23 Mart 2020 Pazartesi

Serbest Zaman Etkinlikleri ve Özel Gereksinimli Bireyler



Merhabalar, sosyal mesafelendirme başlamadan önce bir makale çıktısı almıştım ve heyecan ile okumayı planlamıştım ama öyle olmadı. Birkaç hafta araya girdi ve henüz o makaleyi okuyabildim. Yazımın tamamı bu makaleden öğrendiklerim ile şekil aldı.
.
Makale, serbest zaman, serbest zaman etkinlikleri ve bu süreç içerisinde edinilmesi gereken beceriler, özel gereksinimli bireylerin bu alandaki becerileri ve durumları hakkında. Her sayfada birçok önemli bilgi var ve okurken çok keyif aldım, sizlere de öneririm. Emeği geçen değerli araştırmacı/akademisyen arkadaşlarımıza, büyüklerimize çok sonsuz teşekkürler.
.
Yazımın içeriği şu şekilde:
Serbest zaman nedir?
Serbest zaman etkinlikleri nedir?
Serbest zaman etkinliklerinin yararları nelerdir?
Serbest zaman eğitiminin içeriği nasıldır?
Özel gereksinimli bireylerin serbest zamanlarda tercih ettikleri etkinlikler nelerdir?
Özel gereksinimli bireylerin serbest zamana katılımda yaşadıkları güçlükler nelerdir?
Bizler bu konuda neler yapabiliriz?

Serbest zaman nedir?

Bireyin, kendi iradesi ile tercih ettiği, gönüllü olarak gerçekleştirdiği, sorumluluk olarak görülmeyen ve zevk, mutluluk gibi konularda doyum aldığı gelişimsel, temel bir yaşam alanıdır.

Serbest zaman etkinlikleri nedir?

Bireyin, kendi iradesi ile tercih ettiği, gönüllü olarak gerçekleştirdiği ve herhangi bir ekonomik yarar sağlamayan, genel olarak içsel motivasyon ile gerçekleştirilen etkinliklerdir.
Bireyin zevk almadan, herhangi bir etkinliğe dahil olmadan "evde sıkılma"sı serbest zaman etkinliği değildir. (Bu konuya makalede dikkat çekilmesi, günümüz sürecinde ne anlamlı oldu.)

Serbest zaman etkinliklerinin çeşitli sınıflandırılması makalede sunulmuş. Ben sadece birini sizinle paylaşacağım.
Ciddi, geçici ve proje temelli olmak üzere üçe ayrılan serbest zaman etkinliklerini bir bir açıklayalım:
  1. Ciddi serbest zaman etkinlikleri: birtakım bilgi, beceri ve yetenek gerektiren etkinliklerdir. Örneğin futbol oynama, halk dansları kursuna gitme gibi.
  2. Geçici serbest zaman etkinlikleri: bireylere anlık tatmin veren ve herhangi bir yeterlik gerektirmeyen etkinliklerdir. Tiyatroya gitme, yemek yeme gibi.
  3. Proje temelli serbest zaman etkinlikleri: öncesinde plan ve organizasyon gerektiren etkinliklerdir. Örneğin uçurtma yapma gibi.  

Serbest zaman etkinliklerinin yararları nelerdir?

Bunu madde madde saymanın daha doğru olacağını düşünüyorum:
  • Psikomotor gelişime katkı sunar
  • Yeni arkadaşlıklar kurulmasını sağlar ve dolayısıyla sosyal yaşamda deneyimler sunar
  • Bireylerin kendilerine yönelik karar alma becerilerini deneyimlemelerini sağlar
  • Yetişkinliğe geçiş ve sonrası için gereken becerileri edinmeyi sağlar
  • Yaşam doyumuna katkı sunar
  • Stresi azaltır
  • Solunum, kas ve dolaşım sistemini sağlıklı yönde etkiler
  • Sosyal destekleri arttırır ve sosyal katılıma katkı sağlar
  • Özel gereksinimli bireyler için ise:
    • Topluma kaynaşma sürecini olumlu yönde etkiler
    • Uyumsal davranışların, uygun ortamda öğrenimini sağlar
    • Topluma katılım fırsatı sunar
    • Stres düzeyini azaltır
    • Arkadaş edinimini sağlar
    • Üretken bir birey olmalarını sağlar
    • İlgi alanlarını genişletmeye yardımcı olur
    • Fiziksel sağlığa katkı sunar
    • Özel eğitim sürecinin nihai hedefi olan toplumun bir ferdi olma süresine katkı sağlar.
Serbest zaman eğitiminin içeriği nasıldır?

Serbest zaman etkinliklerinin uygulanması sırasında gereken becerileri iki grupta incelemekteyiz: Etkinlik becerileri ve ilgili beceriler. Etkinlik becerileri bir etkinliği başından sonuna sürdürebilmek için gereken becerilerdir. İlgili becerileri ise farkında olma, serbest zaman etkinliğine yönelik çevresel fırsatları fark etme gibi becerilerdir.
Burada önemli olan; serbest zaman etkinliklerini gerçekleştirmek için gerekli önkoşul becerilerin edinimini sağlamaktır.
Serbest zaman eğitimi gelişimsel bir süreçtir ve sadece yetişkinler için değil daha erken yaştaki bireyler için de planlanması, yönetilmesi gereken bir süreçtir.
Serbest zaman eğitimi mümkün olduğunda "doğal" ortamda verilmelidir. Verilemiyorsa bu ortamlarda genellenmelidir.

Eğitim sürecini makalede şu şekilde basamaklandırmışlar:
  1. Etkinlik ve ilgili becerilerin öğretimi için gereken desteklerin belirlenmesi
  2. Etkinlikten önce bireyin hazırlanması
  3. Bilimsel dayanaklı uygulamalarla öğretimin gerçekleştirilmesi
  4. Öğrenme gerçekleşene kadar öğretime devam etme
  5. Farklı ortamlarda becerilerin genellenmesi
  6. Hafif düzeyde zihinsel yetersizliği olan bireylerin, serbest zamanın önemi konusunda bilgilendirilmesi.
Çeşitli kaynaklarda, serbest zaman eğitimi için kullanılabilecek uygun öğretim yöntem ve teknikleri şöyle sıralanmış:
  • İpucu sunma
  • Pekiştirme
  • Kendini yönetme
  • Etkinlik çizelgeleri
  • Beceri analizi
  • Görsel destekler
  • Video modelle öğretim
Özel gereksinimli bireylerin serbest zamanlarda tercih ettikleri etkinlikler nelerdir?

Özel gereksinimli bireyler evde gerçekleştirilen, sosyal ve fiziksel etkinlikleri serbest zaman etkinlikleri olarak tercih etmekteler.
Buna ek olarak daha pasif ve tek kişilik etkinlikleri tercih etmekteler. Geçici ve ev temeli serbest zaman etkinlikleri, özel gereksinimli bireylerin en yoğun tercih ettiği serbest zaman etkinlikleri.
Özel gereksinimli bireyler, destek hizmet uzmanları ile (gölge öğretmen, yaşam koçu gibi) serbest zaman etkinliklerine katılım sağlamaktalar.
Çalışma yaşamındaki özel gereksinimli bireyler, serbest zaman etkinlikleri için daha fazla fırsata kavuşuyorlar.

Özel gereksinimli bireylerin serbest zamana katılımda yaşadıkları güçlükler nelerdir?

Bireylerin sosyal yaşama katılımını etkileyen çeşitli etmenler var. Bunlar: Kurumların sağladığı fırsatlar ya da destekler, ailenin sosyo-ekonomik durumu, ailenin ve özel gereksinimli bireyin tercihleri ve özel gereksinimli bireyin yeterlikleri.
Bu bileşenler, özel gereksinimli bireyin serbest zaman etkinliklerine katılımını da etkiliyor dolayısıyla.

Peki ne gibi güçlükler yaşanıyor?
  • Yaşanan güçlükler bireyselden çok çevresel sorunlar. Bireysel sorunlar bireyin yeterlikleri ve sosyal becerilerdeki performansı ile ilgili. Bu güçlükleri, gerekli destek eğitim ile bireylerin aşması mümkün. Biraz çevresel güçlüklerden bahsetmek daha doğru olacak.
  • Çalışan özel gereksinimli bireylerin maruz kaldığı şiddetin (sadece fiziksel düşünmeyin) %31'i bu serbest zaman etkinliklerinin yani sosyal etkinliklerin olduğu zamanlarda olduğu düşünülürse, çalışma ortamındaki şiddet durumları, özel gereksinimli bireylerin serbest zaman etkinliklerine katılımını olumsuz yönde etkilemektedir.
  • Ailelerin sosyoekonomik düzeylerinin düşük olması bireylerin serbest zamanını istenen şekilde değerlendirmesine engel olabilmektedir.
  • Yaşanılan çevrede bu tür fırsatların sınırlı olması da bir engeldir.
  • Ailelerin, özel gereksinimli çocuklarını/bireyleri bir "utanç" kaynağı olarak görmeleri, onlarla sosyal ortamlara girmelerine engel olmakta ve bu nedenle de özel gereksinimli bireyler serbest zaman etkinlikleri konusunda yetersiz desteklenmekte ve uyaran eksikliği yaşamaktadırlar.
  • Verilen destek eğitimlerde farkındalık oluşturma ve bu alanda destekleme, çevresel kaynaklardan yararlanmayı öğretme konularında sınırlılık vardır.
Bizler bu konuda neler yapabiliriz?

Makalede şu konular önerilmiş: Uygulanan eğitim programlarına bu becerilerin eklenmesi, ilgili kuruluşların özel gereksinimli bireyleri serbest zaman etkinlikleri ile ilgili fırsatlardan haberdar etmesi, toplumun da bu konuda bilinçli hale getirilmesi ve destekler hale gelmesi, bu konuda araştırmaların arttırılması.

Peki ben neler düşündüm?
  • Var olan kaba değerlendirme formlarımıza "Serbest Zaman Eğitimi" başlığı altında ilgili maddeleri eklemem yerinde bir karar olacak. Eğer, ayrıca bir değerlendirme formu hazırlayabilirsem sizlerle de mutlaka paylaşacağım.
  • Etrafımdaki sosyal etkinliklerden aileleri ve özel gereksinimli bireyleri haberdar etme konusunda adımlar atacağım.
  • Hali hazırda uygulanan BEP'lere, çocuklarımı değerlendirerek "Serbest Zaman Eğitimi" maddeleri ekleyeceğim.
  • Bu yazıyı yazarak, bu becerilerden ve öneminden sizleri haberdar edeceğim.
Umarım sizler için yararlı ve fikir veren bir yazı olmuştur. Evimizde kalıp, sağlığımıza dikkat edelim.
Sevgilerimle.

Kaynak:
Kaynağımı normalde link ile sizinle paylaşıyorum, biliyorsunuz, ancak, kaynak linkinde bir sorun var ve paylaşamıyorum. Bu nedenle kaynakça şeklinde buraya yazıyorum:
Tahir Mete Artar ve Yasemin Ergenekon'un "Gelişimsel yetersizliği olan yetişkinler için ihmal edilen bir zaman dilimi: Serbest zaman." isimli çalışması.
Artar, T. M., & Ergenekon, Y. (2020). Gelişimsel yetersizliği olan yetişkinler için ihmal edilen bir zaman dilimi: Serbest zaman. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Dergisi, 21(1), 171-192. doi:10.21565/ozelgitimdergisi.559802

16 Mart 2020 Pazartesi

Özel Gereksinimli Bireyler ve Sosyal Mesafelendirme

Merhabalar. Biraz geç bir saatte geçtim bilgisayarın başına. Okullara verilen ara (Lütfen "tatil" kelimesini tercih etmeyelim. Bu bir tatil değil, zorunlu bir ara. Bütün planları ve projeleri erteleten, iptal eden, sekteye uğratan zorunlu bir ara.) ve sonrasında bir okul yöneticisi olarak almam gereken önlemler ve yaşadıklarım ile bu yazıyı kaleme alma ihtiyacı duydum. Oysaki bu hafta sizlerle konuşmayı düşündüğüm konu "Özel Eğitim Merkezlerinde Okuma Kültürünü Geliştirmek İçin Atılabilecek Adımlar" olacaktı. Yazım bile hazırdı. Umarım bu süreç tamamlanır ve biz yeniden, sağlıkla ve sıhhatle günlük rutinimize, işlerimize, planlarımıza dönebiliriz.
Bu yazının içeriği şu şekilde olacak:

  1. Özel gereksinimli bireylere salgın/sosyal izolasyon ya da güncel durumu nasıl anlatabiliriz?
  2. Özel gereksinimli bireylerin yakınlarına (ve hatta bütün bireylerin yakınlarına), eşlik ettikleri özel gereksinimli bireyin bu süreçte psikolojik açıdan sağlıklı kalmasını sağlamak için uygulama önerileri.
  3. Ebeveynlerin kendi psikolojik sağlıklarını korumaları için öneriler.
  4. Okullara verilen zorunlu arada evde yapılabilecek günlük etkinlik önerileri.

Özel gereksinimli bireylere salgın/sosyal izolasyon ya da güncel durumu nasıl anlatabiliriz?

Bence en güzel araç kitap. Sosyal mesafelendirmenin ilk gününde çocuğunuz ile bu konuda okuyacağınız kitaplar yararlı olacaktır. Konu sırası şöyle olmalı: Hastalık nedir, salgın nedir, doktorlar ne iş yapar, nasıl korunmalıyız. Bu sıralamayı çocuğunuzun performansına göre çeşitlendirebilirsiniz. Örneğin çocuğunuz hastalığın ve doktorun ne olduğunu, işlevini biliyorsa sadece salgın ve korunma konularını içeren kitaplar okuyabilirsiniz.

Bu kitapları okurken, çocuklarımızın süreç hakkındaki sorularını yanıtlarken, bilmedikleri konu hakkında bilgi verirken dikkat etmemiz gereken birkaç nokta var:
  • Öncelikle çocuğunuzdan bu süreç hakkında bildiklerini paylaşmasını isteyebilirsiniz. Böylece çocuğunuzun konu hakkındaki bilgilerini, düşüncelerini ve duygularını öğrenmiş olursunuz. Bilgilendirme sürecine bu bilgiler ışığında yön verebilirsiniz.
  • Çocuğunuz konu hakkında konuşmak istemiyorsa zorlamayın.
  • Kullandığınız dilin, çocuğunuzun gelişim düzeyine uygun olduğuna emin olun.
  • Sakin ve güven verici şekilde konuşun. Kendi kendinizi konuşma boyunca değerlendirin. Sakin kaldığınızı ve güven verdiğinizi gördükçe konuşmaya devam edin.
  • Kaygının bulaşıcı olduğunu unutmayın.
  • Gündemi gizlemek için çaba göstermeyin. Gizlemek yerine anlaşılır ve kaygı uyandırmayacak bir üslupta birlikte konuşun.
  • Doktorlardan, hemşirelerden ve diğer sağlık çalışanlarından bahsederek; insanların sağlıklı kalması için çabalayan uzmanların varlığını vurgulayın. (2 numaralı kaynak)
Birkaç kitap önerisi ekliyorum hemen:
Hastalık nedir konusunda:



Bu kitabı soru işareti ile öneriyorum, çünkü incelemedim ve serideki diğer kitap isimleri de biraz soru işareti dolu geldi. İnceleyip öyle okuyoruz zaten, değil mi? Uygun görmezseniz lütfen çocuğunuza okumayın.



Salgın nedir konusunda:

Bu kitap biraz daha büyük yaş grubu çocuklarımız için, kendisi okuyabilen çocuklarımız için daha uygun olabilir.

Doktorlar ne iş yapar konusunda:


Nasıl korunmalıyız konusunda:



Özel gereksinimli bireyin bu süreçte psikolojik açıdan sağlıklı kalmasını sağlamak için uygulama önerileri.
  • Kendini ifade etmesine izin verelim,
  • Kaygı verici cümleler ve kelimelerden kaçınarak güven veren iletişimi tercih edelim,
  • Çocuğumuzun arkadaşları ya da akrabaları ile telefon ile görüntülü ya da değil, görüşmesini sağlayalım,
  • Televizyon, haberleri sosyal medya paylaşımlarına çocuğunuzun fazlaca maruz kalmasına engel olun. Siz de sosyal medya/televizyon orucuna başlayın.
  • Çocuğunuzun durum üzerinde kontorlü olduğu algısını oluşturmaya çalışın. Korunma yollarını birlikte uygulayın ve bu süreçten birlikte keyif alın. Kaygı uyandıracak şekilde sık sık hatırlatarak değil oyuna dönüştürerek önlemlerin alınmasını sağlayın.
  • Rutinlerinize sadık kalmaya çalışın. Yemek saatler, uyku düzeni gibi. Böylece hem siz hem çocuğunuz daha sakin kalacaksınız. (2 numaralı kaynak)
  • Çocuğunuzun yanında olsanız da olmasanız da çocuğunuz sizi duyuyor olabilir. Bu süre hakkında kullandığınız kelimelere, cümlelere dikkat edin. Üslubunuzun çocuğunuz üzerindeki etkisini inceleyin. (1 numaralı kaynak)
  • Eğlenceli filmler izleyebilir ya da kitaplar okuyabilirsiniz.
  • Yukarıda, açıklama yaparken dikkat etmeniz gerekenlere her zaman dikkat edin.
  • Çocuğunuz ile birlikte bir günlük tutabilir ya da her gün bir fotoğraf çekerek arşiv oluşturabilirsiniz.
Ebeveynlerin kendi psikolojik sağlıklarını korumaları için öneriler:
  • Salgın konusunda sosyal medya aracılığı ile fazlaca bilgiye maruz kalmak kaygımızı arttırabilir. Bu nedenle güvenilir kaynakları takip etmeniz yeterli olacaktır.
  • Gün boyunca değil de günün belirli bir zamanında bu bilgi kaynaklarına bakıp diğer zamanlarda başka işlerle uğraşmak kaygınızı azaltacaktır.
  • Sosyal bağlarınızı güçlü tutun. Telefonla görüntülü ya da sesli görüşmeler yapın. Bu size iyi gelecektir. (1 ve 3 numaralı kaynak)
  • Nefes alma alanları oluşturun; kitap okumak, müzik dinlemek gibi.
  • Bu süreç olağan dışı bir süreç olduğu için planlarımızı, güvende olma hissimizi, geleceğe dair güvenimizi olumsuz yönde etkileyebilir. Bu sürecin olağan dışı olduğunu kendimize hatırlatmak önemlidir. Bu olağan dışı durum bizim kontrolümüzde olmasa da bu süreci nasıl değerlendireceğimiz bizim kontrolümüzdedir, bunu fark edip bu sürece yön vererek sakin kalabiliriz. (1 numaralı kaynak)
  • Bir süre üzgün, kaygılı hissetmeniz çok normal. Bu durumun normal olduğunu kendinize sık sık hatırlatın. Daha önce zor zamanlarınızı yönetirken kullandığınız becerilerinizi hatırlayın ve uygulamaya başlayın. 
  • Evde kalmanız gereken durumlarda sağlıklı yaşamı sürdürmeye çabalayın. (Aşağıda bu konuda minik bir örnek rutin oluşturdum bile.) 
  • Duygularınızla başa çıkmak için alkol, tütün gibi uyarıcılar kullanmayın.
  • Kendinizi kötü hissettiğinizde online olarak ya da telefonda, bir uzmandan destek alın. 
  • Bilişsel alıştırmalar ve rahatlama egzersizleri yapın. (3 numaralı kaynak)

Okullara verilen zorunlu arada evde yapılabilecek günlük etkinlik önerileri.
Her gün için bir önerim olacak:
  • 16 Mart 2020: İlk gün kitaplar ya da oyunlarla çocuğunuza sosyal mesafelendirmeden bahsederek iki haftalık (rehabilitasyon merkezlerine iki hafta ara verildiği için bu şekilde sınırlandırıyorum) plan oluşturun. Bu planda şu aktivitelere yer verin:
    • Her gün düzenli spor
    • Her gün düzenli kitap okuma etkinliği
    • Her gün düzenli yemek süreleri
    • Her gün düzenli temizlik saati
    • Her gün düzenli meditasyon süreleri
    • Her gün düzenli ayna önünde kendi kendine sohbet etme etkinlikleri (çocuğunuzun kaygı süreçlerini bu şekilde çok rahat kontrol edebilirsiniz)
    • Her gün düzenli bir etkinlik saati
Örnek bir plan hazırlayalım:
09.00 Uyanalım
10.00 Kahvaltı yapalım
11.00 Günlük temizliğimizi yapalım
12.00 Spor yapalım
12.30 Meyve yiyelim
13.00 Kitap okuyalım
14.00 Öğle yemeği yiyelim
15.00 Meditasyon yapalım
16.00 Etkinliğimizi yapalım
16.30 Meyve yiyelim
17.00 Ayna önünde kendimizle sohbet edelim/ kendimizi inceleyelim
18.00 Akşam yemeği yiyelim
19.00 Kitap okuyalım
20.00 Komik bir çizgi film izleyelim
21.00 Meyve yiyelim
22.00 Uyuyalım
  • 17 Mart 2020: Çocuğunuz ile meditasyon yapmayı öğrenin ve deneyin. Çocuğunuzun performansına göre bu etkinliği şekillendirebilirsiniz.
  • 18 Mart 2020: Birlikte çiçek ekebilirsiniz.
  • 19 Mart 2020: Evdeki kıyafet dolaplarını düzenleyebilirsiniz.
  • 20 Mart 2020: Herhangi bir öğünü pasta öğünü ilan edip birlikte bir pasta yapabilirsiniz.
  • 21 Mart 2020: Birlikte örgü örmeyi öğrenebilirsiniz.
  • 22 Mart 2020: Basit bir müzik aleti çalmayı öğrenebilirsiniz. Çıkıp bir müzik aleti almayacağınız için evde minik davullar ya da mızıkalar oluşturup çalmayı deneyebilirsiniz.
  • 23 Mart 2020: Birlikte, dün yaptığınız müzik aleti ile bir şarkı besteleyebilirsiniz.
  • 24 Mart 2020: Birlikte minik bir kitap yazabilirsiniz. Bu kitabın resimlerini birlikte çizebilirsiniz.
  • 25 Mart 2020: Evde genel bir temizliği birlikte yapabilirsiniz.
  • 26 Mart 2020: Birlikte bir oyuncak tasarlayabilirsiniz.
  • 27 Mart 2020: Çocuğunuzun bilişsel becerileri uygunsa, birlikte online müze gezebilirsiniz.
  • 28 Mart 2020: Resimler yapıp evde bir sergi açabilirsiniz.
  • 29 Mart 2020: Çocuğunuz ile birlikte özlediği bir arkadaşına ya da öğretmenine bir hediye ya da kart hazırlayabilirsiniz.
Bu önerileri, okulumuzun sayfasından da her gün paylaşacağım.
Umarım sizler için işlevsel bir yazı olmuştur, sevgilerimle.


Kaynakçam:
  1. Türk Psikologlar Derneği Instagram Hesabı
  2. Fark Yaratan Sınıflar Instagram Hesabı
  3. Amerikan Psikologlar Derneği 

2 Mart 2020 Pazartesi

Okuma Kültürü ve Kazanma Yolları



Merhabalar. Geçtiğimiz günlerde e-posta kutuma bir makalenin tanıtımı düştü. Ben de makaleyi indirip, bugün güzel güzel okur ve sizinle paylaşırım diye hevesle okula geldim, bilgisayarımı açtım ve biraz şaşırdım. Dört sayfalık bir makale çıktı karşıma. Okuduğumda, bu dört sayfa içinde, okulda kullanabileceğim birçok ilham verici öneri buldum.
Bahsettiğim makaleye buradan ulaşabilirsiniz. Ahmet ARIN'ın, 3. Eğitim Bilimleri Kongresi'nde sunduğu çalışmaya ait "Okuma Kültürü" makalesi. Hadi neler öğrendim özetleyeyim.
.
Ahmet Hoca, okumanın önemi konusunda; hem bireyler, hem öğretmenler, hem veliler hem de toplumsal gelişimimiz açısından özet bilgiler sunmuş. Okuma kültürünü geliştirmenin, daha önceki yazılarımda bahsetmediğim yararlarından, öneminden, makaleden alıntı yaparak bahsedeyim:

  • Sözcük bilgisi ile anlama becerisi arasında güçlü bir bağ var. Erken yaşta kitap okuma kültürü verilen bireylerde sözcük sayısı arttığından her türlü konuda anlama becerileri daha iyi gelişmekte.
  • Okudukça kendini, çevresini sorgulayan birey daha demokratik bir toplum oluşması için çabalar ve bu yaşamın oluşturulmasında, korunmasında önemli bir rol oynar. Okumayan birey sorgulamaz ve "önüne gelen her yemeği yer". Bu da, bir birey için en son istediğimiz şey.
  • Okuyan, okuma ve kütüphane kültürü olan bireyler; daha sağlıklı, güçlü ve zengin kişiliğe sahip olur ve bu sayede sorunları kolaylıkla çözebilir.
Yazının içerisinde öğretmenlere, öğrencilerine kitap okuma kültürünü nasıl kazandırırlar konusu işlenirken "Peki ya öğretmenlerin okuma kültürü?" diye not almıştım. Çalışmanın ilerleyen sayfasında gördüm ki öğretmenlerin %68,5'i okumayan ya da zayıf okuma alışkanlığı olan bireyler"miş". Bu sizi de ürkütmedi mi? (Bizim okulumuzda ise her öğretmenimizin çantasında hep bir kitap olduğu için oradan kitap okuma oranı %100, bu ortalama ile hiç etki edememişiz.) Birkaç istatistik daha var:
  • Alt sosyo-ekonomik düzeydeki bireyler daha az kitap okuyor.
  • Erkek öğrencilerin okumaya karşı ilgisi daha az.
  • Sınıf düzeyi yükseldikçe okumaya ilgi azalıyor.
  • Türkiye'de ve dünyada öğretmen adayları ve öğretmenlerle yapılan çalışmalarda görüldü ki bu bireylerin okumaya karşı olumlu tutumları yok.
Peki okumamanın sebepleri/engelleri neler?
  • Öğretmenler için ders yoğunluğu ve bütün müfredatı tamamlama kaygısı,
  • Öğrenciler için sınav ve gelişimsel kaygılar, televizyon ve internet bağımlılığı, (Ben buna bir de okuyor olmanın olumsuz etiket sunduğu kaygısını eklemek isterim.),
  • Veliler için kısaca "hayat telaşı" ve önceden kazanılmamış okuma alışkanlığı,
  • Eğitim sistemi açısından, okuma kültürünü sistematik bir şekilde ele almama.
Ahmet Hoca neler önermiş?
  • Öğretmenlere; öğrencilerine örnek olmayı ve kendilerini bu konuda geliştirmeyi, dergi aboneliği, müfettişlerin bu konuda rehberlik etmesi, 
  • Öğrencilere; okulda ve evde okuma saatleri, özel günlerde kitap hediyesi, kütüphanelere üye olmaya teşvik, okul ve sınıflarda bu konuda pano hazırlama,
  • Velilere; kendi okuma kültürlerini sorgulama ve geliştirme, evde okuma saatleri organize etme, kütüphane gibi alanlara ulaşım fırsatları sunma,
  • Toplumsal olarak bizlere de; kütüphanelerin işlevini arttırma, kitap kültürümüzü sorgulama ve mahalli idarelerden bu konuda taleplerde bulunma, görsel ve yazılı medyada bu konunun olumlu dille sunulması.
Hadi bakalım şimdi hep birlikte minik bir test yapalım. Yılda okuduğunuz kitap sayısına göre nasıl bir okur olduğunuzu öğrenebilirsiniz.
Aşağıdan okuduğunuz kitap sayısını seçerek karşısından nasıl bir okur olduğunuzu öğrenebilirsiniz. Haftaya görüşmek üzere.

Hiç kitap okumayan-------------------------Okur olmayan
1-5 kitap okuyan-----------------------------Az okuyan okur
6-20 kitap okuyan---------------------------Orta düzeyde okuyan okur
21 ve üzeri kitap okuyan-------------------Çok okuyan okur