17 Aralık 2019 Salı

Kış Hastalıkları ve Özel Gereksinimli Bireyler



Merhabalar. Bu hafta sizlere hasta yatağımdan yazıyorum. Hangi çocuğumdan ya da hangi ziyaretçimden aldığımı bilmediğim, boğazımda minik bir kriz yaratan beta virüsü ile mücadele ediyorum. Hazır, vücudumda beta ile mücadale eden ilaçlarım, meyvelerim varken çocuklarım nasıl hasta olmaz, var olan salgınlardan okulumu ve çocuklarımı nasıl koruyabilirim diye düşünürken birçok makale taradım ve birçok bilgi edindim. Bunları sizlerle paylaşmak istiyorum. Hadi başlayalım.
...
Özellikle kış aylarında kreşlerde, ana okullarında, okullarda ve rehabilitasyon merkezlerinde birçok çocuk hasta olur ve bu hastalık bir anda okula yayılıverir. Sonra da salgın meydana gelmiş olur ve hastaneye gittiğinizde doktor size der ki "Zaten salgın var!". Bu salgını önlemek ne derece mümkün bilemiyorum; benim burada birkaç farklı unsura önereceğim nokta, okuldaki yayılmayı engellemek amacıyla olacak:

  • Okul yönetimleri:
    • Özellikle rehabilitasyon merkezlerinde, kamera sistemi dolayısıyla öğrencilerin, devamsızlık yapmamaları için, hasta olsalar da okula "getirilmeleri" sağlanmakta. Ben ise şunu önereceğim. Bir çocuğunuzun dersini, hasta olduğu için iptal ettiğinizde bir dersi iptal etmiş olursunuz. İptal etmediğinizde ise çocuğun gezdiği her alan risk alanı olur ve diğer çocuklar bu riskleri fark edemeyebilir. Bir çocuk hastayken bir anda on çocuk hasta olur ve böylece on ders, siz iptal etmeseniz de yapılamamış olur. Maddi zararı gösterdiysem daha önemli konulara geçebiliriz.
    • "Okul sağlığı" kavramı ile karşılaştım ve çok mutlu oldum. Bakın tanımı bile var: "Okul sağlığı; geleceğin toplumunu oluşturacak bireylerin bedensel, ruhsal ve sosyal sağlıklarını bu günden korumak, mutlu ve sağlıklı bir toplum oluşturmak demektir.". Okulun sağlıklı olması demek ülkenin yarıdan fazlasının sağlıklı olması demek, okulda sağlığını korumayı bilen bireyler yetişmesi demek gelecekteki toplumun böyle bir toplum olması demektedir. Bu nedenle okulun dört temel görevi vardır; "sağlık eğitimi" sunmak, öğrencilere sağlıklı bir yaşam biçimi kazandırmak, koruyucu sağlık hizmetleri sunmak ve aile ile işbirliği yapmak. Bu konuda ayrıntılı bilgi almak isteyen okul yöneticileri, birinci sıradaki kaynağımı okuyabilirler.
    • Salgın dönemlerinde sınıflarda acil durumlarda kullanılabilecek minik çantalarda "acil durum kitleri" bulundurulabilir. Bu kitlerin içinde eldiven, maske, el kremi gibi ürünler bulunabilir. Ecza dolabı dışında bir kitten bahsediyorum. Bu çantaların oluşturulması okul yönetimlerinin görevi diye düşünüyorum.
    • Aileleri bu konuda bilgilendirecek seminerler, toplantılar verilebilir.
    • Çocukları beta gibi, grip gibi, nezle gibi hastalıklara yakalandığında ailelerin neler yapması gerektiği ile ilgili bilgilendirici afişler, pankartlar, mini mektuplar okula asılabilir, ailelere ulaştırılabilir.
    • Olağanüstü durumlarda ailelere mesajla bilgi verilebilir. Örneğin: "Nihan Öğretmen pazar günü gittiği hastanede Beta Virüsü'nü taşıdığını öğrendi. Bu hafta derslerine maskeyle girecek. Çocuğunuzun bu şekilde seansa katılmasında sakınca görürseniz telafi seanslarımızı belirlemek için bizi arayabilirsiniz." gibi bir mesaj çok kullanışlı olacaktır.
  • Öğretmenler:
    • Hasta öğrencilerin takibi için burada özellikle öğretmenlere rol düşünüyor. Hastalık öncesi belirtileri olan (hapşuran, öksüren, terleyen, üşüyen, halsiz olan) çocuklarınızın ailelerini bilgilendirip bir sonraki seansa kadar bir doktora görünmeleri önerin.  Öneriniz sonrasında çocuğunuzu arayın, ertesi haftaya kadar hasta çocuğunuzu unutmayın, hal hatır sorun. Çok keyifli oluyor öyle.
    • Hasta ya da hasta olma ihtimali olan çocuğunuz sınıftan çıktıktan sonra sınıfınızı mutlaka havalandırın.
    • Öğretmenler de gün içerisinde ister istemez hasta olan, hasta olma ihtimali olan ya da taşıyıcı olan çocuklarla bire bir, karşılıklı seanslar yapmaktalar. Bu nedenle öğretmenlerin sınıflarında acil durumlar için mutlaka birkaç maske olmasında fayda var. Bu maskeler hem öğretmenlerden öğrencilere hem öğrencilerden öğretmenlere hastalık bulaşmasına engel olabilir.
    • Her ders sonrası el yıkamak, seneler önce birlikte çalıştığım bir İşitme Engelliler Öğretmeni'nden yadigar kaldı bana. (Yazımı okuyor ise kendini bileceğinden eminim. Sevgiler hocam.) Bu; bence çok değerli bir alışkınlık, çünkü hastalıkların bizim kanalımız ile gezinme ihtimalini oldukça azaltıyor. Burada okul yönetimlerine düşen görev ise öğretmenlere; kendilerini, çocuklarını ve okulu koruyacak hijyen önlemlerini alabilecekler teneffüsler tanımaları.
    • Birçok alerjik hastalık, öğretmenlerin çocuklarını tanıyarak sınıflarında ve okulda gerekli önlemleri almasını sağlayarak şiddetini azaltır ya da çocuğun bireysel yaşantısına zarar vermeyecek bir seviyede tutulabilir. Burada öğretmenin çocuğu tanıması, bilgilenmesi ve okuldaki yardımcı personelin bilgilenmesini sağlaması önemlidir. Bu konuda da ikinci kaynağımı okuyabilirsiniz.
  • Ebeveynler:
    • Kış aylarında doktorunuza danışarak takviyeler, beslenme önerileri alabilirsiniz. Unutmayın ki sağlıklı bir beslenme, sağlıklı bir kış demek. (Bu cümleyi ben buldum.)
    • Bu süreçte bol bol meyve ve sıvı tüketimi de önemli. Özel gereksinimli bireylerin beslenmesinin önemiyle ilgili daha önce de konuşmuştuk, bu beslenme düzeninin içine kış aylarında bağışıklık sistemini destekleyecek maddeler yönünden zengin meyveleri eklemekte fayda olabilir.
    • Benim sıklıkla gördüğüm nokta çocukların özensiz giydirilmesi. Henüz kendi kıyafetlerini seçme, giyme, çıkarma becerileri olmayan çocuklarımızı ebeveynleri "giydirir". Bu giydirme işi kışın daha önemlidir. İçlik, atkı, bere kullanımı sağlıklı kalma ihtimalini arttırır. Bazı çocuklar duyusal ihtiyaçları sebebiyle çeşitli kıyafetlere çeşitli tepkiler verebilir, üşümüyor gibi davranabilir ancak üşürler ve eninde sonunda onları rahat ettirecek şekilde sıkı giyinebilirler. Bu kıyafetleri bulmak ebeveynlerin zorunluluğudur.
    • Aldığınız bütün önlemlere rağmen çocuğunuz hasta oldu, bu durumda her şeye rağmen okula/kreşe/merkeze göndermeyin. Diğer çocukları da öğretmenleri de düşünün. Doktorunuzdan, bulaşma riskini öğrenip, onun onayının ardından okula devam edin. Bu, çok çok önemli.
    • Çocuğunuz hasta olmadan ona maske takma alışkanlığı edindirin. Hasta olduğunda maske taktığında yadırgamamış olacaktır. "Maske takma oyunu" gibi bir oyun üreterek ara ara maske taktığınız günler oluşturun. Hasta olduğunda size bulaşmasını da bu şekilde engellemiş olacaksınız.
    • Ve tabi spor! Özel gereksinimli çocukların çoğunun düzenli spor yapmadıklarını, bu sürecin yönetiminin ailede olması gerektiğini daha önceki yazılarımda konuşmuştuk. Düzenli spor yapan çocukların/bireylerin bağışıklık sistemlerinin daha güçlü olduğu artık bilimsel olarak bilinen bir gerçek. Bu nedenle daha çocuklarımız grip olmadan, düzenli spor yapmaya başladıklarında göreceğiz ki o kış daha sağlıklılar! Üçüncü kaynağım, bu konu hakkında.
    • Bir de aşı konusu var! Yakın çevremde aşıyı reddeden ebeveynler var; ancak ben, son dönemde yaptığım okumalarla ve tarafsız bilim insanlarının yaptığı açıklamalarla birlikte aşıyı destekliyorum. Tarihte kalmış hastalıkların yeniden ortaya çıkması aşının reddedilme oranıyla aynı. Bu nedenle çocuklarınızın aşılarını zamanında ve tam yaptırmanız gerektiğini önereceğim. Kaynakçada, dördüncü sırada belirttiğim yazıdan da bu konuda bilgi alabilirsiniz.
    • Bir de tabi sabah programlarında önerilen bazı reçeteler, çaylar vs var. Evet onlar da kültürlerimizin bir parçası ancak düzenli devam ettiğiniz çocuk doktorunuza, diyetisyeninize danışmadan hızlı kararlar vermeyin, uygulamalar yapmayın. Bu da bir dost değil, uzman tavsiyesi.
Umarım fikir veren, yardımcı olan bir yazı olmuştur. Haftaya görüşmek üzere.

Kaynaklarım:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder