etkinlik. Her ders çalışılacak olan materyalin sayısını arttırarak çocuğun seçmesini sağlamak önemli. Hep en sağdakini seçen bir öğrenciye bir derste sağa hiç sevmediği bir materyal koyarak seçeneği değiştirme fırsatı verilebilir ya da onu yönlendirerek “Bugün sen de mavi giyiniyorsun bak bu oyuncak da mavi. Sanırım o seninle oynamak istiyor. Onu seçelim mi?” gibi. Tercih sunmayı evde ailelerimiz de kullanmalılar.
  4. “İstemek, arzulamak, inanmak” gibi kelimelerin anlamlarını öğrenme ve kullanma etkinlikleri yapılabilir. Hazırlayacağınız resimli kartlar ya da videolarda örneğin karpuza bakan bir çocuk olsun. “Bu çocuk sence ne yemek istiyor?” sorusu sorduğunuzda otizmli öğrenciniz genelde kendi aklına olanı söyler. Sonrasında model olup “Bence karpuz yemek istiyor. Baksana karpuza nasıl da bakıyor. Karpuzu istiyor bence. Sen de karpuz ister misin?” gibi.
  5. Sorulan sorulara yanıt verme değil yaşamda kullanma zihin kuramı için önemli. Resimli kartlarda isteyen, arzulayan çocukları sonrasında çok rahat ayırt edebilir hale gelebilir çocuğumuz. Ancak “Sen ne istiyorsun?/ Bu konuda sen ne düşünüyorsun?” gibi sorulara hep aynı yanıtı veren, ezbere konuşan bir çocuk olmuş oluyor. Bunu önlemek için ipucu kelimeler, yönlendirici cümleler kullanılabilir ve bu becerinin çeşitli materyal, ortam ve kişi genellemesi alınması gerekmektedir (Bunu buraya yazdım ancak artık hepimiz hemfikiriz ki öğrenmenin bu aşamaları olmadan öğrenme olmuyor.)
  6. Ayrıntıyı fark etme çalışmaları yapılabilir. Çocuğunuzun seviyesine göre karmaşık olan bir resimdeki küçük ayrıntıları beraber fark edip bunlar üzerinden konuşma çalışmaları yapabilirsiniz. Örneğin resmin köşesinde gülümseyen bir çocuğun neden gülümsediği, güneşin kenarında neden mavi bir boyanın olduğu gibi ayrıntıları bulabilir ya da gizli kalmış küçük resimleri bulma çalışmaları yapılabilir.
  7. 0-4 yaş arasında düzene yatkın olmak olumsuz bir durum zihin kuramı için. Bunu engellemek için bol bol etkinlik desenlenmeli. Her ders aynı etkinliği yapmak yerine aynı amaç için farklı etkinlikler yapmak zihin kuramının hızlı edinimini sağlayacaktır.
  8. El ve yüz ile yapılan jestleri taklit etme becerileri çalışabilirsiniz. Bunlarla ilgili yazılarım size yardımcı olacaktır.
  9. Yüz ifadelerine uygun şekilde karşılık verme egzersizleri yapabilirsiniz. Kağıtlara çizeceğiniz yüz ifadelerini torbadan çeken çocuk çektiği kağıttaki yüz ifadesine uygun bir yüz ifadesi verebileceği gibi buna uygun cümleler de kurabilir. Örneğin gülen bir kız resmi olan kağıdı çeken öğrenciniz “Ne kadar mutlusun bugün Ayşe!” diyebilir. Daha doğrusu buna model olarak onu destekleyebilirsiniz.
  10. Kişilerarası ilişkilerde sosyal bir işlev olarak gülmeyi kullanmasında model olabilirsiniz. Sınıfa davet edeceğiniz okul personelinden birine gelip ders esnasında size bir şey sormasını isteyerek çocuğunuzun bu personele gülerek selam vermesini öğretebilir ve bunu her ders farklı kişilerle deneyimlemesine yardımcı olabilirsiniz.
  11. Kendi duygusal ifadelerinin olduğunu fark etmesi için ayna karşısında ona örnek olaylar sunarak yüzünün nasıl şekil alabileceği ile ilgili egzersizler yapmasını sağlayabilirsiniz. Burada terapi aynası size yardımcı olacaktır. Terapi aynanız yok ise büyük bir aynanın karşısına geçerek “Balonun patladığında ne yaparsın?” gibi sorularla farklı yüz ifadeleri göstermesini sağlayabilirsiniz.
  12. Etrafta olan değişiklikleri izleme için okulun caddeye bakan herhangi bir köşesinden caddeyi izleyerek olup bitenle ilgili konuşabilirsiniz. “Şimdi köşeden hangi araba geliyor? Sence arabayı güzel kullanıyor mu? Bulutlara nereye gitti?” gibi.
  13. Zihin kuramı ile ilgili çalışmalarda çocuğa ifade etme ve anlamlandırma çalışmaları yaptırılmalıdır. Yukarıdaki her etkinlik buna uygun olacaktır.
  14. Amaçlı aktiviteleri anlama etkinlikleri yapabilirsiniz. Örneğin çizgi çalışması yaptığınız otizmli öğrencinizle neden bunu yaptığını üzerine konuşabilir onun akıl yürütmesini isteyebilirsiniz. Çocuğunuzdan bu etkinliğe alternatif üretmesini de isteyebilirsiniz. Unutmayın; burada önerdiğim bütün etkinlikler çocuğunuzun seviyesine göre çeşitlenebilmektedir.
  15. Çocuğun bulunduğu basamaktan bir sonraki basamağa uyaran vermek önemli. Bu nedenle gelişimini takip edecek bir çocuk gelişimi uzmanı ile beraber çalışmanız önemli.
  16. İyi kurgulanmış oyun ve yaratıcı düşünceyi destekleme önemli. Yaratıcılığı destekleme etkinlikleri bol bol yapılmalıdır. Bu konuda ayrıca bir yazı hazırlıyorum.
  17. Duyuları sık sık uyararak da zihin kuramı edinilebilir. Islak, parlak, yüksek sesli gibi farklı özelliklere sahip materyallerle çalışmak zihin kuramını olumlu yönde etkiler.
  18. Çocuğun kurduğu oyunu takip etmek bir diğer önemli konu. Oyun esnasında onun kurduğu oyun üzerinden giderseniz zihninde beraber bir yolculuk yapabilir ve onun akıl yürütme stratejilerini keşfedebilirsiniz. Yaptığınız bu keşfe göre de çocuğunuzun akıl yürütmesine uygun olarak zihin kuramını destekleyebilirsiniz. Örneğin gözlemleriniz sonucunda çocuğunuzun her ders “Nasıl hissediyorsun?” sorusuna “İyi.” diyerek cevap verdiğini fark ettiniz. Çocuğunuzun ruhsal durumuna göre sınıfta yanlışlıkla bir balon patlatarak ya da sandalyeden düşerek farklı bir ortam oluşturup yine aynı soruyu sorabilir ve sonrasında “Ben sandalyeden düştüğüm için iyi hissetmiyorum.” diyerek model olabilir ve cevaplarının çeşitlenmesini sağlayarak zihin kuramını destekleyebilirsiniz.
  19. Her aşamanın edinildiğinden emin olduktan sonra sonraki basamağı zorlamak ihmal edilmemeli. Henüz yapı-inşa oyunlarını oynayamayan bir çocuğa sembolik oyunu zorlamak doğru bir hareket olmayacaktır.
  20. 0-2 yaşta bu becerinin desteklenmesi önemli. Sonraki dönemde de desteklenebilir ancak bu dönemde yapılan müdahale her zaman daha kalıcı ve kaliteli olmaktadır. Burada da henüz tanı almamış ya da risk grubunda dahi olmayan çocukların ailelerine iş düşmektedir. Anne ve babalara bebek yapma kararından önce bu konuda bilgi verilmeli ve desteklemeleri sağlanmalıdır.

Umarım sizler için etkili ve yararlı bir yazı olmuştur. Önerilerinizi bekliyorum. Şimdiden kolaylıklar ve sevgiler.

12 Haziran 2017 Pazartesi

Zihin Kuramı nedir?



1978 yılında Premack ve Woodruff’un ortaya koyduğu “zihin kuramı” ile ilgili yazımdan herkese merhaba. Bu yazımın kaynak semineri yine GeYeSe-2017’de sunum yapan değerli hocalarımız Yrd. Doç. Dr. Oktay Taymaz Sarı ve Doç. Dr. Onur Özdemir’in sunumlardır. En verimli ve ilgimi çeken seminer bu seminerdi, itiraf etmeden geçemeyeceğim. Biz özel eğitimcilerin her zaman bildiği, cebinde duran ancak nasıl çalışması gerektiğini bilmediği bir beceri “zihin kuramı”. Umarım bu yazımda sizlere zihin kuramını tanıtabilirim.
Yukarıda da bahsettiğim gibi yeni bir tarihte ortaya konan bir beceri değil aslında bu. Tam 39 yıl önce ortaya konmuş ve üzerinde çalışmalar yapılmış. Peki “zihin kuramı” nedir? Temel olarak “kendine ve başkasına zihinsel durumlarla ilgili atıfta bulunmak” denebilir. Örneğin ben annemin beni sevdiğini biliyorum. Yine ben annemin kardeşimi sevdiğini biliyorum. Kardeşim, benim, annemin onu sevdiğini bildiğimi biliyor. Bunun gibi akıl yürütme becerilerine biz “zihin kuramı” diyoruz. Artık zihin kuramını tırnak işaretinin içinden çıkarmanın vakti geldi. Kısaca başkalarının düşüncelerine dair kuramlar, sayıltılar, ihtimaller ve düşünceler diyebiliriz.

Zihin kuramının gelişiminden bahsedelim şimdi de.
Dil gelişimi ile beraber başkasının bakış açısını anlama becerisi edinilir. İki yaş civarında duygularını ve arzularını anlamaya başlar insanlar. Yine bu yaş döneminde rol yapma, hayal etme ve mış gibi oyunları edinilir. Üç yaşa doğru planlı aldatmaca öğrenilirken üç yaş sonrasında artık “düşünmek” ve “inanmak” gibi kelimeleri anlayarak kullanmaya başlar.
Zihin kuramı da tıpkı diğer gelişim alanları gibi belirli bir yaştan sonra gelişmeye başlayan ve her bireyde farklı hızda ilerleyen bir gelişim alanı. Aynı yaştaki bireylerde farklı zihin kuramı algıları olabilmekte, bu da gelişimin doğası gereği olan bir şey. Gelişim ilerledikçe düşünülen nesneler ve düşünceler farklılıklar göstermekte. Zihnimizdekilerin, düşündüklerimizin birbirinden farklı olduğu algısı zamanla edindiğimiz ve öğrendiğimiz bir beceri aslında. Yine gerçeklerle inançların farklı olduğu algısı zihin kuramının bir parçası. Plan ve uygulamaların arasındaki fark da yine bu beceri ile ilgili. Empatik olmayan ve katı kişilerde bu becerinin gelişmediğini yani zihinsel durumların bireyden bireye farklılık gösterdiği algısının olmadığını söyleyebiliriz.

Zihin kuramının birleşenleri nelerdir?
  1. Bir şeye ilgi duyma
  2. Seçim yapabilme
  3. Deneyim aktarma
  4. Tahmin edebilme
  5. Özetleme ve anlam çıkarma
  6. Problem çözme
  7. Kategori yapabilme
  8. Benzerlik ve farklılıkları fark edebilme
  9. Duyguların ve düşüncelerin farkında olma
  10. Ana fikri ayırt edebilme
  11. Başkalarının duygu ve düşüncelerinin farkında olma
  12. Mecazları ve belirsiz ifadeleri anlayabilme
  13. İmaları anlama
  14. Bilginin doğruluğunu değerlendirebilme
  15. Kendi yetilerinin ve düşüncelerinin farkında olma
  16. Başkalarının duygu ve düşüncelerinin farkında olma


Zihin kuramı için önkoşul beceriler nelerdir?
  • Kendinin farkında olma
  • Bedeninin nerede başlayıp bittiğini fark etme
  • Arkasının farkında olma
  • İsmine tepki verme
  • Yakın çevresinin farkında olma
  • İhtiyacı olduğunda yardım isteme
  • Ortak dikkat
  • İlgi duyma (Aktiviteye, nesneye, kişiye, konuşan kişiye)


Otizm – Zihin Kuramı İlişkisine bakalım şimdi de.
Otizm tanısı almış bireyler, bilgileri dahilinde olan bir şeyin herkes tarafından bilindiğini sanırlar. Yani kendileri için gerçek olana herkesin inandığını düşünürler. Ancak yukarıda da değindiğim gibi herkesin zihnindeki gerçek farklıdır ve otizmli bireyler bunu ayırt edemezler.
Yapılan çalışmalarda zeka bölümü otizmli çocukların çok gerisinde olan down sendromlu bireylerin zihin kuramı sorularında gayet başarılı olduğu ancak otizmli çocukların çok geride kaldıkları görülmüştür. Buradan zihin kuramının zeka puanı ile ilgili olmadığı sonucunu çıkarabilir miyiz, ne dersiniz?
Sosyal girdiyi giriş sistemleri ve üst düzey mekanizmalar sağlar. Otizmli bireyler üst düzey mekanizmaları bilişsel olarak kullanamıyorlar. Giriş sistemleri daha başarılı. Giriş sistemindeki beceriler göz takibi, yüzü tanıma gibi belirli uyarıcılara duyarlı becerilerdir. Bunun bir üstünde ise ortak dikkat, göz teması, çalışan hafıza gibi üst düzey mekanizmalar vardır ve otizmli bireyler bu becerilerde zorlanmaktadırlar. Üst düzey mekanizmalarında sıkıntısının olmasının sebebi ise zihin kuramı. Zihin kuramı gelişimi yetersiz olduğundan ve desteklenmediğinden üst düzey bilişsel mekanizmalar yetersiz kalıyor.
Görsel-uzaysal ilişkiye kendi vücudunu da ekliyorlar. Yani bireysel olarak kendi vücutlarını ayrı bir parça olarak değerlendiremiyorlar.
Otizmli bireyler başkalarının davranışlarının sebebini onların gözünden göremediklerinden bu davranışları anlamlandıramamakta ya da yanlış anlamlandırarak yanlış tepkiler vermektedirler. Örneğin siz sıcak tencereye dokununca sertçe elinizi çekip soğutmak için ağzınıza aldığınızda otizmli bir birey bunu tencereyi tuttuktan sonra yapılması gereken bir ritüel gibi algılayabilir. Tencerenin sıcak olduğu ve sizin sıcaktan elinizin yandığı bilgisini vermeniz gerekebilir. Yani otizmli bireyler diğer insanların kendilerinden farklı görüş ve düşünceleri olabileceğini fark edememektedirler. Sosyal anlamda farklı gelen davranışları aslında zihin kuramından. Herkesin kendi gibi düşündüğünü sanan otizmli birey sosyal kuralların çok uzağında davranabiliyor. İşte bu nedenle otizmli bireylerde zihin kuramı en çok desteklenmesi gereken konu.


Bir sonraki yazımda da zihin kuramını desteklemek için bu yazıyı temel alan etkinlikler önereceğim. Umarım zihin kuramının ne olduğu,  aslında hangi çocuklar için dikkat etmemiz ve desteklememiz gerektiği ile ilgili bilgi veren kullanışlı bir yazı olmuştur. Şimdiden kolaylıklar diliyorum, sevgiler.

5 Haziran 2017 Pazartesi

Okullarda Olumlu Davranışsal Destek Programı


Merhabalar. GeYeSe-2017 yazılarımıza kaldığımız yerden devam edelim. Bu hafta Yrd. Doç. Dr. Zehra Atbaşı’nın sunduğu “Olumlu Davranışsal Desteğin Okullarda Uygulanması”nı konu alan seminer kaynak seminerim. İsterseniz başlayalım.
Olumlu Davranışsal Destek nedir, bununla başlayalım. Olumlu Davranışsal Destek problem davranışlara henüz davranış ortaya çıkmadan ya da davranış ortaya çıktıktan sonra yapılan müdahalelerdir. Bu müdahaleler yeni davranışlar öğretilerek problem davranışı önleme ya da söndürme amaçlıdır. Örneğin burnunu karıştıran bir işitme engelli öğrenciye elleri masada bekleme öğretilerek burnunu karıştırma davranışı söndürülebilir. Burada Uygulamalı Davranış Analizi ilkelerinden yararlanılır ve onu temel alır. Ancak bu yazıda olumlu davranış desteğinin bu kanadını değil okullarda nasıl uygulanacağına yönelik rehberlik eden kanadına bakacağız. Olumlu Davranışsal Desteğin ne olduğu ile ilgili küçük bir özet yapmış olduk.
Olumlu Davranışsal Destek Programı’nın okullarda uygulanması ise yine aynı ilkelere dayanan ancak okulun tamamında uygulanan, okulun prensiplerini ve ilkelerini oluşturan bir yöntem. Bütün okulu kapsadığı için burada Uygulamalı Davranış Analizi’nden ayrılır çünkü bireysel değildir. Okuldaki bütün çocukları kapsar ve kaynaştırma öğrencilerinin etiketlenmesini engeller. Böylelikle kaynaştırma uygulaması yapılan okullarda çocukların etiketlenmesini engelleyerek bir müdahale sağlar.
Olumlu Davranışsal Destek Programı’nın okulda uygulanmasının çeşitli özellikleri var. Bunlar:
  • Aileye, öğretmene ve bireye destek vererek yaşamını destekler.
  • Kapsamlıdır.
  • Yaşam boyu sürer.
  • Çevresel geçerliği vardır. Yani doğal ortamda, herhangi bir yapılandırmaya gitmeksizin uygulanır. Kalıcılığı ve genellemesi bu nedenle daha kolaydır.
  • Önlemeye yöneliktir.
  • Çoklu uygulamalar içerir.

Okul genelinde sunulan olumlu davranışsal destekte şu adımlar izlenir:
  1. Öncelikle tüm öğrencilerle kurallar belirlenir ve bu kural belirleme işlemi öğrencilerin fikri alınarak yapıldığından öğrencilerin %85-90’ı bu süreçte olumsuz davranışlardan vazgeçer.
  2. Bu kurallara rağmen sorunlar yaşayan çocuklara ikinci adımda küçük gruplarla ve sosyal beceriler öğretilerek müdahale edilir. Bu aşama da öğrencilerin %7-10’unun olumsuz davranışları önlemiş olur.
  3. Bütün bu önleyici yaklaşımlara rağmen hala sorunlar devam ediyorsa bireysel müdahale gereken son aşamaya geçilir. Bu aşamaya öğrencilerin %3-5’i gelmektedir.

Bütün bu süreç boyunca veli, öğrenci, okul personeli ve çevre işbirliği içerisinde olmalıdır. Burada kaynaştırma öğrencisi olan/olmayan diye herhangi bir ayrım yapılmaksızın bütün öğrencilere yönelik bir önleyici program söz konusu olduğundan kaynaştırmanın ruhu pekiştirilmiş olacaktır. Kaynaştırma öğrencileri etiketlemeden uzak ve daha eşit bir ortamda eğitim alacaklardır.
Yapılan çalışmalarda ikincil müdahale (yani müdahalenin ikinci basamağını) gerektiren çocukların kaynaştırma öğrencisi olan ve olmayan durumuna bakıldığında aralarında herhangi bir fark olmadığı gözlemlenmiştir. Bu üçüncül müdahale için de söz konusudur. Yani sınıf öğretmenlerinin genel bir önyargısı olarak “Kaynaştırma öğrencisi problem davranışlarla doludur!” cümlesi bu çalışmaların sonuçları ile yıkılmış olmaktadır.
Bu konuda daha ayrıntılı bilgi almak, yöneticisi olduğunuz kurumda olumlu davranışsal desteğin uygulanmasını talep etmek, çalıştığınız kurumun yönetimine böyle bir programı önermek ya da çocuğunuzun okulunda böyle bir uygulama görmek istiyorsanız Zehra Hoca’mın seve seve size rehberlik edeceğine eminim.

Umarım sizler için yararlı ve kullanışlı bir yazı olmuştur. Şimdiden kolaylıklar diliyorum. Sevgiler.