Herkese yılın ilk gününden merhabalar. (Yayınlamam üçüncü gününü buldu ancak yazıyı bozmak istemedim.) Dün misler gibi sofralarımızı kurduk, yeni yılı güzel karşıladık ki bütün bir yılımız güzel geçsin. Şimdi de güzel geçmesi için elimizden gelen her şeyi yaptığımız ve yapacağımız yeni yılımızın ilk günü. Yeni yılınız hayırlı uğurlu olsun, güle güle kullanın. Hep güzellikler sizlerle olsun.
Geçtiğimiz haftaki yazımda pekiştireçten bahsedince bu konuda herhangi bir yazı yazmadığımı fark ettim. Bu nedenle aldım bilgisayarı, kitaplarımı ve makalelerimi elime başladım özetlemeye.
Öğretmenlerimizin sık sık kullandığı "pekiştireç" kelimesi nedir, ne işe yarar, nasıl kullanılır ve nasıl rüşvete dönüştürülmeden hayatımızdan çıkarılır onu konuşacağız bugün. Daha önceki şu yazımda üzerinde biraz durmuştum ancak burada biraz daha ayrıntılı ele almak istiyorum. Duyuyoruz, biliyoruz ancak çoğumuz maalesef pekiştireç ile rüşveti karıştırıyoruz. Bütün bunlara umarım açıklık getirebiliriz beraber.
Pekiştireç; hepimizin de tahmin ettiği gibi bir davranışın devamlılığını sağlayan uyaran demek. Ancak burada mühim olan nokta şu: Hedeflenen davranışın bir daha uygulanmasını ve çocuğumuzun hayatına katmasını kolaylaştıracak uyaranlar vermek. Yani pekiştireci davranıştan önce değil de sonra veriyoruz. Örneğin derse çocuğumuzu aldıktan sonra "Hüdaverdi. Bugün seninle kırmızı kavramını çalışacağız. Sana sorduğum her sorunun doğru cevabında sana bu bonibonlardan vereceğim." ya da "Hüdaverdi. Bugün seninle el yıkama çalışacağız. Ellerini doğru şekilde yıkadıktan sonra 3 dakika boyunca çizgi film izlemene izin vereceğim." ya da "Hüdaverdi. Bugün seninle toplama işlemi yapma ve okuduğumuzu anlama çalışacağız. Eğer derste yeterinde yıldız toplayabilirsen sana dersin sonunda bu kalemleri hediye edeceğim." gibi uygulamalar ile pekiştireç kullanabiliriz.
Peki önce verirsek ve ders boyunca pekiştireceğimizi çocuğumuzun gözü önünde tutup "E hadi bak bunu alacaksın." dersek ne olur? Onun adı rüşvet olur. Pekiştirecin hatırlatılmasına ihtiyaç duyan çocuklarımız olabilir. O zaman ne yapmalıyız? Pekiştireci elde etme süremiz fazla uzun demektir, pekiştireci kısa aralıklarla vermeliyiz. Çocuğumuz için pekiştireç güdüleyici bir pekiştireç değil demek ki, pekiştireci değiştirmeliyiz. Belki de çocuğumuz tamamen pekiştireci görmek için böyle hareket ediyor, farkında olmadan problem davranışı pekiştirmemeliyiz.
Pekiştireç türleri nelerdir?
Bu sorunun cevabını şu yazımda bulabilirsiniz, burada yeniden uzun uzun yazmanın yersiz olduğunu düşünüyorum.
Pekiştireç tarifeleri ne demek?
Pekiştireçler maalesef yanlış kullanıldığında çocuklarımızda o davranışı sergilemek için bağımlılık oluşturabilirler. Örneğin bir çocuk eli tutulmadan yazı yazamayabilir, pekiştireç almayacağını bildiği derse girmek istemeyebilir, annesi elinde çilekli süt ile girmezse okula derste problem davranışlar gösterebilir. Bu nedenle pekiştireçleri belirli bir plan ve program çerçevesinde çocuğumuzun hayatından çekmeliyiz.
Burada vurgulamak istediğim asıl nokta şu: İçsel pekiştireç her zaman hedeflediğimiz şey olmalıdır. Yani çocuklarımıza bir konuda pekiştireç verirken ona konuşmalarımızla örnek olmalı ve bunun aslında ne kadar keyif verici bir şey olduğunu göstermeliyiz. "Çok güzel şekilde soruları çözdüğün için bunu hak ettin. Bence kendine aferin demelisin. Bu soruyu böyle çözdüğün için çok başarılısın. Bence bu çok mutluluk verici bir şey." gibi cümlelerle bunu içselleştirmesini sağlamak önemli. Bilişsel stratejilere model olur gibi düşünün, içsel konuşmaları sesli hale getirin. İlerleyen dönemde göreceksiniz ki bir pekiştireç almasa da kendi kendine gülümseyen çocuklarınız olacak zor bir şeyi başardığında. Bir insanın kendi kendini ödüllendirebilmesinden daha değerli bir şey yok. Ne dersiniz?
Gelelim tarifelere. Pekiştireçleri biz dört farklı şekilde sunarız. Sabit sayılı, sabit oranlı, değişken sayılı, değişken oranlı. Çok karmaşık gelmesin. Hemen açıklıyorum.
Pekiştireç tarifeleri ne demek?
Pekiştireçler maalesef yanlış kullanıldığında çocuklarımızda o davranışı sergilemek için bağımlılık oluşturabilirler. Örneğin bir çocuk eli tutulmadan yazı yazamayabilir, pekiştireç almayacağını bildiği derse girmek istemeyebilir, annesi elinde çilekli süt ile girmezse okula derste problem davranışlar gösterebilir. Bu nedenle pekiştireçleri belirli bir plan ve program çerçevesinde çocuğumuzun hayatından çekmeliyiz.
Burada vurgulamak istediğim asıl nokta şu: İçsel pekiştireç her zaman hedeflediğimiz şey olmalıdır. Yani çocuklarımıza bir konuda pekiştireç verirken ona konuşmalarımızla örnek olmalı ve bunun aslında ne kadar keyif verici bir şey olduğunu göstermeliyiz. "Çok güzel şekilde soruları çözdüğün için bunu hak ettin. Bence kendine aferin demelisin. Bu soruyu böyle çözdüğün için çok başarılısın. Bence bu çok mutluluk verici bir şey." gibi cümlelerle bunu içselleştirmesini sağlamak önemli. Bilişsel stratejilere model olur gibi düşünün, içsel konuşmaları sesli hale getirin. İlerleyen dönemde göreceksiniz ki bir pekiştireç almasa da kendi kendine gülümseyen çocuklarınız olacak zor bir şeyi başardığında. Bir insanın kendi kendini ödüllendirebilmesinden daha değerli bir şey yok. Ne dersiniz?
Gelelim tarifelere. Pekiştireçleri biz dört farklı şekilde sunarız. Sabit sayılı, sabit oranlı, değişken sayılı, değişken oranlı. Çok karmaşık gelmesin. Hemen açıklıyorum.
- Sabit sayılı pekiştirme: Hedef davranışı her gördüğümüzde pekiştirmek demek.
- Sabit oranlı pekiştirme: Hedef davranış belirli bir oranda, her gösterildiğinde pekiştirmek demek.
- Değişken sayılı pekiştirme: Hedef davranış görüldüğünde rastgele denemelerde pekiştirmektir.
- Değişken oranlı pekiştirme: Hedef davranış görüldüğünde değişken oranlar söz konusu olacak şekilde pekiştirmektir.
Örnekle daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum. Hüdaverdi ile kırmızı kavramını çalışıyoruz. Bu kavramın basamakları arasında ilerlerken bir yandan da çocuğumuzla pekiştireci şekillendirmeyi hedefledik diyelim. İlk basamaktan çalışmaya başladık. Burada her doğru cevap sonrası Hüdaverdi'ye "Aferin." diyoruz. Hüdaverdi bu pekiştireç ile öğrenme hızını arttırdığında ve artık her aferin sonrası öğrenmenin oluştuğunu gözlemlediğimizde artık sabit oranlı pekiştirmeye geçebiliriz. Yani çocuğumuzun performansına göre dört doğru yanıt sonrası, üç doğru yanıt sonrası ya da on doğru yanıt sonrası pekiştirme uygularız. Bu şekilde de çocuğumuz öğrenme hızına devam edebiliyorsa artık değişken sayılı pekiştirmeye geçebiliriz. Doğru tepkinin üçüncüsünde, beşincisinde gibi değişik zamanlarda pekiştiririz.. Burada da başarı elde edilince artık değişken oranlı olacak şekilde, yani dört doğru denemede bir, on doğru denemede bir gibi pekiştirme tarifelerini uyguluyoruz. Bu tarifeler sonrasında görüyoruz ki Hüdaverdi artık pekiştireçler olmasa da kırmızı kavramını biliyor ve kendini içten ödüllendirebiliyor. Bu süreç boyunca pekiştireç verilirken sık sık pekiştireci alma şekli de övülmeli: "Ne kadar başarılı şekilde aferini hak ettin. Bu çok güzel. Senin adına çok mutluyum." gibi. Neden mi? Çünkü hedefin aslında pekiştireci kazanmasını değil doğru yapıyor olmanın mutluluğunu hissetmesini öğretmek.
Umarım sizlere yararlı ve yeni bilgiler sunan bir yazı olmuştur. Güzel bir hafta diliyorum. Sevgiler.
Umarım sizlere yararlı ve yeni bilgiler sunan bir yazı olmuştur. Güzel bir hafta diliyorum. Sevgiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder