Merhaba. Geçtiğimiz günlerde Instagram hesabımdan bir podcast serisi önermiştim: Zihnimin Kıvrımları. Bu seride Serdar Kuzuloğlu birçok konuda araştırmalar yapıp bizlere bilgi sunuyor, kendi deneyimlerini ve kaynaklarından aldığı bilgileri bizimle paylaşıyor. Adı üzerinde, Serdar Kuzuloğlu'nun zihninin kıvrımlarında keyifli bir seyahat gibi bu seriyi dinlemek. Serinin benim dinlediğim son bölümünde "Hep Yalnızlık Var Sonunda" başlığı ile yalnızlık konusu işlendi ve birçok farklı kaynakta yalnızlığın bize nasıl sunulduğu, bizim nasıl algıladığımız, yalnızlığın tarihsel olaylarla ve yaşanan gelişmelerle nasıl farklılaştığı gibi konular anlatıldı. Bu bilgi sonrasında ben hem kendimi hem de okuldaki çocuklarımın "yalnızlık" konusuna bakış açılarını merak ettim, nasıl yaşadığımızı ve yalnız kalmayı nasıl algıladığımızı merak ettim. Sonra da değerli hocam Hatice Bakkaloğlu'nun çeviri makalesi ile karşılaştım. Bu yazıda, bahsettiğim iki kaynaktan yararlanarak sizlere özel gereksinimli bireylerde yalnızlığı ve nasıl müdahale edileceğini anlatmaya çalışacağım.
Yalnızlık Vikipedi'ye göre "bir insanın boşluk duygusuyla karışık kendini dünyadan kopmuş hissetme duygusudur". Psikoloji bilimine göre ise patolojik bir durum olan yalnızlık; sıklıkla sosyal ilişkilerdeki doyumsuzluktan kaynaklanmakta ve kısa/geçici olmaktan kalıcı/süreğen olmaya karar değişken olabilmektedir. Sosyal izolasyondan ve reddedilmeden farklı olarak öznel bir duygudur/deneyimdir.
Yalnızlık, günlük kullanımda iki farklı anlamda karşımıza çıkıyor. Biri dehanın ortaya çıktığı, yaratıcılığın desteklendiği ve razı olunan yalnız olma durumudur. Diğeri ise razı olunmayan, maruz kaldığımız yalnızlıktır ve bu yalnızlık "patolojik" olandır diyebiliriz. İlki "dağ gibi tek başına" olmakken ikincisi "bir başına kalmak"tır. (Bu konuda Serdar Kuzuloğlu uzun uzun anlatıyor podcast serisinde.)
Bu açıklamanın ardından yalnızlık yaşayan çocukların özellikleri hakkında kısaca bilgi verebilirim:
- Utangaç, içe dönük ve saldırgan davranış gösteren çocuklar yalnızlığa yatkın olabilmekte.
- İlerleyen yaşlarda yaşama uyumda zorlanabilmekteler.
- Zayıf benlik algısı, intihar fikri, yüksek kaygı ve depresyon söz konusu olabilir.
- Zihinsel yetersizliği veya öğrenme güçlüğü olan bireylerde yalnızlık eğilimi daha fazla.
- 1984 yılında (yani çok uzun yıllar önce) yapılan çalışmada özel gereksinimli olmayan bireylerin %10-16'sı yalnızlık hissettiklerini belirtmişlerdir.
- 2019 yılında yaptığım, kendi tez çalışmamda da gördüm ki ortalama gelişim gösteren bireylere göre özel gereksinimli bireylerin, sınıf düzeyi fark etmeksizin, yaşam doyumları, benlik algıları düşüktür. (Tezimi kaynak bölümünde link ile belirteceğim.)
- 1988 yapılan çalışmada ise zihinsel yetersizliği olan bireylerin %25'i yalnızlık yaşamakta olarak görülmüştür.
- Özel gereksinimli bireyler iki temel konu sebebiyle yalnızlığı daha fazla yaşamaktadır: Birincisi sosyal ipuçlarının farkında değillerdir ve bu ipuçlarını işlemlemekte zorlanmaktadırlar. Bu ipuçları bireylerin diğer kişilerle etkileşim kurmasına, yalnız hissetmemesine olanak sağlayan ipuçları olduğu için fark edilmemeleri yalnızlığa sebep olmaktadır. İkinci neden ise sosyal ilişkiler geliştirmede zorlanmalarıdır.
Yalnızlığın değerlendirilmesi ve müdahale edilmesi, fark edilmesi zor olduğu için çoğunlukla geç kalınan bir durum olabilir. Bu nedenle değerlendirme ve öncesinde fark etme, dikkat gerektiren bir süreçtir.
Yalnızlığı belirlemede kullanılan dört temel değerlendirme tekniği vardır:
- Hedef çocuğun çeşitli ortamlarda gözlemlenmesi.
- Gözlem sırasında şu soruları öğretmen kendine sormalıdır:
- Öğrenci kaygılı/ürkek görünüyor mu?
- Öğrenci etrafındakilere karşı ilgisiz mi?
- Öğrenci oyun arkadaşları tarafından reddediliyor mu?
- Öğrenci etrafındaki diğer çocuklardan kaçınıyor mu?
- İletişim başlatmakta, sürdürmekte gereken becerileri sergileyemiyor mu?
- Çocuk iletişim başlatmakta, sürdürmekte gereken becerileri sergilemekte isteksiz mi?
Bu sorulara yanıt evet ise yalnızlıktan bahsedilebilmektedir. (Burada özel gereksinim sebebiyle beceri öğretiminde bir eksiklik var ise benim önerim, doğrudan beceri öğretimine geçilmesi olur. Beceri öğretimi sonrasında hâlâ yanıtlar değişmiyor ise ayrı bir müdahale gerekebilir.) - Hedef çocuğun bulunduğu sınıfta/ortamda sosyometrik araçların kullanılması ve diğer bireylerle görüşmelerin yapılması.
Bu sosyometrik ölçümler, hedef çocuğun akranları tarafından kabul edilip edilmediğini tespit etmek için çok kıymetli. Bu kabul, çocukların yalnızlığa yönelimini etkilemekte. - Hedef çocuğun sosyal ortamlardaki davranışlarını öğrenmek amacıyla, bireyin hayatındaki yetişkinlerle görüşme.
- Özdeğerlendirme envanterleri kullanma ve çocukla görüşme yapma.
Yalnızlığı tespit etmede en etkili yol bireyle doğrudan görüşme yapmaktır ancak bu yol kullanılırken, çocukların, sosyal bağlarının geçici değişimlerinin görüşmeye yansıdığının unutulmaması gerekmektedir. Bir saat önce farklı olan görüş, bir anda değişebilir ve genel görüşün tespiti için özenli olmak gerekmektedir. Bu dalgalanmaları engellemek için ise en iyi yol envanterlerdir. Bu envanterler, geçici duygusal dalganımlardan etkilenmez.
Testleri özel gereksinimli bireylere uygularken çeşitli uyarlamalar yapılabilir ancak bu uyarlamalar bazen geçerliğe, güvenirliğe zarar verebilir , dikkat etmekte fayda var.
Çocuklar İçin Yalnızlık ve Sosyal Doyumsuzluk Ölçeği, UCLA Çocuklar İçin Yalnızlık Ölçeği ve Ortamlarda Yalnızlık Anketi alanyazında bulunan ölçeklerdir.
Yalnızlığı değerlendirdik ve evet, bir yalnızlık durumu olduğunu gördük. Biz öğretmenler neler yapabiliriz?
- Sosyal beceri öğretimi: Burada unutulmaması gereken bilgi, çocuklar sadece bir arkadaşları olsa bile yalnız olmadıklarını düşünüyorlar.
Bireysel eğitimle, sınıfta kendiliğinden ortaya çıkan fırsatlarla ya da okulda yapılacak olan programlarla sosyal becerileri desteklemek mümkün. (Örneğin, biz okulda, bireysel seanslarda çocuklarımızın BEP'lerinde yer alan sosyal becerileri hedeflemenin yanında okulda da sık sık etkinlikler organize ederek fırsatlar oluşturuyoruz.) - Etkileşim başlatma, sürdürme ve sonlandırma
- Girişkenlik eğitimi
- Çatışma çözme becerileri
- Sosyal problem çözme becerileri
- Saldırgan davranışlarla baş etme
- Sosyal etkileşim için fırsatlar yaratma
- Okul sonrası ve ders dışı etkinliklere katılım
- Teneffüs ve oyun zamanlarını yapılandırma
- Akademik derslerde sosyal etkileşim
- Kabullenici bir sınıf atmosferi yaratma: Kabullenici sınıftan kastımız "öğrencilerin birbirlerine ve öğretmenlerine güvendikleri; saygı, ait olma ve güven duygusunun yaşandığı sınıf"tır.
Burada üç değişken sınıf atmosferini etkilemektedir:
1)Çatışmaları azaltıcı destekler sınıftaki öğrencilerin ilişkilerinin gelişmesine destek olur.
2) Bireysel gelişimi ön plana almak ve rekabeti azaltmak da kabullenici sınıf ortamını olumlu etkiler.
3) Sınıf kuralları konusunda açık, tutarlı ve düzenli olmak da olumlu.
Bu atmosferi nasıl oluştururuz? - Öğrencilerle iyi ilişkiler/yakınlık kurma
- Anlaşılır sınıf kuralları ve beklentiler oluşturma
- Sınıf üyeliği ve ait olma duygusu geliştirme
- Engellilik konusundaki farkındalığı ve kabulü arttırma
- Yalnızlıkla baş etme stratejileri öğretimi: Bu stratejileri şöyle özetleyebiliriz:
1) Aktif tek başınalık (Yani yalnızken yaratıcı bir uğraş ile vakit geçirme.).
2) Düşünceleri sıkıntılı konulardan uzaklaştıran uğraşlar edinme.
3) Diğer insanlarla sosyal etkileşim başlatma.
4) Yalnızlığın devamı için hüzünlü bir pasifliği devam ettirmemek.
Yalnızlıkla baş etme stratejilerini öğretirken şu teknikler kullanılabilir: - Geniş yelpazede yer alan baş etme becerilerinin farkındalığı
- Alternatif stratejileri benimseme konusunda öneriler
- Danışmanlık aracılığıyla kendini algılama ve nitelendirmeleri değiştirme
- Öğrencinin özsaygısını arttırma
- Olumlu pekiştireç kullanma
- Sosyal etkileşim ve risk almayı cesaretlendirme
- Sınıf görevleri ve sorumluluk verme
Yalnızlık, sıklıkla fark etmediğimiz ve fark ettiğimizde de mizacın etkisi olduğunu düşündüğümüz ancak psikolojik destek alınması gereken olumsuz bir durumdur. Bu nedenle oldukça özen gerektiren yalnızlık konusunda biz öğretmenler çok temkinli olmalıyız.
Umarım yardımcı olan, fikir veren bir yazı olmuştur. Haftaya görüşmek üzere.
Kaynakçam:
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/159163
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder