Merhabalar. Konuları fazla genel seçtiğim son dönemde oldukça ayrıntılı ve spesifik bir konu seçmek istemiştim. Böyle düşünürken bir velim ile çocuğumuzun performansı üzerine konuşurken bu konu çıkıverdi ortaya. Ben de hemen topladım makalelerimi, kitaplarımı, notlarımı başladım bu yazımı yazmaya. Hadi başlayalım!
...
Otizm bildiğiniz gibi, DSM-V'te tamamen sosyal bir iletişim problemi olarak karşımıza çıkıyor. Bu nedenle otizmle ilgili çalışmalarımızda sıklıkla sosyal beceriler ve iletişim becerileri çalışıyoruz. Bilimsel bilgiyi takip eden, yeni bilgilerle yoluna şekil veren öğretmenlerin tümü bu bilgiye sahip. Bu bilgi ile son birkaç yıldır çalışmalarımızı şekillendiriyoruz.
Sosyal bir iletişim bozukluğu olması sebebiyle otizmli çocuklarla çalışırken kullanılan yönergeler, cümleler; seçilen kelimeler, ifadeler oldukça önemli hale geliyor. Otizmli çocuklara yönerge verirken nelere dikkat edilmeli?
- Yönergenin içinde, başında, sonunda çocuğumuzun ismi olmamalı. "Hüdaverdi gel." değil de sadece "Gel." tercih edilmeli. Bunun sebebi; isin farkındalığı olmayan bir çocukta ismini bir yönerge olarak algılama durumu oluşmasını engellemektir.
- Çocuğun alıcı dil ve işitsel hafızasına göre kullandığımız kelime sayısını ayarlamalıyız. Henüz dört kelimelik işitsel hafızası olan bir çocuğa "Hadi Hüdaverdi, bardağı al da bana getir bekliyorum." derseniz bu yönerge yerine getirilemeyecektir. Bunun yerine "Bardağı bana ver." ya da "Bardağı odadan bana getir." yönergeleri daha kullanışlı olacaktır.
- Buna ek olarak yönergeyi sunarken verdiğimiz ipuçları da önemli. Örneğin su istediğiniz çocuğunuza her defasında sürahiyi göstererek "Su ver." diyorsanız bu ipucunu çekmeniz biraz zor olabilir. Bu nedenle çocuğunuzun ihtiyacına göre yönerge sunarken destek sunmalı ve çocuğunuzun her hareketini doğru algıladığınızdan emin olmalısınız. Örneğin sürahiyi göstermenize gerek yokken siz göstermeye devam ederseniz ilerleyen dönemde çocuğunuz "Su ver." yönergesini sürahi olmadan almayabilir. Bu noktalara dikkat etmeliyiz.
- En önemli nokta: Yönerge vermek emretmek değildir! Oyun oynamayı bilmeyen, çevreyi algılamada güçlükler çeken bireylerde yönerge sunmak bu algıların açılması ve çeşitli becerilerin desteklenmesi için gereklidir ancak her yönergeyi emredercesine, sert bir sesle vermek doğru bir hareket olmayacaktır. Örneğin en "popüler" yönerge "ver". Oyun esnasında sıra alarak oyun oynaması için çocuğunuzun "Ver!" yönergesine uyabiliyor olması yeterli. Siz, evde bu yönergeyi emreder gibi çalışırsanız çocuğunuza öğreteceğiniz tek şey: "Benim yönergem olmadan hareket edemezsin!" olur. Halbuki amacımız çocuklarımızın bağımsızlaşması, bize bağımlı hale gelmesi değil.
- Çocuğunuz yönergeye uymadığında önce görsel ipucu, ardından sözel ipucu, ardından model olma, daha sonra kısmi fiziksel ve en sonunda fiziksel yardım uygulayarak aşama aşama yardım etmelisiniz. Örneğin “Arabayı al!” yönergemiz olsun. Çocuğumuz arabayı almadı, arabayı gösteriyoruz. Yine almadı, “Al!” diyerek sözel ipucu sunuyoruz. Yine almadı, arabayı kendimiz alıp “Bak ben aldım. Sen de al.” Gibi sözel ifadelerle destekleyerek model oluyoruz. Yine almadı, elini hafifçe arabaya doğru getiriyoruz “Al!” diyoruz. Yine almadı, fiziksel yardım uygulayarak arabayı almasını sağlıyoruz. Bunu her seferinde en başından uygulamanıza gerek yok. Örneğin ilk denemede model olmada aldıysa çocuğunuz bir üst basamaktan başlayın yani sözel ipucundan. Model olmaya gerek kalmadan sözel ipucu ile alıyorsa görsel ipucuna geçin. Böyle böyle çocuğunuz bağımsız olarak yönerge almayı öğrenecektir.
Bizim, çocuğumuz ile yaşadığımız sorun ise yönergelere bağımlı hale gelmesi ve bu yönergeleri artık kendi kendine vermeye başlamış olması. Otururken "Otur!" demesi, eşyalarını toplarken "Topla!" demesi bu davranışlarına örnek olarak gösterilebilir. Buna ek olarak bir de izin almak için bu kelimeleri kullanıyor olması da var. Bir yerden kalkmak istiyorsa bana dönerek "Kalk!" demesi örnek olarak gösterilebilir. Peki bu durumda ne yapılmalı?
- Öncelikle durumun sebebi ortaya konmalı: Ben önce kendi derslerime, sonra diğer arkadaşlarımın derslerine ardından eve ve en sonunda devam ettiği kreşe baktım. Baktığımızda gördük ki kreşte yoğun bir yönerge bombardımanı var.
- Sebebe bağlı olarak bir müdahale programı belirlenmeli: Sebebi kreş olduğu için önce kreşteki öğretmenlerini bilgilendirdik. Ardından kendi derslerimizde bu duruma şekil vermek amaçlı UDA prensiplerinden yararlandık. Süreç boyunca çocuğumuza "uyaran silikleştirme" uyguladık. Buna ek olarak bağlamdışı yönergelerini ve kelimelerini bağlama çektik ya da görmezden geldik.
- Müdahale programı tutarlı şekilde uygulanmalı: Sonuç alana dek çocuğumuz ile her ortamda bu tekniği uyguladık. Evde, kreşte, okulumuzda her yerde çocuğumuz bu teknik ile giderek daha az uyarana maruz kaldı ve giderek daha az yönerge aldı ve bu da bağımsızlaşmasını sağladı.
- Müdahale programını sonlandırma: Henüz biz bu basamaklandırmanın üçüncü basamağındayız ancak çocuğumuzun kendi kendine yönerge vermeleri istediğimiz seviyede (Yani %0 olarak görünmesi.) sergilenmeye başladığı zaman süreci kalıcılık ve genelleme aşamalarını planlayarak sonlandıracağız.
Bu örnek olayla yönerge bağımlılığı üzerine nasıl çalışmamız gerektiğini net bir şekilde ortaya koyduğumu düşünüyorum. Yönergeleri aşama aşama azalt, bağımsızlaşmaya destek ol! Hepsi bu.
Umarım hepimiz için faydalı ve değerli bir yazı olmuştur. Soru ve görüşleriniz için şimdiden teşekkürler. Haftaya görüşmek üzere.