10 Ağustos 2020 Pazartesi

Çocuk ve Evde Kitaplık/Kütüphane

Merhabalar. Bu hafta, artık biraz "normal"e dönüp, sizden gelen soruların yanıtlarından oluşan bir yazı yazmak istedim. Anne ve baba adaylarından gelen soruların başında "Bebek bekliyoruz ama evdeki kitaplık ne olacak?" sorusu geliyor. Sonra da "Kitaplarımıza çocuğumuz zarar verirse ne yapacağız? Ona uygun kitapları nereye koymalı? Kitapla nasıl tanıştırmalı?" gibi sorular sıralanıyor.

Ben de, kendi deneyimlerim ve "çocuk ve kitap" konusundaki görüşlerimi içeren bir yazı yazmak istedim. Yararlandığım kaynaklara yazının sonunda ulaşabilirsiniz.

Kitapla tanışma konusunda artık çocuklarımız, bebeklerimiz çok şanslı. Çünkü doğar doğmaz dokunup hissedebileceği, banyoda bile yanında tutabileceği ve hatta ağzına alıp yemeye çalışabileceği kitaplar var. Hem de eskisi gibi pahalı da değil, ulaşılabilir fiyatlarla. Buna ek olarak bu tip kitapları çocuğumuzun gelişim ve ilgisine uygun şekilde bizler de yapabiliriz.

Birçok kaynakta ve daha önce de yazdığım birçok yazıda da olduğu gibi altıncı ayda kitap ile tanışılabileceği söyleniyor. Hatta Amerikan Pediatri Derneği de bunu destekliyor. Başka bir grup uzman da doğumdan sonra bu tanışmanın olabileceğini söylüyor. Ben ise çocuğunuz başını kontrol edebildiğinde, göz kontağı kurabildiğinde, nesne takip edebildiğinde ilk kitaplarını alabilirsiniz, diyorum. Burada amacınız kitabı okumak, bir şeyler öğretmek değil duyusal uyaran sağlamak olmalıdır.

Evinizde hali hazırda kullandığınız kitaplığınızın en alt rafını çocuğunuza ayırabilirsiniz. Onunla birlikte kitaplara bakacakken, kitapla ilgilenme saatlerinizde buraya gelip buradan birlikte kitap almak, kitabı onun almasını/seçmesini sağlamak, kitaplığı sık sık ziyaret etmek "kitaplık" algısı için güzel olabilir. Burada benim önerim olan birkaç adım var:

  • Hâlâ sabitlemediyseniz kitaplıklarınızı duvara sabitlemeniz çok önemli. Çocuğunuz ilerleyen aylarda kitaplıktan tutunup kalkmak isteyecek ve güvenlik daha önemli bir hal alacak.
  • Çocuğunuzun boyunun yetişebildiği raflar aylar ve yıllar içerisinde değişecektir. İlk yıl en alt raf, ikinci yıla doğru ikinci raf derken boyunun uzanabildiği rafları birlikte seçilen kitaplarla donatmak keyifli olacaktır. Hem de kitaba saygı, özen, kitaplığı koruma gibi konular da böylece ayrıca zaman gerektirmeden öğrenilmiş olacaktır.
  • Benim bir diğer önerim de çocuğunuzun ilerleyen dönemde kendi kitaplığının olması. Kitap okumayı hobi haline getiren bir çocuk için bu eğlenceli bir süreç olabilir. Bu kitaplığın seçimini de yine çocuğunuzun gelişim sürecine ve ilgi alanlarına göre yapabilirsiniz.
  • Öte yandan minimalist yaşamı destekleyen aileler için, çocukları kütüphaneden kitap alabilir yaşa gelene dek, evde çocuğa ait bir kitaplığın olması doğru olabilir. Sonra kütüphaneden ödünç kitap alma alışkanlığı edineceğinden evde kitaplığa gereksinim kalmayacaktır. Kütüphaneden gelen kitaplara daha saygılı olması için öncesinde evde minik de olsa bir kitaplık olması değerli bir adım olacaktır.
Hangi kitap, ne zaman alınmalı konusunda birçok yazı ve araştırma var. Her kitabın üzerinde hangi yaşlara uygun olduğu yazarken benim buradan "Şu mutlaka okunmalı!" demem biraz tuhaf olabilir ancak hangi tip kitaplar diye sorulacak olursa şöyle bir liste yapılabilir:
  • 0-6 ay için; banyo kitabı, bez kitaplar, yumuşak kitaplar uygun olabilir. Bol bol duyuya hitap etmesi çok önemli. Ayrıca siyah beyaz kitapların tercih edilmesinde de fayda var.
  • 6 ay - 1,5 yaş için; yine banyo kitabı, bez kitaplar, yumuşak kitaplar uygun olabilir. Bunlara ek olarak kalın ve az sayfalı karton kitaplar, dokun-hisset kitapları, "ilk sözcüklerim" kitapları da değerli seçenekler olacaktır. Burada büyük, sade resimler ve sayfalar güzel olabilir. Yine burada da bol bol duyuya hitap etmesi çok önemli. 
  • 1,5 yaş - 3 yaş için çocuğunuzun performans ve ilgisine göre ince sayfalı ve A4 ebatındaki sayfaları olan kitaplar uygun olabilir. Burada Çocuk Gelişimci arkadaşım Damla Pektaş'ı da analım, onun Instagram sayfasından (@berrakzihin) her yaş dönemine uygun kitap önerileri bulabilirsiniz.)
  • 3 yaş ve okumaya hazırlık sürecinde çocuğunuzun ilgisini çeken ve üzerinde 3+ yaş yazan kitapların hepsi olabilir. Hepsi derken, yine sizin süzgecinizden geçen kitaplar!
  • Okuma sonrasında ise artık kitaplarını tamamen kendi zevkine göre seçecek olan çocuğunuz yavaş yavaş ilerleyen yaşlarda kendi ilgisine göre basamaklandırarak ilerleyebilir.
  • Bütün bu süreçte evet, çocuğumuz kitapları kendi seçiyor ama okuyan biz olduğumuz için sunduğumuz "şey" biraz da bizden bir şeyler taşıyor. Kendi okuyan çocuğumuz bizim etkimiz olmadan sunulan "şey"e ulaşacağı için okuma sonrası sürecini, ben, tamamen çocuğumuza bırakma taraftarıyım. Unutmayalım, okuyarak öğrenen bireyin neyi merak ettiğini ve ilgi alanlarını takip etmek çok değerli. Bizim belirlediğimiz sınırlarda, kendi zevkine göre.
Gelelim kitaba zarar vermeme konusunda. Üç yaşına kadar hiç kitap görmemiş, anne ve babasının kitap okuduğuna hiç şahit olmamış, etrafındaki kimsenin kitabını nasıl koruduğunu gözlemlememiş bir çocuğun kitaba zarar vermesi normaldir. Henüz altı aylık olan ve kağıt sayfaların yırtılma sesinden duyusal ihtiyaç gideren çocuğun kitaba zarar vermesi normaldir. Burada yapılması gereken nedir?
  • Evet, kitap sizin için değerliydi ama yırtıldı. Şimdi bu krizden fırsat çıkarma zamanı. Öncelikle bu fırsata odaklanın, kitabın gördüğü zarara değil.
  • Sonra kitaba verilen zararın sebebini tespit edin. Kitabın değerini bilmediği için mi, duyusal uyaran için mi, kaza mı, kasıtlı zarar verme davranışı mı... Bu sebebin ne olduğu, tepkinizi şekillendirsin.
    • Kitabın değerini bilmediği için mi? O halde acilen birlikte kitap okunmaya başlamalı ve kitap okurken, kitabın fiziksel yapısına ve içeriğine duyulan saygı çocuğa gösterilmeli.
    • Duyusal uyaran için mi? O halde yırtılacak kağıtlar hazırlanmalı ve evde ara ara birlikte yırtma yapıştırma etkinlikleri yapılmalı ve kitaplara zarar verilmemesi gerektiği algısı; kitap okurken, kitabın fiziksel yapısına ve içeriğine duyulan saygı çocuğa gösterilerek verilmeli.
    • Kaza mı? Hemen ev kuralları devreye girmeli. Yanlışlıkla bir şeye zarar verdiysen "Özür dilerim." demen ve tamir etmen yeterli. Yoksa evinizde kural yok mu? O zaman ona göre hareket etmenizi öneririm.
    • Kasıtlı zarar verme davranışı mı? İşte bu biraz kritik. Bir eşyaya zarar vermesini sağlayacak kadar iletişimin aksamasının sebebi araştırılmalı ve gerekirse yardım alınmalı. Ama önce, birlikte minik bir sohbet iyi olacaktır. Belki de bir uzmana danışmaya gerek kalmayacak şekilde, minik bir dertleşme zamanı ile problem çözülebilir.
    • Başka sebeplerle verilen zarar ise ailenin iklimine göre yanıtlanmalıdır.
  • Üzüntünüzü çocuğunuzun alıcı dil becerilerine göre, çocuğunuza anlatın.
  • Kitaplara zarar vermemek gerektiğini çocuğunuzun alıcı dil performasına göre anlatın.
  • Zaten bebekliğinden beri kitaplarla iç içe olan, anne ve babasının kitapları nasıl özenle kullandığını gören bir çocuk asla kitaplara zarar vermeyecektir.
  • Özge Lokmanhekim çok sevdiğim bir psikolog, severek de takip ediyorum. Kendi internet sitesinde çok güzel bir kütüphane şablonu paylaşmış. Bence sizler de evlerinizde bunu kullanabilirsiniz. Eğlenceli olacağına eminim. Şablona buradan ulaşabilirsiniz. Bu gibi etkinlikler de kütüphaneyi sevme, ona özenme gibi konularda destekleyici olacaktır.
Bu hafta anlatacaklarım, paylaşacaklarım bu kadar. Yoğun olarak kendi deneyimlerimden yararlandığım yazımın kaynakları aşağıda. 
Haftaya görüşmek üzere.

Kaynaklarımın linkleri şu şekilde:



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder